Ahzap 59'da bahsedilen Burka mi?

[YasasinBilim]

Allah gökte belirip "ben yokum" dese bile inanmaya devam edecek büyük bir kitle var.
(ironiye dikkat )

saygılar...

[Estiva]

YasasinBilim´isimli üyeden Alıntı

Allah gökte belirip "ben yokum" dese bile inanmaya devam edecek büyük bir kitle var.
(ironiye dikkat )

saygılar...

O nasıl oluyor hocam ya Süper ironi. Ama emin olun ki Allah gökte belirip "cehennem olayından vazgeçtim" dese, Türk müslümanların sayısında çok ciddi bir azalma yaşanır. Türkler aslında islamla gelen birçok hükmü çoktan aştı ve saçma buluyor ama cehennem korkusu işte, tırsıyor insanlar

[selanikli]

art_kitekt´isimli üyeden Alıntı

Şuna bak mesela bir sitede buldum konuyla ilgili dindar ( ama modern dindarlardan sanırım ) birinin yorumu:

Kuranda kapanmayla ilgili bir başka ayete de Ahzab 59 da rastlarız "Ey Peygamber!Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle elbiselerini üzerlerine giysinler. Bilinip incitilmemeleri açısından bu daha uygundur. "
Gördüğünüz gibi ayetlerde türban, çarşaf, başörtüsü, peçe gibi kapanmalar geçmez. Bunlar birçoğumuzun dinde var olduğunu sandığı ama aslında dinde olmayan şeylerdir.


Gördüğümüz gibi geçmiyormuş sanırım bu kişi elbiseleri üzerine alsınlar ( çoğu mealde örtü diye geçiyor ) kısmını çıplak çıkmasınlar diye anlamış, yani don sütyen jartiyer de olsa elbiselerini alsınlar öyle mi? Ne demeli bu ve bunun gibi anlamak istediği gibi anlayanlara?

oysa ki ayetin devamı çok net bir şekilde belirtiyor ki bilinmemeleri ( tanınmamaları diye geçer çoğu mealde ) için örtünsünler... Bununla ilgili olan hadisi de arıyorum nette bulamadım akşam evde iken yazıcam. Konusu Ömer'in ( Ebubekir de olabilir ) geceleyin tuvalete giderken muhammedin hanımlarından birini görmesi ve ona "seni tanıdım" diye bağırması yani bak ayıp oluyor kim olduğunu görüyorum demeye getiriyor. Bu sahih hadis üzerine bu ayetin indiği söyleniyor dediğim gibi akşam hadisi de kaynağıyla birlikte net bir şekilde yacağım.

Sanıyorum aradığınız hadis şu olacak: ‘’Şöyle demiştir: Muhammed’in zevcat(-ı tahirat)ı, geceleyin kaza-yı hacete çıktıklarında (Medine`nin kenarında kain) Menası’a kadar giderlerdi. (Menası denilen yer ise) açık bir yerdir. Ömer Muhammed’e: "Kadınlarını kapa (yani evden dışarıya çıkmaktan men buyur.)" derdi de Muhammed) yapmıyordu.(Nihayet) Ümmehat-ı Müminün’den... bir gece Yatsı namazı vaktinde çıktı.(Sevde) uzun boylu bir hatun idi.Ömer, hicab (yani tesettür-i nisvan) emrinin nazil olmasına o kadar haris idi ki, ona: "Ya Sevde, bilmiş ol ki biz seni tanıdık." diye bağırdı. Bundan sonra Allah hicab (Ayetin)i inzal etti.’’(Buhari, Sahih-i Buhari, Hadis no:124)

[selanikli]

art_kitekt´isimli üyeden Alıntı

Şuna bak mesela bir sitede buldum konuyla ilgili dindar ( ama modern dindarlardan sanırım ) birinin yorumu:

Kuranda kapanmayla ilgili bir başka ayete de Ahzab 59 da rastlarız "Ey Peygamber!Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle elbiselerini üzerlerine giysinler. Bilinip incitilmemeleri açısından bu daha uygundur. "
Gördüğünüz gibi ayetlerde türban, çarşaf, başörtüsü, peçe gibi kapanmalar geçmez. Bunlar birçoğumuzun dinde var olduğunu sandığı ama aslında dinde olmayan şeylerdir.


