Zincirleri Koparmadan, Hic Bir Kimlik Kadin`i Kurtaramaz.

[Baskoylu]

Eşinden kurtulabilmek için yeni kimlik istiyor

Konya’da 2 çocuk annesi 34 yaşındaki C.K. gördüğü şiddet nedeniyle boşandığı eşinin hala peşinde olduğunu öne sürerek, eşinden kurtulabilmek için yeni kimlik istediğini söyledi

i

DHA
Bunun içinde geçen temmuz ayında Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduğunu belirten C.K., henüz sonuç alamadığını ve 6 aydan bu yana sadece hakkında çağrılı koruma kararı bulunduğunu söyledi.

2 çocuğu var
15 yaşındayken, zorla evlendirildiğini öne süren C.K., 18 yaşına girdiğinde nikahlandığı ve evliliğinden 2 çocuğunun olduğunu belirtti.
Şiddet gördüğü için 2 çocuğunu eşine bırakıp boşanmak zorunda kaldığını kaydeden C.K., yaşadıkların anlattı:
“Eşimin kıskançlıklarından dolayı sürekli şiddet ve baskı gördüm. beni eve hapsetti. Güzelliğimi bozacağını söyleyerek odunla burnumu kırdı. Sonunda dayanamayıp çocuklarımı bırakarak kaçtım ve sonradan ikna edip boşandım. Ama 15 yıldır hala peşimi bırakmadı.”
C.K., “2012 yılının Temmuz ayında Cumhuriyet Savcılığı’na müracaat ettim. Ama hala sonuç alamadım. Kimlik değişikliği hayati tehlikesi olan kadınlar açısından çok önemli. Ben de yeni bir kimlik istiyorum” dedi.
Çocuklarını ve ailesini 15 yıldan bu yana göremediğini belirten C.K., ”Çocuklarımı, kendi ailemi çok özledim. Ailemin dahi yanına gidemiyorum” dedi.

• Milliyet Gazetesi'nde Gündem

Resimdeki halinle, zaten teslimiyetciligi ve kaderciligi secmissin, kimlik degistirsen ne olabilirki.
Kafandaki tabulari yikmadan, Yobaz Islam kiskacindan cikmadan, ozgurluge kavusmanin mumkunu olabilirmi?

[Yergin]

Baskoylu,

Tanınmayı istemeyen birisinin yüzünün açık olduğu resimlerini mi koymasını bekliyordun? Nedir bu önyargı...

[balyapan]

Başköylü,
Bir atasözü var,duydun mu bilmiyorum:''Kasap et derdinde,koyun can derdinde''diye.
Kadıncağızın derdine bak,senin derdine bak.Tek kelimeyle pes diyorum sana.

[strong]

Baskoylu´isimli üyeden Alıntı

Resimdeki halinle, zaten teslimiyetciligi ve kaderciligi secmissin, kimlik degistirsen ne olabilirki.
Kafandaki tabulari yikmadan, Yobaz Islam kiskacindan cikmadan, ozgurluge kavusmanin mumkunu olabilirmi?

Kadın tanınmamak için veya inancı gereği bu şekilde giyinmiş olabilir.
İslamı bende eleştiriyorum ama,konuyla alakasız yerlerde değil.
Bence haberin altına kadına şiddeti kınayan yorum yapsaydın daha şık olurdu.

[bakkalmahmud]

Sayin basköylü bu biraz bir fransiz kralicesinin ekmek bulamiyorlarsa pasta yesinlerine benzemis,alinma özür dileyerek yaziyorum ama adama sorarlar,sen hic islam beldesinde kadin oldunmu diye.

[Baskoylu]

Saygideger Dostlar

Kadin taninmamak veya inanci geregi oyle giyinmis olabilir, ne olursa olsun, Yaratici ozelligine sahip olan, kafasinda ve kollarindaki zincirleri koparamiyan, kendi ayaklarin ustunde durmaya calismiyan, var olan kohne duzen ve onun yetistirdigi barbarlari tarafindan yiginla haksizliklara ugramasina, ve O kohne duzenden medet ummasina olan tepkimdir

Ancak Tepkilerinizi ve Elestirilerinizi saygi ile karsiliyorum.
Resimdeki Kadinin kendi yuzunu saklamasina gerek yok, Asil yuzunu saklamasi gereken, utanmasi ve insanlik icine girmemesi gereken, Kadina yonelik siddet uyguliyanlar olmalidir.

