25-01-2009, 23:42
|
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
|
|
Tanri Kavrami ve Ifadesi
Saygideger arkadaslar;
Tanri kavrami nedir? Izah edermisiniz? Izah ettiginiz tanri kavramini ifade edermisiniz? Yani, izah ettiginiz tanri kavrami; sizin icin ne ifade ediyor?
Tanri kavrami; evrenseldir. Evrensel olarak ifade edilisi ise; her ifade edenin; tanri kavramindan-ki varligi ve inanci-varlik ve inanc olarak; ne algiladigidir.Tanri varliginin ifadesi-var-yok; tanri inancinin ifadesi-inanma-inanmamadir.
Tanri kavrami, benim ifademe gore; kavram olarak; insanoglunun dusuncesinde ortaya atilmis; soyut bir olgudur. Neden ve nasil ortaya atildigini, ben daha once aciklamistim.
Bu kavram; benim yasam ve iliskimde; bir yer tutmaz. Cunku, bu kavram; benim icin herhangibirsey ifade etmez. Tanri kavrami; benim icin hicbirsey ifade etmedigine gore; onun varliginida inancinida bir yere oturtmama ihtiyac yoktur. Benim icin tanri; insanoglu sozlugunde yer alan, bir kelimeden baska birsey degildir. Dolayisiyle, benim icin; herhangibirsey ifade etmeyen kavramin; ne pozitif ne de negatif ifadesi bir anlam tasimaz. Ne ben tanri kavramindan; ne de tanri kavrami benden; sorumlu degil. Ne tanri kavraminin bana; ne de benim o kavrama karsi bir yukumlulugum yok.Tanri, kavrami sozluklerde; uslu uslu oturuyor. Sozluklerdeki diger, kelimeler gibi. Ifadesi, benim icin; soz konusu degil. Tanri kavraminin ifadesi, bana uygulanamaz.
Saygilarimla;
evrensel-insan
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Konu evrensel-insan tarafından (26-01-2009 Saat 00:38 ) değiştirilmiştir.
|
03-02-2009, 19:23
|
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 15 Jan 2009
Mesajlar: 257
|
|
Genel çerceve itibariyle Tanrı'nın hayatımdaki yerine sizinle hemen hemen aynı görüşlere sahibim.
Aynı şeyleri yazmakta istemiyorum ancak kısaca deistlerin bakış açısıyla Tanrı kavramı zaten bilinmekte. Kavram kargaşası deistler açısından pek yok denilebilir.
Günlük yaşamda ateistlerle deistlerin bu konuda farkı olmadığı zaten bilinmekte. Deistler için Tanrı sadece evrenin ilk yaratılışında vardı Tanrı'nın tek rolü buydu. Benim için bu yüzden bir Tanrı kavramı söz konusudur.
Tanrı'nın soyut yada somut olduğunuda bilemeyiz. Çünkü sadece zihnimizde bunu ifade edebiliriz. ve sadece onu zihnimizde soyutlaştırabilir yada somutlaştırabiliriz. Dindar birisine göre bu muhakkak somuttur. Bunun ispatıda kutsal olarak nitelendirlen kitaplarda bolca kişileştirmelerin olmasıdır. Deistler için düşünürsek bu göreceli.
Kavramsal yada adlandırma olarak düşünürsek deistler genellikle Tanrı kelimesini tercih ederler. bunun nedeni arap egomanyasından çıkmış olduğunu düşündükleri islam dinine olan sitemlerindendir. Arapçasını değil Türkçe kelimeyi tercih ederler. Tabi Allah diyenlerde var orası ayrı.
Tek satırla: Tanrı var ama buralarda değil sadece yazdığımız satırlarda.
|
03-02-2009, 19:54
|
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
|
|
Saygideger ozne;
Davetimi kabul edip; goruslerini belirttigin icin, tesekkurler. Benim bu konuda yazdigim baska yazilarda var. Bilhassa "evrensel'in kosesi" nde. Zamanin olursa, onlarida okumani oneririm.
Saygilarimla;
evrensel-insan
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
|
04-02-2009, 21:02
|
Üyeliğini Sonlandırmış
|
|
Üyelik tarihi: 03 Nov 2008
Mesajlar: 1.470
|
|
Sayın evrensel insan
Düşüncede olmayan şey gerçektede yoktur değilmi yoksa yanılıyormuyum örneğin bundan 5000 yıl önce televizyon insan zihninde,düşüncesinde yoktu dolayısıyla gerçektede yoktu ne zamanki televizyon kavramı düşüncede var oldu işte o zaman televizyon somut olarak icat edildi.Buraya kadar bir sıkıntı yok değilmi
İşte insanlık tarihi boyunca insanların zihninde,düşüncesinde tanrı kavramının-nasıl olursa olsun- olduğunu görüyoruz.Bu sonradan çıkan birşey değil
Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değilmi.
