Faiz haram mı? Ülkeyi soymak-soydurmak helal mi?

[vgm.1]

Bütçe görüşmelerinin son günü CHP adına konuşan İlhan Kesici çok gerçekçi ama o oranda da çarpıcı bir konuşma yaptı.

AKP’liler başlarını kuma gömdükleri için İlhan Kesici’nin yaptığı şu gerçekçi saptamalardan hiçbirinden hoşlanmadılar:

"2002-2007 arasında Türkiye’nin ödediği faiz tam 184 milyar dolar.

Türkiye yüzde 17.21 ile dünyada verilen en yüksek faizi ödüyor.

Büyüme hızı düşüyor, enflasyon ise yükseliyor.

2002’de toplam borç 218 milyar dolarken bu oran 2007’de 436 milyar dolar oldu. Bu borcun tamamını bu iktidar yaptı.

Cari açık tehlike sınırını çoktan aştı. Dış ticaret açığı 65 milyar doları buldu.

Bu ekonomik açıdan sürdürülebilir bir durum değildir." Tufan Türenç'in yazısından alıntı.




"SEKİZ ÜLKEYE DİKKAT

IMF aralarında Brezilya, Rusya, Macaristan, Güney Afrika, Polonya’nın da yer aldığı sekiz ülkeyi sıralıyor.

Ekonomik krize en yakın ülkeler.

Hiç hoş bir senaryo değil. Ne yazık ki, IMF bu sekiz ülke arasına Türkiye’yi de katıyor. 2001’den beri üzerine titrediği Türkiye’yi, şimdi kırılgan ilan ediyor.

Neden? Ekonomik gerekçeler gösteriyor. Döviz rezervlerinin kısa dönemli borçlara oranı, cari işlemler açığının milli gelire oranı, kamu borçlarının milli gelire oranı, özel sektöre açılan kredilerin milli gelire oranı gibi. Bunların hepsi yüksek. Hastalıklı bir ekonominin göstergeleri. Bunları ve daha başka gerekçeleri sıraladıktan sonra, dünyaya dönüyor, Türkiye’ye dikkat edin, diyor." Yalçın Doğan'ın yazısından alıntı.

Saygılarımla;

[vgm.1]

Türkiye IMF'i kayıtsız, şartsız dinledi, politikalarını uyguladı ve 184 milyar dolar faiz ödedi. Şimdi de gene aynı IMF tarafından riskli ülke ilan edildi. Bunu anlayan bana da anlatsın. Ve bu faiz kendisini müslümanlıkla ifade eden bir iktidar tarafından bize yani halka ödettirildi.

Şimdi gene büyük bir hızla *türban konusu gündeme getirilecektir "yani, cambaza bak cambaza".
Bu türban ne zaman gündeme gelse, benim aklımada bir Anadolu deyişi geliyor;
Bu iktidar için söylenecek en güzel söz.

Bizim kız, bizden kaçar
Başını örtüp ..........ü açar.

Bundan anlaşılacağı üzre herhalde başımızı örteceğiz, fakat IMF'e faiz ödemeye devam edeceğiz.

Saygılarımla;

[aydoe]

Borçla büyüyen,borcunu borçla ödeyen,5 yılda borcunu ikiye katlayan ,her yıl 50-60 milyar dolar
dış ticaret açığı veren bir ekonomi krizede girer,batağada gider.
Bu gidişatı görmeyen ,başları örtmeye ve örttürmeye uğraşanlar bence göz ve kulakları örttürseler,ya da deve kuşu gibi kafaları kuma gömseler daha iyi olur.
AB diye tutturmuşuz ,Amerikanın finosu M.Ali Birand kurtuluşumuz Ab ye girmek demiş!
Biz AB 'ye girecek ekonomik düzeye ve demokratik yapıya gelebilirsek, AB ye girip girmememizin hiç önemi kalmaz,bizim tercihimiz haline gelir.
Burda görülmeyen AB sevdasına ,IMF reçeteleriyle Türkiye açık pazar haline getirilmiş,dışa bağımlı ,ithalata dayalı ucuz kur politikasıyla sanayimiz yabancılara geçmekte,ekonomimiz yabancı sermayenin yönetimine girmektedir.
Tarım ve hayvancılığımız yok edilmekte ,gıdada da dışa bağımlı hale gelmekteyiz.
Aldıklarımıza karşılık kapütilasyonları kabul etmekte ,topraklarımızı,kar eden kuruluşlarımızı,finans ,iletişim,enerji oluşumlarımızı yabancı sermayeye teslim etmekteyiz.
Kendi ülkemizde uluslararası sermayenin köleleri haline getirileceğiz.
Bu ekonomi sürdürülemez,bir an önce milli ekonomi modeline dönülmeli,ithalat azaltılarak ,ürettiğini tüketen ve ihraç eden bir ülke durumuna girmeliyiz.
Bu tüketim ekonomisi durdurulmalı,yokluk çekeceksek çekelim,dilencilik yapmaktansa aç gezelim , başımız dik olsun.
Saygılar,sevgiler