Islam inancina sahip olan, Islam`in kadina yonelik bakis acisini gormiyen ve gormek istemiyen hic bir kadin, hak ve hukukuna sahip cikmasi veya ozgurluk aramasi hayalcilik olur.

Ayni zamanda Feodal zincirleri kirmiyan, Erkegin yataginda Sex aleti olmayi, Cocuk dogurma makinasi, evde cariye, is yerinde ikinci sinif insan muamelesi gormeyi kendisine bir gorev sayan, veya kadercilik olarak kabul eden hic bir bayan hak ve ozgurlugune kavusma cabasi hayalcilikten oteye gitmez.

Bu fasist kohne duzenin yasalari ve kanunlari; yoksulun, cillekesin, ezilenin, gucsuzun ve savunmasiz insanlarin uzerinde kan emen bir yarasa gibi gorevini yapmaktadir. Cumhurbaskanindan, Basbakanindan tutun, kolluk gucleri ve onlarin sozde adalet dagitan adaletsiz fasist burcuva mahkemelerinden tutun, hic bir kurum ve kurulusu, Kadin Hak ve Ozgurluklerini veremez.

Haklar hic bir zaman yalvararak ve agliyarak alinmamistir, Haklar tarihler boyunca zor ile alinmistir, mucadele vererek alinmistir.

Konuya yonelik sitememim, Turkiye`de Kadinin orgutlenmemesi, hak ve ozgurluklerini aramamasina yonelikti.
Beynine, Kollarina ve Ayaklarina vurulan zincirin farkinda olmamasi ve bu zincirleri koparmaya yonelik bir adim atmamasidir......

Kimden neyim eksik benim
Diye bir sorsana baci
Sana eksik diyenlerin
Dersini versene baci

Agliyorsun için için
Bilmiyorum acep n' için
Kadin olmak mi dir suçum
Sen seni görsene baci

Baci baci bizim baci
Baci baci yigit baci
Baci baci umut baci
Yetmezmi çektigin aci

Sende katil bu kavgaya
Karsi dur patrona, agaya
Hedef al da su namluya
Mermiyi sürsene baci

Dagdan düze haykiralim
Hak iktidari kuralim
Bir halk savasi verelim
Savasa girsene baci

Emekci - Baci



Saygi ve Insani Sevgilerimle

[Corpse Bride]

farkındamısınız bilmem artık kimsede mucadele edecek hal ve taaaaaaaaakat kalmadı. malum acıyan yer başka acıkan yer başka. ve açlık hepsini yeniyor.

[Baskoylu]

YASAMAK DIRENMEK OLDUGUNA gore, yasiyan her birey basta insan olmak icin mucadele vermelidir ve ardindan insanlik icin mucadele vermelidir.
Ozellikle Turkiye ve Turkiye gibi az gelismis ulkelerde Irkcilik, Milliyetcilik, Dincilik ve benzeri olumsuzluklarla insanlari oyalamak ve kandirarak kendi duzen ve inanclari dogrultusunda tutucu bir kimlige sahip olmasini saglarlar....


Turkiye`de Kadina yonelik yapilan siddet ve kadinin ugradigi her turlu haksizligi gormemezlikten gelmek, genel olarak Erkek egemenliginin mantigina yerlestirilen, KADIN kadindir!! ERKEK erkektir!! mantigi ile 5 yaslarindaki erkek cocuk, ergenlik cagina gelmis, kiz cocugundan daha ileri tutma, evin diregi ve evin gelecegi gorme mantigin temel dusuncesinden kaynaklanmakatadir.


Ozgurluklerin alinmasi icin, mucadelenin sart oldugunu aciklamaya calistigimizda, veya var olan olumsuzluklara tepki gostererek, elestirdigimizde, "Boyle gelmis, Boyle Gidecek" mantigi ile dunyayi senmi degistireceksin, Kadinin Saci Uzun Akli Kisa!!! ve benzeri kadina yonelik asaglama ve horlama gibi yaklasimlarla, Kendisine can veren, Kendisini dunyaya getiren, kendisine hayat veren, Emek vererek buyuten Kutsal Tanrinin Kendisi Olan KADIN`a yonelik haksizliklarimizi gormemezlikten gelmek, Insanligin Ayibidir.....


Kadin`a kalkan her el kirilmalidir, Kadin`a yonelik yapilan her turlu sozlu saldiridan dolayi O dil koparilmalidir, Cunku Insanin Tek Yaratici Olan Kadin... Hic bir haksizligi hak etmiyor, Sudan bahanelerle, baska onemli sorunlar dururken, Kadin sorunlari ile zaman harcamanin yanlis oldugunu dusunenler elbette olacaktir, tek tehlikenin, Din, Irk ve Milliyetciligin oldugunu dusunenlerde olabilir, veya farkli inanc ve dusuncelerin daha tehlikeli oldugunu, asil mucadele verilmesi gereken ACLIK ve YOKSULLUK dururken, baska konularla ilgilenmek zaman kayibidir diyenlerde olacaktir....


Yer yuzunde kendisinde Insanlik ozellikleri goren ve gormeye calisip insanligin kurtulusu icin mucadele veren, her birey, Yasama dayir butun olumsuzluklara karsi mucadele vermelidir. ayni zamanda kendisinde olan olumsuzluklara karsida mucadele vermelidir, yani sadece kendi disindaki olumsuluklara karsi degil, kendisine karsida mucadele vermesini bilmeli ve yasama yansitmalidir.



Kadin olmak gerek feodal gerek kapitalist sistemde basli basina bir sorundur.
Genel olarak is hayatinda emekci kadin isciler erkek iscilere gore bir kat daha ezilir. Kadinlarin is hayatindaki durumu boyleyken, ev hayatindaki durumu da cok farkli degildir.
Erkek kardes istedigi kiz arkadasi ile dolasirken, istedigi sekilde yasama hakkina sahipken, kendisinden buyuk olan Ablasinin buna benzer hic bir hakka sahip degildir, Erkek; baska kadinlarla istedigi gibi yasama hakkina sahipken, istedigi kadinla flort yapma hakkina sahipken, goruldugu yerde HELAL OLSUN ERKEK adam!!!! gibi odullendirilirken, Kadin buna benzer bir sey yapmasi bir yana, ufak bir kusku bile, kadina en asaglik karalamalarla ve farkli torelerle cezalandirilir.


Kirsalda ve Sehirde Kadınlarin omuzlarina yuklenen agir sorumluluk, Kapitalist dunya sisteminde Kadin sinifi uzerinde acimasizca somurusu O kadar agir ki. Bunu anlamak icin toplumun kadin uzerindeki bakis acisini arastirmak ve irdelemek yeterli olacaktir.
Kadin sinifi uzerinde ki yiginla haksizliklara karsi Basta kadinlar ve kendisini Aydin, Ilerici goren Erkekler bu haksizliklara karsi azda olsa mucadele etmek icin caba harciyormu? Ayrica, ev kadinlari ve isci kadinlar olarak kendi haklarini ve ozgurluklarine kavusmak icin, kendi uzerinde ki haksizliklara karsi kurtulusu icin ne yapiyor?
Kaderine razi olmak, boyle gelmis boyle gidecek mantigina hizmet etmekmi dogru? yoksa Ozgur ve Hur olma adina korkmadan ve yilmadan mucadele etmekmi dogru?


Su gercegi herkes net bir sekilde bilmekte ve gormektedir, Yani herkes gercek hayatinda soyle bir bakarsa,
kadinlar uzerindeki baskinin ilk olarak aile icinde başladigini, haksizligin ve ayrımciligin orada bizlerin iliklerine kadar isletildigini gormus olacagiz.
Hemen hemen her Kadin dogar dogmaz bu ayrıima magruz kalir.

Ata-sozlerine bile bu ayrim damgasini net bir sekilde ortaya koyar: “Erkek Adamin Erkek Oglu Olur.”
Ergenlik donemine kadar ailesinden ve cevresinden etkilenerek, gelenek, gorenek, tore ve bagnaz kurallarla buyuyen kiz cocuklari, hayatla ilgili tercihlerini de bu dogrultuda yapar ya da yapmak zorunda birakilir.
Ergenlik donemine gelinceye kadar kiz çocuklari genelde topluma ve ailesinin kurallarina karsi ciktigi icin tonlarca dayak yer, horlanir, distalanir, kurallara ve torelere riyayet edene kadar, her turlu haksizliga ve baskiya magruz kalir.