|
04-02-2009, 22:28
|
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
|
|
Saygideger karadenizli;
Dusuncenin; kavram uretimi, iki cesittir. Eger yansisini aldiginin uzerine kavram uretirse; bu madde, yani bes duyuya hitabedendir. Eger, sezgisini veya duyumunu kavramlastiriyorsa; bu da inanctir. Tanri inanci bir sezgidir ve duyumdur. Madde gibi duyusal degildir. Oyuzden tartisma inanc tartismasidir. Teori veya varlik degil. Inancin gercekligide; tamamen seezgiyi alanin ifadelemesidir. Buradaki; gerceklik-eger inaniliyorsa-nesnel degil; ozneldir ve ozneseldir.
Saygilarimla;
evrensel-insan
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
|
01-10-2009, 17:12
|
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
|
|
Ateizm'in Tanri Kavramina Felsefi Bakisi
Saygideger arkadaslar;
Tanri kavramini; sadece "Tanri yok" ile ifade eden, ateizmin; bu ifadesini felsefi olarak inceleyelim.
Tanriyi mustakil var olan varlik temelinde ele alirsak; Ateizmi; pozitivizmin;"mustakil var olan varlik yoktur" sinifina sokabiliriz. Cunku; materyalizm; mustakil var olan varligi, dissal, maddesel olarak kabul eder.
idealizm ise; mustakil var olan varligi, icsel, dusunsel olarak kabul eder.
Tanri kavramini, muhakemenin kritigi konusunu ele aldigimizda;
Nihilizm; yukumsuzlugu onerir. Yani her hangibir yukumlulugu sifirlar. Ateizm'de tanriyi yok kabul ettigine gore; yukumlulugu sifirlamakta ve nihilizmi savunmaktadir.
Otoritecilik; Yukumlulugu baskasina verir.
Egoistlik te yukumlulugu kendine alir.
Tanri kavramini gercek-hakiki-evrenseller temelinde ele alirsak;
Burada da; Ateizm; tanri kavramini yok sayarak; isimcilikle ozdeslesmektedir. Cunku isimcilik;" Evrenseller, yoktur ve mevcut degildir" der.
Realizm, yani gercekcilik; evrenselleri, sadece nesnel olarak kabul eder.
Conceptualizm, yani kavramcilik ta (Kavramsallik, yani cognitivity, degil) evrenselleri, sadece oznel olarak kabul eder.
Dolayisiyle; Ateizmi; felsefi kaynaga oturttugumuzda; Ateizmin; pozitivist, Nihilist ve nominalist bir yaklasim gosterdigini goruruz.
Burada kendisini ateist gorenin; realistligi, materyalistligi ile "celiskisi" onun gormesi gereken olgulardir.
Bu arada Tanriyi "yok" olarak; reddetmek istemeyen akimlarda; teizmden farkli olarak; kendilerine bir tanri ozdesligi bulmuslardir. Bu ozdeslik temelinde; panteizm, panenteizm, deizm ve agnostizm olarak siniflanirlar.
Teistler ise; tanri kavramini; kendi mustakil var olan varliklari da dahil; herseyin basina, onune koymaktadirlar.
Saygilarimla;
evrensel-insan
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
|
01-07-2010, 01:56
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 30 Jun 2010
Bulunduğu yer: izmir
Mesajlar: 10
|
|
Konu:
Tek tanrılı dinler kendilerini Allah'ın kelamı olarak sunarlar ve dünyadaki bütün kavimlere en az bir nebi yollandığını iddia ederler. Yani Tanrı'nın eli, yarattığı evrene bir şekilde değmekte, onu kontrol etmektedir.
Aslında Sümerler, Asurlular, Çinliler ve Kızılderililer de tanrılarının bir şekilde dünyaya ilahi hukuğu empoze ettiğini kabul ediyorlardı.
İnsanlar bir şekilde yaratıcının dünya üzerine bir hukuk kurduğuna inanmış. Kanıt olarak da nebi'lerin birtakım mucizelerini vs. göstermişler. Hatta asırlar boyunca rahip-krallar, din adamları bu temellerde siyasi irade olarak hüküm sürmüşler. Sorum şudur: Bizler bu yaklaşıma-sisteme karşı hangi söylemlerle mücadele edebiliriz? Mesela bir Yaratıcı'nın varlığını kabul edersek, onun dünya gezegeni üzerinde ilahi hukuk kurduğunu nasıl ispatlarız/yanlışlarız ?
|
01-07-2010, 02:08
|
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
|
|
Saygideger nh+;
Konunun icerigi, felsefe, etik ve metafizigin konusudur.
