Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Sanat > Edebiyat

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 26-09-2021, 00:27
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.077
Standart Sanayi Toplumu ve Geleceği - Theodore Kaczynski

Bilim İnsanlarının Motivasyonu

87. Bilim ve teknoloji, yapay etkinliklerin en önemli örneklerini oluşturur. Bazı bilim insanları "merak" ya da "insanlığa faydalı" olma isteğiyle motive olduklarını iddia ederler. Ancak bunların, bilim insanlarının çoğu için temel motivasyonlar olmadığını anlamak kolaydır. "Merak"a gelince, bu kavram açıkça absürddür. Çoğu bilim insanı, herhangi normal bir meraka konusu olamayacak, son derece uzmanlık isteyen sorunlar üzerinde çalışır. Örneğin, bir astronom, bir matematikçi ya da bir böcekbilimci, zopropytrimethylmetan'ın kimyasal özelliklerini merak eder mi? Tabii ki hayır. Böyle bir konuyu ancak bir kimyager merak eder, onun bunu merak etmesinin tek nedeniyse kimyanın onun yapay etkinliği olmasıdır. Kimyager yeni bir böcek türünün uygun sınıflandırılmasını merak eder mi? Hayır. Bu sorun yalnızca bir böcekbilimciyi ilgilendirir, o da bununla yalnızca, böcekbilim kendi yapay etkinliği olduğundan ilgilenir. Eğer kimyager ve böcekbilimci fiziksel gereksinimlerini karşılamak için ciddi çabalar göstermek zorunda kalsalardı ve eğer bu çaba onların yeteneklerini ilginç ancak bilimsel olmayan bir şekilde kullanmalarına izin verseydi, o zaman, onlar İzopropytrimethymetan'ı ve böceklerin sınıflandırılmasını umursamayacakları. Mezuniyet sonrası eğitim fonlarının darlığının kimyageri bir sigorta komisyoncusu olmaya zorladığın varsayalım. Bu durumda o, sigortayla ilgili konularla çok ilgili olacak ancak İzopropytrimethymetan'la ilgilenmeyecekti. Bilim insanlarının işlerine harcadıkları zaman ve çabaların yalnızca meraka harcanması hiçbir koşulda normal değil.

Bilim insanlarının motivasyonu için "merak" açıklaması hiç uymuyor.

88. "İnsanlığın yararı" açıklaması da diğerinden daha iyi değil. Bazı bilimsel çalışmaların, insanlığın iyiliği ile akla yakın hiçbir ilgisi yoktur. Örneğin, arkeoloji ve karşılaştırmalı dilbilimi çalışmalarının çoğu böyledir. Bilimin diğer bazı alanları ise tehlikeli bazı olanaklar taşır. Yine de, bu alanlardaki bilim insanları da, aşıyı bulan veya hava kirliliğini araştıranlar kadar hırslıdır. Nükleer terminaller yapmaya açıkça duygusal olarak bağlanan Dr. Edward Teller'ın durumunu düşünün. Bu bağ, insanlığın yararına hizmet etme isteğinden mi kaynaklanıyor? Eğer öyleyse, Dr. Teller neden diğer "insancıl" konularda da bu kadar duyarlı olmadı? Eğer insancıl biri ise, neden hidrojen bombasının yapılmasına yardım etti? Diğer pek çok bilimsel ilerlemeyle birlikte nükleer santrallerin insanlığın gerçekten yararına olup olmadığı tartışmaya açıktır. Ucuz elektrik, zararı, kaza riskini karşılar mı? Dr. Teller, sorunun yalnızca bir yanını gördü. Dr. Teller'ın nükleer güçle olan bağı açıkça "insanlığa hizmet etmek" isteğinden değil, işinden ve yaptıklarını pratikte işlerken görmekten edindiği kişisel tatminden kaynaklanıyordu.

89. Aynı şey, bilim insanlarının geneli için geçerlidir. "Bazı istisnaların mümkün olmasıyla birlikte; bilim isnalarının motivasyonları genel olarak ne merak ne de insanlığa hizmet değil, güç sürecinden geçmeye olan ihtiyaçlarıdır:" Amaç sahibi olma (çözülecek bir bilimsel problem), çabalamak (araştırma) ve amaca ulaşma a(sorunun çözülmesi). Bilim, yapay bir etkinliktir, çünkü bilim insanları temelde çalışmalarından edindikleri tatmin için çalışırlar.

