Bazı Şeyler

[bilgivehis]

ABD'yi daha iyi anlamak için Kiefer Sutherland'ın Designated Survivor adlı dizisini izleyin.

ABD'yi en iyi anlayanlardan biriyim.
Dünya bir cennet, bu cennetin kapısını zapeden bir canavar olarak tanımlayabilirim.
Her ülkede bu kadar işbirlikçi olması bu canavarın işini kolaylaştıran en önemli nedendir.
İşbirlikçileri özel olarak yetiştiren ve halka kurtarıcı gibi sunan yine kendisidir...

Abdullah Zeydan, mazbatayı aldıktan sonra şöyle bir açıklama yaptı.

Coğrafyamızın artık çatışmaya, hukuksuzluklara ihtiyacı yok

Bu açıklama zanedersem halkı sükünete davet etmek için söylenmiş gibi görünüyor.
Ancak içinde birçok soru oluşturan bir açıklama.
Demokrasinin olmadığı, insan haklarının hiçe sayıldığı, tek adamlığın hakim olduğu, seçene de seçilene de dolaylı-dolaysız faşizm uygulandığı bir ülkede hukukun adil olacağı güvencesi olabilir mi?
Bugüne kadar hukuksuzluğa ihtiyaç mı vardı da "artık ihtiyaç yok" gibi bir görüş belirtmiş.

Abdullah Zeydan'ın bir ağa çocuğu olması nedeniyle olsa gerek, bir mazbata alınmasıyla herşey bitti anlamında bir açıklama yapmış.
Bu açıklama benim devrimci kafama uymadı.
Hukuksuzluk desen son hızla devam ediyor.
Çatışma desen hukuksuzluğun olduğu yerde çatışma bitmez, doğasına aykırıdır.
Sizinle görüşümü paylaşmak istedim, o yüzden bu konuya değindim.

[spartacus]

Bilgivehis, ezilen taraf olduğu için edilgen dili kullanmış, buna da mecbur bırakılıyor.

Bir sorunu şiddetle ve hukuksuz yollarla çözmenin artık işe yaramayacağı, buna ihtiyaç olmadığı göndermesi. Bu coğrafya için öyle olabilir, ama bu hakim olanın böyle düşündüğü anlamına gelmez, birlikte yaşamak, zorla kendinden vazeçme koşuluyla birlikteliğe zorlama, çatışmalara, hukuk dışı yola, ötekileştirmeye ihtiyaç yok-kalmadı-, hukuk yoluyla çözülebilir. yani bir taraf baskı ile bir halkı yok sayamayacağını anlamış olmalı. bu halde ötekinin de şiddetli karşı koyuşunun da anlamı kalmaz, boşa kürek çekmenin, hukuk dışı yollarda inadın anlamı yok.

[Şüpheci Dinsiz]

https://www.sozcu.com.tr/mhp-den-31-...uzde-16-p36980

Devlet Bahçeli "Cumhur İttifakına %16.62 katkımız var" demiş ve Türkiye'de yüksek oy alan ilk birkaç partinin oy oranını açıklamış. Son belediye seçiminde aldığı resmi oy oranı %4.99. Bazı basın mensupları ve siyasi yorumcular bu açıklaması sebebiyle kah dalga geçmişler kah "iyice bunadı" demişler.

Adam bunamadı. Demek ki her seçimde devletin silahlı güçleri tarafından çalınan oy oranı 16.62 - 4.99 = 11.63. Diyor ki, benim oyum %5, çaldığım oy %12, Cumhur İttifakına toplamda %17'ye yakın katkım var. Adam bunu alay ederek ihbar ediyor, Tayyip'e sopa gösteriyor. "Bu seçimde çalmadım, ne olduğunu gördün, bensiz seçim kazanamazsın" diyor.

Şimdiki seçim sonuçları, partilerin gerçek oy oranlarını aşağı yukarı ortaya çıkardı. Acı olan ise sol oyların oranı.

[bilgivehis]

Acı olan ise sol oyların oranı.

Sol oylar 83 yılından beri ortalama yüzbindir.
Bu seçimde de yüzbin, hiç artış olmamış ama eksilme de olmamış.
Demek ki, kemik oylar iradesine sadık kalmış ama aynı kemik taban sola sempatizan kazandıramamış.

