Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Felsefi Tartışmalar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 14-07-2010, 11:35
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart Ateizm/Materyalizm ve İdealizm Bir Derin Uyku ve Uyku Mahmurluğudur..

konu;ateizm/materyalizm ve idealizm bir derin uyku ve uyku mahmurluğudur..

davetli; nihilist ve tüm ateistler..


Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 14-07-2010, 12:55
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

sevgili nihilist ve tartışmaya katılacak arkadaşlar..

öncelikle yaşamımdaki yoğunluk ve her zaman bu konulara ilgi duyamam sebebiyle günün özellikle sabah erken saatlerinde ve belli zamanlarda katılımcı olabileceğimi belirtmek isterim.. anlayışınız için şimdiden teşekküler..

diğer topicte de bahsettiğim gibi asıl mesele bilmek ve inanmak arasındaki farkın farkındalığıdır.. bu konu kavranmadığı ya da ortak paydada buluşulmadığı sürece "ateizm inançtır/değildir" kısırdöngü tartışması devam edecek ve bir sonuca bağlanmayacaktır..

o yüzdendir ki "bilmek nedir? inanmak nedir? arasındaki farkın farkındalığı nedir?" gibi konuları konuşup bir ortak payda belirlemeliyiz ki ateizmin bir inanç olup olmadığını konuşalım..

"ateizm bir inanç değildir" diyen nihilist ya da başka bir ateist arkadaşım "bilmek ve inanmak"tan ne anladığını açıklayarak konuyu tartışmaya başlayabiliriz.. şayet böyle bir açıklama gelmezse ben uygun bir zamanda bilmek ve inanmak arasındaki farkın farkındalığını bir bilinmezci olarak kendimce anlatmaya başlayabilirim..

umarım herkes için faydalı ve seviyeli bir tartışma olur..


Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 15-07-2010, 08:55
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

"bil-mek"teki bil,

"bil-im"deki bil kökeninden gelir..

bunun haricindeki her türlü bil kökenli kelime/kavram bir inançtır, bil-diğini zannetme yanılgısıdır..

bilimin ürettiği her türlü yasa/kanun "bil-gi"dir..

bu bil-giye ulaşan ve deklare eden insanoğlu bil-iyordur..

"bil-gi"nin ve "bil-me"nin en büyük ayırıcı özelliği; dünya insanlığı gözüönünde sınanabilinir, doğrulanabilinir, yanlışlanabilinir, tekrarlanabilinir ve tüm dünya insanlığının tartışmasız hemfikir olduğu veri/olgu/datalardır..

bu özelliği taşımayan hiç bir olgu/veri/data bilgi ve bilme değildir..


insanoğlu bilincine yansıyan bir şeyi yansıtırken ya biliyordur ya bilmiyordur.. dediğim gibi bu yansıyan ve bildiği şeyi dışarı yansıtıp deklare ederken ykarda bahsettiğim ayırıcı olmazsa olmaz özellikleri taşır..

insanoğlu bilmediği şeyler için ancak tahmin/olasılık üretebilir.. ve üretilen bu tahmin ve olasılıklar insanoğlunun bilinçaçıklığına göre çok farklı çeşit ve zenginlik içerebilir..

bu bilmediği şey hakkında ürettiği şeylerin bir olasılık olduğunun farkındalığı uyanıklık...

bu ürettiği olasılıklardan kendi bilinçaçıklığına uygun olanı sahiplenip sabitlemesi yani "tek"e indirgemesi yani bildiğini zannetmesi(inanç) uyku halidir..

insanoğlu bilincine yansıyan varlığı/evreni sınanabilinir, yanlışlanabilinir, doğrulanabilinir, tekrarlanabilinir ve tüm dünya insanlığının tartışmasız olarak hemfikir olacağı şekilde bir bütün olarak yansıtamamaktadır.. bunu ne kendi sahip olduğu bilinçaçıklığında ne de ürettiği bilim dediğimiz olguyla ortaya koyamakatadır..

yani insanoğlunun bilincine yansıyan varlık/evren hala "?" halindedir.. zaten bu "?" olduğu için inanç, felsefe ve bilim gibi kavramlar vardır.. bu "?" ortadan kalktığı zaman ne inanç ne felsefe ne de bilim diye bir kavram varolmaz, kendiliğinden hepsi buharlaşır gider..


bunlar eşliğinde bilincimize yansıyan varlığı/evreni bir bütün olarak bildiğini zannedip "herşey maddeden ibarettir" diye
sınanamayan,
tekrarlanamayan,
ve tüm dünya insanlığının tartışmasız hemfikir olmadığı
ateizm felsefesi
sadece belli bir bilinçaçıklığına sahip
belli sayıda bir insanoğlunun
sahiplenip, sabitlediği
ve "tek"e
yani "bilgi"ye indirgediği,
diğer bir ifadeyle "bildiğini zannettiği"
bir "inanç"tır,
bir "uyku mahmurluğu"dur..

ama bu durum bu insanların(ateistlerin) bir suçu/kusuru hatası değildir, çünkü onların beyin nörokimyasının müsaade ettiği bilinçaçıklık oranında aklının teslim/tatmin olacağı nokta burasıdır..


Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 15-07-2010, 12:14
Khaos Khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.554
Standart

sayın paslıçivi

ne salt ontolojik ne de salt epistemolojik birdurum yoktur.
bu iki kategorileştirme analitik bakışın bize sağladığı kolaylıkların sonucudur.
ancak analitik bakış sentezle devam ettirilmedğinde ise sağladığı faydalar boşa çıkmakla kalmaz, bir de derin yanılsamaların içine düşeriz.

bu derin yanılsamaların kökeninde bilginin somutla doğrudan ve kopmaz bağının hafife alınmasına bağlı olarak gelişen, akıl içindeki sanal tutarlıkların gerçeğin yerine ikame edilmesi süreci yatar.

bu bağlamda; bilgi denen kavramın, algı denen kavramla kopmaz bağı dikkate alınmalı.
bilginin konusu ile algının konusu olan şey tamamen aynı şeydir.
algı ve bilgi madalyonun iki yüzüdür.

varlık ise algıya konu olmayan bir şey olamaz.
varlık hakkındaki bilgimiz algımızdan gelir.varolma kavramı zaten varolanlardan soyutlanarak elde edilmiştir.varolmak varolanların ortak özelliğidir.bu ortak özellik varolan herşeye varlık denemsi olarak kavramsallaştırılmıştır.
varolan varlanma ihtiyacı bile hissetmez.
varlığını zaten dayatır.

buna karşın algımızın konusu olmayan dolayısıyla bilgimizin de konusu olamayan ancak varlanmaya çalışılan şeylerin varoluşuna materyalist varlık tanıyamaz.çünkü bunun varolmak kavramının temelini oluşturan ve varolan herşeyin ortak özelliği olarak ortaya konulabilecek olan o ortak özelliğe dayanması gerekir.
mesele bunların bilinebilir olup olmamaları değildir.
ontolojik anlamda varolmayanın epistemolojik anlamda bilgisi olamaz ki , sanki varolduğu ancak bilgimizin sınırları dışında kaldığı gibi bir tuhaf sonuçtan başka bir şey üretmeyecek biçimde bunları bilinemez olarak tanımlayabilelim.

maddeden başka herhangi bir şeyin varlanmasını talep eden onun varlığını ortaya koyamadığı müddetçe biz onu varlıklar kümesine dahil etmeyiz.
bizim için kurgusal olan ancak zihinde bir imgelem olarak varoluşa sahiptir.
zihinden bağımsız kendi ontolojik varoluşu olan ise o zihinden önce varoluşa sahiptir.
doalyısıyla materyalizm bir inanç değildir.
bir uyku mahmurluğu falan da değildir.
salt somutun olduğu gibi hiç bir psikolojik temayüle uydurulmadan alınıp kabul edilmesidir.

tanrı vardır önermesi klendini doğrulayamadığı sürece yanlış kalmaya mahkumdur.
bir yanlış önermeyi yanlışlığından dolayı redetmek inanç olarak nitelendirilemez.
varlık uzay-zaman denen zeminde varolan şeylerin niteliğidir.
tanrı da vardır.ancak sadece kurgulanmış bir kavram olarak onu kurgulayanın zihninde.
evrensel anlamda ise maddeden başka hiçbir şey varlanamamıştır.
herhangi bir kurgusalı varolanın karşısına koyarak onunla aynı kategoride ele almaya çalışmak bir tür akıl tutulmasıdır.madde ve tanrı arasında nerde agnostik tavır kendine zemin aradığını açıkça izah edebilmekten bile mahrumdur.

eğer maddenin niteliklerine ilişkin olarak daha bilinebilecek pek çok şey olduğunu iddia etmeye çalışıyorsanız buna kimsenin itirazı olamaz.
ancak materyalizmin her şey maddeden ibarettir önermesini bir inanç olarak sunmaya çalışıyorsanız, bu önerme yanlışlanabilir bir önermedir.
buyrun yanlışlayın.
maddeden ibaret olmayan tek bir varlık gösterin.
ne o gösteremedinizmi.

