Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Konu-dışı

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 01-09-2022, 18:17
Pasteur Pasteur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 06 Jul 2021
Mesajlar: 601
Standart

1-Sizin ne önceden müslüman olduğunuza inanıyorum. Ne de, daha önce dinden çıkıp ateist olduğunuza. Kendinizce, forumu trollemeye geldiğiniz kanısındaym.



Bilimi rehber edinen kişiler, müslüman olamaz. Misal, Yıldızların "en yakın göğü süsleyen lambalar" olmasını bırakın, "şeytanlara atılan cisim" olduğunu iddia eden bir kitaba inanan, bilimle hareket ediyor, çelişmiyoruz diyorsa, o kişinin yalancı/sahtekar olduğu, su götürmez bir gerçektir. İstediğiniz kadar aksini inkar edin. Sizin yolunuzu burada yiyecek ateist olsun sanmıyorum.





2- Yukarıda ahlaktan bahsedip kendi kafanıza sıkmışsınız, "evlatlığının eşini nikahla koynuna almayı" ahlak içi gören bir dünya. Yetimleri büyütüp nikahlamayı ahlak içi bulan bir dünya anlayışı da gene bulamazsınız. Türkiye' de ki tatlı su müslümanlarının hayal dünyalarında oluşturdukları, süsleyip püsleyip ambalajla millete satmaya çalıştıkları islam ile gerçek tarih-kuran-sünnet verilerine dayalı islam örtüşmez. Sanırım siz de bu ılımlı bidatcılardansınız!. Lafla müslüman olunuyorsa, ben de uzaylı tanrıy(d)ım. Sizi de ben yarattım. Bütün güçlerimi, sihirli değneğimi bırakıp sonra fani olarak aranıza yerleştim. Var mı itirazınız. Hepiniz "inkarcısınız". Kendime dağa taşa, ejderhalara, dinazorlara andolsun ki; Beni inkar edenler "herotic" dirler...
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 05-09-2022, 20:23
Kozmik Perspektif Kozmik Perspektif isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 10 Nov 2012
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 472
Standart

Pasteur´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
1-Sizin ne önceden müslüman olduğunuza inanıyorum. Ne de, daha önce dinden çıkıp ateist olduğunuza. Kendinizce, forumu trollemeye geldiğiniz kanısındaym.
Siz bilirsiniz. Ben diyeceğimi dedim.

Pasteur´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bilimi rehber edinen kişiler, müslüman olamaz. Misal, Yıldızların "en yakın göğü süsleyen lambalar" olmasını bırakın, "şeytanlara atılan cisim" olduğunu iddia eden bir kitaba inanan, bilimle hareket ediyor, çelişmiyoruz diyorsa, o kişinin yalancı/sahtekar olduğu, su götürmez bir gerçektir. İstediğiniz kadar aksini inkar edin. Sizin yolunuzu burada yiyecek ateist olsun sanmıyorum.
Ayetleri düz, motomot okumak yerine nasıl tefsir edildiğine, başka ayetlerde nasıl geçtiğine bakmak lazım ki doğru anlayalım.