90. Tabii bu kadar basit değil. Bir çok bilim insanı için diğer motivasyonlar da rol oynuyor. Para ve statü gibi. Bazı bilim insanları, statülerden doymak bilmeyen tipte kişiler olabilir (bkz. 79. paragraf ( ve bu da, çalışmaları için motivasyonun önemli bir bölümünü oluşturur. Hiç kuşkusuz, bilim insanlarının çoğunluğu, genel toplumun çoğunluğu gibi reklam ve pazarlamacılık tekniklerine karşı az ya da çok hassastır ve mal ve hizmetlere olan arzularını giderme ihtiyacı duyarlar. Yani, bilim BÜTÜNÜYLE bir yapay etkinlik değildir. Ama büyük oranda yapay bir etkinliktir.

91. Ayrıca bilim ve teknoloji güçlü bir kitle hareketi oluşturur ve pek çok bilim insanı, güç ihtiyaçlarını bu kitle hareketiyle özdeşleşerek giderir (bkz. 83. paragraf).

92. Böylece bilim, insan soyunun gerçek iyiliğine ya da diğer tüm standartlara aldırmadan, yalnızca bilim insanlarının ve araştırma için fonları sağlayan hükümet görevlilerini ve şirket yetkililerini psikolojik ihtiyaçlarına hizmet ederek körü körüne ilerliyor.



https://anarcho-copy.org/free/sanayi...e-gelecegi.pdf
-devam edecek- -ya da edebilir-

-NOTLAR

-Bizin yaptığı çeviri hataları bizim tarafımızdan düzeltilmiştir. Bazıları biz kim diye soruyor.. Sahi Ted, biz kim?

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.

Konu "ictenlik" tarafından (26-09-2021 Saat 01:16 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 26-09-2021, 10:07
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart

Bilim insanını motive eden diğer unsurlar da var ve bu motivasyonların farkında olmadan hareket ediyor olabilirler.

Kendini anlama isteği. Doğayı anlarsa kendini de anlamaya katkı sağlar. Bencilce bir motivasyon.
Toplumdaki bilim insanı algısı. Bilim insanı zekidir, bilgilidir, elittir şeklinde algı.

Ayrıca toplumda mesleklere yönelik algı oyunları var.
Mesela öğretmenlik kutsaldır algısı. Hayır aslında öğretmenlik ameleliktir, köleliktir.
Ders çalışın, okulda başarılı olun algısı. Bu da köle yetiştirme oyununun parçası.
Bilim insanı insanlığa katkı sağlar algısı. Bilimciler teknolojiden para kazananlar için amele aracı olarak kullanılabilir.
Emekçileri kutsallaştırma algısı ya da para şeytan işidir algısı da yanıltmaya yönelik ters algılar.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 27-09-2021, 21:24
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.077
Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bilim insanını motive eden diğer unsurlar da var ve bu motivasyonların farkında olmadan hareket ediyor olabilirler.

Kendini anlama isteği. Doğayı anlarsa kendini de anlamaya katkı sağlar.
Bunlar maaşlı çalışanlar, sadece maaşlı çalışanlar.. Artık böyle görüyorum artık başka şey görmüyorum

Bir reklamcıyı işe alırsın ve bana şunu satabilmem için bir şeyler yap dersin
Bir kimyacıyı ile alırsın ve bana satabilmem için kimyasal formüller patentle dersin, bunun adını ilaç takarsın, işin adını bilim takarsın ve satarsın hepsi bu.
Meseleyi öyle görüyorum, eskiden öyle görmüyordum şimdi böyle görüyorum

Bir devlet kurarsın ona bağlı akademiler kurarsın, akademisyenleri işe alırsın ve onlara hey biliyorsun ki tüm bu hengame sürmeli ,anlıyorsun işte uygun olanı yapmalısın dersin ve onlarda geveler dururlar, kağıtlara bir şeyler yazarlar bunun karşılığında para alırlar ve işin adını bilim takarlar. Hepsi bu..

Para güç ve iktidar gibi şeyler tüm yaşamı kontrol ediyor. Bunun sürmesinin ve durumun gizlenmesinin ve başka kılıklara sokulmasının adlarından biri de bilim

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 28-09-2021, 22:29
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.077
Standart

Teknolojinin "Kötü" Tarafları "İyi" Taraflarından Ayrılmaz

121. Endüstriyel toplumun özgürlük lehine yeniden düzenlenmesinin olanaksızlığının diğer bir nedeni ise, çağdaş teknolojinin, tüm parçaların diğerine bağlı olduğu bir bütünlüklü sistem olmasıdır. Teknolojinin "kötü" taraflarını atıp sadece "iyi" taraflarını bırakamazsınız. Örneğin, çağdaş tıbbı ele alalım. Tıp bilimindeki ilerlemeler, kimya, fizik, biyoloji, bilgisayar bilimi ve diğer alanlardaki ilerlemelere bağlıdır. İleri düzey tıbbi tedaviler, yalnızca teknolojik açıdan gelişkin, ekonomik açıdan zengin bir toplumda bulunabilen pahalı ve ileri teknoloji ürünü bir donanım gerektirir. Şurası açık ki, tüm teknolojik sistem ve ona uygun her şey olmaksızın tıpta pek bir ilerleme kaydedilemez.