[aydoe]

Bir gariban arasıra akşamları bir kafe-restorana gidiyor,iki bira içiyor parası olursa birde fıstık söylüyor.
Restoranda her akşam 15-20 kişilik bir masada aynı insanlar yiyip içmekteler.
Masaları çok zengin ,özeniyor,beni de bu masaya alsalar diye düşünüyor,uzaktan onlara selam veriyor her gittiğinde.
Bir akşam garsona ya bende bir akşam abilerin masasında oturabilsem diyor.
Garson abi onların hesabı kabarık sen kalkamazsın altından,sonra herkesi oturtmuyorlar masalarına diyor.
Ne yapmalıyım diyor bizim garip.Garson abi bak diyor bunlar zengin,kimi petrolcü,kimi bankacı,kimi kaçakçı,silah tüccarı,fabrikatör,komprador abi bunlar diyor.
Garip düşünüyor ,ben diyor o masaya oturup, onların yiyebildiklerinden yemek içebildiklerinden içmek ,onlar gibi bir masaya sahip olmak istiyorum.Ne yapmalıyım günaşırı iki bira fıstık parasıyla böyle masalara oturulmuyor,bende gelmeyeyim buraya,daha çok çalışayım parayı tutup birikim sağlayıp,yeni işler yapayım biraz sabırla bir müddet sonra kendime bir masa kurabilir duruma geleyim der.
Garip çok çalışır,para harcamaz birkaç yıl içinde biraz parası olur,parasını iyi değerlendirir ,kısa sürede kurduğu işletmeyi büyütür.Kendi işinin patronu olmuştur,çok çalışmakta,aklıyla yaşamakta,tasarruf etmekte ve işleri günden güne büyümektedir.
Bir gün iş münasebetiyle bir iş arkadaşını akşam yıllar önce gitmekte olduğu restorana yemeğe götürür.
Çok büyük güzel,mükellef bir masa kurdurur,masasında her şey vardır.
Gecenin ilerleyen saatlerinde garson ,eski garibimizin masasına,kompradorların masasından yollanan bir ikram getirir ve kendisine komprador masasındakilerin selamı olduğunu,uzun zamandır göremediklerinden ,onu özlemiş olduklarını arasıra gelmesini ,onların masasına şeref vermelerini beklediklerini iletir.
Eski Garip teşekkür eder,selamlarını iletmesini,müsait olursa bir akşam onlarla birlikte olabileceğini,işlerinin yoğun olduğunu iletmesini rica edip selamlarını yollar.
Garip artık herşeye sahiptir,o masaya oturmak veya oturmamak onun tercihidir.
O masadakileri ve daha fazlasını alıp,istediği gibi yiyip içebilmektedir.

Saygılar,sevgiler

Turkiye'nin AB'ye girmesi gibi birsey sozkonusu olamaz. Bunun sebebi ise, turk olmamiz, baska olmamiz. AB musluman ve asyali bir toplumun, batiliya benzemesine tahammul edemez. Bati, bir batili (turist, asker, vs) gorunce cocuklarin arkasina biriktigi, az para ile cok sefa surulebilen, surekli karmasa icinde olan ve batinin yardimina bagimli bir Turkiye gormek istiyor. Bizim insanlarimiz siraya gececek, bir batili kadin onlara sirayla asi yapacak. Sonra TV'de bu goruntuleri yayinlayip, "yahu biz olmasak dunyanin hali ne olurdu" diye keyiflenecekler. Ucuz is gucu saglayip, bu (65-70) cabuk olen halki calistirarak, uzun yasayan (85-95) emeklilerini odeyecekler. Ben bu adamlarin cigerini biliyorum artik.

AB'ye yeni alinan ulkelerin hepsinden daha iyi bir ekonomiye sahip Turkiye. Polis'in biraz adam edilmesi ve hukumdar degil hizmetli oldugunun hatirlatilmasi, Turkiye'yi bircok ulkeden demokratik hale getirdi, son yillarda polisler hakkindaki gozlemlerim olumludur. Bir ornek vereyim, Bulgaristan'da bankalarin borcunu odemeyenlere karsi bodyguard uygulamasi var. Bankaya borcunu odeyemeyenler DOVULUYOR. Duydugumda cok sasirdim, ama asil sasirdigim bunun tamamen yasal olmasi ve bu yasalar AB'ye girince degistirilmemis. Bulgaristan AB'ye uye, ustelik AB'nin standartlarina gelmeden, onun yedigini yemeden ve icmeden. Girdigi yil, hem ic hem dis borclari kapatildi, baya bir para akitildi. Asgari ucret 90 euro idi, AB bunu 400'e yukseltti. Yani ne Turkiye'nin ekonomik durumu, ne baska durumu AB'ye engel degil. Engel olan tek sey, bizim inatla ve israrla 3, dunya ulkesi olmamamiz ve bir batili gibi yasamamiz, hem de dogru anlamda. Yanlis anlamda batililasmayi ikinci paragrafta acikladim.

Bunun yanisira, AB hep AB'ydi, adi Shengen idi. Simdi Dogu Avrupa'nin AB'ye katilmasinda gudulen amac, artan ve kontrolden cikma sinyalleri veren musluman azinliklari, hristiyan Dogu Avrupa azinliklari ile dengelemektir. AB'ye yeni giren Dogu Avrupa ulkelerinde de garip durumlar gozledim. Birincisi kendi bayraklarindan cok AB bayragi goruluyor, ikincisi ise toplumun asir *derecede tuketime yonelmis olmasi. Gencler batili genclere benzemek icin tum paralarini kiyafetlere, cep telefonlarina veriyorlar. Ustelik eger bir Nike ayakkabinin fiyati, Turkiye'deki veya diger bir Dogu Avrupa ulkesindeki kadar yuksek olsaydi, o batili genc de o ayakkabiyi giyemeyecekti.

Polonya: 400 euro asgari ucret, bir cift ayakkabi 140 euro
Belcika: 1100 euro asgari ucret, ayni cift ayakkabi 15 euro

Bu fiyatlardaki dengesizligin sebebini, Bati Avrupa'nin pazarlama teknikleri ile ilgili bir baslik actigim zaman uzun uzun aciklayacagim.

Ben Avrupa'da yasiyorum ve TV'lerde, gazetelerde, devletin denetimi ve onayi ile (belki de emri) Turkiye'ye karsi asiri bir karalama kampanyasi var. Bu kampanya, Turkiye AB uyeligi icin hamle yaptikca daha da artiyor. Dogal olarak insanlarda (turkler dahil) buna bagli olarak bir onyargi sozkonusu. Lakin Turkiye Avrupa'da yapilan bir ankette en sevilmeyen ulke secildi. Boyle bir ankete ne gerek vardi, bir insan bir ulkeyi nasil sevmez. Mesela ben Suriye'yi nasil sevmem, veya severim.

Fazla uzatmayacagim, Turkiye kivamina getirilmistir. Bu kivama getirme calismasi, Hindistan'in basina gelen gibi, cok uzun soluklu ve zahmeli bir calisma olmustur. Bu noktadan sonra tek umudumuz batinin yikilmasi ve bircok ulkenin yasal anlamda varolan bagimsizliklarina gercek anlamda da kavusmasi.

spartacus gibi boluk porcuk yazmisim

[aydoe]

Şimdi ben düşündüm de peygamberimizin sünneti diye bir kaç eş daha alayım,hatta bir kaç cariye ve üç beş köle edineyim ,ne dersiniz?
Sizleri bilmem ama ulema şöyle diyecektir; o zamanın şartlarında yaşanan şeylerdi,zaman içinde
bunlar iyiydi,şimdi ise bunların uygulanması gerekmez.
O zaman örtünmekte gerekmez ,kara çarşafa girilmez,türban da gerekmez.
Saygılar,sevgiler

[vartor]

Guzel bir ornek, islerine gelen allahin sozu, gelmeyen mazide kalmis oluyor. Kendini kandirmanin bundan alasi olur mu? En basit muhakemeyi yapmaktan aciz mi kiliyor insani bu iman denilen meret?

[aydoe]

Din baronları türedi
Dini kullanarak devleti *ele geçirmek ve dinci oligarşiyle iktidar olmak amacındalar.
Başımızı örteceğiz ama totomuz açıkta umurunda değil adamların.
En iyi ben pazarlarım ,satarım deyip geziyor.Satacak bir şey kalmayınca ne yapacak,herhalde duaya başlayacak!

saygılar,sevgiler