Gördüğümüz gibi geçmiyormuş sanırım bu kişi elbiseleri üzerine alsınlar ( çoğu mealde örtü diye geçiyor ) kısmını çıplak çıkmasınlar diye anlamış, yani don sütyen jartiyer de olsa elbiselerini alsınlar öyle mi? Ne demeli bu ve bunun gibi anlamak istediği gibi anlayanlara?

oysa ki ayetin devamı çok net bir şekilde belirtiyor ki bilinmemeleri ( tanınmamaları diye geçer çoğu mealde ) için örtünsünler... Bununla ilgili olan hadisi de arıyorum nette bulamadım akşam evde iken yazıcam. Konusu Ömer'in ( Ebubekir de olabilir ) geceleyin tuvalete giderken muhammedin hanımlarından birini görmesi ve ona "seni tanıdım" diye bağırması yani bak ayıp oluyor kim olduğunu görüyorum demeye getiriyor. Bu sahih hadis üzerine bu ayetin indiği söyleniyor dediğim gibi akşam hadisi de kaynağıyla birlikte net bir şekilde yacağım.

Bir de şu hadis var: ‘’Şöyle dediği rivayet olunmuştur: Peygamberin kadınlarından Sevde -Hicab ayeti nazil olduktan sonra- bir lüzum ve ihtiyaç üzerine evden çıkmıştı. Sevde iri yapılı bir kadındı. Bu cihetle onu (vaktiyle) bilenler (çarşaf içinde de endamıyla) anlarlardı. Bu cihetle Ömer onu görünce (onun evi dışına) çıkmasına itiraz ederek: - Ya Sevde, iyi bil ki, Vallahi sen bizce tanınmamış değilsin. Düşünsene sen, ne cesaretle evinin dışına çıkıyorsun? dedi. Ayşe (rivayetine devam ederek) der ki: Bunun üzerine Sevde evine dönüp geldi. O sırada Muhammed benim odamda akşam yemeğinde idi. Elinde de etli bir kemik vardı. Bu halde iken Sevde girdi ve: Ya Muhammed! Bazı hacetim için evimden çıkmıştım. Ömer bana şöyle şöyle söyliyerek itiraz etti, diye şikayet eyledi. Ayşe der ki: Bunun üzerine Allah Muhammed’e vahiy gönderdi. Vahiy asarı, Muhammed’ten kaldırıldıktan sonra ve elinde tutmakta olduğu et parçasını yere koymaksızın, Sevde’ye şöyle cevap verdi: Siz kadınların lüzum ve ihtiyaç üzerine (mesture olarak) evlerinden çıkmalarına izin verildi, buyurdu.’’(Buhari, Sahih-i Buhari, Hadis no:1723)

[selanikli]

art_kitekt´isimli üyeden Alıntı

Yanlış, örtünme ( hatta sadece saçları kapatacak şekilde değil, tanınmayacak şekilde yani yüzünü de kapatacak şekilde örtünme ) Kuran'da gayet net bir şekilde geçer bu ayet le ilgili hadis de mevcuttur.

Ahzab suresi 59.ayet

"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına örtülerini üzerlerine almalarını söyle. Onların TANINMAMASI ve inciltilmemesi için en elverişli olan budur."

Ayrıca Ahzap 59'un meallerine yakından bakınca, ''dış elbise'', ''cilbab'' gibi kavramlar görürüz. İşte bu tam anlamıyla burkayı ifade eder. Bazı mealciler bu konuyu örtbas etmeye çalıştığı için kafamız karışıyor.

Diyanet vakfı meali:59. Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

Abdulbaki Gölpınarlı meali:59. Ey Peygamber, eşlerine ve kızlarına ve inananların kadınlarına söyle; dışarı çıkacakları vakit dışarıya mahsus elbiselerini giysinler; bu, onların tanınıp incinmemelerini daha iyi sağlar ve Allah, suçları örter, rahimdir.

Ali Bulaç meali:59. Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.


Böyle devam eder. Bi zahmet google ve diyanetten cilbab ne demekmiş bi bakıverin artık.