felsefe bir tür zihin jimnastiği değildir.
kelimeleri bir takım içtutarlıklarına göre bir araya getirmek ile gerçek başka başka şeylerdir.

ben somut üzerinden konuşurum.
madde kendini ortaya koymaktadır.
ancak madde haricinde kendini ortaya koyabilmeyi başarmış hiç bir şey yoktur.
varolmak maddenin ama sadece maddenin bir niteliğidir.
tanrı imgelemi bile onu kurgulayan bir zihin dışında varolamaz.
ancak madde onu algılayan zihinden bağımsız olarak vardır.
çünkü bir şeyin kendisi algılanmasından önce gelir.madde hakkındaki bilgimiz algıda temellenirken, tanrı hakkında hiç bir bilgimiz yoktur ve tanrı yine maddeden soyutlanan ancak yanlış bir şekilde sentezlenen kurgulama sürecinin ürünüdür.

agnostisizm savsatadır.basit kelime cambazlıklarından ibarettir.
idealizmin son numarasıdır.
çünkü idealiazm baştan sona inanmaktan ibarettir.
ve inanmanın bilmekle kıyaslandığında içine düştüğü zavallı durumun da her kez farkındadır.
o halde yapılacak bir tek şey var.
idealizm somuta dayanıp somut üzerine konuşamadığına göre, somuta dayanıp somut üzerine konuşabilen yegane ve biricik felsefe olan materyalizmi kendi seviyesine çekebilmek için çamur atmaktadır.
çünkü inanmak bilmekle kıyaslandığında çamur hükmündedir.

agnostikler idealistlerin lejyonerleridir.
ve onların akli önkabüllerinden yola çıkmaktadırlar.
gerçekliği zihindeki süreçlere indirgemeye kalkmaları ve somutun felesefesini yapabilmekten aciz olamaları bunun delilidir.agnostisizm materyalizm ve idealizme eşit mesafede değildir.
somutun felsefesini ortaya koyabilmekteki yeteneksizliği tam olarak idealizmle örtüştüğüne göre olsa olsa idealizmin bir türevidir.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 16-07-2010, 06:26
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

sevgili nihilist..

benim sık sık vurguladığım bir kaç şey vardır..


*insanoğlu varlığı bir bütün olarak ortaya koymada şimdiye kadar bir tek metafizik "tanrı" soyutunu/kurgusunu yaratabilmiştir..

*insanoğlu materyalistiyle idealistiyle hepsi zihinde/benlikte yaşamaktadır..

*ve insanoğlunun tek metafiziği bu tanrıyla başı ciddi derttedir..

diye..

peki bunları niçin gözlemleyip söylüyorum.. şimdi burda bizim tartıştığımız konu ateizmin bir inanç olup olmadığı ve ateizmin özellikle "evren maddeden ibarettir" diye deklare ettiği ve sahiplenip/sabitlediği önerme..

biz bunları konuşmamız gerekirken şimdi sizin değindiğiniz konuya bir bakalım..

maddeden başka herhangi bir şeyin varlanmasını talep eden onun varlığını ortaya koyamadığı müddetçe biz onu varlıklar kümesine dahil etmeyiz.

tanrı vardır önermesi kendini doğrulayamadığı sürece yanlış kalmaya mahkumdur.
ben bir bilinemezci olarak (agnostik değil) "varlık bütün olarak ortaya konamaz, bilinemez diyorum"..

madde dışında başka bir şeyi "var"lamaya çalışmıyorum ki.. ya da madde dışında metafizik bir soyutu/kurguyu hedef göstererek "bilinemez" demiyorum ki..

benim bilinemez diyerek hedef gösterdiğim şey varlığın ta kendisidir.. yani sizin algıladığınız gibi tanrının varolup olmama gibi bir durum değildir..

ama insanoğlu şimdiye kadar zihninde sadece tanrı soyutunu üretebildiği ve insanoğlu zihinde yaşadığı için, tanrıyla başı ciddi oranda beladadır diyorum..

