Tevratın İniş Biçimi

Arkadaşlarım zaman zaman sorarlar "Diğer kutsal kitaplara nasıl bakıyorsun?" diye.. Hemen belirteyim ki hepsine bakışım aynıdır; yukarılardan ne bir dosya gelmiştir ne de gelmesi olasıdır.

Bu yazıda Tevrat’la ilgili bir şeyler anlatmak istiyorum... Tabii ki Kuran’ın mantığını da gösterebilmek adına Tevrat’la ilgili senaryoyu Kuran’dan sunmayı tercih edeceğim.

Kur’an’da anlatıldığına göre (tabii ki Tevrat da farklı anlatmıyor) Musa ve etrafında toplananlar Mısır’dan ayrılıp Sina’ya gelince Musa uzakta bir ateş/ışık görüyor ve ailesine "Bekleyin! Gözüme bir ateş ilişti. Olabilir ki ondan size bir kor parçası getiririm yahut onun üzerinde bir kılavuz bulurum" diyor[1].

(Bazı tefsirlerde çöle geldiklerinde Hz. Musa’dan mucize olarak bir kitap isedikleri yazılıdır.[2] Aslında tefsire gerek yok. Çünkü Kur’an’ın farklı bir yerinde onların Musa’dan bir kitap istedikleri anlatılır. O ayet şöyledir: "Kitap ehli senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. (Buna şaşma!) Musa'dan, bundan daha büyüğünü istemişler ve 'Allah'ı bize açıkça göster' demişlerdi" [3].)

Bu konuda Bakara Suresi 108. ayetin tefsirinde daha detaylı bilgiler verilmiş[4] . Musa da "Bana müsade verin; dağa çıkıp 40 gün içinde isteğinizi yerine getiretim" diyor. Bu 40 gün olayı Bakara Suresi 51. ayette geçiyor. Araf Suresi'nin 142. ayetinde ise önce 30 günden söz ediliyor ve 10 gün daha ilave edilerek 40 güne tamamlandığını belirtiyor. Ayetin Türkçe açıklamasını sözde reformist Yaşar Nuri’nin Kuran tercemesinden aynen veriyorum: Allah diyor ki "Musa ile otuz gece için vaatleştik. Ve bunu bir on gün daha ekleyerek tamamladık. Böylece Rabbinin belirlediği süre kırk geceye ulaştı. Musa kardeşi Harun'a dedi ki: 'Toplumum içinde benim yerime sen geç; barışçı ol, bozguncuların yolunu izleme!"

Belli ki Musa ilk etapta 30 günlük bir süre tayin etmiş ama dağa çıkıp da bu sürede işini tamamlayamayacağını anlayınca (tabii ki mermer veya taş oymak, üzerine yazı yazmak zaman alır) 10 gün daha eklemiştir. Bunu da kavmine "Allah o süreyi uzattı!" şeklinde sunmuştur.

Bakara suresi 51. ayette verilen süreyle ilgili olarak Allah şöyle diyor (Yine Yaşar Nuri'nin Kuran tercemesinden): "Ve Musa ile 40 gece için sözleşmiştik de siz bunun ardından buzağıyı tanrı edinmiştiniz; zulme sapmıştınız!".

Neden Allah önce '1 ay' diyor ve sonra yeni süre ekleyip 40'a tamamlıyor. Allah ilk anda anlaşmaya vardıkları sürenin O'na yetmeyeceğini bilmiyor muydu da sonradan süreyi uzattı. Var mı bunun bir açıklaması?

Burada şu da dikkatlerden kaçmamalı: Musa nasıl vahiy için 40 rakamını kullanmışsa Muhammed de peygamberliğini 40 yaşındayken ilan ederek bundan yararlanmak istemiştir. Bence bu önemsiz gibi görünen benzerlik tesadüf değildir.

Ayrıca yine dikkat edilmelidir ki Musa'nın da Muhammed’in de vahyi dağdayken geliyor. Yani gözlerden uzaktayken; rahatça çalışıp konsantre olabilecekleri bir anda...

Aslında Kuran’daki bu ayette Musa’ya verilen sürenin "40 gece" olarak ifade edilmesi bence daha önemli. Neden 40 gün değil de 40 gece? Çünkü gece karanlığında O'nu birilerinin taş/mermer ocağında görme ihtimali çok daha düşük. (Plan o günün şartlarına göre gerçekten iyi hazırlanmış.)

İşte ne oluyorsa yazının başında sözünü ettiğim o ateş olayında oluyor ve Musa dağa gidip dönünce Tevrat’ın levhalarını getiriyor.. Kuran, Muhammed’e parça parça ve yaklaşık 23 yılda inerken aynı Allah, Musa’ya metinleri bir seferde ve levhalar üzerine yazılı halde gönderiyor.

Bu olay Kuran’da birçok surede işlenmiştir.[5] İlgili ayetlerde "Hz. Musa dağdan dönünce arkasında bıraktığı kavmi putperstlikle uğraştığı için ağabeyi Harun’a kızıyor. Onun sakalından ve boğazından tutup çekince tanrısından getirdiği levahalar elinden düşüyor." deniliyo. Ancak tefsirlerde şu da var: "Musa o levhaları yere atınca kırılıp parçalanıyorlar.."[6]

Doğru olan levhaların kırıldığıdır. Çünkü Musa o kızgınlıkla onları yere atınca/fırlatınca zaten kolay kırılabilen bir madde olan mermer parçalara ayrılmıştır. Ama tefsirlerde bu konuda farklı yorumlar bulunuyor.