[oguzay]

YasasinBilim´isimli üyeden Alıntı

Allah gökte belirip "ben yokum" dese bile inanmaya devam edecek büyük bir kitle var.
(ironiye dikkat )

saygılar...

Sen Paulusun uydurmasi Tanri diye Yesus'a inaniyorsun ya.

[ezberbozan]

selanikli´isimli üyeden Alıntı

Ayrıca Ahzap 59'un meallerine yakından bakınca, ''dış elbise'', ''cilbab'' gibi kavramlar görürüz. İşte bu tam anlamıyla burkayı ifade eder. Bazı mealciler bu konuyu örtbas etmeye çalıştığı için kafamız karışıyor.

Diyanet vakfı meali:59. Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

Abdulbaki Gölpınarlı meali:59. Ey Peygamber, eşlerine ve kızlarına ve inananların kadınlarına söyle; dışarı çıkacakları vakit dışarıya mahsus elbiselerini giysinler; bu, onların tanınıp incinmemelerini daha iyi sağlar ve Allah, suçları örter, rahimdir.

Ali Bulaç meali:59. Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.


Böyle devam eder. Bi zahmet google ve diyanetten cilbab ne demekmiş bi bakıverin artık.

CEVABIMIZ;

ZADÜ'I-MESİR, CİLT; V, SAYFA; 250, EBU'S-SUÜD CİLT; VI, SAYFA; 81, İBN KUDAME, EL-MUGNİ CİLT; 1, SAYFA; 602, EBU HAYYAN, EL-BAHRU'L-MUHİT; V, SAYFA; 250, SABUNİ, RAVAYİ N / SAYFA; 283, 381;

Ibnü`1-Cevzî: Başlarını ve yüzlerini örterler.

Ebû Hayyân: "cilbablarını idnâ etsinler" ifadesi, bütün bedenin örtülmesini anlatır. "Üzerlerine" denmekle de yüzleri kastedilmiştir. Çünkü Cahiliyyet Döneminde kadınların açık olan yerleri yüzleri idi.

Ebu`s-Su`ûd: Kadın cilbabı başına atar, ve kenarını da göğsüne sarkıtır. Bu âyet; kadınlar herhangi bir sebeple çıkarlarsa, yüzlerini ve bedenlerini örterler anlamına gelir.

Süddî de: Bir gözleri hariç, bütün yüzlerini kapatırlar, demiştir.

Ibn Kudâme: Cilbab (giyilmeyerek) entari üzerinden kuşanılır.

Ibn Abbas: Kadınlar hür olduklarının bilinmesi için tek gözleri hariç, başlarını ve yüzlerini örterler.

Ibn Şîrîn: Ubeyde es-Sem`ânî`ye cilbabın niteliğini sordum: Bir çarsaf alıp kuşandı. Başının tamamını kaşlarına kadar örttü. Sol gözünü açık bırakarak yüzünü de örttü: (İşte cilbab böyle kuşanılır demiş oldu.

ELMALILI HAMDİ YAZIR, HAK DİNİ V/ 3928;

Elmalılı, âyette geçen: "cilbablarını sarkıtsınlar, yaklaştırsınlar" ifadesini anlattıktan sonra şunları ekler:

"Bu açıklamada da iki şekil vardır: Birisi, kaşlarına kadar başlarını örttükten sonra, büküp yüzünü de örtmek ve sadece tek bir gözünü açık bırakmak. (Bizler yetiştiğimiz zaman validelerimizin tesettür tarzı bu idi.) Ikincisi de, alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra burnunun üzerinden dolayıp, gözlerinin ikisi de açık kalsa bile, yüzünün ekserisini ve göğsü tamamen örtmüş bulunmakdır. (1310`da Istanbul`a geldiğim zaman, Istanbul hanımlarının, bir peçe eklemek ve elde açık bir şemsiye bulunmak şartıyla tesettür tarzları da bu idi).

[aliyarasfal]

Herkese saygılar ve merhaba.