122. Tıpta ilerleme, teknolojik sistemin diğer parçaları olmadan da sağlanabilseydi bile, bir takım kötülükleri de beraberinde getirecekti. Örneğin, şeker hastalığının tedavisinin bulunduğunu varsayalım. O zaman, şeker hastalığına genetik bir eğilimi olan insanlar da diğerleri gibi yaşayabilecek ve üreyebilecekti. Şeker hastalığına karşı doğal seçim azalacak ve bu tür genler tüm topluma yayılacaktı. (Bu şu anda bile olabilir, çünkü şeker hastalığı tedavi edilemese de insülin kullanımıyla kontrol altında tutulabiliyor.) Toplumun genetik yapısının bozulmasıyla başka bazı hastalıklara karşı hassasiyet de değişecektir. Tek çözüm bir tür öjenik programı (Öjenik; İnsan ırkının soya çekim yoluyla ıslahına çalışan bilim dalıdır. Ç.n.) veya yaygın genetik mühendisliği olacaktır, böylece insan artık doğanın ya da şansın ya da tanrının (dini veya felsefi görüşlerinize bağlı olarak) bir yaratısı değil, işlenmiş bir ürün olacaktır.

123. Eğer büyük devlet babanın ŞU ANDA hayatınıza fazla karıştığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, siz asıl devlet, çocuklarınızın genetik yapısını düzenlemeye başladığında görün olacakları. Bu tür bir düzenleme, kaçınılmaz olarak genetik mühendisliğinin başlangıcını getirir, çünkü kontrolsüz genetik mühendisliğinin sonuçları bir felaket olabilir.

124. Bu tür endişeler verilen genel yanıt, "tıbbi ahlak" üzerinde konuşmaktır. Ancak bir ahlak kuralı, özgürlüğü tıbbi ilerleme karşısında korumaya yaramaz; ancak işleri daha da beter duruma sokar. Genetik mühendisliğinde uygulanan bir ahlak kuralı, insanların genetik yapılarının düzenlenmesi için bir araç olurdu. Birileri, /büyük olasılıkla da çoğunlukla orta sınıfın üst katmanı) şu ve şu genetik mühendisliği uygulamalarının "ahlaki" olduğuna ve diğerlerinin de seçim hakkı olmadığına karar verir, böylece, kendi değerlerini, nüfusun büyük bölümünün genetik yapılarına empoze ederler. Eğer bir ahlak kuralı tümüyle demokratik bir düzeyde seçilmiş olsaydı bile bu sefer de, çoğunluk, genetik mühendisliğinin "ahlaki" kullanımı konusunda belki de farklı fikirleri olan azınlıklara kendi değerlerini dayatıyor olurdu. Özgürlüğü gerçekten koruyacak tek ahlak kuralı, TÜM genetik mühendisliğini yasaklayan bir ahlak kuralı olabilirdi ve bu tür bir kuralın, teknolojik bir toplumda asla uygulanmayacağından emin olabilirsiniz. Genetik mühendisliğine küçük bir rol biçen hiçbir kural uzun süre kalamazdı çünkü biyoteknolojinin yoğun gücü karşı konulamaz olurdu; özellikle de, uygulamaların birçoğu toplumun büyük bölümüne kesinlikle iyi görüneceği için. (Fiziksel ve akli hastalıkları ortadan kaldırmak; insanlara bugünün dünyasında geçinip gidebilmek için gerekli becerileri kazandırmak.)

Kaçınılmaz olarak, genetik mühendisliği yaygın olarak kullanılacak ama yalnızca endüstriyel-teknolojik sistemin ihtiyaçlarına uyan biçimlerde.

.

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 29-09-2021, 12:48
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.077
Standart


İnsan Davranışının Kontrolü

İnsanları korkunç derecede mutsuz edecek koşullara maruz bırakan, sonra da bu mutsuzluklarını gidermek için onlara uyuşturucu veren bir toplum düşünün. Bu bir bilimkurgu mu? Mevcut toplumumuz içinde bu belli bir dereceye kadar zaten yapılmaktadır. Artan depresyon oranı kesinlikle bugün toplumumuzda var olan koşulların sonucudur. Modern toplum toplumu insanları depresyona iten koşulları ortadan kaldırmak yerine, onlara anti-depresan (uyuşturucu) ilaçlar vermektedir. Aslında, antidepresanlar, bireyin iç dünyasını; normalde tahammül etmeyeceği sosyal koşulları kabullenmesini sağlayacak biçimde değiştiren araçlardır.

