Yapılan bir iyiliğin sonunda herhangi bir ödül var ise o iyilikte samimiyet aranamaz..
inançlı insanlar iyilik yaparlar. ben de 30 yaşına kadar inanan biriydim.
iyilikler yaptım ve bunu allah rızası için yaptığımı söyledim hep.
allah rızası=sevap... için yaptım yani.. sonsuz hayat için, huriler için, içinden nehirler akan adn cennetleri içindi tüm çabam. cehennemi ise düşünmek dahi istemiyordum.
sonra şunu sordum kendime, "ben neden insana ya da hayvana yardım ederken çıkar gözetiyorum" cennet vaad edilmeseydi ya da cehennemle korkutulmasaydım onlara yardım etmeyecek miydim? büyük ihtimalle yine edecektim.
lütfen bu soruyu samimi bir şekilde cevaplayın.
Bir müslüman ve bir ateist kimsesiz çocuklar derneğine 1'er milyon dolar para bağışlıyorlar diyelim. müslüman için o paranın geri dönüşü vardır sevap olarak, cennet olarak vs. zaten allah rızası için verdim derler hep... ama ateist hesap gününe inanmadığı için o parayı karşılıksız vermiş oluyor.
hangisinin bağışı daha samimidir?
erdemli olmak için bir dine, bir kitaba ya da bir tanrıya ihtiyaç yoktur. bunu bugün ki islam ülkelerine bakarsanız göreceksiniz. yolsuzlukta, hırsızlıkta, usulsüzlükte, cinayette namussuzlukta, tecavüzde, yalakalıkta dünya liderleri müslüman ülkelerdir. nüfusunun büyük bölümü ateist olan uzak doğu ülkelerini ele aldığımızda her konuda bizden daha erdemli olduklarını görürüz.
bir ateist iyiliği nasıl tebliğ eder demişsiniz. ben size şunu söyleyeyim. islamiyette ve diğer dinlerde tebliğ denen olay da bir sevap kazanma vesilesidir. yani bir dine mensup olan bir insan tebliğ olayını da bizi düşündüğü için yapmıyor aslında, ondan da sevap kazanıyor
bir ateist, iyilik tebliğ etmez, uygulayarak örnek olmaya çalışır. ve bunun illa ki bir çıkar için yapılmaması gerekliliğini her fırsatta dile getirir.