Sadece küçük bir bilgi, abdest almanın kuralları gereği vücudun açıkta kalan bölgeleri olarak düşünülürse, başın üçte biri(saç kısmı ) yüz, dirseklere kadar eller ve ayaklar olduğuna göre namaz için abdesti alma kuralı kadın erkek ayrımı olmadığına göre örtünme sınırları ayetleri kafasına göre yorumlayan kişilerin keyfiyetidir sonucu elde edilebilir.Ayrıca ayetlerde anlatılan üst giysiyi anlaşılır bir şekilde anlatamayan tanrı kavramıda ayrı bir tartışma konusu. Kime göre, neye göre dış giysi.Yine ilginçtir ayetlerde edep yerlerinizi örtün diye emir vardır ve kimlere karşı örtülmesi gerektiği tek tek anlatılırken o güne dek edep yerlerinin gayet açıkta kaldığı anlaşılmaktadır.

Ve ayrıca o devirde yarı çıplak ve çıplak insanların dahi olduğu bilinmektedir müslümanlar arasında. Yine ayetle sabit köle müslüman kadınların sadece belden aşağıları örtmesi zorunludur.Neyse yani bu üst giysi coğrafi,ekonomik, gelenek gibi şartlar eşliğinde ayetlerde kesinlik olmadığından kendi kafasına göre kadınları kalıplara sokmaktadır.

Artık neresi tanrısal onuda siz bulun.Müthiş erkek egemenliği kokuyor.

Şimdilik saygımla gittim.

[selanikli]

ezberbozan´isimli üyeden Alıntı

CEVABIMIZ;

ZADÜ'I-MESİR, CİLT; V, SAYFA; 250, EBU'S-SUÜD CİLT; VI, SAYFA; 81, İBN KUDAME, EL-MUGNİ CİLT; 1, SAYFA; 602, EBU HAYYAN, EL-BAHRU'L-MUHİT; V, SAYFA; 250, SABUNİ, RAVAYİ N / SAYFA; 283, 381;

Ibnü`1-Cevzî: Başlarını ve yüzlerini örterler.

Ebû Hayyân: "cilbablarını idnâ etsinler" ifadesi, bütün bedenin örtülmesini anlatır. "Üzerlerine" denmekle de yüzleri kastedilmiştir. Çünkü Cahiliyyet Döneminde kadınların açık olan yerleri yüzleri idi.

Ebu`s-Su`ûd: Kadın cilbabı başına atar, ve kenarını da göğsüne sarkıtır. Bu âyet; kadınlar herhangi bir sebeple çıkarlarsa, yüzlerini ve bedenlerini örterler anlamına gelir.

Süddî de: Bir gözleri hariç, bütün yüzlerini kapatırlar, demiştir.

Ibn Kudâme: Cilbab (giyilmeyerek) entari üzerinden kuşanılır.

Ibn Abbas: Kadınlar hür olduklarının bilinmesi için tek gözleri hariç, başlarını ve yüzlerini örterler.

Ibn Şîrîn: Ubeyde es-Sem`ânî`ye cilbabın niteliğini sordum: Bir çarsaf alıp kuşandı. Başının tamamını kaşlarına kadar örttü. Sol gözünü açık bırakarak yüzünü de örttü: (İşte cilbab böyle kuşanılır demiş oldu.

ELMALILI HAMDİ YAZIR, HAK DİNİ V/ 3928;

Elmalılı, âyette geçen: "cilbablarını sarkıtsınlar, yaklaştırsınlar" ifadesini anlattıktan sonra şunları ekler:

"Bu açıklamada da iki şekil vardır: Birisi, kaşlarına kadar başlarını örttükten sonra, büküp yüzünü de örtmek ve sadece tek bir gözünü açık bırakmak. (Bizler yetiştiğimiz zaman validelerimizin tesettür tarzı bu idi.) Ikincisi de, alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra burnunun üzerinden dolayıp, gözlerinin ikisi de açık kalsa bile, yüzünün ekserisini ve göğsü tamamen örtmüş bulunmakdır. (1310`da Istanbul`a geldiğim zaman, Istanbul hanımlarının, bir peçe eklemek ve elde açık bir şemsiye bulunmak şartıyla tesettür tarzları da bu idi).

