24-12-2013, 01:47
|
|
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
|
|
"İlah"ın Evrimi: "Al Lat" ==> "Al Lah" ==> "Allah" ==> "Al İlah"
Evet, arkadaşlar. Uzun süredir kafamı meşgul eden bir konuyu başlıkta belirttiğim üzere tartışmaya açıyorum.
Herkes Mezopotamya'daki tanrıların ve putların adının genel olarak "Al İlah" ile tanımlanmış olduğunu zanneder ama bu doğru değil. Bu genelleme İslamiyet geldikten sonra "Allah" ile diğer putları "Al İlah"ı birbirinden ayırt edilmesi için kullanılmıştır. Bu durumu en güzel şekilde "La ilahe illallah" ifadesiyle başlayan Kelime-i Tevhid'te görebilirsiniz. Anlamı, "Allah'tan başka bir İlah yoktur".
İlk Müslümanlar bu ifadeyi mezarlarda, madeni paralarda, Kubbet-üs Sahra'da ve daha birçok yerde kullanmışlardır. Ama onlar bunu "Al Lat"tan türettikleri "Al Lah"tan keşfetmişlerdir. Çünkü "Al Lah" ile "Al İlah" kelimelerinin her ikisinin yazılışı aynıdır; fark, yalnızca seslendirilişindedir. Yoksa, ortada bir "Al İlah" kelimesi yoktu.
Bu konuda " İsa kimdir?" tartışmasında aşağıdaki açıklamalarda geçen "Elohim"den "Al İlah" çıkarımı doğru değildir. Kaldı ki, İsa çarmıhta iken "Elohim" ilgili bir söz (ki bu, " Elî, Elî, lema şevaktani!" şeklindeydi) söyleyip söylemediği kesin değildir. Sadece bir rivayet bu!
5- Bu konuda en açıklayıcı nokta ise Allah kelimesinin kökeni ile ilgilidir. Allah kelimesi “El-İlah”tan gelir.
“El” takısı İngilizcedeki “the” gibidir.
Allah (El- İlah) “The God” anlamına gelir. Yani Allah El- İlah belli bir ilahtır.
Bu kelime sadece Arap dilinde yoktur.
Arapçanın mensubu olduğu Sami dillerinde de bu kelime vardır.
Örneğin İbranice’de “Elohim” (Tanrı) kelimesi bu kökten gelir.
Ayrıca yine aynı dil ailesinden gelen ve Hz.İsa’nın ana dili olan Aramicede de aynı kelime vardır. Hem de Arapçadaki “İlah” kelimesiyle aynı kelimedir. Okunuşu da aynıdır.
Bu konuda Aramice bir sözlüğe ulaşamayanlara bir filmi kaynak olarak gösterebiliriz. Mel Gibson’un yönettiği “Passion” filminde, konu orijinali gibi olması için o dönemde konuşulan diller seçilmiştir. Filmde, İsa rolünde oynayan kişi de Aramice konuşmaktadır. Bu filmde bir çok yerde Tanrı kelimesi kullanırken Aramice “İlah” şeklinde telaffuz edilir. ( Bu filmi seyretme imkanı bulunanlar, Hz. İsa rolündeki kişinin çarmıha gerildiği sahnede, Aramice Allah’a dua ederken “İlah” diye seslendiğini duyabilirler, yine benzer bir şeyi Yahudi rolündeki kişinin Hz. İsa’yı sorgularken, “Sen Allah’ın oğlu musun?” diye sorarken, yine Aramice “ilah” kelimesini söylediğini duyabilirsiniz.”)
Bu gerçek Fanatik Hıristiyanların iddialarını tümüyle boşa çıkartmaktadır.
Eğer El- İlah ay tanrısıysa, Hz. İsa’da bu tanrıya inanıyordu.
Ona bu isimle dua ediyordu. Böyle bir şey söz konusu değildir.
Hz. Muhammed’in seslendiği Allah ile Hz. İsa’nın seslendiği Allah aynıydı.
Ve o her şeyin yaratıcısı olan eşi ve benzeri olmayan yüce Allah’tır.
Dolayısıyla bu iddiada bulunan Hıristiyanlar bilmeden kendi kendilerini yalanlamaktadırlar.
