Tekil Mesaj gösterimi
  #5  
Alt 01-06-2017, 09:28
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Neolotik çağın belirli döneminde, insanın henüz sığınmak, barınmak gibi zaruri ihtiyaçlarını gidermede büyük zorluklar çektiği, ve dönemin aile yapısından kaynaklı, insan çocuklarını uzun vadede annelerin yetiştirdiği, koruduğu ve yine üretkenliğin zemini toprak(dişi) olarak görüldüğü dönemlerde, hakim, egemen tanrılar karşımıza Anne sıfatıyla çıkarlar. lakin bu dönemler yerleşik hayat, insan hayatına mülkiyet(mahrum bırakma) ve böylece doğal değil siyasi güç ilişki ve çatışmalarının hayat kazandığı dönemlerde, hakimiyet Anne'den, babaya taşınmış ve tanrılar da süreçle doğru orantılı olarak değişmiş, insan bilinçaltına emreden, buyuran, otokratik bir baba figürü enjekte hale gelmiştir. ve bu süreç öyle çok sonraları değildir, örneğin Sümer, Mısır dönemlerine bakılırsa, bu geçişlerin keskinleştiği dönemler M.Ö 4.000'leri bulur, çünkü bu toplumlar köleci, mülkiyet toplumlarıdır ve artık dişi kavramı da, eril mülkiyetin, yani mülk edinebilir, sahip olunur konuma savrulmuştur.

Aziz, azize, emin, emine, kadir....

Örneğin, günümüzde pekde önemi kalmasa dahi, gündelik dilde kullanırız, güzel, yakışıklı. ya da buna benzer bir dolu deyim ifade. İslam'ın Allah'ı dişidir diyenler genelde kendi zanlarını dayanak göstermekte ve karıştırmaktadır ve o düzeyde özel durumdan genel sonuç çıkartma safsatasına girmektedir ki, söylemler tamamen anlamsızlaşmaktadır.

Ataerkil bir toplum yapısına bağlı, siyasi oluşumların, yani üst yapı kurumu olarak dinlerin, anaerkil hakim anlayışta olacağı düşüncesi, iddiası objektif olmadığı gibi destekden de yoksundur.

Eğer köleci toplumlardaki tanrı-insanın saray yaşantısı- bakılırsa, hakim, egemen olanlar(kral) erkeklerdir, kadınlar ise (kraliçe), sembolik olarak isimleri abartılmasına rağmen(kraliçe, prenses vb), pratikte hakimiyet, egemenlik, yönetim alanında saf dışıdırlar. Toplantılar, üst meclisler sadece erkeklerden oluşur ve erkeklerin aldığı kararlar kadınları da etkiler, kadınlara yetki, iktidar olgusu, mülkün sahipliği pratikte verilmediği içinde kadınlar yönetime illegal yollarla dahil olurlar, entrikalara dayalı siyaset ağır basar, buradan hareketle, elit ama hakim olan küçük efendiler(tanrılar) topluluğunun yaşam, siyaset biçimiyle dinler şekillenirken, belirli bir dönemde kadın şeytan olarak görülmeye başlanmıştır. Salt İslam değil, sözde İbrahimi dinlerin tümü kadın düşmanıdır, çünkü temellerinin atıldığı dönemler, özünde üstün tanrıların-saray- hakimiyet ve siyasetiyledir ve Adem ve ilk günah motifinde dahi sorumlu kadın olarak gösterilir.

neyse uzatmayalım, örneğin Sümer'de hakim olan Enlildir, tahtın sahipleri daima erkektir. istinai dönemlerde insan hayatında kraliçeler egemen olmuşsa bile bu istisnalar, ilgili kraliçelerin oğulların üzerindeki etkisiyledir, yani yine egemenliğin yasal koşulu erkekten geçmektedir, ya da kralın pasif olduğu geçici dönemlerdir ya da vekaletendir.

Günümüzde tanrı motifi, insan psikolojisine, henüz küçükken hakim olan baba motifidir, bilinçaltında eşleştirilen baba'dır. Yerleşik hayatla değişen aile yapısı ve erkeğin gücü, hakimiyeti ve emreden, buyuran konuma sürüklenmesi, ama bununla birlikte erkeklerin, çocuklarıyla olan ilişki ve ilgisinin artışı, bir dönemler çocuk psikolojisinde neredeyse tümünü kaplayan anne motifinin yanında, neredeyse yarı, yarıya etki edebilir bir konuma dönüşmektedir. Böylece hem insan hayatının değişimi, yerleşik hayat ve mülkiyet ve güç ilişkilerinin, dişil hakimiyetten, erile evrilmesi hemde ilgili süreçte artık hakimiyetin esas alınması, ama bununda güce dayalı, erkek egemenliğine dönüşmesi, dinleride kaçınılmaz olarak emreden, buyuran, kral baba motifine evirmiştir -ki İbrahimi dinler bunun en güzel örneğidir, orada konuşan efendi-kral, köle(kul) sahibi ve bu mülke sahipliğin temsili olarak erkektir ve ilgili dönemlerde kadınların mülk hakkı yoktur. Böylece bu dinler şunu da işler, mülkün sahibi kim ise yöneten de odur!

Eğer sözde masabaşı tarih yazını Emeviler'i ciddiye alacaksak, bu dönem tam, aşırı ataerkil bir dönemdir, zaten miras alınan Sümer, Mısır, Babil, İran inanç ve dinleri de, köleci toplumların siyasi yapısının temsili ve yansıması olarak tanrıça değil tanrı hakimiyetine sahip dinlerdir ve tanrı kral tahtında oturur, kraliçe ve prensesler ise elbette olacaktı. mülkün sahibi olarak düşünülen kraldır, ağadır, bu anlayış dişil değil, erildir, bu sebeplerle de Kur'an'da ya da bir çok lafızda Allah, eril kelimelerle ifade edilir, bazı dişil kelimelerde seçilse dahi onlar direk işaret etmek anlamında kullanılmaz, nasıl ki biz bugün erkek yakışıklı olur deriz ama erkeğinde güzelliği söz konusu olursa güzel kelimesini kullanırız, bunun gibi istisnalardır.

Sözde tek tanrıcılığa geçiş sürecinde ise ciddi bir sorun meydasna geliyor, o ana kadar onca tanrı, tanrıça ve ilintili eril, dişil semboller, nasıl olacaktı da bir tanrıda birleştirilecekti?

Bir diğer konuda islamın hilal kullanıyor olması(ilgili coğrafyalarda ve evvel dönemlerde, her zaman hilali temsil etmez, boğayı, iktidarı(boynuz) temsil eder), Ay ilgili coğrafyada, eril bir semboldür...

Neden Ay? Çünkü çöl sıcağının hakim olduğu bölgelerde, hayat gecedir, tarım, hayvanclık, seyahat vs, yine dönüp, dolaşıp insan toplumlarının yaşam biçimine varırız, yani insanlar nasıl yaşadıysa, tanrı senaryo-kurgularını da doğru orantılı üfürdüler ve eğer Ay'ı yüceltmeselerdi, gecenin sağladığı yaşam olanağından mahrum kalabilirlerdi, zira Ay, karanlıkta fener gibi, değerlenir, olmasaydı ne yapardık ..... ?

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla