Velhelebe´isimli üyeden Alıntı
Doğru ile doğruculuk farklı biliyorum. Benim kastım zaten doğruların peşinden koşan kişi. Bilginin peşinden koşana filozof diyorsak buna ne diyeceğiz? Seni kırmayalım doğrucu olmasın. Maymun mu diyelim
|
İstiyorsan diyebilirsin, madem doğruculuk salt bir yakıştırma ve içi boş, paşa gönlün bilir.
Filozof da bilginin peşinden koşan demek değildir, filozof bilgi edinme peşinde koşan dersen bir nebze anlamlı olur, doğrusu bilgi edinme çabasında olandır, şu "
peşinden koşmak" argümanından bir türlü kurtulamadık değil mi? İlla bir şeylerin peşinden koşacaksın, illa kişiliğini bir yerlere kondurmak için kendine bir dolu yakıştırma, kimliklendirme amacına sahip olacaksın, filozof ve bilge bir şeylerin peşinden koşmayandır.
Velhelebe´isimli üyeden Alıntı
Bir de sunulan iddialar, bilgiler söz konusu oluyor. Onlar yanlış aha doğrusu bu zemininden söz ediyorum. Benim zemimim biraz halkla ilişkiler sayılabilir.
|
Evet kişisel, subjektif ve buradan bir öğreti çıkmaz, hasılı başta söylediğime geliriz, ideolojiktir. İçi doldurulamaz, içi doldurulabilir şeyler açısından "culuk" anlam ifade eder, ama salt subjektif, muğlak yakıştırmaların culuğu anlam taşımaz -inanç hariç!, inançlar tam da böyle anlam kazanır-, ama kişi kendisine dilediğini yakıştırabilir ve kişiyi bağlar-öğretisi de yolu da olmaz-
Ortaçağda yaşasaydın dünyanın düz olduğunu savunurdun. Çünkü sen doğrucusun... Galileo'yu hapsedenler de sapına kadar doğrucu idi, bir yoldan gitmek, ama doğru olduğunu iddia eden yoldan gitmek gibi bir saplantısı vardı. Göbeğiniz, Galileo ile birlikte mi kesildi?. sen doğrucusun, Tanrı dünya düz demiş ise bu doğrudur, çünkü tanrı'dan daha iyisini bilecek değilsin. Hasılı o zamanın doğrusu düz, yanlışı ise yuvarlaktır. Gerçek ise daha başkadır, neye inandığının ve kendine neyi yakıştırdığının zerre belirleyiciliği olmaz.
Şimdi musluk suyu kaç derecede kaynar? Deniz suyu kaç derecede, sence hangisi doğrudur? peki deniz seviyesindeki bir saf su, kaç derecede, 3.000 metre yükseklikte bir dağın zirvesinde kaç derecede kaynar? Gerçekçi olmak açısında -bir kimliklendirme söylemi olarak kullanılmadığı sürece- çok derin bir sorun olmasa da, doğruculuk gibi bir iddiası yoktur, gerçek ne ise kabul odur. Tüm bu "çilikler, culuklar" ideolojiktir ve bilginin nesnesi değillerdir. Doğru-yanlış mefhumu ise yorum sonrası zeminde açığa çıkar ve bu da yine koşullara göre değişir. Orada kimin doğru olduğu değil, neyin nasıl doğrulandığı önemlidir ve burada doğrulamak-yanlışlamak yöntem olarak anlam kazanır, ideolojik bir taraf belirtimi amacı taşımaz.
Ben hayatım boyunca hiç kimseye
gerçekçi ol, doğrucu ol ona göre değerlendir demedim, demem de, söylediğim şey basit ve yeterlidir "
dürüst ol"...
Sonuç itibariyle başa geldik, doğruculuğun ideolojik-siyasi, kendine dilediğin yakıştırmayı yapabilirsin, şu anda bu başlıkta yaptığım vakit kaybı. paşa gönlün bilir, dilediğin gibi inanabilirsin, buradan bir şey çıkmaz.