Tekil Mesaj gösterimi
  #6  
Alt 26-09-2009, 00:32
Paolo Paolo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 05 Dec 2008
Mesajlar: 1.622
Paolo - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

İsa Mesih yaşamıştır.Yeni Ahit 1.asırdan itibaren vardı.Haşa Rabbin ilişki kurduğunu kim söyledi?Mesih İsa ruhsal anlamda Allahın Oğludur.Sizin anladığınız anladma değil.


İsa gerçekten yaşadı mı? İsa Mesih’in yaşadığına ilişkin tarihi kanıtlar var mı?




Soru: İsa gerçekten yaşadı mı? İsa Mesih’in yaşadığına ilişkin tarihi kanıtlar var mı?

Yanıt:
Bu soru sorulduğunda soran kişi genellikle “Yani, Kutsal Kitap’ın dışında demek istiyorum” gibi ifadeler ekliyor. Oysa İncil’in tarihsel kanıtlar için kaynak olamadığı düşüncesine katılmıyoruz. İncil’de İsa Mesih’le ilgili yüzlerce referans var. İncil’in ikinci yüzyılda, yani İsa’nın ölümünden yüzden fazla yıl sonra, yazıldığını iddia edenler var. Bu böyle olsa bile (kaldı ki, o düşünceyi zaten kesinlikle reddediyoruz), eski tarih kanıtları bağlamında, adı geçen olaylardan ikiyüz yıldan daha az bir zaman sonra kaleme alınan yazılar, son derece güvenilir kanıtlar sayılıyor. Üstelik, hristiyan olsunlar olmasınlar, bilim adamlarının büyük çoğunluğu, Pavlus’un mektupları (hiç değilse onların bazıları) birinci yüzyılının ortasında, yani İsa’nın ölümünden en fazla 40 yıl sonra, yazıldığını kabul ediyorlar. Eski el yazıları ölçüsünde bu, milattan sonra birinci yüzyılında İsrail’de İsa adında bir adamın yaşadığına dair, son derece güçlü bir kanıttır.

Dikkat edilmesi gereken başka bir nokta şudur: M.S. 70 yılında Romalılar, Kudüs kentini ve İsrail’in çoğunu işgal edip yok ettiler, nüfusunu da kılıçtan geçirdiler. Bütün kentler ateşe verilerek yerle bir edildi. Durum böyle iken, birçok tarihsel kanıtların da imha edildiğine şaşmamalıyız. Büyük olasılıkla İsa’nın yaşadığını kanıtlayabilen birçok göz şahitleri de öldürüldü. Bütün bunlar birinci el tanıklıkların az olmasına sebeptir.

İsa’nın hizmeti büyük ölçüde Roma Emperatorluğunun geri kalmış bir taşra bölgesinde bulunan önemsiz bir kasabaya sınırlı olduğunu da göz önünde bulundursak, Hristiyanlıkla ilgili olmayan kaynaklardan şaşılacak kadar çok bilgi alınılabilir. İsa hakkında en önemli tarihsel kaynakların arasında şunlar var:

Birinci yüzyılda yaşamış olan ve eski zamanlarının güvenilir tarihçilerinden sayılan Romalı Tasitus, yazılarında ‘batıl inançlarına’ sahip olan “Hristiyanlar”dan söz ediyor (adları da, asıl eski Yunanca bir söz olan ‘Hristos’un Latince hali ‘Hristus’tan gelmiştir). O Hristus’un da emperator Tiberyus’un zamanında valilik yapmış olan Pontuslu Pilatus’un altında acı cektiğini söylüyor. Emperator Hadrian’ın başsekreteri olan Suetonius, ‘Hrestus’ (ya da Hristus) adında bir adamın birinci yüzyılda yaşadığını yazdı (Annali 15,44).