Bu iddialarda bulunanlar kendi dinlerini bilmeden, Aramicede tanrının ne demek olduğundan haberleri olmadan, İsa’nın konuştuğu dilin farkında olmadan bu vehimleri söylemişlerdir.
|
Çok ilginçtir; bu açıklamaları yapan kişi, kaynak olarak bizim 499 no'lu bir mesajımızı gösterir. Ama kaynak linkini tıkladığınızda, bu mesajın yerinde olmadığını görürüz. Neden acaba?
Özetle, tartışmayla ilgili kısa bilgilendirmem budur. Daha sonra arkeolojik bulgularla açılımına geçerim.
AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması
7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.
8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.
9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."
10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.
11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
|
24-12-2013, 18:07
|
|
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
|
|
Hasan Akçay´isimli üyeden Alıntı
LANGUAGE BARRIER
Dr Ayman Mohamed'in bir makalesi
Asagida makalenin Cahiliye Siiri ile ilgili bölümünü görüyorsunuz. Türkçeye çevirmek isterdim ama su anda imkansiz. Ama makalede söyleneni bir cümlede özetleyeyim:
Cahiliye Siiri diye bir sey yok; dolayisiyla onun sairi diye pazarlanan Imru' Al-Qays diye de birisi yok...
|
Hasan AKÇAY, bilgilendirmen için sağol. Sen, bu bilgilendirmenle İslam kaynaklarınca iddia edilen "Cahiliye Şiiri Dönemi" ve genelde de "Cahiliye Dönemi"nin olmadığını Batılı kaynaklarca işaret etmiş oldun. Bilirsin, biz burada çeşitli tartışmalarımızda böyle bir dönem olmadığını çok sefer söylemişizdir. Ama iş gerçekten çok, inada bindirildiğinde bilek güreşine dönüyor ve kimin tarafı çoksa (güçlü ya da haklı değil), onun haklı çıktığını görüyoruz. Yani yalan dünyada yaşıyoruz.
Hasan AKÇAY kardeşim, bir de şu konuya el atsak:
"İlah"ın Evrimi: "Al Lat" ==> "Al Lah" ==> "Allah" ==> "Al İlah"
Arkeolojik kayıtlar ve Arapça'nın kronolojisi "İlah" kelimesinin evriminin böyle olduğunu gösteriyor bize.
Örneğin, Safaitic (9)'daki şu kayanın üzerinde "E'Lat" ve "Slm (Selam)" yazar:
AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması
7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.
8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.
9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."
10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.
11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
|
25-12-2013, 18:14
|
|
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
|
|
Hasan Akçay´isimli üyeden Alıntı
Izin verirseniz ben konuda kalacagim.
Halk siirinde dinî motifler de kullanilmistir diye konudan sapmamizin lüzumu yok. Halk dinen özgür mü idi? Dini kotarmak seçkinler sinifinin isi mi idi? Konumuz bu.
Dr Ayman'in görüsü:
"Kur'an öncesi" Arabistan'inda din, seçkinlerin isiydi. Halk dini anlamiyacakti ki seçkinler ne diyorsa din o olsun, dini seçkinler manipüle edebilsin. Onun için din ögretiminde dahi kullanilan dil halkin anlamadigi bir dildi.
O dönemde kayalara, mezar taslarina kazinmis bazi yazilarda iki ayri dilin kullanilmis olmasi da bunu gösteriyor. Ayni kaya yazisinda halkin günlük yasamini dile getiren bölüm Arapça ama kral ve dinle ilgili bölüm yabanci dil.
Kisacasi, dine ve asalete dair Arapça kasideler saraylarda yazilip okunmadi, Kabe'nin duvarina asilmadi. Öyle bir Arap siiri yok; öyle bir Arapça siir yok.
|
Okey. Şimdi Dr. Ayman'ın bulgularıyla her şey su yüzüne çıkıyor. Kuran'ın bir kitap halinde toplanmasında da aynı ilkenin geçerli olduğu sonucu çıkıyor onun görüş ve bulgularından.
İkinci olarak, kaya yazıtlarından bahsetmişsiniz. İslam öncesi kaya yazıtlarında Arapça'dan başka bir dil (Nebatice, Güney Arapça, Grekçe, Süryanice vs.) kullanılması, Arapça'nın henüz emekleme devrinde olduğunu gösterir.
