Mcin'in kullandığı yöntem dialog yöntemidir. Yani uç noktalardan sorulan sorular ve ona verilen yanıtlar şeklinde. Ben bu yöntemi çok severim bu arada
Deli olma ihtimalim mi vardır yoksa deli anlatımlara meyilmi ediyorum bilemem
1994-1996 Yılları arasında 40-70 arası değişen kitleye toplamı 1(her yıl 6 ay, 2 yılda 12 ay) yıl olmak üzere Felsefe ve Toplumlar Tarihi üzerine seminerler vermiştim. Mcin'de ise, metafizik(fizik ötesi, yani fizik kuralları ile açıklanamaz ve onların dışında) felsefenin, yaratıcı konusunda en canlı ve tutarlı örneğini gördüm.
Harun Yahya'nın aldatmaca kitabını okuduğumuzda(Evrim Aldatmacası) son bölümde şunu ifade eder. Der ki, çoğunluk Allah'ı bir kez yarattı ve insanlarda kaderlerini kendileri belirler olarak bilir. Bu yanlış bir anlayıştır der aldatan H.Yahyanın aldatmaları kitabında(sayfa 110 da başlayan ve 114 den devam eden bölüm). Orada, Yaratanın sürekli yarattığı konusu egemendir. Çünkü aslı böyledir, yani yaratan sürekli yaratır, hiç durmadan yaratır, yaratmak zorundadır. Ve insanlar kaderlerini kendileri çizmezler, Allah önceden bildiği şeyleri yaratmak zorunda olduğu için, insan kendi iradesi ile değil ancak Allah yarattığı için fiiliyat gösterebilir. Bu konuda Kader ve yaratım konusunda, kutsal olan olmayan dini düşüncenin(felesefesini) burada en yansızını Mcin ifade etmektedir. Yani H.Yahya da bu temcit pilavını sanki ilk söyleme edası ile ifade ederken, o insanlığa binlerce kere sunulmuş bir temcit pilavıdır. H.Yahyaya göre mesala biz evrenin içinde değiliz, aksine evren bizim kafamızın içindedir(beyin), kafamızın içide bir algıdır ve böylelikle kafamızın içide yoktur, evrende, madde de, salt bir düşünsel(elektrik sinyali var, başka bir şey yok) alan olarak vardır ki, bu alanda yaratıcının varlık alanıdır. Yani kara bir, küçük miniminnacık, miksroskobik bile olamayan ışığa kapalı, bir nokta kadarız, yani aslında evrende bu kadar denebilir, tabiri caizse, insan 1 nokta kadardır(o kadarda değilde anlaşılsın diye), ne algılıyor ise aslında o yoktur, samanyolu bile yoktur o sadece algılamda vardır, sadece beynimizin içindedir samanyolu der. Yani varlık olarak bizde bir hiçiz!!! Yani her şey biz algıladığımız için değil, Allah tarafından algılatılan şeylerdir, rüya gördüğümüz gibi bir şeydir, ama o gördüklerimiz(algıladıklarımız) ise sürekli yaratılır, bizde varmış gibi sanırız
..... Bu düşünce tarihin çeşitli evrelerinde hatra sayılır alanlar elde etmiştir. Neyse H.Yahyanın bu düşüncesi ve aldatmacası hakkında, izin dönüşü kitaplığımdan kitabı alıp sayfa ve içerik belirterek göstereceğim, ve düşünce ve eleştirilerimide etraflıca açıklayacağım.
Mcin yaratıcı sürekli yaratmak zorundadır, insan kaderini kendisi belirleyemez, kötülük de Allah'tandır çünkü, bir iyiliğin oluşması için yaratılması zorunlu ise, kötülüğünde fiiliyat kazanması(oluşması) için yaratılmak zorundadır yönlü açıklamaları, inanca göre doğrudur. Zaten H.Yahyada toplumun çoğunluğu Allah ve kader konusunda yanlış bilmektedir demektedir. *(not: Bu anlayış felsefi olarak kutsal dinlerden daha evveldir, orada ise Allah yerine RUH faktörü vardır)
Ben biraz Mcin deki dialoglara 2 örnekte açıklık getireceğim. Bu açıklık o düşünceye göre olacaktır.
1. Allah'ın özgür iradesi yoktur.
Çünkü Allah olacakları olmazdan evvel bilirken, herhangi bir şeyin oluşması için Allah'ın yaratmasına(iradesine) ihtiyacı vardır der bu düşünce. Yani insan eylemde bulunamaz, bulanabilmesi için eylemin Allah tarafından yaratılması, dilenmesi, irade etmesi gerekir. Mesala insan bir şey yapmaya irade edemez, edebilmesi için Allah tarafından irade edilmesi ve ettirilmesi gerekir...
"76 - İNSAN SÛRESİ
76:30. Allah'ın dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."
Kısaca her an her şey sürekli yaratılmaktadır. Sürekli yaratıldığına göre, sürekli yaratan da yaratmak zorundadır. Burada bir
zorunluluk olduğu gibi, evvelce bildiği gibide yaratmak zorundadır. Mesala ben bu yazıları kendi başıma yazmıyorum, yazma fiilim yaratılmış bir şey olarak, Allah tarafından yaratılıyor. Çünkü yaratılmayan hiç bir şeyin fiiliyatı yada oluşması mümkün değildir. Bana bunları ise Allah yazdırıyor, o yazdırmamış olsa idi bende yazamazdım. Allah onu kabul etmediğimi dahi şuraya yazarken, bunu bildiği halde yaratmaktadır. Yani evvelce bildiği bir şeyi Allah değiştiremez, böylesi bir eylemde bulunur ise, Allah evvelce yanılmış olur ki, buda sonuçta Allah'ın yanılması anlamına gelir. Kısaca Allah güncel hiç bir değişiklik yapamaz çünkü evvelce ne olacağını bilmektedir, bildikleri dışında hareket edemez, özgür olmadığı gibi böylelikle görürüz ki özgür iradeside yoktur, evvelce bildiklerine mahkumdur.
2. Kader insan iradesi ile belirlenemez, İnsanın özgür iradesi yoktur.
Kader sadece Allah tarafından belirlenir ve kişi ancak Allah'ın iradesi, dilemesi, irade etmesi dahilinde bir iş yapabilir, fiiliyatta bulunabilir. Bu şartlarda insanın özgür iradesi olmadığı gibi kendi adına bir kaderde belirleyemez.
....
Ne yapalım düşünce ve inanç böyle...
MCİN daha güncel, daha derli toplu, doğru düzgün dialoglar kurarak, bizlerlede iletişimde olarak, her yere üstün körü yazıp geçmeden var isen kaybolup gitmemişsin demektir. Ama bak, başka konularda var, onlarada katılmak, fikirlerini belirtmek zorundasın, yoksa salt tebliğ ile hiç bir şey anlatamazsın!