Ancak seksen yılından beri yoğun olarak yapılan kapitalist propagandaya rağmen mevcut oyların korunmuş olması da iyi sayılır.

Lakin TİP'in mecliste olmasına ragmen sol oyların artmaması düşündürücüdür.
-----------------------------------------------------------

Tayyip'e sopa gösteriyor. "Bu seçimde çalmadım, ne olduğunu gördün, bensiz seçim kazanamazsın" diyor.

Bence bahçeli ve mhp son kozunu oynuyor.
Bütün eforunu iktidar ve akp üzerine sarfeden mhp tayyip biterse o da biter.
Gerçi yedekte bekleyen bir sürü mhp vari parti var.
Devletin her zaman bu faşist partilere ihtiyacı olduğu için bu faşist partiler hiç eksilmez.

[spartacus]

Bizim İlahimasal uzun süredir kayıp, okuyorsan bir cevap ver İlahimasal, umarım sağlığın yerinde ve bir sorun yoktur.

[Şüpheci Dinsiz]

Halkın değil patronun polisi.

[Şüpheci Dinsiz]

ABD polisi üniversitelerde Filistin lehine yapılan gösterilere çok sert müdahale ediyor, öğrencileri ve öğretim görevlilerini tutukluyor, işkence ediyor. Bu, bazı akepelileri ve eskiden içişleri bakanı olan Efkan Ala'yı rahatsız etmiş, "ABD'de akademisyenleri tutukluyorlar, işlerine son veriyorlar ki üniversiteler en dokunulmaz yerlerdir. Büyük bir şaşkınlık içerisindeyim" demiş.

Aşağıdaki yazıda Efkan Ala'nın Güneydoğu'da OHAL ilan etmek için askerleri bile bile ölüme gönderdiği telefon konuşmasının dökümü yer alıyor.

https://medium.com/@ahmetaziznesin/e...F-07a2257d7a3c

EFKAN ALA — MUSA IŞIN TELEFON KONUŞMASI VE YUMUŞAK GEÇİŞ…

Ahmet NESİN

Efkan Ala bugünlerde çok ama çok üzgün. Neden mi, Amerika'da, üniversitelerde profesörler tutuklanmaya başlamış da ondan. Tam da faşizmden yumuşak faşizme geçiş yaptığımız bu süreçte, Efkan Ala'nın da yumuşaması yada yumuşak bir geçiş yapmasından daha doğal ne olabilir ki. Ala açıklamasında: "ABD'de akademisyenleri tutukluyorlar, işlerine son veriyorlar ki üniversiteler en dokunulmaz yerlerdir. Büyük bir şaşkınlık içerisindeyim" dedi.

Aşağıdaki haber ve yazı Yavuz Özcan'a ait. Esasında bu telefon görüşmesinin ses kaydı da vardı ama nasıl olduysa bir şekilde ortadan kayboldu, Youtube'a yüklenmişti ama artık yok, sanırım Recep ormanlarında yanıp, Tayyip dağlarına firar etti, oradan da Erdoğan nehrine karıştı.

Geçen gün bir fotoğraf daha aramıştım Google'da, hani 15 Temmuz'da bombalanan saraya yakın bir arazi vardı ya, işte o ama bulamadım. Otları bile yanmadan bombalanan o arazinin fotoğrafından eser yok artık. Esasında bu işler için açan Can Dündar ve açan Erk Acarer'den yardım isteyecektim ama şimdilik açığa çıktıklarından saklanıyorlar. Hatta Can'a "beni de acan yap" dedim ama zaman sorunu çıktı ikimiz için de.

Aşağıdaki haberin bir özelliği var o da Hakan Fidan'ın Ahmet Davutoğlu, Feridun Sinirlioğlu ve bugünkü Milli Savunma Bakanı, eski genele kurmay başkanı Yaşar Güler'in gizli toplantısında Fidan'ın "Gerekirse Suriye'ye dört adam gönderirim. Türkiye'ye 8 füze attırıp savaş gerekçesi üretirim, Süleyman Şah Türbesine de saldırtırız" dediği dönemle aynı dönem. Başta Erdoğan olmak üzere bu konuşmanın basına yansımasına çok kızmışlar ama inkar etmemişlerdi. Benim esasında bu konuda çok önceden yazılmış bir yazım var ve bulur bulmaz yayınlayacağım.