Sözünü ettiğiniz ayet Mülk Suresi 5. ayet. Fakat bu ayette yıldızları şeytanlara atıyoruz demiyor. Ya da kuyruklu yıldızlar şeytanlara atılan taşlardır demiyor. Yıldızları şeytanlara taşlama/ kovma birimleri yaptık giyor. Bu ayette yıldız için geçen kelime "misbah"tır, yani lamba/ ışık yayan şey. "Onları" (aydınlatıcı nesneleri) kelimesine atıfta bulunan cealnâhâ ya da "yaptık" kelimesinden sonra gelen kelime onları doğrudan "şeytanlara" atmak için kullandı anlamına gelmez, daha ziyade "onlardan" bu "şeytanlara" atmak için bir şey yaptı anlamına gelir. Kayan yıldız ifadesi aslında atmosfere çok yüksek hızla girip yanan gök taşlarının halk dilindeki karşılığı. İnsanlar genellikle göktaşlarını yıldızlarla karıştırırlar. Bazı çevirmenler bu satırın göktaşlarına atıfta bulunduğunu düşünmüş olabilirler, ancak meteorlar "kandil" olarak kabul edilecek kadar uzun süre havada kalıp "gökleri/gece göğünü güzelleştirmezler." Öyleyse başka bir şey kastedilmiş olmalıdır. Onun da ne olduğu diğer ayetlerde ortaya çıkıyor. Kur'an'da üç yerde (Hicr 18, Saffat 10, Cin 9) şeytanlara atılanların şihâb olduğunu belirtilir. Şihab ise Arapça'da ışık, yanan ateşin kıvılcımları anlamlarına gelir. Güneşimiz gibi yıldızlar da astronotlara ve uzay araçlarına zarar verebilecek mermiler olan kozmik ışınlar ve diğer radyasyonları yayarlar. Bu nedenle, radyasyon veya buna benzer ışınların gerçekten de burada tanımlanan mermiler olabileceğini düşünmek mantıksız değildir. Eski müfessirlerden Fahreddin Er-Razi de Tefsir-i Kebir'inde bu ayetinde tefsirini yaparken şöyle der: "Şeytanları taşlamanın anlamının, onların, o şeytanları yıldızların kütleleriyle taşlamak değildir. Tam aksine o yıldızlardan şeytanlara atılan birer ateş parçası ayrılmış olabilir. İşte bu alev parçası, 'şihâb' adını alır. Bu ise, ateşten alınan bir parçadır. Dolayısıyla da ateş, yine devam etmektedir." Bu bilgiler ışığında şeytanların taşlanması olayını yıldızlardan yayılan şihablar yoluyla Dünya'nın dışına çıkmalarının engellenmesi şeklinde anlamak mümkündür. Bu ayetle ilgili yapılacak başka muhtemel yorumlar da olabilir. En doğrusunu Allah bilir.

Pasteur´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
2- Yukarıda ahlaktan bahsedip kendi kafanıza sıkmışsınız, "evlatlığının eşini nikahla koynuna almayı" ahlak içi gören bir dünya. Yetimleri büyütüp nikahlamayı ahlak içi bulan bir dünya anlayışı da gene bulamazsınız.
Bana göre de Tanrı'yı reddedip iyilik, kötülük, güzellik, çirkinlik gibi değer yargılarına sahip olan bir ateist kendi kafasına sıkmıştır. Dine inanan birinin en azından söylediği şeyleri (ahlakî bulun ya da bulmayın) dayandırabileceği bir referans noktası var, bir iç tutarlılığı var, peki ateistin neyi var? Hiçbir şeyi.

Pasteur´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Türkiye' de ki tatlı su müslümanlarının hayal dünyalarında oluşturdukları, süsleyip püsleyip ambalajla millete satmaya çalıştıkları islam ile gerçek tarih-kuran-sünnet verilerine dayalı islam örtüşmez. Sanırım siz de bu ılımlı bidatcılardansınız!.
Hayır Sünniyim.

İslam'a dönmüş eski bir ateist
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 10-09-2022, 14:41
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Kozmik Perspektif´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bana göre de Tanrı'yı reddedip iyilik, kötülük, güzellik, çirkinlik gibi değer yargılarına sahip olan bir ateist kendi kafasına sıkmıştır. Dine inanan birinin en azından söylediği şeyleri (ahlakî bulun ya da bulmayın) dayandırabileceği bir referans noktası var, bir iç tutarlılığı var, peki ateistin neyi var? Hiçbir şeyi.

"ahlakın Tanrı dışında bir gerekçesi olması lazım. Ama hangi gerekçe olursa olsun bunlar insanmerkezcil ve subjektif değerler olarak kalacaktır. Çünkü ahlakın mutlak bir temeli yok. Ancak bu ahlaki normların gereksizliği ve orman kanunlarını uygulayabileceğimiz anlamına gelmiyor. Ahlak kaynağını toplumdan ve insan doğasından ve onun davranışlarından alır. Ateistler de sosyal şartlardan ve insani güdülerden izole edilmiş varlıklar olmadıkları için doğal olarak normatif ahlaki çatı oluşturacaklardır"

"Tanrı ahlakı sağlar, ahlak Tanrı'dan gelir." Oysa bu döngüsel muhakeme hiçbir şeyi çözmez. Eğer "Tanrı türetir ahlakı + ahlak gelir Tanrı'dan" formülü doğruysa o zaman Tanrı'nın ahlakı nereden geliyor? Örneğin tecavüzün kötü bir şey olduğunu ve yardımlaşmanın iyi bir şey olduğunu nasıl keşfetti?"

Birazda kendinle tartış bakalım.