Örneğin, Safaitic (9)'daki aşağıdaki kayanın üzerinde geçen "E'Lat" ve "Slm (Selam)" yazıtı buna güzel bir örnek teşkil eder:
Burada gördüğünüz gibi, Arapça henüz emekleme devrindedir. Çünkü kaya üzerindeki Arapça harfler ayrı ayrı teker teker yazılıyordu.
Buna göre, alttaki satırda sağdan sola doğru ilk 3 harf "Hal Lat" ve sonraki 3 harf de "slm" kelimesini gösterir. Ama bu kelimelerdeki harfler bitişik değil ayrı ayrı yazılmıştır. Oysa şimdi böyle değil.
Bism-il-Late-el-Menat-el-Uzza (Lat, Menat ve Uzza'nın adıyla),
Burada "Hal Lat" kelimesi düşeyde yazılmış "H" harfiyle başlar. Bu, bizim bildiğimiz "Al Lat" Tanrıçası'nın adıdır. "Al Lat" İslamiyet gelmeden önce Arabistan'da tapınılan en büyük Tanrıça idi. Araplar tıpkı günümüzde Besmele çeker gibi her işe onun ve muhtemelen diğer iki Tanrıça'nın adıyla ( Menat ve Uzza) başlıyorlardı.
Ben de onu diyorum işte! O günkü Araplar,
adlı makalemde bu Tanrıçalara tapınırken (ki onlara ilişkin kayıtları Arabistan çöllerinden topladım), ne oldu da onları terkettiler? Acaba Araplar, siyasetimizdeki gibi kötü anlamda, değişip geliştiler mi? Neden Araplar, atalarını terkettiler?
AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması
7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.
8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.
9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."
10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.
11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
|
25-12-2013, 23:52
|
|
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706
|
|
|
26-12-2013, 16:16
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 25 Dec 2013
Mesajlar: 201
|
|
upuaut´isimli üyeden Alıntı
Evet, arkadaşlar. Uzun süredir kafamı meşgul eden bir konuyu başlıkta belirttiğim üzere tartışmaya açıyorum.
Herkes Mezopotamya'daki tanrıların ve putların adının genel olarak "Al İlah" ile tanımlanmış olduğunu zanneder ama bu doğru değil. Bu genelleme İslamiyet geldikten sonra "Allah" ile diğer putları "Al İlah"ı birbirinden ayırt edilmesi için kullanılmıştır. Bu durumu en güzel şekilde "La ilahe illallah" ifadesiyle başlayan Kelime-i Tevhid'te görebilirsiniz. Anlamı, "Allah'tan başka bir İlah yoktur".
İlk Müslümanlar bu ifadeyi mezarlarda, madeni paralarda, Kubbet-üs Sahra'da ve daha birçok yerde kullanmışlardır. Ama onlar bunu "Al Lat"tan türettikleri "Al Lah"tan keşfetmişlerdir. Çünkü "Al Lah" ile "Al İlah" kelimelerinin her ikisinin yazılışı aynıdır; fark, yalnızca seslendirilişindedir. Yoksa, ortada bir "Al İlah" kelimesi yoktu.
Bu konuda " İsa kimdir?" tartışmasında aşağıdaki açıklamalarda geçen "Elohim"den "Al İlah" çıkarımı doğru değildir. Kaldı ki, İsa çarmıhta iken "Elohim" ilgili bir söz (ki bu, " Elî, Elî, lema şevaktani!" şeklindeydi) söyleyip söylemediği kesin değildir. Sadece bir rivayet bu!
Çok ilginçtir; bu açıklamaları yapan kişi, kaynak olarak bizim 499 no'lu bir mesajımızı gösterir. Ama kaynak linkini tıkladığınızda, bu mesajın yerinde olmadığını görürüz. Neden acaba?
Özetle, tartışmayla ilgili kısa bilgilendirmem budur. Daha sonra arkeolojik bulgularla açılımına geçerim.
|
Şimdi anlamadığım şey : sayın upuaut qardaşım, bu yazıyla ne demeye çalışmağınızdır
|
26-12-2013, 16:57
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 03 Feb 2011
Mesajlar: 2.369
|
|
...Arapça'dan başka bir dil (Güney Arapça)...
Sayin upuaut, Güney Arapçasi baska bir dil degil Arapçadir ama Arapçanin degisik bi agzidir. Ama o kadar degisiktir ki kuzeyde yasayanlar anlayamazlar onu.