Dogal dusunce yapilanisi ve isleyisi temelinde, insanoglu hic bir zaman kendi varligini onemsememis, ortaya koyamamis; hep soyutlamasi temelinde ortaya attigi insandisi olgulara kendini teslim etmistir. Bu ayrimci, cikarci teslim alma/olma; insanoglunu siniflandirmis ve yoneten/yonetilen, yonlendiren/yonlendirilen v.s. temelli iktidarlar, otoriteler ve her turlu guc odakli sistemler kurulmustur.
Kisacasi, insanoglu kendi tur butunlugu bunyesinde, her zaman dogal dusuncesinin, ayrimci, cikarci, bencil v.s. icerikli boluculugune, kutuplasmasina ve kendi turu icindeki insanlikdisi zorlamalarina v.s. sahit olmustur.
Sonucta insanoglu, bu tip dogal dusuncenin, insandisi ogelerini felsefe, metafizik ve etik temelde yonlendirip, yapilandirdikca ve var/yok ve inancsal temelli tartistikca, bu kavramlar yasamini surdurecek ve nesillerden nesillere aktarilacaktir.
Bunun tek bir cozumu vardir. Insanoglunun dusunce ve davranis olarak kendi tur butunlugu, birligi, beraberligine yonelmesi ve odaklanmasi ve de kendi ortaya attigi insandisi degerlerden, tabulardan arinmasi, kurtulmasi ve kendinin tur butunlugunu bolucu, ayirici her turlu soyut deger ve veriden arinmasi, kurtulmasi; bu soyut verilere kendisini teslim etmek yerine, onlarin kendi urunu oldugunu algilamasi.
Kisaca tartisma yerine, kavramlar ortadan kaldiracak ve onlara insanoglunun ihtiyaci olmadigini algilatacak bilinc, bilgi, birikim ve farkindalik gereklidir.
Bu olmadikca, tanri ya da her turlu insandisi kavram, yasamini insanoglu yasam ve iliskilerinde sabitlik, sahiplik ve tartisma olarak devam ettirecektir.
Saygilarimla;
evrensel-insan
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
|
03-07-2010, 01:00
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 30 Jun 2010
Bulunduğu yer: izmir
Mesajlar: 10
|
|
Insanoglunun dusunce ve davranis olarak kendi tur butunlugu, birligi, beraberligine yonelmesi ve odaklanmasi ve de kendi ortaya attigi insandisi degerlerden, tabulardan arinmasi, kurtulmasi
|
evrensel-insan dost,
söylediklerini kayda değer buluyorum. zira tüm bu tarihsel bilinç ve gerçekliklerin bilgisini barındırıyor olsak bile, bu gerçeklikler geri bıraktırılmış insan zihinlerinden bağımsız var olacak. yani "yapılmalı, edilmeli" şeklindeki sözlerin doğru ama kimin için? mühim olan gerçekliği körelmiş-inanmış zihinlere nakletmek değil mi? ben de sorumu o yüzden sormuştum. yani günlük hayatta birçok insanla bu konuları konuşuyoruz ve sohbet amaçlı yapmıyoruz bunu. en azından ben yapmıyorum. karanlığa ışık serpmek için, sorgulatmak için... işte bu olguyu açmak istiyorum, yani toplumlar neden ortaya çıkıp kendisini bir peygamber-nebi olarak gösteren insana inanabildi? o sözde peygamber hangi kanıt-delilleri gösterdiler? esasında meselem tanrı'nın varlığı-yokluğu değil, (o tanrı'nın önkabulünde) hukuk'unu insanlığa nasıl dayattığıydı.
tartışmaya devam edelim, cevap bekliyorum, selamlar.
|
03-07-2010, 01:48
|
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
|
|
Saygideger nh+;
Benim, mantiksal/notr ve disaridan bakan algima gore; nsanoglu, iki donem yasamistir. Birinci donem gercegin, yucelestirilmesi/abartilmasi/soyuta tasinmasi
Ikinci donem; bugude devam eden; insanoglunun; her turu insandisi ve insanlikdisi donemi.
Birinci donem; insanoglunun, kendi geldigi yere sahit olma donemidir (Disi rahmi), iste bu donemde, insanoglu fizik farkinin disisi, on plandadir ve maalesef, tanricalastirilmistir.
Ikinci donem ise; insanoglunun, geldigi yeri, hem disinin, erkege gore "gucsuzlugunden, hem de erkegin, kadindan "iktidari" geri almasiyla baslar. Iste bu donem, ilk kolelik donemidir. Yani disinin, kadinin erkegin kolesi olmasi, yalniz,burada disinin annesini farkli algilamak gerekir.
Iste bu donemde, insanoglu; bilhassa erkegi eliyle, dunyayi ve kendini ortaya koymaya calismistir. Once, insanoglu adina, yararli ve "erisilmez olanlar, tanrilasmistir Gunes, ay, yildizlar, agac, toprak v.s. Iste bu tanricanin, insandisi olarak baslayan tanrilasmasi, insanoglunu hem kendinden koparmis, hem de kendi eliyle kendi disindaki guclere teslim etmistir. Daha sonra, bu cok tanrilar; cizimsel/sekilsel putlara, pitoresklere donusmus ve tanrilara da, insanogluna paralel yasam ve iliski, ozellikler verilmeye baslamistir. Gunesin yerini, gunesi temsil eden, putlar pitoreskler almistir. Bu diger, maddesel tanrilar icin de gecerlidir.
Insanoglu, boylece; kendine paralel bir tanrilar dunyasi yaratmis ve bunu mitolojiye, mistisizme, destanlara, efsanelere tasimistir. Belki de buradaki en onemli faktor, bu tanrilara insanoglunun erisememesi ve karsi koyamayip, boyun egmesi ve bu tanrilarin olumsuzlugu ve insanoglunu bir kukla haline getirmesidir.
Iste bu zihniyet, zamanla bilimin de ilerlemesi temelinde, MADDESEL TANRIDAN, SOYUT/DUSUNSEL TANRIYA donusmustur. Iste bu donem de hem tek tanricilik, hem de insanoglu olan bu tanrinin elcileri veya tanri ile bag kuranlari, yani peygamberler ortaya cikmistir. Tabi, kitaplari, emirleri, mucizeleri v.s. temelli; INSANOGLU ILE TANRI ARASINDA BIR YERE GETIRILEN, KAH YASAMIS, KAH EFSANE, TANRININ BUYRUKLARINI INSANOGLUNA ILETEN ELCILER ortaya cikmistir. Bunlarin, hepsi, insanoglunda olmayan ozelliklere sahip kilinmistir. Tarihsel olarak bile, tam yasayip yasamadigi bilinen bu binlercesi ve en son uc tanesi.
Konunun diger tarafina donersek; insanoglu kendi turu arasidaki birbirine ustunluk gelme yarisinda, ki bu bilhassa ve ilk defa, disi turunden baslamistir, kendi kendini idare etmek adina, hem yoneteni, hem yoneltileni, v.s. kisaca, hem teslim alani, hem de teslim olani duzen ve sistem eliyle kurmustur.
Bir yerde, bu sistemin her turlu cikarina sahip olanlar, yani yonetenler, otorite, guc sahibi olanlar, ayni zamanda bu tanrilari ve onlarin toplumsal, sosyal, siyasal uzantisi ve sistemlesen dini ideolojileri ve yoneltim yaptirimlari getirmislerdir. Boylece, tanrinin her turlu gazabi, bu din eliyle kanunlasmis, kitaplasmis ve karsi cikilmaz bir icerik almistir.
Bugun gelinen durum, bu raddededir. Zaten, dini inanislarin farkliligi da, insanoglunun bulundugu cografi ve tarihsel temelde, tanri adi altinda farkli dini uygulamalari getirmislerdir. Bugun dunyada, bir suru, farkli dini uygulama ve inanis ve de orgutlenme vardir.
Insanoglunun uyutulmasi, nesilden nesile aktarilan tabular, degerler veriler ve bunlarin kayitsiz sartsiz, uygulanir olusu, INSANOGLUNUN NE KENDI TURUNUN, NE DE BIRININ ORTADAOLMAYISI, insanoglunu bu her turlu tabu, deger veri temelinde teslim almis ve yasamini bu degerlere harcamaya itmistir.
Bura da, bence en onemli konu, soyutlama yetisi olan insanoglunun, her seyi bir an evvel bilme sabirsizligidir. Cunku, bu oznel icerikli tanrilar ve onlarin dunyevi baglantisi dinin inanc yaptirimlari, bir yerde tum sorulara cevap verir durumdadir.
Iste burada bilium ve bilimsellik devreye girer. Sinir tanimayan insanoglunun bu yonu, bilgilenir hale geldikce, dini ve tanri inanc yonu, buna karsi koymaya, yalanlamaya ugrasmaktadir ve bu surec devam etmektedir.
Konunun, insanoglunun dusunce ve davranista kendi turunun ve birinin farkina varis ve bilinclenis ve de icinde bulundugu, her turlu insandisi soyut/somut tabular ve bunlara teslimiyet ve bu teslim olma/alma savasinin getirdigi insanlikdisi savasim ve sorunlari v.s. ise farkli bir konudur.
Saygilarimla;
evrensel-insan
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
|
Başlık Düzenleme Araçları |
|
Stil |
Normal
|
Yetkileriniz
|
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.
HTML-KodlarıKapalı
|
|
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:11 .
|