Aslında olay şu: Mısır piramitleri şu an dünyanın 7 harikasından biri. Musa ve özellikle ağabeyi Harun bu kültürün insanı ve Harun çok önemli bir heykeltraş.. (Bunu Kur’an da belirtiyor.[7]) Tabii ki çöle geldiklerinde Musa uygun bir zaman kolluyor. Benim bu konuda hem Tevrat’taki bilgilerden hem de Kuran’da anlatılanlardan (ve mantığın gereği olarak da) anladığım şu: Kendisi çölde bir mermer veya maden/taş ocağına giriyor. Uzun zaman levhaları oyuyor ve üzerinde istediklerini yazıp birgün kavmine gelerek "Ey ahali.. Haberiniz olsun, ben bu levhaları Allah’tan getirdim; bunlar Allah’ın ayetleridir" diyor...

Az önce de ifade edildiği gibi dağdan dönüp ağabeyi Harun’un sakalına ve boğazına asılınca elindeki levhalar düşüp kırılıyor… Burada yine Kur’an yorumcuları arasında ihtilaflar var. Kimisi "Musa onları yere atınca çoğu kırılır ve Allah kırılan levhalarda yazılanları geri götürür", kimisi de "Üzerindeki yazıların/ayetlerin ancak çok az bir kısmı kalmıştır." gibi ilginç yorumlar yapıyor.

Bu ayetlerle ilgili tefsirlerde daha ilginç yorumlar da var; sanki gerçekten üzerinde yazılar olan levhalar yukarılardan gelmişçesine... Yorumcular ayrıca levhaların niteliği konusunda da anlaşamıyor. Kimi altından yapıldığını söylüyor kimi elmasttan.. Kimi özel olarak Cennet'ten gelmiş kıymetli maddelerden kimi de başka madenlerden söz ediyor.. Anlaşabildikleri tek konu o levhaların üzerindeki yazıları bizzat Allah'ın yazmış olduğu...

Yaklaşık 35 asır önce meydana gelen bir efsane/mit hakkında Kuran’daki bilgileri baz alarak bir özet sundum. Gerçekten bu gibi olaylar yaşanmış mı yoksa hayali bir senaryo mu, buna karışmam! Amacım Kuran’daki konuya ilişkin bilgileri okurla paylaşmak. Ancak burada şunu da eklemek isterim ki Kuran’ın Allah’ı (ki aynı zamanda Tevrat’ın Allah’ı olduğu da iddia ediliyor) "Kuran’ı parça parça gönderdim ki insanlar kolay kavrayabilsinler" şeklinde bir gerekçe belirtiyor[8]. Ama aynı Allah, Musa’nın kavmi için toplu halde ve levha şeklinde gönderiyor ayetlerini. Bu durumda "Acaba Musa zamanında insanlar daha mı zekiydi?" ya da "Allah onları Muhammed'in halkını daha çok mu önemsedi?" diye sormak icap ediyor.

Burada Tevrat’la ilgili kısa bir senaryodan söz ettim. O zaman insanlar cahil oldukları için benzer senaryolara çabuk inanılabiliyordu. İnsanlar 21. asırda bu mitolojik inanışları aştılar mı? Ne yazık ki hayır!...

Geçenlerde Türkiye’de iken "İki kişinin (Hızr/eles adında) vatandaşlardan "Cennet'te yer" vaadiyle para topladığını" duydum. Güya fazla yer kalmamış ancak 30 metrekarelik parseller mevcutmuş; bunları satıyorlarmış. Nitekim 2 müşteri bulup 10’ar bin lira karşılığında iki parsel satmayı da başarmışlar. Polis birini yakalamış, diğerini de arıyormuş.

İşte zamanımızda bile durum buyken 35 asır önce Hz. Musa zamanında insanları bir mermer taşıyla kandırmak zor olmasa gerek.



[1] Taha suresi,10. ayet

[2] Kurtubi, Bakara suresi 51. ayetin açıklamasında bunu belirtiyor

[3] Nisa suresi, 153. ayet

[4]Taberi, Bagavi, İbni Kesir, Kurtubi, Endülüsi, Muhammed Emin, Şevkani ve daha birçok müfessir, bu ayet kısmında Yahudilerin Musa’dan kitap istediklerini yazmışlardır

[5] Özellikle Bakara 51, A’raf suresi 142-145-150 ve 154. ayetleriyle Taha suresinin çoğu ayetlerinde.

[6] Suyuti, Dürrül-Mensur, Araf suresi 145, 150 ve 154. İbni Kesir, Kurtubi, Taberi ve daha birçok Kur’an yorumcusu da aynı ayetlerin tefsirlerinde bunu belirtiyorlar

[7] Taha, 88-96’ya kadarki ayetlerin tefsirleri önemli bu konuda)

[8] İsra, 106.ayet.

FORUMLARIMIZ

 

Facebook Sayfamız

facebook

Youtube Sayfamız

Youtube