Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 20-04-2024, 16:16
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Agresif birisi değilim, hasılı şahsen beni tanıyan yok, tanısa zaten bu söyleminden dolayı üzülürdü. En önemli zaafım aşırı empati yapıyor olmam ve aşırıya kaçan vicdan, duygusallığım. Ama düşüncelerimde, görüşlerimde, bilimsel, veri odaklı, bilgi temelli bir konu üzerinde düşünürken, o konuya duygusal yaklaşma şansım yok.

İnsanları anlamak zor. Neden muhatabı böylesine ezme, mort etme şartlanmışlığı? Ele geçen ne?

"kldshkdgh dskhgkldshgklds weıoehgklsgkldshg kdhgkldhgsdhglsdgsdgdsg"
kaynak getir
Demek insafsızlıktır. Önce bir dolu şey söyleyim, cümleler içinden özenle 2 kelime seçip, bu 2 kelime üzerine muhatabın asla dile getirmediği bir biçimde yeni cümle kurup, sonra bunu yargı haline getirip, bir dolu mort etme lafını ettikten sonra kaynak isteyim. Bu; işte seni mort ettim, hadi git şimdi kaynak getir demektir(ki getirsem kendisi mort olacaktır ya bu da ayrı mesele). Yani burada kaynak ifadesi, kişi tarafından aslında, önceki giydirmesine destek babında bir istismar olarak kullanılmaktadır. Kaynak getirlemeceğine o kadar emindir ki, ben bu kadar şey söyledim, çarpıttım, saptırdım, böğrüne sapladım, kaynak söylemim bu çarpıtıp, böğrüne sapladığımı pekiştirmek içindir durumu sırıtıyor...

Hangi konuda yazmışsam, günlerce işkence çektim, çünkü muhatabın üzüm yemek gibi bir derdi yok, hiç bir cümöleyi cümle oalrak da okumuyor, yukarıdan aşağı göz atıp, gözüne takılan bir kelime oldu mu, direk üzerinden, muhatap adına bir dolu yargı, kurgu üretiyor. üzüm yemek olsa bir kez olsun 5-6 izaha rağmen öyle düşünmemiştim, o açıdan bakmamıştım, ne bileyim yanlış anlamışım der, ama ısrarla demiyor, yetmiyor, dozajı arttırarak ve uyarıldığı halde aynı çarpıtma, cümleleri kırpıp başka yerlere çekme, sonunda sert bir tavırla dile getirdiğim taktiklerle sürdürmeye devam ediyor. Ben bu niyet bozukluğuna nasıl bir anlam vermeliyim? Sahur vakti, ciğeri parçalanırcasına dövülen ramazan davulu muyum?

"Su şu, şu koşulda 100 derecede kaynar" demişim, dönüş şu şekilde oluyor
Su nedir biliyor musun, al bunu oku, git kaynak getir, su uçmaz kaynana olmaz, bu kaçmaz....
Cevap, o cümlede suyun ne olup, olmadığı tartışma konusu değildir, aslında konu ısının etkisi üzerineydi ve o bir örnekti.
Bırak, su, uçmaz, kapmaz, hem bu sodalı mı, tuzlu mu, kaynak mı, borlu mu, demir oranı ne, sertliği kaç, kaynak getir.
Arkadaşım ben sana su uçar demedim, suyun yapısını da tartışma konusu etmedim, böyle bir iddiam yok ki, ispat vereyim!
Su uçmaz, her su 100 derecede kaynamaz, bunu da bil yani

Aynı diyalog tam 5-6 kez daha devam eder, ama muhatap ilk cevapta yapmış olduğu çarpıtma ve saptırmayı hiç değiştirmeden, diyaloğu yine onun üzerinden sürüdürüyorsa, burada başka bir sıkıntı var demektir. Şu forumda son zamanlarda yazmam gerektiği halde -ki muhatab sonunda başta iddia ettikleriyle çelişen bir sonuca varmış olsa da- dönüp yazmadığım başlıklar var, çünkü bu eziyetten bıktım ve bilseydim bu şekilde dahil olunacak, buna da yazmadım....