Aklı etkileyen (uyuşturucu) ilaçlar modern toplumun insan davranışını kontrol etmek için geliştirdiği yeni yöntemlerden sadece bir tanesidir

147. En başından, gözetim teknikleri bulunur. Pek çok mağazada ve başka bir çok yerde gizli kameralar kullanılmaktadır, bilgisayarlar bireyler hakkında çok miktarda bilgi toplamakta ve bunları işleme tabi tutmakta kullanılmaktadır. Bu kadar fazla bilgi fiziksel baskının etkisini arttırır. (Örn. Yasal zorlama) Ayrıca kitle iletişiminde medyanın etkili araçlar sağladığı propaganda metotları vardır. Seçimleri kazanmak, ürünleri satmak ve halkın düşüncelerini etkilemek için etkili teknikler geliştirilmiştir. Eğlence endüstrisi sistemin önemli bir psikolojik aracı olarak hizmet verir, hatta fazla seks ve şiddeti cezalandırırken bile. Eğlence modern insana önemli bir kaçış aracı sağlar. İnsan, televizyona, videoya vs. gömülmüşken; stresi, endişeyi, hayal kırıklığını, tatminsizlik duygusunu unutabilir. Pek çok ilkel kişi, çalışmak zorunda olmadığında, hiçbir şey yapmadan saatlerce oturmaktan oldukça memnun kalır, çünkü kendisi ve dünyası ile barışıktır. Ama çoğu modern insan sürekli olarak meşgul kalmalı ya da eğlenmelidir, yoksa "sıkılır". Örneğin, huzursuz ve asabi olur.

148. Diğer metotlar üsttekilerden daha etkilidir. Eğitim artık bir çocuğa derslerini bilemediği zaman tokat atmak ve de bildiği zaman başını okşamaktan oluşan basit bir olay değildir. Eğitim artık çocuğun gelişimini kontrol eden bilimsel bir teknik haline gelmektedir. Örneğin, Slyvan Öğrenme Merkezleri çocukları çalışmaya teşvik etmekte büyük başarı göstermiştir, pek çok sıradan okulda da psikoloji teknikleri az çok başarı ile uygulanmaktadır. Ebeveynlere öğretilen "ebeveynleşme" teknikleri; çocukların sistemin temel değerlerini kabul etmesini ve sistemin arzu ettiği şekilde davranmasını sağlamayı amaçlar. "Akıl sağlığı" programları, "müdahale" teknikleri, psikoterapi vs. görünüşte bireylerin çıkarı için düzenlenmiştir, ama gerçekte bireylerin sistemin ihtiyaç duyduğu gibi düşünmesi ve hareket etmesini sağlayan metotlardır.
(Burada bir çelişki yoktur; tutumu ve davranışlarıyla sistemle çelişkiye düşen bir birey kendisine oranla yenmesi ya da kaçması çok zor olan bir güç ile karşı karşıyadır, bu sebeple stres, hayal kırıklığı ve yenilgi duygularına kapılmaya eğilimlidir. Sistemin istediği gibi düşünmek ve davranmak onun için çok kolay olur. Bu anlamda sistem bireyin beynini yıkayıp onu uygun biri yapmakla bireyin menfaati doğrultusunda hareket etmektedir.) Açık ve yoğun şekillerde çocuğun taciz edilmesi, hiçbir kültürde onaylanmaz. Bir çocuğa saçma bir sebepten ya da sebepsiz yere zarar vermek herkesi dehşete düşürecek bir şeydir.
Ama bir çok psikolog taciz kavramını daha geniş anlamda yorumlamaktadır. Mantıklı ve uygun bir disiplin sistemi içinde tokatlamanın sonuçta bireyin toplumda var olan sisteme ayak uydurmasını sağlayıp sağlamadığına bağlıdır. Gerçekte "taciz" sözcüğü sisteme göre uygunsuz davranışlar doğrudan herhangi bir çocuk yetiştirme metodunu kapsayacak şekilde yorumlanmaya yatkın bir sözcüktür. Bu nedenle "çocukların taciz edilmesini" engellemek için yapılan programlar göze batan, anlamsız şiddeti önledikten sonra sistem adına insan davranışını kontrol etmeye yönelirler.

149. İnsan davranışını kontrol edecek psikolojik tekniklerin etkinliğini arttırmak için yapılan araştırmalar muhtemelen devam edecektir. Ama insanları teknolojinin yarattığı türden bir topluma uydurmak için sadece psikolojik tekniklerin yeterli olmayacağını düşünüyoruz. Muhtemelen biyolojik metotlar da kullanılmak zorunda kalınılacaktır. Bu bağlamda (uyuşturucu) ilaçların kullanımından zaten bahsetmiştik. Nöroloji, insan aklını değiştirecek başka yollar bulabilir. İnsan genetik mühendisliği, zaten "gen terapisi" şeklinde oluşmaya başladı ve bu metotların sonunda, vücutta aklın çalışmasını etkileyen kısımları değiştirmek için kullanılacağını düşünmemek için bir sebep yok.

