Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Turan Dursun > İlhan Arsel & Arif Tekin Makaleleri

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 25-10-2005, 17:30
saadetpink saadetpink isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Dec 2004
Mesajlar: 69
Standart Kuran'ın Kökeni ....

Kuran'ın Kökeni
İslam inancına göre Kuran, hayat nizamını belirleyen bir kitaptır, o halde çok zor ve bulmaca şeklinde değil, gayet açık ve net ifadelerle topluma sunulması gerekir. Nitekim Kuran diliyle müteşabih diye tabir edilen bazı ayetler hariç ( örneğin, Ali İmran Suresi’nin 7. ayetinde değinildiği gibi ) onun her şeyi apaçık bir Arapçayla ifade edilmiştir. Bunu zaten Kuran’ın kendisi de defalarca dile getirmiştir. Örneğin, Şuara Suresi’nin 195, 198 ve 199. ayetlerinde özetle, ‘Uyarıcılardan olasın diye Cebrail Kuran’ı apaçık Arap diliyle senin kalbine indirdi. Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de o bunu okusaydı, o zaman ona iman etmezlerdi’ deniyor. Yine Fussilet Suresi’nin 44. ayetinde özet olarak, ‘ Eğer biz Kuran’ı yabancı bir dille sana gönderseydik, onlar, ‘Ayetleri tafsilatlı bir şekilde açıklanmalı değilmiydi, muhatapları Arap olduğu halde Arapça olmayan bir kitap mı geldi ? ‘ diyeceklerdi’ denilip Kuran’ın çok fasih/anlaşılır bir Arapçayla indiği belirtiliyor. Hatta Kuran’ın isimlerinden biri ‘el-Mübin’dir. Yani olayları üstü kapalı değil, apaçık, net anlatan kitap demektir. Dolayısıyla, ‘Kuran’ın içerdiği anlam çok derindir, herkes bilmiyor’ demek, pek itibar görmeyen abartılı bir söylemdir, genelde Kuran’ın anlamını bilmeyenler/şartlanmışlar bunu öne sürerler. Bir zamanlar ben de bu tür savunmaların etkisinde kalıyordum. Çünkü herşeyden önce Arapça bilgim eksikti, onunla Kuran’ı çözecek durumda değildim. Arapça bilgimi geliştirince, bu sefer de az önce açıklamaya çalıştığım olumsuzluklara, ( cennet-cehennem, çevrem, radikallerin tehditleri, bağlı olduğum dini kurum vb. ) ek olarak. Kuran’ın anlamını kavramaya yönelen bir insana karşı engel teşkil eden çok abartılı bir koşullar listesiyle karşı karşıya kaldım. Bu, Kuran’a karşı eleştirel yaklaşım gösteren hocaların elini kolunu bağlayan bir liste. Mesela, meşhur olan hocalarımız bize şunları anlatıyorlardı : ‘Her insan Kuran’ın manasını açıklayamaz, ona müdahale edemez, aksi taktirde günaha girer. Bir insanın, Müfessir, ( Kuran’ı açıklayan hoca ) olabilmesi için, birçok şeyler bilmesi gerekir. Bunlar şifahi olarak bize söylendiği gibi, tefsir usulü kaynaklarında da vardı. Mesela, İmam Suyuti, El-İtkan adlı tefsir usulü yapıtında, bu konuda 80 maddelik bir koşullar listesini öne sürüyor. Keza, İmam Zerkeşi, El-Burhan fi Ulumi’l Kuran adlı dört ciltlik tefsir usulü eserinde bu listeyi 46 madde şeklinde açıklıyor. Ayrıca, asrımızın meşhur yazarlarından Vehbe-z Züheyli otuziki ciltlik et-Tefsir’ül Münir fi’l Akideti ve Şeriati ve’l Menhec adlı tefsirinde bu sayıyı 30 maddeye indirgemiştir. Tabi ki ‘Usulü’t Tefsir ilminde uzman olanlar, bu maddeler hakkında farklı belirlemelerde bulunmuşlardır.

İşte bizim toplumumuz gibi anadili Arapça olmayan, dini bilgilerini sadece bir İslam ülkesinde yaşadığı için taklit yoluyla çevresinden öğrenen, çok cüzi din kültürüne sahip olan bir insan, yukarıda geçen 80 maddelik kabarık listeye karşı hayretini dile getirip eli kolu bağlı olarak susmak zorunda kalır, Kuran’da olup bitenler hakkında sıhhatli bir fikir edinemez, tam tersine kafası hep eski kaynaklara takılı kalır. Böylesine biz insan nezdinde kim Arapların bu eski kaynaklarını iyi bilirse, o ‘allame-i cihan’ kesilir. Medreselerdeki hayat hep bu minval üzere geçiyordu. Fakat zaman içinde bilgimi geliştirince, beynim yavaş yavaş ön plana çıktı ve ‘Dur artık yeter, söz sahibi benim !’ deme cesaretinde bulundu. Kuran lehinde söylenenlerin pek o kadar isabetli olmadıklarını, sadece kuru bir inanç mahsulü olarak öne sürülen iddialar olduklarını çabucak öğrendim. Bu aşamaya gelene kadar çok zaman kaybettim ama, sonunda akıl ve ilim galip geldiği için fevkalade mutluyum.

Kuran’ın anlaşılabilmesi için tefsir usulü uzmanları tarafından öne sürülen o 30,46 ve 80 koşulu gözden geçirince, Kuran’a kupkuru bir taklitle inandığımı hemen anladım.

Şimdi deKuran’ın anlaşılabilmesi için İslam alimleri tarafından öne sürülen o 80 koşulun en önemlilerinden bir kaçını sunalım :

1. Bir ayetin Muhammed’e, Mekke’de iken mi, yoksa Medine’de iken mi geldiğini,
2. Bir ayetin gece mi, yoksa gündüz mü indiğini,
3. Ayetin yolcu iken mi, yoksa evde iken mi geldiğini,
4. Yine bir ayetin yerde iken mi, yoksa gökte iken mi indiğini,
5. Ayetin, yazın mı, yoksa kışın mı indiğini,
6. Muhammed yatakta iken mi, yoksa yatak dışında iken mi ona indiğini,
7. Kuran’da Araplardan hangi kabilenin lehçesinin kullanıldığını,
8. Aynı konuda birbirleri ile çelişen ayetlerden hangisinin önce ( Mensuh ), hangisinin de sonra ( Nasih ) geldiğini,
9. Sebeb-i nüzul denilen, ayetlerin sebep-sonuç ilişkilerinin bilinmesi,
10. Vücuh ( çokanlamlılık ) ve nezair’i (eşanlamlılık),
11. İlk ve son inen ayetleri,
12. Kuran’da kullanılan mecaz, teşbih, nahiv-sarf kaideleri (gramer), Arap Lügatı, Arap Edebiyatı, muhkem ve müteşabih ayetleri, insicam denilen sure ve ayetler arasındaki münasebet/uygunluk vb. şeyleri bilmesi gerekiyor.

İşte bir hocanın, Kuran anlamına müdahale edebilmesi için, bilmesi gereken en önemli koşullardan birkaçı. İnsan bunları öğrenince gerçekten hayretler içinde kalır.

Burada sorulması gerekli bazı sorular vardır : Kuran ortaya çıktığı zamanda ve koşullarda böyle bir kitabın insanlar tarafından oluşturulup ortaya konulması imkansızmıydı, yoksa tam tersine onu oluşturacak uygun bir ortam ve mükemmel bir insan kadrosu mu vardı, veya iddia edildiği gibi Muhammed gerçekten okuryazar değilmiydi, yoksa okur yazar olmadığı iddiası, Kuran’a olan inanırlığı artırmak için kullanılan bir taktik olup, aslında o kendini çok iyi yetiştirip ekibini de kuran fevkalade profesyonel bir bilgi kaçakçısı ve aynı zamanda da dinler tarihinde, mitolojide uzman bir kişi miydi ?