Kız çocuklari anneleri ve babalari tarafindan toplumsal yasama uygun birer kisi olarak boyle yetistirirler. Bilincsizce kurtulus hayalleri ile yola cikmaya calisan yiginla genc kizlar umulmadik sorunlarla karsi karsiya kalip, bozuk dunya duzenin batakliklarinda kendilerini gormeleri isten bile degil.
Bir yigin olulmsuzluklardan ve benzeri baskilardan kurtulmanin tek yolunu genellikle evlenmek veya Universite okuyabilmekte ararlar.
Oysa ne evlilik kapisinin ne de Universite kapisinin, kendileri icin ozgurluk ve kurtulus kapisi olmadigini, yasadiklari ve yasiyacaklari aci hayat zamanla bir sekilde kendilerine yansitir.

“Hak Verilmez, Alinir” Dogru soylemi goz onunde bulundurursak, Hak ve ozgurlugunu aramiyan, bunun mucadelesini vermiyen Kadin sinifi, Erkek egemenligi tarafindan kendilerine bir odul olarak verilmiyecegi kesindir.
Kadinin; Erkekten tek bir eksik yani var, Fiziki olarak Erkek kadar guclu olmadigindan dolayi, sahip olmus oldugu Daha Zeki ve Akilli olma ozelligi`de Erkek tarafindan yok edilmektedir....

Sonuc olarak; KADIN OLMADAN DEVRIM OLMAZ, DEVRIM OLMADAN KADIN KURTULAMAZ
Bozuk Dunya Duzeni Tarafindan, Beynine ve Kollarina Vurulan Zinciri Koparmak Icin Mucadele Vermeyi Kendisine Amac Edinmiyen Hic Bir Kadin, Sahip Olmus Oldugu Kutsal Degeri`de Anlamiyacaktir....


KADINA KALKAN ELLER KIRILSIN.

Saygi ve Insani Sevgilerimle

[Baskoylu]

Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişemeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
ufacık kısacıktılar
ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan
toprak,
toprak,
ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
birbirlerinden gizleyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.

Nazim Hikmet.

[Baskoylu]

Kadın Olmadan Devrim Olmaz, Devrim Olmadan Kadın Kurtulmaz.


Yakın zamanda Özgecan Aslan adında üniversiteli bir genç kız, kaçırılıp tecavüze uğradıktan sonra, yakılarak katledildi. Sosyal medya hesaplarında yayılan bu haberin sonucunda tüm kadın örgütleri, demokratik ve ilerici örgütler sokaklara dökülerek AKP'nin gerici politikalarını ve ataerkil toplum modelini protesto ettiler.

Biz biliyoruz ki bu kadın cinayeti ilk değildir. Örneğin yine yakın zamanda iki polis memuru kendilerinden yardım isteyen 16 yaşındaki bir kızı kaçırıp tecavüz ettiler. Genelde ülkemiz polislerin taciziyle, tecavüzüyle, şiddetiyle, işkencesiyle, katliamlarıyla da çok ünlü bir ülkedir. Çünkü; bildiğimiz gibi ülkedeki faşizmin kolluk kuvvetleri olan polisler, faşizmin en büyük temsilcileridirler. Bu da onları sistemin en büyük oyuncağı, maşası haline getiriyor. Sistemin pisliğini görebilmek için tacizci, işkenceci, katil polislere bakmamız bile yeterlidir. Son 16 yılda gözaltına alınan 363 kadının tacize uğradığı bilgisi geçiyor ellerimize. Bunların ilk olmadığını söyledik. Ülkemizde her gün kadınlar dövülmekte, şiddete maruz kalmakta, tecavüze uğramakta ya da katledilmektedir. Kadınların bu hor görülmesinin, ezilmesinin sebebi kapitalist sistemin bir parçası olan ataerkil (erkek egemen) toplum yapısıdır.