150. 134. paragrafta değindiğimiz gibi endüstriyel sistemin, kısmen insan davranışındaki problemler, kısmen de ekonomik ve çevre problemleri yüzünden yoğun bir sıkıntı dönemine girdiği görülmektedir, sistemin ekonomik ve çevre sorunlarının önemli bir bölümünün sebebi insanların davranış şeklidir. Yabancılaşma, kendine güvensizlik, depresyon, düşmanlık, ayaklanma, çalışmayan çocuklar, gençlik çeteleri, yasa dışı ilaç kullanımı, tecavüz, çocukların taciz edilmesi, diğer suçlar, güvensiz seks, genç yaşta hamilelik, nüfus artışı, politik yozlaşma, ırk düşmanlığı, etnik çatışma, ideolojik mücadele, politik aşırılık, terörizm, sabotaj, hükümet dışı gruplar, nefret grupları. Tüm bunlar sistemi tehdit eder. Bu nedenle sistem insan davranışlarını kontrol etmek için her türlü pratik metodu kullanmak ZORUNDA kalacaktır.

151. Bugün tanık olduğumuz sosyal bozulma kesinlikle sadece bir şans eseri değildir. Yalnızca sistemin insanlara zorla uyguladığı koşullar yüzünden olabilir. (Bu koşulların en önemlisinin güç sürecinin bozulması olduğunu tartışmıştık.) Eğer sistem kendisini ayakta tutmak için insan davranışı üzerinde yeterli kontrol uygulamayı başarırsa, insanlık tarihinde yeni bir dönüm noktasına gelinecektir. Önceden insanın tahammül sınırının toplumların gelişmesini kısıtlaması gibi (bunu 143-144. paragraflarda da açıklamıştık) endüstriyel teknolojik toplum da ya psikolojik ya biyolojik ya da her iki metot sayesinde insanoğlunu değiştirerek bu kısıtlama gücüne sahip olacaktır. Gelecekte toplumsal sistemler, insanların ihtiyaçlarına göre düzenlenmeyecektir. Bunun yerine, insanlar sistemin ihtiyaçlarına uydurulacaktır.

152. Genel olarak, insan davranışı üzerindeki teknolojik kontrol, büyük ihtimalle totaliter bir maksat ya da insan özgürlüğünü kısıtlayacak bilinçli bir istek içermeyecektir. İnsan aklını kontrol altına alacak her yeni adın toplumun karşı karşıya olduğu bir probleme mantıklı bir çözüm olarak ele alınacaktır; alkolizmi tedavi etmek, suç oranını düşürmek ya da genç insanları bilim ve mühendislik öğrenmeye teşvik etmek gibi. Bir çok durumda insancıl bir gerekçe de olacaktır. Örneğin, bir psikiyatrist depresyondaki bir hastasına bir antidepresyon reçetesi yazarsa, ona bir iyilik etmiş olur. İhtiyacı olan birine ilaç vermemek insanlık dışıdır. Aileler çocuklarını derslerinde azimli olmaya yönelsinler diye Slyvan Öğrenme Merkezlerine gönderirken, bunu çocukların iyiliğini düşündüğünden yapar. Bazı aileler iş sahibi olmak için uzmanlık eğitimi gerekmemesini ve çocuklarının bir bilgisayar uzmanı olmak üzere beyninin yıkanmamasını diliyor olabilir. Ama ne yapabilirler? Toplumu değiştiremezler ve eğer çocukları belli bazı özelliklere sahip olmazsa ileride işsiz kalabilir. Böylece onu Slyvan'a gönderirler.

153. Bu nedenle insan davranışı üzerinde kontrol, otoritenin kararı ile değil, sosyal evrim süreci ile başlayacaktır. (Ancak, bu oldukça HIZLI bir evrim olacaktır.) Bu, karşısında direnilemeyecek bir süreç olacaktır, çünkü her aşama, tek başına ele alındığında yararlı görülecektir, ya da en azından ilerlemenin oluşmasında yer alan kötülük yararlı görünecektir, ya da en azından ilerlemenin yapılmadığı bir durumda doğacak sonuçtan daha az zararlı görünecektir (bkz. Paragraf 127). Örneğin propaganda, çocuklara yönelik taciz ya da ırk düşmanlığını azaltmak gibi bir çok iyi amaç için kullanılmaktadır (14) . Cinsel eğitim elbette çok yararlıdır, ne var ki, cinsel eğitimin etkisi (başarılı olduğu ölçüye kadar) cinsel davranışların biçimlenişini aileden alıp okul sistemi tarafından temsil edilen devletin eline bırakacaktır.

