Aşağıdaki mealler
http://www.kuran.gen.tr
sitesinden alınmıştır.
DİYANET MEALİ: Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter.
E.HAMDİ YAZIR: Bir de göğe bakın Biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki
Biz onu genişletmeye de malikiz.
Y.NURİ ÖZTÜRK: Göğe gelince, onu biz ellerimizle kurduk. Hiç kuşkusuz,
biz, genişleticileriz.
SUAT YILDIRIM: Göğü Biz çok sağlam bir şekilde bina ettik,
onu genişleten Biziz. Çünkü Biz geniş kudret ve hakimiyet sahibiyiz.
MUHAMMED ESED: EVRENİ (30) [yaratıcı] güc[ümüz] ile inşa eden Biziz: ve, şüphesiz, B
iziz onu istikrarlı bir şekilde genişleten.
Sayın Ulpian,
1. Yukarıdaki meallerden gördüğünüz gibi günümüz tefsircileri kainatın genişlemesinden bahsediyorlar. (Diyanet meali hariç)
2. Şimdi Sayın Ulpian;
Kuran genişliyor diyor, bilim de öyle diyor. Burada zorlama bir mana yok. Sadece itiraz edecek bir noktanız var: O da niçin eski tefsirciler Kuranı böyle yorumlamadılar diyebilirsiniz.
3. Takıldığınız nokta: Eski tefsirciler kainatın genişlemesinden niçin bahsetmemişler. Niçin önceden bahsedip bilimsel gelişmelere ön ayak olmamışlar.
Bilim, atomu bir zamanlar üzümlü bir keke benzetmişti. Kainatın sadece yıldızlardan oluştuğunu zannediyorlardı. Ama zamanla bilim gelişti ve hatalarını anladılar. Kimse o bilim adamlarını yerden yere vurmadı, çünkü o zamanki bilim o kadar gelişmişti.
Şimdi niçin, fizikçi, kimyacı, matematikçi, biyolog, astronom olamayan tefsircilerin, kainatın genişlemesinden bahsetmesini bekliyorsunuz? Bırakın tefsircileri, kimse kainatın genişlemesini bilmiyordu hatta tahmin bile edemiyordu.
4. Reddiyelerinizin çoğunda eski tefsircilerin söylediklerini delil olarak gösteriyorsunuz. Maalesef Onlar Kuranı anlayabildikleri kadarıyla açıklamışlar. Bilim adamları da kainataki olayları anlayabildikleri kadar açıklamışlar ve açıklamaya devam ediyorlar!!!
5. Sizden alıntı: Mucize iddiacılarının yaptığı ise şuna benzemektedir: Mesela Türkçe bir eserde (aslında cömertlik anlamında) “onlar ki elleri geniştir” gibi bir cümle yer alıyor ve varsayalım ki günün birinde uzayda elleri gerçekten de (maddi anlamda) geniş/enli olan akıllı varlıklar bulunuyor. Bu durumda birisinin çıkıp da “Bakın işte, bu eserde “eli geniş” ifadesi geçmekte. Demek ki eserin yazarı bunu ta o zamandan bilmiş. Bu bir mucizedir”demesi ne denli gülünç ise “kuvvetli, takatlı” olma ve “bol bol nimet vererek sıkıntıları, darklıkları açma, çözme” anlamında kullanılan Arapça bir ifade kalıbını -günümüzün bilimi, evrenin genişlemesinden yola çıkıyor diye- sözlük anlamıyla yorumlamak o denli gülünçtür.
Burada
mûsiûne kelimesinin kuvvetli, takatlı” olma ve “bol bol nimet vererek sıkıntıları, darklıkları açma, çözme” anlamında olduğunu savunuyorsunuz. Eğer kelimenin birinci manası sizin dediğiniz gibi ise haklısınız. Yok eğer kelimenin birinci yani açık manası genişletmek ise o zaman kaybedersiniz.