Devrim Olmadan Kadın Kurtulmaz
Kadın Sorunu Kapitalist Sistemin Bir Sonucudur
Kadın-Erkek ilişkilerindeki çarpıklığın sorumlusu kadın bedenini bir meta olarak tanıtan, kadın bedenini reklam malzemesi olarak kullanan kapitalizmdir. Günümüzden örnek vermek gerekirse yemek şirketi KFC'nin tavuk reklamında "en çok neremi seviyorsun? göğüslerimiz mi? kalçalarımız mı?" şeklinde kadın bedenini aşağılayan iğrenç bir içerik yer alıyor. Bunun dışında artık televizyondaki reklamlara baktığımızda cips, çikolata, dondurma, araba reklamlarında, karşımıza çıkan her reklamda, hatta kadınlarla ilgisi alakası olmayan ürünlerin reklamlarında bile bikinili, yarı çıplak kadınlar kullanılmaktadır. Burjuva medyanın yayınladığı tüm dizi ve filmlerde karakterlerin yatak odaları halka açılarak sapkınca sevişme sahneleri yayınlanmakta, bunun üzerinden reyting planları dahi yapılmaktadır.

Ülkemizde devlet tarafından açılmış genelevler bulunuyor. Genelevler ahlaksızlıkların yapıldığı evlerdir. Kadın bedeninin bir mal olarak görülüp satışa çıkarıldığı yerlerdir genelevler; ahlaksızlık yuvalarıdır. Kapitalist sistem her şeyi metalaştırmaya çalışmakta ve bunu çok büyük oranda başarmaktadır. Kapitalizmin özü her şeyi metalaştırıp her şeyi kar olarak görmesidir. Kapitalizmin ataerkil anlayışı da kadın bedenini metalaştırmakta ve satışa sunmaktadır. Sistem tarafından aç bırakılmış, yoksul bırakılmış, mağdur edilmiş kadınlar sistemin dayatmalarıyla, zorla fuhuşa sürüklenmekte, bedenleri mal gibi alınıp satılmaktadır. İşte kapitalist sistem insanı böylesine aşağılayan, insanı böylesine alçaltan iğrenç bir sömürü ve zulüm sistemidir. İnsanın insanca yaşayabileceği tek sistemse sosyalizmdir!

Daha önce de devlet insanların özel hayatlarına, yaşamlarına müdahale ediyor olsa da, AKP döneminde bu hat safhaya çıkmış durumdadır. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kadınları aşağılayan, kadınların özel hayatlarına müdahale eden onlarca iğrenç sözü bulunmaktadır. Onlarca sözü arasından en özü olan "Kadın-Erkek eşitliğine inanmıyorum" sözü aslında Erdoğan'ın nasıl bir eşitlik zihniyetine sahip olduğunun en kısa ve öz göstergesidir.

Son yıllarda ülkemizde hırsızlar, dolandırıcılar, sapıklar, tacizciler, tecavüzcüler, işkenceciler, katiller öyle korunmakta ki; burjuvazinin (egemen sınıfın) yargısı bizim devrimci literatürde suç saydığımız ne varsa hepsini hak saymakta, suç olmaktan çıkarılmaya çalışılmaktadır. Bu durumda hapishaneleri dolduranlarsa devrimci tutsaklar oluyor. Emperyalizme karşı, faşizme karşı, kapitalizme karşı mücadele veren, halk düşmanlarına karşı mücadele eden devrimciler tutsak alınmakta, en ufak bir demokratik eylemde bile halkımız işkencelerle, darplarla gözaltına alınmakta ve tutuklanmaktadır. Ülkemizdeki binlerce insanın katledilmesinden sorumlu, halkımıza işkence yapılmasından, zulmedilmesinden, sömürülmesinden sorumlu Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği gerekçesiyle 16 yaşındaki bir halk evladı bile geçtiğimiz ay tutuklandı. Ülkemizde adalet yoktur! Burjuvazinin adalet dediği şey, kendini korumak için halka karşı savaş açmakta kullandığı yasalarından başka bir şey değildir. Gerçek adaleti ise yalnızca emekçi halkımız sağlar. Gerçek adalet halkın adaletidir!


Aynı biçimde, erkeğin kadın üzerindeki egemenliğinin özel niteliği, bu iki cins arasında gerçek bir toplumsal eşitlik kurma zorunluluğu ve bunun yolu, bütün bunlar, kendilerini ancak, erkekle kadın tamamen eşit hukuksal haklara sahip oldukları zaman apaçık göstereceklerdir. O zaman görülecektir ki kadının kurtuluşunun ilk koşulu bütün kadın cinsinin yeniden toplumsal üretime dönmesidir ve bu koşul karı-koca ailesinin, toplumun iktisadi birimi olarak ortadan kaldırılmasını gerektirir.
(Friedrich Engels - Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni)

Kadın Sorununun Özü Politiktir.
Kadın sorununun özü kapitalist sisteme dayanır. İnsanlar yaşadığı her şeyi çevrelerinden etkilenerek yaşarlar. Ülkemizdeki sömürü düzeni, emperyalizmin yeni-sömürgesi, emperyalist politikalar, yozlaşma ve ataerkil toplum yapısı kadın sorununu getirmektedir. Marksist diyalektiğe göre her şey birbirine bağlıdır. Sorunların çözümü için ana halka bulunmalı ve ana halkayla mücadele edilmelidir. Kadın sorununun özü ataerkil toplumdur, kapitalizmdir!

Kadının aile ve toplumdaki yerinin sonsuza dek değişmez olduğu, bunların ahlak yasaları ya da tanrı buyrukları tarafından yaratıldığı şeklindeki eski batıl inanç paramparça yere serildi. Toplumun diğer kurumları ve varoluş biçimleri gibi, ailenin de sürekli bir oluşma ve geçip gitmeye tabi olduğu, ve onlar gibi, ekonomik ilişkiler ve bunlarca taşınan mülkiyet düzeni ile birlikte değiştiği açıkça ortaya çıktı. Ama üretim biçimini dönüştürerek ve onu iktisadi düzen ve mülkiyet düzeninin karşısına koyarak bu dönüşüme yolaçan ise iktisadi üretici güçlerin gelişmesidir. Devrimcileşmiş iktisadi ilişkiler ve bağıntılar temeli üzerinde insan düşüncesinin devrimcileşmesi, toplumsal üstyapının kurumlarını iktisadi temeldeki değişmelere bağlı olarak yeniden biçimlendirme çabası, mülkiyet biçimlerinde ve egemenlik ilişkilerinde kalıplaşmış olan şeyleri ortadan kaldırma çabası gerçekleşir. Bu çaba, sınıflar savaşımı aracıyla kendini kabul ettirir.
(Clara Zetkin - Kadınlar Karl Marx'a Ne Borçludur?)
Ülkemizdeki Tüm Sorunları, Tüm Pislikleri Yalnızca DEVRİM Temizler.

Kadın Sorunu, Kürt Sorunu, Çevre Sorunu...
Ülkemizde çeşitli sivil toplum örgütlerinin, demokratik ve ilerici örgütlerin ortaya attığı bir çok sorun vardır. Evet kapitalizmin hakim olduğu, emperyalizmin sömürgesi altındaki tüm devletlerde, sorunun özünden dolayı toplumsal yapıda bir çok gedik açılır ve çeşitli sorunlar ortaya çıkar. Ülkemiz bu sorunları sistemin bunalmış durumda olması nedeniyle en çok yaşayan ülkelerdendir. Ve aslında kadın sorununun kökü bu sömürü düzeni olduğu gibi, Kürt Sorunu'nun da, Çevre Sorunu'nun da hepsinin ana halkasını içerisinde yaşamakta bulunduğumuz toplumsal sistem belirlemektedir. Bu yüzden de sorunun çözümü sistem değişikliğidir.

"Burjuva kadınlarının siyasal haklarla gerçek bir ilgisi yoktur; çünkü toplumda herhangi bir ekonomik işlevleri yoktur, çünkü sınıf egemenliğinin bitmiş ürünlerinin keyfini çıkarırlar. Rahatı yerinde burjuva kadınları arasında kadınların eşitliği çağrısında bulunanlar da, maddi kökleri olmayan güçsüz birtakım kümelerin saf ideolojisi, erkek ile kadın arasındaki karşıtlığın bir hayaleti, bir gariplikten başka bir şey değildir. Yani aslında, süfrajet (20.YY'ın başlarında, çoğu küçük-burjuva ya da burjuva kökenli kadınların başını çektiği bir kadın hareketi) hareketin doğası bizatihi maskaralıktır. Proleter kadınların siyasal haklara gereksinimi vardır; çünkü erkek proleterlerle aynı ekonomik işlevleri yerine getirmekte, aynı biçimde sermayeye kölelik etmekte, devlet de ona fark gözetmeden davranmakta, kanını emmekte ve ezmektedir. Çıkarları aynıdır ve savunmak için aynı silahları kuşanır. Siyasal talepleri, sömürülen sınıfı sömürücülerden ayıran toplumsal uçurumun derinliklerine, erkek ile kadın arasındaki değil, sermaye ile emek arasındaki karşıtlığa kök salmıştır.