154. Bir çocuğun büyüyünce suçlu olma olasılığını attıran bir biyolojik özelliğin keşfedildiğini ve bir gen terapisinin de bu özelliği yok edebileceğini farz edin. Elbette ki çocukları bu özelliğe sahip pek çok aile onlara bu terapiyi uygulatacaktır. Aksine davranmak insanlık dışı olur, çünkü eğer çocuk büyüdüğünde bir suçlu olacaksa büyük olasılıkla kötü bir yaşamı olacaktır. Ama çoğu ilkel toplumda, çocuk yetiştirme de yüksek teknolojik metotları yahut sert cezalandırma sistemleri olmamasına rağmen, bizim toplumumuza oranla düşük bir suç oranı vardır. Modern insanın, ilkel insandan doğuştan daha yırtıcı olduğunu düşünmemiz için bir sebep olmadığına göre toplumumuzdaki yüksek suç oranının nedeni, pek çok kişinin adapte olamadığı ya da olmayacağı modern koşulların insanlar üzerinde yaptığı baskı olmalıdır. Bu yüzden potansiyel suç eğilimlerini yok etmek için yapılan bir tedavi, bir bakıma insanların sisteme uyum sağlamları için yeniden oluşturulması demektir.

155. Toplumumuz sisteme uygun olmayan herhangi bir düşünce ya da davranış biçimine "hastalık" olarak bakma eğilimindedir ve bu akla yakın bir tutumdur, çünkü bir birey sisteme uyum sağlayamazsa bu durum sisteme olduğu kadar bireye de sorun çıkarır. Bu nedenle bir bireyin sisteme uyumunu sağlamak bir "hastalığa çare" bulmak gibi görülür.

156. 127. paragrafta belirttiğimiz gibi teknolojik bir buluşun kullanımı BAŞLANGIÇTA isteğe bağlı olsa da, bu mutlaka isteğe bağlı KALACAK demek değildir, çünkü yeni teknoloji, toplumu öyle değiştirir ki birey için o teknolojiyi kullanmadan hareket etmek zor ya da imkansız hale gelir. Bu insan davranışı teknolojisi için de geçerlidir. Çoğu çocuğun çalışmaya sevk edilmesi için programlara kayıt edildiği bir dünyada, bir ebeveyn çocuğunu böyle bir programa sokmaya neredeyse zorunludur, çünkü aksi takdirde çocuğu büyüyünce kara cahil ve dolayısıyla işsiz olabilir. Ya da hiçbir yan etkisi olmadan, toplumumuzdaki çoğu insanın muzdarip olduğu psikolojik stresi büyük ölçüde azaltacak bir biyolojik tedavinin bulunduğunu farz edin. Eğer çok sayıda insan bu tedaviyi görmeyi tercih ederse, toplumdaki genel stres seviyesi düşecektir, böylece stres yaratan baskıları çoğaltmak sistem için mümkün olacaktır.

(Aslında insanlık tarihinde kısa zaman öncesine kadar çoğu kişi yerel topluluğun yarattığı eğlencenin dışında bir şeye ihtiyaç duymadan gayet iyi idare etmiştir.) Eğer eğlence endüstrisi olmasaydı, sistem şu anda bize uyguladığı stres-üreten baskıyı asla uygulayamazdı.

157. Endüstri toplumunun süreceğini düşünürsek, teknolojinin en sonunda insan davranışı üzerinde tam bir kontrole benzer bir şey elde edeceği muhtemeldir. Hiç şüphe yok ki, insanın düşünüşü ve davranışı çoğunlukla biyolojik bir temele dayanır. Deney yapan kişilerce gösterildiği gibi açlık, memnuniyet, kızgınlık ve öfke gibi duygular, beynin uygun kısımlarının elektriksel uyarılması ile açılıp kapanabilirler. Anılar, beynin belli kısımlarının tahrip edilmesi ile yok edilebilir ya da elektriksel uyarma ile öne çıkarılabilirler. İlaçlar ile halüsinasyonlar yaratılabilir ya da ruh halleri değiştirilebilir. Cisimsiz bir insan ruhu olabilir ya da olmayabilir, ama eğer varsa insan davranışının biyolojik mekanizmalarından daha güçsüz olduğu kesindir. Durum böyle olmasaydı, araştırmacılar insan duygu ve davranışını ilaç ve elektrikli akımlar ile bu kadar kolay yönlendiremezdi.