şimdi bu topicte biz neyi konuşacakken, siz direk hangi konuya girdiniz, yukarda yaptığım alıntınıza bir bakın bakalım..

ben tanrı vardır, yoktur, bilinemezdir diye bir konuya değindim mi? ben benim bilincime yansıyan varlığı/evreni sorguluyorum.. varlık nedir? ne değildir? neler olabilir? diye.. yani ontolojiden bahsediyorum..

tanrı da nerden çıktı şimdi..?? tanrı düşük bilinaçıklığına sahip insanoğlunun ortaya atabildiği tek hayaldir, benim zihnimde/bilincimde sonsuz sayıda kurgu/hayal vardır ve hiçbirini sahiplenip/sabitlemem.. ama siz de tüm dünya insanlığı gibi zihinde yaşıyorsunuz ve hemen tanrı konusuna girip bu konudaki sıkıntınız derdinizi dile getirmeye başladınız.. bize ne tanrıdan tanrılardan... şimdiye kadar ortaya çıkıp ben varım diyen bir tanrı hatirlamıyoprum ben..

ve varlığı/evreni ortaya koymada insanoğlunun ortaya attığı her önermeye/tahmine(bakın sizin de dediğiniz gibi bilgi değil) sadece 1/& olasılık veririm.. bir tek teizm düzeyi bilinçaçıklığına sahip bilinçlerin sahiplenip sabitlediği dinlerin önermelerini bu sonsuz olasılığın içine katmam..



Konu paslıçivi tarafından (16-07-2010 Saat 06:33 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 16-07-2010, 07:42
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

ancak materyalizmin her şey maddeden ibarettir önermesini bir inanç olarak sunmaya çalışıyorsanız, bu önerme yanlışlanabilir bir önermedir.
buyrun yanlışlayın.
maddeden ibaret olmayan tek bir varlık gösterin.
ne o gösteremedinizmi.
herşey maddeden ibarettir sizin de söylediğiniz gibi bir önermedir sadece.. ve bir önermeyi sahiplenip sabitlemek inançtır.. bu bahsettiğiniz önerme bir olasılıktır, bir tahmindir sadece.. haaa güçlü bir tahmin olabilir orası başka ama sonuç itibariyle tahmindir..

çünkü burda herşey dediğiniz şeyi bir bütün olarak ortaya koyup sınırlarını çizemiyorsunuz, yani bu herşey demek değildir, sadece insanoğluna göre herşey olabilir, mutlak anlamda/içerikte değil.. siz bir insan türü canlı olarak olarak sadece sizin varolan donanımınız(5 duyu ve bilinç) dahilinde algıladıklarınızı varlayabilirsiniz, daha ötesini değil.. ama siz insan olarak bu bütünün sadece bir parçasısınız, bütünü algılayıp ortaya koyacak donanıma sahip değilsiniz..


yaşamında okyanustan hiç çıkmamış bir balığın tüm varlığı/bütünü "sudan ibaret" sanması da çok doğaldır zaten..

bakın bilim bile kendi deklarasyonlarını ikiye ayırır,

1.kanun/yasa

2.varsayım ve teori olarak..

bir varsayım ve teoriyi sınanabilinir, tekrarlanabilinir ve tüm dünya insanlığının tartışmasız hemfikir olup kabuletmediği hiçbir şeyi kanunlaştırmaz, zaten kanunlaştıramaz.. çünkü o zaman onun adı bilim/bilmek değil inanç/inanmak olur..

bugün çok tartışılan evrim, big-bang gibi teoriler niçin hala teori bazında da yasalaşıp kanun haline getirilmedi.. çünkü her an bulunacak yeni bir keşifle güme gitme olasılığı var.. bilim düşünce duygu unsurlarının birlikteliğinde yaşayan bir canlı türü olmadığı için bilmediği şeyi hiç bir sahiplenip sabitlemez.. önce elindeki verilerden yola çıkarak bir tahminde bulunur, bu tahminine varsayım/hipotez der.. daha sonra bu bu hipotezini deneylerle gözlemlerle kanıtlarla güçlendirip desteklemeye çalışır.. ve belli bir oranda destekletip güçlendirdiğinde güçlü olasılık/tahmin/varsayım anlamına gelen teori adını koyar.. ama dediğim gibi bun tüm dünya insanlığının gözüönünde sınanbilinir, tekrarlanabilinir, kanıtlanabilinir duruma getirmediği sürece kanunlaştırıp yasalaştırmaz.. yani bir bilinmezi önce 1/sonsuz ihtimal olarak görür.. sonra bu paydadaki sonsuzluğu azaltmak için deneyler gözlemler yapar ve sonsuzluktan daha düşük bir sayı elde etmeye çalışır..

ve ne zamanki bu paydada bulunan sonsuzluğu 1'e indirgediğinde yani 1/sonsuz=bilinemez'den 1/1=1'e indirgediğinde artık onu sahiplenip sabitler ve bu elde ettiğim şey 1dir, yani bil-gi dir yani kanundur/yasadır der..