Biçimsel düzeyde, kadınların siyasal haklan burjuva devleti ile tamamıyla uyumludur. Finlandiya, Amerikan eyaletleri, birkaç belediye gibi örneklerin hepsi de kadınlara eşit haklar siyasetinin, devleti henüz alaşağı etmediğini göstermektedir; bu haklar, sermayenin egemenliğine de tecavüzde bulunmamıştır. Ancak kadınların siyasal haklan aslında proleter sınıfın talebi olduğundan, bu, bugünkü kapitalist Almanya'nın son kozu gibi görünmektedir. Kadınların oy hakkı da, cumhuriyet gibi, milis gibi, sekiz saatlik işgünü gibi ancak bir bütün olarak proletaryanın mücadelesi ile birlikte başarıya ulaşacak ya da başarısız olacaktır; bunu savunmak ancak proleter mücadele yöntemleri ve zor araçlarıyla mümkündür.
(Rosa Luxemburg - Seçme Yazılar, Proleter Kadın)

Bugün ülkemizde bir gerçek vardır. Yalnızca kadınlar, yalnızca Kürtler katledilmemektedir. Ülkemizde artık faşizmin kolluk kuvvetleri en demokratik eylemlere dahi saldırıp insanlarımızı işkencelerle gözaltına almaktadır. Daha bir hafta kadar önce Berkin İçin Adalet isteyen, Berkin'in hesabını sormak için zulmün kalesi Aksaray'a yürüyen devrimcilere saldırdı faşizm. 60'a yakın insan işkencelerle gözaltına alındı. Bu ülkede adalet isteyenlere biber gazlarıyla, coplarıyla, yumrukları, tekmeleriyle saldırıyor faşizmin kolluk kuvvetleri. Adalet istemenin sonucu işkencelerle hastanelik edilmek olmuştur.

Bunlar yüzündendir ki mücadele edilmesi gereken faşizmdir, mücadele edilmesi gereken kapitalizmin en yüksek aşaması dediğimiz emperyalizmdir, kapitalizmdir! Ülkemizdeki sorunların çözümünü ancak devrim temizleyebilir. Çünkü insanın insanca yaşayabildiği tek sistem sosyalizmdir. Kadınlar kadın örgütlerinde birleşir erkeklere karşı mücadele ederlerse, Kürtler küçük burjuva milliyetçi örgütlerde birleşip diğer milliyetlere karşı mücadele ederler ya da oligarşiyle uzlaşırlarsa, çevreciler çevre kirliliğinin giderilmesi için onlarca insanın katledilmesine göz yumup çevrecilik oynarlarsa, hayvanseverler insanların katledilmesine göz yumup sokak hayvanları için kendilerini yırtarlarsa sorunların hiç birini çözemeyiz. Birleşmemiz gereken yer hepimizin faşizme karşı oluşudur, hepimizin bu sisteme karşı mücadele etme isteğiyle dolu oluşudur. Çünkü sorunların çözümünü getirecek olan şey marksist değerlendirmelere dayanan ilkelerdir. "Dünyanın kurtuluşu sosyalizmdedir!" diyor Karl Marx. Evet, gerçekten de dünyanın kurtuluşu sosyalizmdedir. Dolayısıyla kadının kurtuşu da sosyalizmdedir.

Bu sebepledir ki; sorunların çözümünü çeşitli sivil toplum örgütleri, reformist, uzlaşmacı örgütler, yalnızca kadınların birleştiği örgütler ya da kendilerine sosyalist diyerek sosyalizmi çarpık bir şekilde pratiğine yansıtan oportünistler değil, devrimciler getirebilir. Düzenin getirdiği bütün pislikleri temizleyecek olan ancak ve ancak bu düzenin yıkılışını ve sosyalist düzenin inşasını getirecek olan devrimdir!.