Bir gün bir Hristiyan Rahip, Tao ustasıyla tartışır;
Rahip: Tanrın'nın her bir şeyi yaratma kudretine sahipse, İsa'nın Tanrı'nın oğlu olduğuna neden inanmıyorsun?
Usta: Ben bir tanrı olduğu ve her şeyi yaratma kudretine sahip olduğunu düşünmüyorum.


Ve diyalog 5-6 kalem tamamen bu minvalde ilerler ve rahip, en başta ne söyledi, dayattı ise sonuna kadar hep aynı şeyi söyler, cevap verildiği halde. Sonunda Usta, Rahib'e bir tokat atar ve tartışma biter. Nasıl olur, bu imkansız, Tao ustası asla böyle bişr şey yapmaz diyenler olacaksa nafiledir, bu tepki rahibin şahsına değil, diyaloğa, yapıp ettiğine, böylece kişinin kendine gelmesi içindir. Tao bir şeyi böyle yapmış olayım diye yapmaz, planlamaz, o an gerekli olmuş o an yapmıştır. Tao uyumak için uyumaz, uykusu geldiği için uyur, tao çalışmak için çalışmaz, çalışması gerektiğinde çalışır, Tao bir şeyi söylemiş olmak için söylemez, gerektiğinde söyler.

Bazı konular vardır, anormal iddialar içerir, bu anlamda kaynak gerektirir, kaynak demek illa doğruılayan değil, eleştirilendir de, bazı konular ise, kaynak gerektirmez. Örneğin bir cümlede "su 100 derecede kaynar" demişsem, bunun için kaynak getirmem, kaldı ki konu nasıl düşündüğüme dair ise, o an yazar çıkarım-yani kimse bana makale yazma görevi vermiş değil ki, 30 yıl veri edinmişim, katılmış, katılmamışım, sonuç olarak bir deryadan harmanlamış, A ya da B kişisine de saplanmamış, aksine ulaşabildiğim veriler, kaynaklarla harmanlamış, üzerinde yıllarca düşünmüşüm ve ben bir konuda görüşümü yazarken A ya da B den alıntı yapıp baskın gelmeyi doğru bulmuyorum, diri düşünceler sunduğum için, muhatabım da -BÜTÜN AMA BÜTÜN ENGELLEYİCİ SINIRLARI, ÖNYARGILARI, YARGILARI O AN BİR KENARA BIRAKIP- düşünsün istiyorum, ben burada rüşt ispatı için bulunmuyorum... Her cümleme, ki zaten BİLİNEN(sen bilmiyorsan o benim sorunum değil) her söylemime kaynak getireceksem, düşüncemi nasıl açıklayabilirim, nasıl yazabilirim, düşündüğümü kim söyleyebilir? papağan mıyım?

Kaynak istiyorsan, ilgili bölümü alır ve sorarsın, BU KONUDA BİR KAYNAK VAR MI, bu vargıya nasıl ulaştın DİYE, ÖNCESİNDE BİR DOLU YALAN, YANLIŞ çarpıtıp, asla iddia etmediğim ve söylemediğim ifadeleri de söylemişim gibi yapmak için cümlemi kırpıklayıp, 1-2 kelimeyi cımbızlayıp, GİYDİRİP, KAYNAK İSTEMİNİ MORT ETTİM EDASINA KURBAN ETMEZSİN.

Son yazımda; "elektron ve pozitron çiftleri foton etkileşimleriyle anlam kazanır(elbette bu durum için de olağanüstü koşullar vardır), foton önemli bir yer tutar, başından da ifade ettiğim gibi, maddenin saf hali kütlesiz olmak zorundadır ve eğer bu fotonsa, foton maddenin saf halidir denebilir, "

Bir zahmet git araştır, ya da insaf ilk defa duydum, bununla ilgili kaynak var mıdır diye sor, boncuklar mı dökülür?
çaba sarfet, madem ilk defa duyuyorsun, sen ilk defa duydun diye, neden muhatabını bok bilmeyen bir hadsiz olarak mimlemeye kalkıyor ve dalga geçme moduna giriyorsun? Sonrada haklı çıkmak için kaynak getir diyorsun, istedin mi? Sordun mu? hayır sadece çarpıtıp, muhatabın iddia etmediği şeyleri söyleyip, suratına mışıp, sıvazladın, amacın ne, derdin ne? felsefe-bilim alanında kendini otorite ve statüko ilan edip, böyle mi ilerleyeceksin, bırak bir adım, 1 mikron bile mesafe kat edemezsin.