1/sonsuz ile 1/1 arasında paydanın sonsuz değerini küçültükçe önce hipotez der, biraz daha küçültünce teori der.. kesrin aşağıdaki paydada olan sonsuz değeri küçüldükçe kesrimizin değeri büyümüye ve 1'e yaklaşamaya başlar... ama bu sonsuz değeri 1 indirgeyip sabitlemediği sürece bir bilgiden bir kanundan/yasadan bahsetmez, bahsedemez..

evet dediğim gibi bilim duygu düşünceden bağımsız bir olgu olduğu için bilinemz karşısında böyle nesnel/objektif bir tutum takınabilir..


ama insanoğlu öyle değildir, çünkü henüz bilinemezlikle yani 1/sonsuzla yaşamaya uygun bir duygu&düşünce ruhsal aygıtında yaşamaya uygun evrimleşmemiştir.. bu 1/sonsuzu bilim 1/1' e indirgeyip sabitlemediği halde insanoğlu zihinde yaşadığı için zihninde bunu otomatikman 1/1'e indirgemek zorundadır.. insanoğlu nesnelliğini koruyamaz ve öznel davranmak zorundadır.. bu varoluşun insanoğluna bir dayatımıdır, bir zorunluluktur.. ve herkes kendi bilinçaçıklığında bu 1/sonsuzu 1/1'e indirger..

işte ben buna bilmediği(1/&) halde bildiğini zannetme(1/1) yanılgısı olan inanç diyorum..

ister materyalist olsun ister idelaist, ister teizm düzeyi olsun ister nontezim düzeyi; tüm dünya insanlığı bu düzeyde yaşamaktadır, bilmediği evreni bildiğini zannederek derin bir uykuda, uyku mahmurluğunda yaşamaktadır.. daha doğrusu yaşadığını zannetmektedir..

ama bu suçlanacak/eleştirilecek bir durum değildir.. çünkü uyuyan bir insanı rüya gördüğü için suçlayaıp eleştiremezsiniz.. ve bir insan rüyasında kavga ettiği diğer insanlarla olan kavgasının anlamsızlığını, yaşadığı stres/sıkıntı/korkuyu uyanmadan da algılayamaz.. uykuda rüya gördüğü sürece o rüyanın ona getirdiği her türlü duygulanmayı yaşamak zorundadır

ama bir insan uykudan uyanmadığı sürece gördüğü şeyin bir rüya olduğunu algılayamaz, ancak uyandıktan sonra biraz önce gördüğü şeyin rüya olduğunu algılayabilir.. ve yaptığı kavganın anlamsızlığını kavrayıp, yaşadığı sıkıntı/stres/korkulardan arınıp "ohhh tüm bunlar rüyaymış" deyip rahatlayabilir..

çünkü uykuyla, uyanıklık arasında çok bariz bir bilinaçıklık farkı vardır.. bu uyku hali bazen güzeldir bazen kabustur, insanoğlunun yaşamı işte bu uykudaki mutluluk/mutsuzluk arasında geçen bir rüyadır..

tam uyanıklık/farkındalık dediğim bilinçdüzeyi ise tüm bu uykular ve rüyalardan uyanıp onun getirdiği sanal mutluluk/mutsuzluk/sıkıntıları geride bırakıp safbilinç ve mutlak mutluluk durumuna geçiştir.. ve artık evrenin bir gizem olmasıyla birlikte bir çoşku halinde yaşama durumudur..

ve bu duruma geçebilmek için ölmeden önce ölmek gerekiyor.. burda ölen şey varoluşun size dayattığı benlik/ego dediğim modüldür.. benlik/ego sizi rüyada yaşatır yani yaşadığınızı zannedersiniz, bundan kurtulduğunuzda tam uyanık bir şekilde gerçek anlamda bir çoşku içinde yaşarsınız..


Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 18-07-2010, 19:38
Khaos Khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.554
Standart

sayın paslıçivi

herşey maddeden ibarettir sözü ne bir tahmindir, ne olasılıktır, ne de inançtır.

size daha önce soyutlama nedir diye izah ettim.
ilgilenip okumamışsınız.

var kavramı, maddeden soyutlanmıştır.bu kavramın soyutlandığı şey maddedir, soyutlayan insan da maddedir, işlemin gerçekleştiği organ olan beyin maddedir, kavramın kaydedildiği hafıza hücreleri maddedir.

bu kavram maddeden soyutlandığı için maddeyi işaret eder.
soyutlamanın bir tür indirgeme olduğunu da izah etmiştim.
varolanların indirgenebileceği hepsinde ortak olan özellik var olmaktır.
dikkat edin kurgulanabiliyor olmak değil.