Kendine aracıda bulmuşsun . Hayal hanem
Hayali)
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 12-09-2022, 20:54
Kozmik Perspektif Kozmik Perspektif isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 10 Nov 2012
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 472
Standart

ilahimasal´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
"ahlakın Tanrı dışında bir gerekçesi olması lazım. Ama hangi gerekçe olursa olsun bunlar insanmerkezcil ve subjektif değerler olarak kalacaktır. Çünkü ahlakın mutlak bir temeli yok. Ancak bu ahlaki normların gereksizliği ve orman kanunlarını uygulayabileceğimiz anlamına gelmiyor. Ahlak kaynağını toplumdan ve insan doğasından ve onun davranışlarından alır. Ateistler de sosyal şartlardan ve insani güdülerden izole edilmiş varlıklar olmadıkları için doğal olarak normatif ahlaki çatı oluşturacaklardır"

"Tanrı ahlakı sağlar, ahlak Tanrı'dan gelir." Oysa bu döngüsel muhakeme hiçbir şeyi çözmez. Eğer "Tanrı türetir ahlakı + ahlak gelir Tanrı'dan" formülü doğruysa o zaman Tanrı'nın ahlakı nereden geliyor? Örneğin tecavüzün kötü bir şey olduğunu ve yardımlaşmanın iyi bir şey olduğunu nasıl keşfetti?"

Birazda kendinle tartış bakalım.
Sağ olun, ben tartıştım da geldim .

Sadece sonuncusuna değineyim. Aslında döngüsel mantık yok, tanım var. İyilik, adalet, merhamet gibi özellikleri onun doğasının bir parçası olarak tanımlıyoruz. Tanrı'yı mükemmel varlık olarak düşünüyorsak iyi olması mantıksal zorunluluktur. Tanrı'nın yaratılmamış olması da mantıksal bir zorunluluk olduğuna göre Tanrı'nın ahlakının kaynağı nedir, Tanrı'nın doğası nereden geldi gibi sorular anlamsızdır. Ahlakı Tanrı'nın doğasıyla açıklamak da döngüsel bir muhakeme değildir. Çünkü ilk olarak yaptığımız şey ahlakî sezgilerimize bakmak ve bunların zamandan ve mekandan bağımsız olduğunu kavramak. İyiliğin/ahlakın ne olduğunu Tanrı kavramı olmaksızın doğuştan gelen sezgilerimiz aracılığıyla anlayabiliyoruz. Buna paralel olarak metafizik akıl yürütmeden, her şeyin ilk nedeni olan bir varlığın, yaratılmamış bir yaratıcının, her yönden mükemmel bir varlığın olması gerektiği sonucuna varırız. Ahlakî iyiliğin bir mükemmellik olduğunu düşünürüz. Tüm mükemmellikler Tanrı'da mevcut olduğundan, bu İlk Neden'in de ahlaken iyi olması gerektiğe hükmederiz. Allah'ın eylemleri keyfi midir yoksa buna zorlanır mı meselesine gelince; Allah iyi veya kötü olduğunu bildirdiği için ameller iyi veya kötüdür ve Allah'ın fiilleri her zaman O'nun sonsuz hikmet ve ilmine dayanır; yarattıklarıyla ilişkilerini kendi belirlediği ilkeler doğrultusunda düzenleyip gerçekleştirir, haricî bir otoritenin baskı ve yönlendirmesine göre değil. Yani ne bir keyfîlik ne de dışsal bir kaynaktan gelme durumu söz konusu. İslam'da bu soru kelam alimlerince tartışılmış; Eş'arî kelamcılar ilahî öznelciliği seçmiş, Mutezilî alimler ilahî nesnelciliği, Maturidîler orta bir yol tutmuş. Bana Maturidîlerin görüşü daha makul geliyor. Onlar da Eş'ariler gibi ahlaki değerin insan aklı yerine Tanrı tarafından belirlendiğinde hemfikir. Hakîm olan/ neyin doğru, neyin yanlış olduğunu belirleyen yalnızca Allah'tır, bununla birlikte, aklınız belirli eylemlerin ahlaki değerini algılayabilir ve bazı durumlarda bunu vahyin rehberliğinden bağımsız olarak yapabilir. Ancak bu, Allah'ın bu bilgiyi kulun zihninde yaratması durumunda gerçekleşir. Buna İslam'da fıtrat deniyor; Allah'ın her insanın içine yerleştirdiği, doğruyu yanlıştan ayırmamıza yardımcı olan ahlakî bir pusula. Ancak fıtrat nefsimizden, çevreden, kültürümüzden kolayca etkilendiği için her ahlakî eylemi tam bir doğrulukla ayırt edemez. İşte bu yüzden insan vahyin yönlendirmesine muhtaçtır.

ilahimasal´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Kendine aracıda bulmuşsun . Hayal hanem
Hayali)
Evet, birlikte geleneksel pilot kalem ile ateizmi çürütme şenlikleri düzenliyoruz.