Ha ışığın kaynağının maddi parçacıklar+etki yayılımı olduğunu, en nihayetinde madde olsa da, o parçalara ışık demenin-denmiş olsa bile- doğru bulmuyorum.

Tao daima isimsizdir bir faaliyet gösterince isim kazanır. Lao Tzu

Kim ne halt derse desin, ışığın bir etki yayılımı olduğunu, bir kara delik etrafından geçerken bükülüyor olmasından ziyade zaten o geçmezden evvel de orada hali hazır bir büküm olduğunu-yani orada çekirdeğe doğru tüm parçacıkları kapsayan dinamik bir akım, sürüklenme olduğunu(akar suya bırakılan çöpün akması gibi), kısaca şahsına münhasır-özel olarak çekilmediği, daha doğrusu hali hazır dinamik akıma kapıldığını(çekilmekten ziyade kapılmak, kütle çekiminden ziyade bana göre doğrusu akımı), kütle çekimin de buna bezner bir akım-olgu olduğunu), dolayısıyla bu akım halinde olan parçacıklara etki gelirse, akım halinde oldukları bir hal üzre yayılacağı için, açının da sürüklenmesi veya değişmesinin kaçınılmaz olduğunu, bizim ışık dediğimizin bu etki-girişimlerle elde ettiğimiz soyutlama olduğunu, bu bahiste madde olanın parçacığın kendisi olduğunu, bir ilişki-etki(yük, kuvvet!) durumunun yüksüz saf parçacığı etkilediğini, dolayısıyla bu etkinin de yüksüz parça tarafından barındırılamayacağı, aktaracağını (bu koşulda yüksüz, görece kütlesiz olmaktan çıkar), ancak bu durumun kütlesiz doğasıyla uyuşmayacağı, çelişkiye yol açacağı ve haliyle bu çelişkiden açığa, kaçınılmaz bir biçimde eylem, iş, hareket çıkacağını, dolayısıyla bu aktarımdan da bir alan oluşacağını düşünüyorum. Bu konuda kim ne söylemiş olursa olsun, ulaştığım bu derinlikte zerre önem arzetmiyor. Neden? Çünkü ışığın madde olduğuna dair kanıtın sağlayanı, tam da o parça olmaktadır, bir şey, bir şeyi sağlıyorsa, sağlanan, o şeyin(sağlayanın) yerine kullanılamaz(ikame edilemez). Yani o parçacık ve ilişki ağı, alaanı, girişimleri, ışığın madde olduğunu sağlayan kriter ise, o parçacığa ışık demek yanılgıdır. Zira o parçacık sadece ışıktan sorumlu değildir...

Tamam bilgesin, biz halt bilmeyen, hayatında bazı cümleleri ilk defa duyan yeni yetmeleriz, ancak
Gerçek akıl çok öğrenmekle elde edilmez,bilge istifçilik yapmaz. Lao
Bir testi yaparsın çamurdan, içindeki boşluktur onu yararlı kılan. Lao
(boşluğa imkan ver, yoksa alacağın-edineceğin bir halt olmaz)

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (20-04-2024 Saat 19:16 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 21-04-2024, 14:13
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart



Doku ile kastettiğimi resmetmeye çalıştım. Arka planda parazit gibi görülen noktacıklar, aslında en küçük parçacıklardır, her biri 1 parçadan oluşmaktadır, yani sadece parçacıktır ve eğer ortam dağılımında değişikliğe yol açan bir ilişki-etki olursa, ortamın da değişeceği ve etki yayılımı oluşturacağı da açıktır. Herhangi 2,3 parçacının birleşmesinden meydana gelmemişlerdir - bu bağlamda da, parça içermedikleri için parçalanamazlar, herhangi bir yüzeye sabitlenemez, hapsedilemez, önlerine form-yapılardan oluşan herhangi bir duvar örülemez.