bu kavram oluşurken, soyutlama sürecine maddeden ayrı bir tek şey bile dahil edilmemiştir.

dolayısıyla her şey maddeden ibarettir.

o halde olasılıktan bahseden sizsiniz.
çünkü madde olmayan bir şeyin olasılığı üzerinden akıl yürütüyor ve maddeden soyutlanan var kavramının içeriğine dahil etmeye çalışıyorsunuz.

tahminde bulunan, olasılıktan yola çıkan, son tahlilde bilinen değil ancak kurgulanabilen şeyleri varlık denen kategoriye dahil etmeye çalışan sizin açınızdan, bir mahmurluk sözkonusu.

materyalizmin hangi bağlamda inanç olarak nitelendirebiliceğini ortaya koyamıyorsunuz.
sahiplenip sabitlemek diye sürekli tekrarladığınız bir cümle var ancak somut karşılığı yok.

madde haricinde ne var örnek verebildiniz mi, hayır.
o halde iddianız nedir.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 19-07-2010, 06:43
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

sevgili nihilist..

bilginin; algıyla, somutla ve maddeyle olan bağından bahsetmiştiniz.. insanoğlu algısına yansıyan ve somut bir madde olan varlık/evren dışındaki tüm somut maddeler için neden felsefe üretip tartışmaz..

yani bir armut, deniz, dağ, kedi, ağaç, kalem, hava, taş, toprak vs için neden bir felsefe üretip, birbiriyle tartışmaz da yine aynı özelliklere sahip yani somut bir madde olan ve algımıza yansıyan varlık/evren için felsefe üretip tartışır..

"herşey maddeden ibarettir" ifadeniz niçin tartışılan bir felsefedir? hiç düşündüz mü?

bakın farkını ben söyleyeyim.. yukarıda örneklerini verdiğim somut maddelerin zaman ve mekan sınırlarını çiziyoruz da ondan.. yani bir armutu, dağı denizi havayı suyu zaman ve mekan olarak sınırlarını çizip bir bütün olarak ortaya koyabiliyoruz.. işte o yüzden bir armuttan bahsederken armutun herşeyi ortadadır ve algımıza bir bütün olarak yansıdığı için armutun felsefesi olmaz, sadece iyisi olur, onu da ayılar yer


ama algımıza yansıyan ve somut bir madde olan varlık/evrenin henüz herşeyini ortaya koyamıyoruz..

ve insanoğlu bilincine yansıyan ama bütününü algılayamadığı herşeyi merak eder.. çünkü bilinçte "?" oluşur ve bu doldurulması, cevaplanması, tatmin edilmesi gereken bir durumdur..

"?" işareti bilinemezliktir, bilinemezliği ifade eder, ve insanoğlunun bilinci kendine yansıyan, algıladığı ve bütün olarak ortaya koyabildiği ve koyamadığı tüm somut şeyler için bilmiyorum/bilinemez diyebilirken evren/varlık için bilmiyorum diyemez..

çünkü evren/varlık dışındaki bilmediği somut maddelere kendisi dahil değildir.. kendisinin dahil olmadığı herşeye çok rahat bilmiyorum/bilinemez diyebilirken kendisinin de dahil olduğu evren/varlık için bu ifadeyi bilincine taşıyamaz.. olurda taşırsa birden yaşamı, hayatının anlamı belirsizleşir, anlamsızlaşır ve muazzam bir hiçliğe, belirsizliğe, muammaya ve kaosa dönüşür.. ne düşüncesini ne de duygulanmasını ayarlayabilir, savrulur gider..

işte insanoğlu bir bütün olarak sınırlarını çizemediği ve kendisinin de dahil olduğu bu evren/varlık için nihai bir karar verip taraf olmak zorundadır.. yani bilmediği halde bildiğini zannetmek zorundadır.. bunun için ego/benlik dediğimiz bir modülle şimdilik arageçiş formunda yaşamak zorundadır.. işte ego/benlik ve onun savunma mekanızmaları dediğimiz modül, insan denen canlıyı bu kaostan, belirsizlikten, bilinemezlikten korur ve yaşamda kalıp soyunu devam ettirmesi için tüm evreni/varlığı bildiğini zannettirerek bir rüyada yaşatır..

materyalistler; bir bütün olarak ortaya koyamadığı evreni/varlığı bildiğini zannetmede geriye kalan boşluğu maddeyle dolduruken..

idealistler; insanoğlunun şimdiye kadar üretebildiği tek hayal olan "tanrı"yla doldurur..