Bu sorulara yanıt aranırken temel eleştiriler yaratıcıya yönelik değil de, Kuran’ın Tanrı’dan geldiği inancına ve iddiasına yöneliktir. Muhammed’in, varlığına inanılan yaratıcıyı (iftirayla) arkasına alıp insanlara karşı kullandığı gerçeğini ispatlamaya çalışıyoruz. O günkü sosyo kültürel yapıya bakıldığında halk, Muhammed’in öne sürdüklerini kabullenmeye müsaitti.

‘Kuran, tarih boyunca insanlar tarafından ortaya atılan yasaların ve dini inançların (biraz da ilaveler) bir toplamıdır. bir özetidir, bunun ikinci bir ihtimali yoktur’ diyoruz.
İnsanları disiplin altında tutabilmek için, o günkü koşullarda din adı altında böyle bir oluşuma başvurmak etkili ve inandırıcı olabiliyordu, ama bugünkü uzay çağında hala bunu uygulamak fevkalade tehlikeli bir yaklaşımdır. Şunu samimiyetle söyleyebilirim ki, Muhammed bugün sağ olsaydı, ‘Arkadaşlar! zamanımdaki koşullarda insanları ancak malum olan bu din olgusuyla yola getirebilirdim’ derdi. Zira onları kontrol altında tutabilmek için başka alternatifim yoktu. Ama bugünkü çağda ben Muhammed olarak, artık sizi bu eski inançlarla yönetemem’ deyip, bu sözlerle İslam alemini uyaracaktı. Kendisi de zaten o günkü insanlar için, ‘insanlar yüz deve gibidir. Bu yüz deveden birine binmek istiyorsun, ama hepsi tehlikeli, insanı yere düşürecek tipten, bunlardan doğru dürüst birini seçemezsin demiştir.
( Tecrid-i Sarih, Diyanet Tercemesi, No.2040- Buhari, Müslim Hadisleri, el-Lü-lüü ve’l Mercan, No.1651-Müslim, Fedail, No.2547, Buhari, Rikak,35 )

İşte Kuran’ın ortaya çıktığı dönemde insanlar böyleydi, biz böylesine bir toplumun kanununu nasıl cesaret edip de bugünkü insanlara uyarlamaya kalkışıyoruz!

Eğer hala insanlar dinle yönetilmek isteniyorsa, bunun üç önemli nedeni vardır :
1. Yöneticilerin, iyi bir sistem ortaya çıkaramadıkları için çaresizliklarinden ötürü-bilerek- dine başvurmaları,
2. Yöneticilerin, Kuran’ın gerçekten Allah’tan geldiğine inanarak buna sahip çıkmaları,
3. Yöneticilerin, insanları sömürmek için –yine bilerek- dini formüle başvurmaları.

Arif Tekin....
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 25-10-2005, 17:38
Materyalist Materyalist isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Oct 2005
Mesajlar: 438
Standart

Arif Tekin'in bu yazıyı yazdığı için, senin de yazıyı buraya aktardığın için ellerine sağlık. Son üç seçenekten 3. sü doğru gibi geliyor bana

Tek Gerçek Maddedir
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 25-10-2005, 17:44
Mutezile - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Mutezile Mutezile isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 19 May 2005
Mesajlar: 2.806
Standart

Sorumluluk sahibi, vicdan ve namus timsali bir araştırmacı nasıl olunur sorusuna Arif tekin en güzel örneklerden biridir. Boşuna Turan Dursun araştırma ödülünü Sn. Muaazzez Çığ ile paylaşmamıştır. Fuardan aldığım kitaplarını sindire sindire okuyorum. Her bölümün sonuna o bölüme ait Kay
nakça koymaktadır. Yaptığı araştırmanın boyutu gerçekten inanılmaz.
Düşünüp siteye astığın için sana da teşekkürler sevgili Pink.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 26-10-2005, 09:21
aspartam aspartam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 21 Sep 2005
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 1.149
aspartam - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Ha benim bu yazudan anladuğum,Arif tekin in dine (Kur'an a)birilerinin at gözlüğüyle bakmış olmasıdır.Kendi gözleriyle baksaydı bu kadar saçmalamayacaktı.Ha dedikleri sözde İslam dünyasında yok mudur.%100 Vardır.Ama dedim ya saçma.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 26-10-2005, 11:03
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart

yazı için teşekkürler saadetpink(yaw bir ara şu nicki nerden buldun anlat).
buna benzer birşeyi kendi görüşümle yazmıştım önceki forumlardan birinde, demiştim ki ben muhammedin allah'a inandığına inanmıyorum.
zaten başından sonuna kadar allah'ın olmadığını anlatmaya çalışmış. nasıl oluyor da hem muhammedin dinine inanıp hem allaha inanabiliyorlar o da ayrı konu. şimdi bunu anlatırken aklıma komik bir anım geldi. bir oyuncu arkadaşım vardı üniversitedeyken bu adam oldukça zeki ve başarılı bir oyuncuydu(güzel sanatlar fakültesi/ sahne sanatları/oyunculuk).
adamın insan davranışlarını sergilemekteki başarısı oldukça ilgimi çekmişti. bir an kendimi programlanmış robot gibi hissetmiştim onun gözünden bakınca kendime. yani düşünsene senin herhangi bir davranışını aynen copy paste yapabilen bir adam, arka plandaki kod kaynağın onun elinde sanki. birileri seni çok iyi anladığı zaman korkarsın, çünkü benlik duygun elinden gider, kendini tanımlı bir denklem olarak görürsün ve sanki denklemin sonucu değişkenlere bağlıdır ama yine de bellidir. neyse bir gün bu adamın aklının dine yaklaşımını merak ettim spesifik olarak. sordum ona: " ya islam hakkında ne düşünüyorsun, muhammede inanıyor musun" , hayatımın en ilginç ve belki de komik cevabını aldım: " bilmiyorum ki..., öyle bir adam var mıdır tarihte, ya da uydurmuşlar mıdır, yoktur belki.."
ya adam bırak muhammede inanmayı , muhammedin olduğuna inanmıyordu, o an yüzüne koptum orada, hiç beklemediğim bir seçenekti bu çünkü. gerçekten dedim belki muhammed bile yok, belki bunu komün olarak uydurdular, olduğuna dair bir delil de yok ne de olsa, belki de harbiden efsanevi bir kahramandır, bak allah inancı tartışmayız, var mı yok mu deriz, muhammede inancı tartışırız var mı yok mu demeyiz, neden ...?
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 07-06-2010, 00:05
Nova - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Nova Nova isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Super Moderator
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 05 Feb 2010
Bulunduğu yer: -.. ..- -. -.-- .-
Mesajlar: 2.391
Standart

Güncelleme.

İddia ediyorum ki ikimiz de "Tanrıtanımaz" larız. Sadece benim inandığım tanrı sayısı seninkinden bir eksik. Diğer olası tanrıları neden reddettiğini anladığın zaman, benim de seninkini neden reddetiğimi anlayacaksın.

Zihin paraşüt gibidir, sadece "açıkken" çalışır.

Benim manevi mirasın akıl ve bilimdir. Atatürk.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 29-04-2012, 22:32
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

saadetpink´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

Eğer hala insanlar dinle yönetilmek isteniyorsa, bunun üç önemli nedeni vardır :
1. Yöneticilerin, iyi bir sistem ortaya çıkaramadıkları için çaresizliklarinden ötürü-bilerek- dine başvurmaları,
2. Yöneticilerin, Kuran’ın gerçekten Allah’tan geldiğine inanarak buna sahip çıkmaları,
3. Yöneticilerin, insanları sömürmek için –yine bilerek- dini formüle başvurmaları.

Arif Tekin....
1 ve 3 'un agirlikli gecerli sebepler oldugunu dusunuyorum.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 04:39 .