İslam'a dönmüş eski bir ateist
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 13-09-2022, 23:15
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Kozmik Perspektif´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

Evet, birlikte geleneksel pilot kalem ile ateizmi çürütme şenlikleri düzenliyoruz.
Ruhban partilerinde eğlendiginizden eminim.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 01-09-2022, 21:09
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.080
Standart

Kozmik Perspektif´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ne oldu da dine döndün diye merak edenler olacaktır. Birçok etken var ama benim için esas kırılma noktası herhangi bir dine, kutsal bir otoriteye dayandırılmayan ahlakî sistemlerin nesnellikten uzak, güvenilmez, kırılgan ve değişken olduklarını anlamak olmuştur. !
Yazıyı buradan sonra okuyamadım üzgünüm çünkü spesifik olarak dönülen din islam. Ahlaki bir çatışkıyla dinse dönsem sanırım Budist felan olurdum

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 03-09-2022, 14:11
Pasteur Pasteur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 06 Jul 2021
Mesajlar: 601
Standart

ahlaksız Diyor ki
İslam dinine giriş çıkış meselesini de hafife aldığınızı düşünüyorum. Türkiye'de yaşayıp istediğiniz kadar İslam dinine girip çıkabilirsiniz, size kimse bir şey demez/yapmaz ama Arabistan'da ya da İran'da ya da Afganistan'da.!

"dinden çıkan öldürülür" fetvası hangi ülkede mevcut acaba? Sen başka Türkiye' de yaşıyorsun sanırım!


Hz. İsa Hasan Mezarcı' nın müridine sor sana söylesin. Hakkında ölüm fetvası vermiş, hemi de diyanet! Türkiye o saydığın ülkelerden daha komplike bir anlayışa sahiptir. Yani tabiri caisse daha beterdir. Anayasası laik olan hiç bir ülkede bu kadar din adına işlenmiş cinayet bulamazsınız.



Denemesi bedava istiyorsan adını adresini yaz Celal Şengör gibi seni verelim savcılığa, bak bakalım bu konuda bişey diyorlar mı demiyorlar mı? Sen de İsa, Muhammed yaşamadı diyorsun sonuçta, Celal Hoca da!. .) Ha ona açmışlar dava ha sana...

Ha Gülşeni tıkmışlar içeri ha seni, tüm ötekileri... v.s. v.s.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 05-09-2022, 20:17
Kozmik Perspektif Kozmik Perspektif isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 10 Nov 2012
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 472
Standart

Ahlaksız´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
''Hikaye anlatma bize, şu surede masum bir çocuğun öldürülmesinden bahsediliyor'' diyorum, bana ''istisna'' deyip geçiyorsun.
Ondan sonra ''kibirli'' oluyoruz. Tamam ben kibirliyim de, sen nesin?!