Budur işte. Örtünme emri bu kadar açıktır.
Ancaaaaak, ezberbozan ezberini bozmuyor. Ayetin iniş(!) hikayesini görmezden geliyor. Aklınca şark kurnazlığı yapıyor. Alıştılar tabi İslamiyeti bi onların bilmesine, istediğine istediği gibi gazlayacaklarını sanıyorlar.
Ama Atatürk Kuran'ı büyük karşı çıkmalara rağmen Türkçe'ye çevirdi ve artık isteyen okuyup neyin ne olduğunu görüyor.
Gelelim asıl meseleye:
1- Hadisten anlıyoruz ki Ömer örtünme ayeti inmesi için müthiş bir istek duyuyor ve peygambere baskı yapıyormuş. Ve hadisten anlaşıldığı kadarı ile de ayet Ömer'in zoruyla inmiş.
Sorması gerekmez mi ezberbozan'ın; hop ne oluyor, kim Allah, kim peygamber, kim mürit diye? Sormuyor, çünkü sorsa ezberi bozulacak, biliyor ve hadisleri görmezden geliyor.
Biz sorabiliriz, bizim ezberimiz yok: Kim Allah, kim peygamber, kim mürit? Ayeti kim indiriyor? Orda ne oluyor?
2- Yine hadisten anlıyoruz ki, peygamberin eşleri açık alanda hacet gideriyorlarmış(sıçıyorlarmış). Yani çöm bir kuytuya, etekler fora patır, patır patırdat rahatla durumu. Ömer bilmiyor mu Arap ırkının huyunu. Kesin peygamber karılarını röntgenliyorlardır diye düşünmüş olmalı. Ve baskı yapmış Muhammed'e ört karılarını, rezil rüsva oluyoruz, karizma çiziliyor diye. İyi de, hadi Muhammed akıl edemiyor, Allah neden bir şey demiyor da, Ömer bu problemi çözmeye uğraşıyor? Anlayan beri gelsin.
3-Yani şimdi sormak gerekmez mi; 18.000 alem hatırına yaratılmış bir insan/bir peygamber, karılarına/ailesine neden bir tuvalet yapmayı akıl edemez?
İşte, ezberbozan bunları görmüyor, görmezden geliyor. Onun için ezberi bozulmuyor.
Bir de şu soru var: Örtünme emri peygamber karıları için ve hacete giderken bu şekil olmuş, diğer Müslüman kadınlar neden her zaman böyle örtünüyor o zaman?

[selanikli]

aliyarasfal´isimli üyeden Alıntı

Herkese saygılar ve merhaba.

Sadece küçük bir bilgi, abdest almanın kuralları gereği vücudun açıkta kalan bölgeleri olarak düşünülürse, başın üçte biri(saç kısmı ) yüz, dirseklere kadar eller ve ayaklar olduğuna göre namaz için abdesti alma kuralı kadın erkek ayrımı olmadığına göre örtünme sınırları ayetleri kafasına göre yorumlayan kişilerin keyfiyetidir sonucu elde edilebilir.Ayrıca ayetlerde anlatılan üst giysiyi anlaşılır bir şekilde anlatamayan tanrı kavramıda ayrı bir tartışma konusu. Kime göre, neye göre dış giysi.Yine ilginçtir ayetlerde edep yerlerinizi örtün diye emir vardır ve kimlere karşı örtülmesi gerektiği tek tek anlatılırken o güne dek edep yerlerinin gayet açıkta kaldığı anlaşılmaktadır.

Ve ayrıca o devirde yarı çıplak ve çıplak insanların dahi olduğu bilinmektedir müslümanlar arasında. Yine ayetle sabit köle müslüman kadınların sadece belden aşağıları örtmesi zorunludur.Neyse yani bu üst giysi coğrafi,ekonomik, gelenek gibi şartlar eşliğinde ayetlerde kesinlik olmadığından kendi kafasına göre kadınları kalıplara sokmaktadır.

Artık neresi tanrısal onuda siz bulun.Müthiş erkek egemenliği kokuyor.

Şimdilik saygımla gittim.

Abdest almanın örtünme ile ilgisi yok, o zaman kimse gusül abdesti de alamazdı. Kadınlar abdestini evinde alır.
Üst giysi tariflenmiştir, orda bir belirsizlik yoktur. Bizim mealciler İslamı kabul eden ama örtünmek istemeyen kadınları ürkütmemek için belirsizlik yaratmışlardır çeviriyi yaparken.