158. Herkesin yetkililerce kontrol edilebilmesi için kafalarına elektrot yerleştirilmesinin herhalde imkanı yoktur. Ama insan düşünce ve duyguların biyolojik müdahaleye böylesine açık olduğu gerçeği gösteriyor ki insan davranışını kontrol etme problemi aslında teknik bir problemdir, bir nöron (sinir hücresi), hormon ve kompleks molekül problemi; bilimsel saldırıya açık türden bir problem. Toplumumuzun teknik problemleri çözmedeki başarısına bakarsak, insan davranışını kontrol etmede büyük ilerlemeler yapılacağı pek muhtemeldir.

159. Halkın direnişi, insan davranışı üzerinde teknolojik kontrolün başlamasını önleyebilir mi? Böylesi bir kontrolü birden bire başlatmak için bir atılım yapılırsa, elbette önler. Ama bu teknolojik kontrol uzun bir küçük ilerlemeler dizisi şeklinde olacağından, mantıklı ve etkili bir halk direnişi olmayacaktır.
(bkz. 127, 132, 153. paragraflar)

160. Tüm bunların bir bilimkurgu olduğunu düşünenlere, dünün bilimkurgusunun bugünün gerçeği olduğunu hatırlatırız. Sanayi Devrimi, insanın çevresinde ve yaşam biçiminde köklü değişikliklere yol açmıştır ve teknolojinin insan aklı ile vücuduna giderek daha çok uygulandığı düşünülürse, insanın kendisin de, çevresi ve yaşam biçimi kadar köklü bir değişikliğe uğraması muhtemeldir.

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 29-09-2021, 14:32
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.077
Standart

Fabrikalar yıkılmalı, bilimsel kitaplar yakılmalıdır,

Kişi özgürlüğün ve onurun kaybıyla mücadele etmeli ve ölümü dengelemelidir. Çoğumuz için, özgürlük ve onur, uzun bir yaşamdan ya da fiziksel acıların engellenmesinden daha önemlidir. Üstelik, hepimiz bir gün öleceğiz ve yaşam ya da başka bir neden için ölmek, uzun ama boş ve amaçsız bir yaşamdan daha iyi olabilir

Theodore Kaczynski

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 30-09-2021, 12:45
Pasteur Pasteur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 06 Jul 2021
Mesajlar: 601
Standart

Fabrikalar yıkılmalı, bilimsel kitaplar yakılmalıdır,

Alafranga da sıçmam, tuvalet kağıdına gerek yok diyorsun yani!.

Sen ortacağ, taş devri yaşamı istiyorsan git yaşa... Tutan var mı? Yok. Başkaları adına karar verme.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 01-10-2021, 10:18
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.077
Standart

Bacon´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sen ortacağ, taş devri yaşamı istiyorsan git yaşa...
Eski Yunan bir devirdi. Geçmiş zamane de ama herhangi birimize bugün gelecek sanılandan daha fazla aydınlık ya da gelişkinlik çağrıştırabilir...

Özgürlük isteme ya da özgürlüklerden sözetme ya da bir şeyler üzerine düşünme, kafa yorma, fikirlerini açıklama ortaçağı isteme ya da taşdevrini isteme ya da bunlardan sözetme mi?

Sanırım şu soruya evet yanıtı verenlerdensin.

"Doğal evrim ve doğal seleksiyona inanıyor musun?"

Bir kaç soru sormak istiyorum ya da şunları anlamıyorum. Yukarıdakine (evrim ve seleksiyona) inanan biri varlığın, doğanın kendi içinde doğal bir evrim ve gelişme taşıdığını düşünür. Bugünkü kimi biyolojik teknolojik ya da tıbbi eylemler buna hem doğal evrime hem doğal seleksiyona bir müdahale değil midir?

Bunu şöyle ele alalım. Kanserojen dediğimiz şeyler var. İnsan vücudu bunları ayrıştıramıyor ya da işleyemiyor. Ot (bitki) yersen bunu ayrıştırır işler atar. Ot ilacını (glifosatı) atamaz, plastik parçasını işleyemez. Bunlar insan biyolojisini zamanla zayıflatmıyor mu ve yapıtaşı dna'yı da zamanla bozmuyor mu ve genetik mirası etkilemiyor mu?
Yani bir sonraki nesle daha kötü bir genetik miras aktarırım ve türü zayıflatırım değil mi? Doğa karşısında türü zayıflatırım. Genetik yapıyı bozarım.. Doğal dna yapımın nesillerime transferini engelliyorum ama aynı zamanda hem doğaya hem evrime ve hem de seleksiyona müdahale de bulunuyorum değil mi?_

Yukarıdakinin aynısını tıpta kullanılan herhangi türden sentetik ilaç ve aşı için düşünelim. Bu türün doğal direncini ve doğal karşı koyma becerisini zayıflatmıyor mu? (Burada aşı derken yara kabuğu ile ilkel çiçek aşısından sözetmiyorum)

Bunları anlamak istemiyorsak şöyle düşünün. GDO lu gıda kavramımız var. Bu mısır soya da tutalım da artık hayvanlara kadar. Hormon ve aşılar var. Kesin olarak antibiyotikle büyütülmüş bir tavuğu ya da hormonlu bir hayvanı öncelikli yemek istemeyeceğiz o doğal evrimin ürünü değil ve onu doğaya salmaya kalksak türü yokolur giderdi.
Şimdi insan türüne bunu yapmıyor muyuz ya da yapmaya başlamadık mı?