En ünlü Yahudi tarihçi Flavyus Yosefus’tur. ‘Kronikler’ adlı eserinde Yakup’tan söz ederken, onun “Mesih denilen İsa’nın kardeşi” olduğunu söylüyor. Aynı eserde bulunan 18:3 numaralı paragraf uzun tartışmalara sebep olmuştur: “O zamanlarda İsa adında bilge bir adam vardı (ki, ona adam demek yerinde mi, değil mi bile tartışılıyor). Çünkü şaşılacak işleri yapan biriydi... Mesih oydu... Onlara üçüncü gün yeniden diri olarak göründü. Allahtan gelen peygamberler zaten onun hakkında bunu ve bunun gibi daha on binlerce şey önceden bildirmişlerdi”. Aynı paragrafın başka bir versiyonu şöyle: “O günlerde İsa adında bilge bir adam vardı. Davranışı çok güzeldi ve erdemli biri olarak tanındı. Yahudilerden ve başka milletlerden birçok kişi onun öğrencisi oldu. Pilatus onu çarmıhta öldürülmek üzere idam etti. Oysa müridleri onu izlemekten vazgeçmediler. Çarmıha gerilmesinden üç gün sonra kendilerine göründüğüne ve hayatta olduğunu anlattılar. Ona göre, belki de peygamberlerin mucizeler atfettiği Mesih oydu.”

Yulyus Afrikanus, İsa Mesih’in çarmıha gerilmesinde baş gösteren karanlığı tartışırken, tarihçi Tallus’tan alıntı yapıyor (‘Baki Yazılar’, 18).

Genç Plini, ‘Mektuplar’ adlı eserinde, paragraf 10:96, en eski Hristiyan tapınma uygulamalarından söz ediyor. Hristiyanların İsa’ya Tanrı olarak ibadet ettikleri ve ahlaka çok önem verdiklerini söylüyor; her hafta kutlanan yemek paylaşımı ve Rabbin Sofrası ayinine de değiniyor.

Yahudilerin önemli bir eseri olan Babil Talmudu, ‘Sanhedrin 43a’ numaralı makalesinde, İsa’nın Fısıh Bayramı’nın arifesinde çarmıhta öldürüldüğünü tasdik ediyor, İsa’nın düşmanları tarafından büyücülük yapmak ve Yahudileri dinlerinden döndürmekle suçlandığını da kaydediyor.

Samosatalı Luçyan ikinci yüzyılda yaşamış olan bir Grek yazardır. İsa’nın Hristiyanlar tarafından tapıldığını, yeni öğretiler yaydığını ve onların uğruna çarmıhta öldürüldüğünü kabul ediyor. İsa’nın öğretilerinin arasında imanlılarının birbirlerini kardeş saymaları ve tövbe edip bütün başka tanrıları reddetmenin önemi de yer alıyor. Hristiyanların İsa’nın geri braktığı yasalarına uygun yaşadıklarını, kendilerini ölümsüz saydıklarını söylüyor. Ölümden korkmamak, gönüllü fedakar olmak ve maddi şeylerden feragat etmek özyapılarında bulunduğunu da vurguluyor.

Mara Bar-Serapyon, İsa’nın bilge ve erdemli bir adam olarak tanındığı, birçokları tarafından İsrail’in kralı sayıldığı, Yahudiler tarafından öldürüldüğü ve müritlerinin öğretilerinde yaşamakta olduğunu tasdik ediyor.

Sonra, Gnostik yazarların tüm eserleri de mevcuttur: ‘Hakikat İncili’, ‘Yuhanna Apokrifi’, ‘Tomas İncili’, ‘Diriliş hakkında İnceleme’ v.s. Bunların hepsi de İsa’dan söz ediyorlar.

Hatta, İncil’in özü olan İsa’nın müjdesi, hristiyan olmayan erken kaynaklardan adeta yeniden oluşturulabilir: İsa’ya Mesih denildi (Yosefus), İsa “büyücülük” (= mucize) yaptı, İsrail halkına yeni öğretiler sundu, onların yüzünden Yahudiye ilinde (Tasıtus) Fısıh Bayramında idam edildi (Babil Talmudu), fakat Tanrı olduğunu ve tekrar döneceğini iddia etti (Eliezar). Öğrencileri buna iman edip ona Tanrı olarak taptılar (Genç Plini).

Sonuç olarak, hem hristiyan hem de hristiyan olmayan kaynaklara bakarak, İsa Mesih’in yaşadığına dair kesin kanıtlar bulunduğu kanısındayız. Milattan sonra birinci yüzyılda, İsa’nın 12 havarisi dahil, binlerce hristiyanların hayatlarını seve seve feda edip öldürülmeye razı geldiler. İsa Mesih’in gerçekten yaşamış olduğuna en büyük delil, belki de budur. Kişi gerçek saydığı bir şey için ölebilir, ama kimse bir şeyin yalan olduğunu bilerek onun uğruna ölmez.
Alıntı ile Cevapla