Ebrehe yazitina bakar misiniz. Güney agzindadir. Kuzeylilerin onu, birakin anlamalari, ordaki sesleri çikarmalari bile mümkün degil.
Imrul Kays ise, yapilan kurgulamaya göre, güneyli bir kraldir ama kuzeyliler tarafindan gayet kolay anlasilir çünkü o uyduruk kralin uyduruk kasideleri kuzey agzindadir. Örnegin "Language Barrier"da sunulan kaside.
Hani derler ya,
seytan ayrintida gizlidir.
Enayi yerine konmak istemiyorsak
ayrintilara dikkat edecegiz.
Arapça'nın henüz emekleme devrinde olduğunu gösterir.
Yok öyle sey. Her dil mükemmeldir. Yani o devirde Arap diye bir halk mevcut olduguna göre o halk söylemek istediklerini o dilde gayet rahat söylemistir.
Bakin
"linguistics"in su yasasi
bütün dilleri baglar:
Hiç bir dil baska bir dilden daha gelismis, daha zengin degildir.
Örnegin Swahililer çölde bol bol yürürler ve her yürüyüs için degisik bir kelime üretmislerdir: yavas yürümek, hizli yürümek, yan yürümek, öne bakarak geri yürümek, süklüm püklüm yürümek, gururla yürümek, öne egilerek ilerlemek, (ip altindan geçer gibi) arkaya egilerek yürümek...
Hepsi tek kelime.
Yani konu yürümek oldugunda
dünyanin en gelismis, en zengin dili
Swahilicedir.
Ingilizce ise dünyanin az gelismis, en fakir dili.
Konu Hasan Akçay tarafından (26-12-2013 Saat 17:05 ) değiştirilmiştir.
|
27-12-2013, 00:03
|
|
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
|
|
Hasan Akçay´isimli üyeden Alıntı
...Arapça'dan başka bir dil (Güney Arapça)...
Sayin upuaut, Güney Arapçasi baska bir dil degil Arapçadir ama Arapçanin degisik bi agzidir. Ama o kadar degisiktir ki kuzeyde yasayanlar anlayamazlar onu.
Ebrehe yazitina bakar misiniz. Güney agzindadir. Kuzeylilerin onu, birakin anlamalari, ordaki sesleri çikarmalari bile mümkün degil.
Imrul Kays ise, yapilan kurgulamaya göre, güneyli bir kraldir ama kuzeyliler tarafindan gayet kolay anlasilir çünkü o uyduruk kralin uyduruk kasideleri kuzey agzindadir. Örnegin "Language Barrier"da sunulan kaside.
Hani derler ya,
seytan ayrintida gizlidir.
Enayi yerine konmak istemiyorsak
ayrintilara dikkat edecegiz.
Arapça'nın henüz emekleme devrinde olduğunu gösterir.
Yok öyle sey. Her dil mükemmeldir. Yani o devirde Arap diye bir halk mevcut olduguna göre o halk söylemek istediklerini o dilde gayet rahat söylemistir.
Bakin
"linguistics"in su yasasi
bütün dilleri baglar:
Hiç bir dil baska bir dilden daha gelismis, daha zengin degildir.
Örnegin Swahililer çölde bol bol yürürler ve her yürüyüs için degisik bir kelime üretmislerdir: yavas yürümek, hizli yürümek, yan yürümek, öne bakarak geri yürümek, süklüm püklüm yürümek, gururla yürümek, öne egilerek ilerlemek, (ip altindan geçer gibi) arkaya egilerek yürümek...
Hepsi tek kelime.
Yani konu yürümek oldugunda
dünyanin en gelismis, en zengin dili
Swahilicedir.
Ingilizce ise dünyanin az gelismis, en fakir dili.
|
Hasan Bey, ben, orada "Arapça'dan başka bir dil" derken şunu kastetmiştim:
İkinci olarak, kaya yazıtlarından bahsetmişsiniz. İslam öncesi kaya yazıtlarında Arapça'dan başka bir dil (Nebatice, Güney Arapça, Grekçe, Süryanice vs.) kullanılması, Arapça'nın henüz emekleme devrinde olduğunu gösterir.
|
Bildiğiniz gibi, Güney Arapça bir Hristiyan Krallık olan Himyer Krallığı altında gelişir ve Grekçe'deki gibi harfleri ayrı ayrı, teker teker yazılır (Bkz. " Ebrehe Kitabesi"ne). Bu yüzden Güney Arapça ile Kuzey Arapça'nın ortak bir çıkış noktası yoktur. Fakat daha sonra Arabistan'ın güneyi ile kuzeyi arasındaki ilişkilerden sonra (ki bu, tıpkı Güney Arabistan'daki Himyer Krallığı ile Mısır tarafındaki Aksum Krallığı'ndaki gibidir) ortak bir Arapça'ya gidilmiş ve bu durum günümüzdeki Arapça'nın ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Buna göre, ilk Kuzey Arapça yazıtları Güney Arapçası'ndaki gibi harfleri ayrı ayrı, teker teker olarak yazılmıştır. Bu konuda elimizde sayısız örnek vardır (Bkz. " İslam Öncesi Arapça Yazıtları"na). Bu durum Kuzey Arapçası'nın henüz emekleme devrinde olduğunu gösterir.
Peki, Hasan Bey, eğer Kuzey Arapçası henüz emekleme devrinde değil idiyse, o zaman " Sitchin Ahiret'ten Bildiriyor!" makalemin 5. sayfasında "İslamiyet ve Kuran (Inside Qur'an)" adlı belgeselde geçen şu sözlerin ne işi var?
Süryani dili 3. yüzyıl itibariyle baskın dil haline gelmişti. İsa Aramice konuşabiliyordu ve Suriye’nin Maloula kasabası gibi ücra Hrıstiyan topluluklarında bu dil hala duyulabiliyor. Ancak Muhammed zamanında Süryanice yazılı ve kültürel olarak bölgedeki en yaygın dildi. Arapça yazı henüz emekleme dönemindeydi.
Marcus Gross: “İslamiyet öncesi dönemde bazı Arapça yazılar görmek mümkündür"
|
Luxenberg, ve onun sözcüsü olan Marcus Gross yalan mı söylüyordu?
Hayır. Çünkü bizim yazıtlardan gördüğümüz ve güç-bela söktüğümüz bu gerçeği Luxenberg biliyor ve programda onun sözcüsü Marcus Gross dile getiriyordu. Eğer bu doğru olmasaydı, bizim İslamiyet öncesi döneme ait daha çok sayıda metin ve daha büyük metin parçalarını görmemiz gerekmeyecek miydi?
Kesinlikle öyle. Yani bu durum programda üstüne özellikle basılarak vurgulanır. İslamiyet öncesinde bazı Kuzey Arapça yazıtlar görmek mümkündü ama bunlar küçük metinlerdi. Çünkü Kuzey Arapça Güney Arapçası'na göre çok geride idi ve bu yüzden emekleme dönemini yaşıyordu. Kuran bu bakımdan Kuzey Arapçası ile yazılmış ilk metin olarak göze çarpar.
AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması
7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.
8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.
9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."
10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.
11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
|
27-12-2013, 00:23
|
|
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708
|
|
upuaut´isimli üyeden Alıntı
Kuran bu bakımdan Kuzey Arapçası ile yazılmış ilk metin olarak göze çarpar.
|
Var mı böyle bir Kur'an? Yani ilk metin olma çerçevesinde, 7. yüzyıla ait olma çerçevesinde diyorum.
Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White ------ Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------ Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
|
27-12-2013, 00:48
|
|
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
|
|
spartacus´isimli üyeden Alıntı
Var mı böyle bir Kur'an? Yani ilk metin olma çerçevesinde, 7. yüzyıla ait olma çerçevesinde diyorum.
|
Yok. Luxenberg de bunun bilincinde zaten. Onun kastettiği şey, Kuran Arapça olarak yazılmıştır; ne zaman yazılmış olduğu değil.
Bilindiği üzere, Kuran'ın bir kitap halinde ilk yazımı Emeviler döneminde 8. y.y. başına rastlar. Bundan önce (Kubbet-üs Sahra'daki birkaç ayeti saymazsak) elimizde herhangi bir kayıt yoktur.
AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması
7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.
8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.
9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."
10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.
11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
|
27-12-2013, 02:25
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 25 Dec 2013
Mesajlar: 201
|
|
soruma cevap verilmemiş.
|
Yetkileriniz
|
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.
HTML-KodlarıKapalı
|
|
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 06:57 .
|