Önünde somut bir olgu var ve sen bunu kabul etmiyorsun. Sana ne dememi bekliyorsun?!
Kehf suresi sadece bir örnek.
Kafirlerin boyunlarının vurulması istisna mı?
Hırsızların ellerinin ayaklarının kesilmesi?
Kadının dövülmesi?
Hepsi istisna değil mi?
Kibirli derken sanki bilimsel konuları bir tek ateistler dikkate alıyormuş, Müslümanlar bilime sırt çevirerek inanıyormuş, sorgulamadan biat ediyormuş gibi konuşuyorsunuz da ondan dedim. Musa ve Hızır yolculuğunun nasıl anlaşılması gerektiğiyle ilgili çeşitli yorumlar var. Kimisi Hızır için melek demiş, kimisi peygamber demiş, kimisi bu yolculuğun mülk aleminde değil de eşyanın içyüzünün göründüğü melekut aleminde gerçekleşen bir yolculuk olduğunu söylemiş. Kimi müfessirler çocuğun küçük bir çocuk değil, buluğ çağında bir erkek çocuk olduğunu söylemiş. Çünkü ayette geçen "gulam" kelimesi bu yoruma izin verir. Hz. Musa'nın "Kısas karşılığı olmadan bir canı mı aldın?" diye sorması da çocuğun sorumluluk çağında olabileceğini akla getiriyor. Buradan hareketle bazıları onun o dönemde yürürlükte olan Allah'ın kanunlarına göre ölümle cezalandırılabilecek bir suç işlediği kanaatindedir. Ama diyelim ki günah işleme çağına gelmemiş bir çocuk. Asıl hayatın dünya hayatı değil, ahiret hayatı olduğu dikkate alınırsa çocuğun ebedi hayatını mahvetmeden öldürülmesinin ehven-i şer olduğu düşünülebilir. Tabii bu öldürme yetkisini kendi kafasına göre değil, Allah'tan aldığını unutmamak gerekiyor. Yani yoruma açık bir kıssa, o yüzden kesin bir şey söyleyemeyeceğim.

O saydığın diğer ayetlere gelirsek, onlar Hızır kıssasından farklı bir kulvarda, İslam'ın muamelat kısmıyla ilgili şeyler. İslam'a modernizmin penceresinden baktığımız için bazı şeyler ilk bakışta bize ters gelebilir ama hepsinin bir hikmeti ve açıklaması var. Kimi ayetler de bağlamından koparıldığı için yanlış anlaşılıyor. Mesela o bahsettiğin ilk ayet savaş ayeti, Muhammed Suresi 4'te geçiyor. Buradaki anahtar ifade "savaş sona erene kadar" ifadesi. Bu da ayetin yalnızca savaş zamanlarında, Müslümanlar kâfirlere karşı savaşırken geçerli olduğu anlamına gelir. Yoksa dışarıda gördüğün kafirin boynunu vurma yetkisi vermiyor. Bir de bunlar İslam'ın detaylarına giren konular. Siz daha İslam'ın temellerini kabul etmiyorsunuz. Temeli halledilmeyen bir meselenin detaylarında boğulmak vakit kaybı. Önce Allah'a iman, ahirete iman gibi iman esaslarını kafada oturtmak gerek ki diğer meselelere geçilebilsin. Binanın olmadığına inanan birisinin o binanın kaç odası, kaç kapısı, kaç penceresi var gibi içeriğiyle ilgili detayları sorması nasıl abesse iman esaslarında hemfikir olmayan birisiyle dinin ayrıntıları hakkında polemiklere girmek o derecede abes. Bu yüzden önce konuşulması gereken bir yaratıcının varlığı konusudur. Benim İslam'a geçişim de önce Allah'ın varlığını anlayarak oldu, sonra Allah'ı Allah yapan özelliklerin ahiretin varlığını zorunlu kıldığını sonucuna ulaştım, gerisi çorap söküğü gibi geldi.

Ahlaksız´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Evrimi yetersiz bulabilirsin. ''Ahlak, etik, davranış konularında evrim bana rehber olamadı'' diyebilirsin ama bu noktadan İslam'a nasıl geçtiğini anlatabilir misin?
Girerken çükünüzün, çıkarken kafanızın kesildiği bir dine geçip, ''bu din ahlak/etik konularında bana rehber oluyor'' diyorsun. Hem de kemikleşmiş ateistlere karşı.
Evrimin ahlakî bir rehber olma amacı da yoktur zaten. Bunu Richard Dawkins gibi natüralist evrimciler de söyler. Dawkins, insan davranışlarının doğanın nasıl olduğuna değil, insanların nasıl davranması gerektiğine dayandırılması gerektiğini savunur. "Genlerimiz bize bencil olma talimatı verebilirler, fakat tüm hayatımız boyunca onlara boyun eğmek zorunda değiliz," der. Tanrı olmaksızın evrimin bizi ahlakî hakikatleri kavrayacak biçimde baştan planlanmış bir yöne doğru evrilttiğini söylemek zaten son derece metafizik bir iddia olur.