oysa o boşluk bizim 5 duyumuza ve dolayısıyla bilincimize henüz yansımamaktadır.. ama yansımadığı halde sanki yansıyormuş gibi insanoğlu zihninde bunu bütüne tamamlar, yani 1/sonsuzu 1/1 e tamamlar ve indirger..

formülüze edersek..

evren/varlığın bütünü; 1/sonsuzken, bu insanoğlunun zihninde 1/1 dir..

ve bu 1/1; ister materyalist olsun ister idealist herkesde sabittir ve zaten öyle olmak zorundadır.. o yüzden bu dünyada her insan zihninde kendi doğrusunu/inancını doğrulamak ve diğer tüm doğruları/inançları yanlışlamak zorundadır.. çünkü diğer doğrular/inançlar onun sahte 1'i için çok ciddi tehlike/tehdit oluşturmaktadır.. işte bu aşamada ego ve savunma mekanızmaları arka planda sinsice çalışmaktadır..


felsefe denen olguyu yaratan da bu gerçek 1 le sahte 1 arasındaki çatışmadan başka bir şey değildir..


Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 19-07-2010, 11:17
Khaos Khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.554
Standart

sevgili paslıçivi

evren uzay-zaman temelinde sonsuzdur.
ortaya koyabileceği niteliklerde dolayısıyla sonsuzdur.
bu bağlamda evrenin bir bütün olarak bilinemez olduğunu söyleyenler zaten en başta materyalistlerdir.
evrenin bir bütün olarak ortaya koyulabilmesi için sonsuz sürecin tamamını gözlemlemek gerekir ki bu imkansızdır.
diyalektik olarak nitelikler niceliklerin birikiminin fonksiyonudurlar.
evrende pek çok nitelik süreç içerinde yadsınmış ve başka nitelikelere dönüşmüş olabileceği gibi, pek çok potansiyel nitelikte henüz ortaya çıkmamıştır.
bu bağlamda materyalist; evrenin bilinebilirliğinin sınırlarını yoksaymadan evrene ait konuşur.

buraya kadar epistemolojik bir bağlama sadık kaldık.

her şey maddeden ibarettir cümlesiyle anlatılmak istenen ise bundan ibaret değildir.daha çok ontolojik anlamda; var olmak kavramı zaten maddeye ilişkin bir nitelikten soyutlandığı için maddi olmayan bir varoluşa bilinen evrende şu ana kadar rastlanılmadığını ifade eder.

ben sizin kendinizi bilinemezci olarak tanımlamanızı doğrusu şüpheyle karşılamaya başladım.
siz neyin bilinemez olduğunu iddia ediyorsunuz.

diyalektik anlamda evren; sonsuz uzay-zaman temelinden dolayı sonsuz bilgi içerir.
bu bilgi sonsuz olduğu için kuşatılması imkansızdır mı diyorsunuz.

yoksa biz algılarımızla ancak maddeyi algılayıp varlayabiliyoruz.ancak evren bundan ibaret olmayabilir , bizim algılamadığımız varoluş biçimleri de olabilirmi diyorsunuz.

eğer birincisi ise bunun felsefi agnostisizm ile ya da bilinemezcilik ile doğrudan değil dolaylı bağı var.
ve materyalizme karşıt bir bağlam içermiyor.çünkü ontolojik değil epistemolojik temelli.
dolayısıyla her şey maddeden ibarettir önermesini de yanlışlamıyor.

ancak ikincisi ise , o halde siz sadece evrenin bir bütün olarak bilinemeyeceğini söylemekle evrenin madde olmayan ancak şimdiye kadar ortaya koyulamamış temelleri olabileceğini söylemeye çalışıyorsanız ki; bu durumda tam bir olasılıkçısınız demektir.
materyalist felsefe varlık denen şeyin varolandan soyutlandığı gerçeğinden hareketle bilinen varoluşun maddeden ibaret olduğunu söyler.bu tutarlıdır.bu bağlamda siz öncelikle kendi mahmurluğunuzdan uyanmaya çalışın.

bence kafanız fena halde karışık.
öncelikle bilinemezcilik felsefi agnostisizmin türkçe karşılığıdır.
siz materyalizm-idealizm düalitesi bağlamındaki felsefi agnostisizmi kastetmiyorsanız şayet bunu daha açık ortaya koyun.
her şey maddeden ibarettir sözünü yanılsama kabul etmek başka bir şey, evren sonsuzdur (zaman/mekan) o halde bir bütün olarak bilinemez demek ise bambaşka bir şey.
bu son söz benim de zaten diyalektik gereği kabul ettiğim birşeydir.
ama dile getirmeyi sevmem.
çünkü felsefi agnostisizmin söylemiyle temelde farklı olmasına karşın karıştırılabilir diye.