Çok basit ve kısa anlatıyorum.

Doğal evrime ve doğal seleksiyona müdahale insan türü olarak bizi zayıflatmaz mı? Doğa karşısında daha aciz yapmaz mı ya da uzun vade de yokoluşa ya da geri dönülmez türsel dejenerasyona götürmez mi? Doğayı aşabilir miyiz? Bu tanrı olmaya kalkmak değil mi?

Eğer ne yaptığını bilmiyorsan sonuç olarak kendi türünün doğal evrimsel becerisini dejenere edersin.

Bunların tersini savunmak biyoetiği ya da etiği savunmak değil midir ve bu neden bilim olmuyor?

Bilim dediğiniz şey (türsel ya da bilgisel) yozlaşmayı savunmak mı?


Hala söylediğimle boğuşuluyor ya da anlamak istenmiyorsa. Otoimmun'u overclock yapamazsın. Doğayı aşamazsın. Doğal evrimsel öğrenme becerisini kayıplar olmadan aştıramazsın. Bunu bilgi nakli gibi düşün. Kişiden kişiye bilgi nakledemem o halde aşı ile de aşkın bağışıklık nakledemem ya da monte edemem yine ön otoimmune sokmalıyım o öğrenme becerisiyle tekrar yorumlamalı..

İnsan biyolojisinin tanıdığı içerikleri (doğal elementler ve mineraller) ya da sıcak soğuk gibi doğanın başka elemanları kullanılmasından bir tıp bilimi üretmez miyim?

Diyelim ki hastalıklardan öldüğümüz için aşı oluyoruz.
Eee .. Doğal kaderi doğal evrim doğal seleksiyon bunu tersine çeviremeyiz. Bırakında ölelim ve gelecek kuşaklara bozuk çürük genetik yapı ve miras devretmeyelim..

Şimdi bu yaptığımbilimsel, etik, bilgisel bilişsel bir tartışmadır. Bunun etik düzlemi yitik değil ve bu ortaçağ karanlığını savunmak asla değil. Bunu bükmek karanlık çağları savunmak olmalı..

Kontrolsüz teknik ilerlemeyi savunmak bilim mi? ve bu arada ki aşağıdaki konu bu konunun uzantısıdır.
https://turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=42926

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 01-10-2021, 14:30
Pasteur Pasteur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 06 Jul 2021
Mesajlar: 601
Standart

Bırakında ölelim ve gelecek kuşaklara bozuk çürük genetik yapı ve miras devretmeyelim..

Tam tersi, bilim kusurlu genetiğe(beyne) sahip insanları değiştirmesi beklenmelidir. İnsan beyni bu müdahaleler olmadan evvel hastalıklı olarak genler aktı durdu günümüze. Bu savaşlar, kan dökmeler halen sürüyor. Hatılayınız Bush ne demişti, Irak' a müdahale ederken. Müdahale emrini "tanrı" bizzat kendisine verdiğini söyledi. Yüzyıllarca bu savaşlar kan dökmeler hep bu tanrı uyduruğu gölgesinde cereyan etti durdu. Haclılar, islamcılar v.s.



Kendiminde bir sürü beğenmediğim özelliğim olduğundan bahisle,


Ben kimseye genetik menetik aktarmıyorum. Mal belli yani...Sen aktarıyorsan o senin sorunun.



Hülasa, sen gene ne zırvalyorsun bre ?
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 01-10-2021, 20:31
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.077
Standart

Bacon´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Tam tersi, bilim kusurlu genetiğe(beyne) sahip insanları değiştirmesi beklenmelidir.
Bilimin onu yapması beklenmelidir ama Afganistan ve Pakistan da kadınların eve hapsedilmesi, köle hayatı yaşaması ,dünya da savaşların olması sürmesi gibi şeylerin hiçbirini değiştirmesi beklenmemeli ve evet bunlarla karşı sıfır etki üretmesi beklenmelidir hatta bilimin ve tekniğin sağladığı konfor, medeniyet vb seviyesiyle bu insanların daha da aşağılanmasını, küçümsenmesini ve hatta lanetlenmesini meşrulaştırması beklenmelidir..

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 04:52 .