İslam'a nasıl ulaştığıma gelince; bir kez nesnel ahlakî doğruların ancak Tanrı'nın doğasıyla temellendirilebileceğini kavradıktan sonra Tanrı'yı Tanrı yapan özelliklerin de ahiretin varlığını gerekli ve lüzumlu kıldığı ortaya çıkar. Burada biraz Hayalhanem'e bağlayacağım ama yabana atılmaması gereken aklî deliller bunlar. Şu şekilde temellendirebilirim: Tanrı adil olduğuna göre ve insanın içine adalet duygusu koyduğuna göre ve bu dünyada adalet tam olarak tecelli etmediğine göre başka bir alemin varlığı zorunlu oluyor. Bu dünyaya baktığımız zaman görüyoruz ki zalimin zulmü yanına kâr kalıyor, mazlum hakkını alamadan göçüp gidiyor. İyiliğin ve adaletin kaynağı olan Tanrı böyle bir haksızlığa müsaade etmez. Adaletinin tam tecellisi için ahiretin varlığı gerekli. Ayrıca Allah bizi sorumluluk duygusuyla mücehhez kılmış, bize doğruyu yanlıştan ayırmamıza yardımcı olacak yetiler ve bunlar arasında seçim yapabilmemiz için özgür irade vermiştir. İnsan sorumlu bir varlık olduğuna göre sorumluluklarının karşılığını alacağı ikinci bir hayat olmak zorunda. Aksi halde zalim ile mazlum arasında bir fark kalmamış olur. Allah böyle hikmetsiz iş yapmaktan beridir. Bir diğer işaret de insandaki ebediyet arzusu. Her insanın fıtratında ebedi yaşama arzusu vardır, bu yüzden unutulmaktan korkar, dünyada kalıcı izler bırakarak ebedileşmeye çalışır. Ama ebedi hayat dışında hiçbir şey bu arzusunu gerçek anlamda tatmin etmez. Allah insanın içine ebediyet özlemi koyduğuna göre demek ki insan için bu dünyadan daha fazlası var. Buradan ahiretin varlığına ulaşıyorum. Allah ve ahiret varsa vahiy de olmak zorunda. Çünkü vahiy olmadan Allah katında neyin iyi neyin kötü olduğunu, Allah'ın rızasını kazanmak için ne yapmamız gerektiğini tam olarak bilemeyiz. Her kafadan bir ses çıkar, herkes farklı bir yol çizer. Bu yüzden vahye dayanmayan dinleri kafadan eledim. Dünya üzerinde vahiy kaynaklı üç din var: Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam. Bunlar arasından İslam'ın Tanrı tasavvuru bana daha makul, sade ve anlaşılır geliyor. Mesela Hıristiyanlık'taki gibi teslis problemi yok ya da Yahudilik'teki gibi Allah'ın ve peygamberlerin şanına yakışmayan inanışlar, insanî zaafları olan bir Tanrı tasavvuru yok. Başka sebepler de var ama en başta gelen sebep bu.

İslam'a dönmüş eski bir ateist
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 06-09-2022, 20:39
Pasteur Pasteur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 06 Jul 2021
Mesajlar: 601
Standart

Boş laf salatası.


"Tanrı/ları" red eden sizlersiniz. Yeryüzünde kaç tanrı iddiası var? Sizin iddianız da onlardan sadece biri...


Biz madem öyle bu iddianızı kanıtlamanızı rica ediyoruz. Ya iddianızı kanıtlayın, ya da olmayan şeyi red ediyorsunuz gibi saçma sapan bir cümle kurmayin. Kendinizi komik duruma sokmayın...
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 06-09-2022, 20:45
Pasteur Pasteur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 06 Jul 2021
Mesajlar: 601
Standart

kutsal bir otoriteye dayandırılmayan ahlakî sistemlerin nesnellikten uzak, güvenilmez, kırılgan ve değişken olduklarını anlamak olmuştur. Başka bir deyişle, tanrısal vahyin rehberliği olmadan neyin iyi neyin kötü olduğunu kesin olarak belirlemenin bir yolu olmadığını fark ettim.

- Ayrıca bu saçmalığa ateist forumlarda öyle güzel cevaplar verili ki... İkna olamamak için gerçekten aklın yitirilmişi olsa gerek.



-"Evlatlığının karısını nikalayıp koynuna almanın, büyüttüğün yetimi nikahlamanın"; iyi, ahlaki bir yol olmadığını bilmek için arap uyduruğuna lüzum olmasa gerek. Sanırım bu sözde kanun, dogma söz konu olunca deve kuşu gibi kafayı kuma gömdünüz!.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:03 .