sayın paslıçivi

materyalizm; insan varoluş ve bilmek temelinde olaya bakar.
ve herşeyin maddeden ibaret olduğu tespitini yapar.
hala daha bu tespiti yanlışlamadınız.
hala daha tezinizi ispatlamak bir kenara tezinizi ortaya bile koymadınız.

agnostik felsefenin süslü iddialarına kapılan ve kendini bilinemezci olarak tarif edenler, biraz palazlandıklarında içlerinde materyalizme meydan okuma içgüdüsü gelişiyor herhalde.
ama önce bilinemezciliğin bağlamlarını, sonrada materyalizmin temellerini iyice bir gözden geçirmeden materyalizme hodri-meydan çekmek bence gereksiz ve içi boş bir cüret.
ne materyalizm ne de bilinemezcilik sizin sandığınız şey değil.
getirip getirip konuyu egoya falan bağlamanız da durumu değiştirmiyor.
bilgimizin sınırlarını konuşmuyoruz.bilgimizin doğası gereği sınırlı olduğunu kabul etmek zaten daha tutarlı.
ancak sınırlı ya da sınırsız, maddeden başka bir varoluşun varolabileceği sadece bir varsayımdır.
üstelikde temelsiz bir varsayım.
tüm varolanlarda gördüğümüz varolma niteliği ise varsayım değil tamamen nesnel bir tespittir.
materyalizm tamamen somutun felsefesidir.

diğer varsayımlarla somutun felsefesini eşitleyebileceğiniz bir bağlam olamaz.
çünkü onlar varsayımdırlar.
madde ise varsayım değildir.
niteliklerinin muhteviyatı bilgimizi aşar yada aşmaz.
ama varolan maddedir.

Konu Khaos tarafından (19-07-2010 Saat 11:24 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 20-07-2010, 05:18
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

her şey maddeden ibarettir cümlesiyle anlatılmak istenen ise bundan ibaret değildir.daha çok ontolojik anlamda; var olmak kavramı zaten maddeye ilişkin bir nitelikten soyutlandığı için maddi olmayan bir varoluşa bilinen evrende şu ana kadar rastlanılmadığını ifade eder.
sevgili nihilist..

zaman zaman insanoğlunun artık konuşarak iletişim kurma işini aşıp başka bir sistem geliştirmesi gerektiğinden bahsederim.. çünkü konuşarak yani herkesin kullandığı kelimelere kişisel çok farklı içerik/anlam yükleyerek iletişim bir çok problemlere neden oluyor..

çünkü "herşey maddeden ibarettir" ifadesinden sonra "şu ana kadar madde olmayana rastlanılmaması" gibi bir şeyden bahsederseniz ilk ifadenizdeki herşeyin içeriği birden değişiveriyor..

ben o yüzden bilinemezliği anlatırken sık sık "şimdi, şu anda" gibi ifadeler kullanırım.. çünkü zaman dediğimiz kavram bizim irademiz dışında işleyen bir süreçtir ve "herşey" gibi mekansal ve zamansal bir bütünlük içeren bir kelime kullandığınızda bunun yanına zaman öğesini eklemezsek "tüm zamanlar"dan bahsettiğiniz anlamı çıkabilir.. nitekim benim çıkardığım gibi..

bir de rastalanılmak gibi bir kelime kulanmışsınız.. burda "rastlamak" eylemini gerçekleştiren bilim mi, yoksa insan mı onu belirtmemişsiniz.. şayet insanı değil de bilimi hedef gösteriyorsanız, yani;

"bilim şimdiye kadar maddi olmayan bir şeye rastlamadı"

demeye getiriyorsanız, bunu deklare edip, savunmanıza, sahiplenip sabitlemenize gerek yok.. bilim bunu zaten yapmış, dünya insanlığı bu konuda tartışmasız hemfikirdir.. çünkü hiçbir bilimsel literatürde "maddi olmayan bir şeye rastladık" gibi bir deklarasyon yoktur.. bu tartışılacak bir ifade değildir ki..


Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Uyku sargon İslam 19 16-04-2013 21:26
Derin provakasyon Soda Politika 5 13-12-2009 03:03
Materyalizm ve Diyalektik Materyalizm nedir? Felsefeci 87 Felsefi Tartışmalar 16 10-06-2009 10:58
Güçlü Hafıza İçin, Yeterli Uyku Gerekiyor Ayejj Biyoloji 3 02-03-2009 17:06
İdealizm ve Materyalizm Üzerine Felsefi Tartışmalar 11 26-05-2008 02:41

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 10:38 .