Geçirgenlik konusu da yine etki-tepki, direnç yayılımıyla ilgilidir, böylece bir hat boyunca parçacık tetiklenmesiyle(en alt düzeydeki) oluşan etki, yine parçacıklar üzerinden yayıldığı, herhangi bir form-yapının da içerisinde yine bu parçacıkların mevcut olduğu, böylelikle aktının, katı diyeceğimiz daha büyük parçacıklara da nüfuz ederek yayılmaya devam ettiği, bu süreçte, iletilebilirliği veya absorbe edilebilirliği, saçımı(dışa atabilmesi) üzerinden de geçirgenliğin, direncin şiddeti, ölçüsü vb. anlam kazanır.

Yine bu direnç -tepki- üzerinden elde edilen etkiye verilen tepki, veri görevi görür, dolayısıyla bu veri yorumlanarak bir anlam, isme kavuşur(çeşitli kuvvet, ölçü, kıyas birimleri, isimlendirmeleri gibi). Resimde görülen büyük parçalar ise, form-yapılar, adacık halleri ise moleküler -yani daha üst form-yapı, ekrana yayılmış halde görülen ise, daha büyük form-yapıyı-cismin görünür- halini temsil eden yapılarıdır.

Farklı cisimler ve yapılar nasıl ortaya çıkar?
Farklı cisimler ve yapıları özünde birbirinden farklı kılan nicel(adet, sayıca) ve dizilimdir(biçim). Yani özünde tüm parçaların materyali aynı olsa da, materyalin oluşturduğu birliktelikler de görece birbirinden farklı parçacık sayısı ve dizilim farkları, cisimlerin görece birbirinden farklı olmasını sağlamakta, farklı dizilimler, çevresine farklı etki yaydığı, farklı alan kapladığı ve çevresinden aldığı etkilere de farklı tepki verdiği-yaydığı için, hem özellikleri, hem nitelikleri hem de etki-tepki bakımınca daha farklı olurlar, böylece farklı işlevler ve farklı isimler alırlar. Doğadaki tüm kuvvetler, etki-tepki'den anlam kazanır.

Saf madde parçacığı nasıl tespit edilebilir? Çıplak gözle tespiti mümkün görünmüyor, ancak tetiklenen bir etki üzerinden, çeşitli yüzeyler üzerinde oluşturdukları girişimlerle(iş, dolayısıyla enerji ifadesi, bağlanımda yakalanır, ifade edilebilirler, bu yanılgıya yol açmamalı) varlığından söz edilebilir.

İtme de, çekme de etki-tepki veya konumsal değişim esaslıdır, ancak büyük parçaların birebir, bir birine teması söz konusu değildir, parçacıkla dolu ortamda yoğunluk değişimleri de basınç farkı oluşturur. Temas eden form-yapılar değil, etkileşerek temas eden aradaki parçacıklardır. Etki aktı-yayılımını ise izah ederken her ne kadar lineer ifadeler kullanmak zorunda veya su'da meydana gelen dalga örneği kullanmak zorunda kalsak da, daha farklı, dairesel, spiral, etkilenen parçacıklarda meydana gelen titreşim, konumsal girinti-çıkıntılar, aralık-frekanslar, şiddet çerçevesinde çok yönlü düşünememiz gerekir.

Şu an uzayın herhangi bir yerinde, çeşitli etki değişim, yoğunlaşmalarıyla temel yapıtaşı maddeyle-saf parçacık- yeni bir galaksi oluşuyor veya kaybolarak temel yapı taşına dönüyor olabilir, ya da bu daha önce gerçekleşmiştir, temel yapı taşına dönüşmekten ziyade en yakın hale(plazma) dönüşüyor ve tekrar yoğunlaşma sonucu yeni bir galaksi, yıldız vb. oluşuyor olabilir. kelebek etkisi hissedilir olmasa bile, 1 form-yapıdan kopan 1 saf parçacık dahi uzayın serbest parçacık enflasyononuna dahil olacaktır.

Oluşumların temeline dair düşüncelerim, Big Bang gibi mi? hayır, burada bir rahipten edindiğimiz kurgumuz değişmektedir.

Kısaca, uzay madde yük-l-üdür, bu halde buradan anladığım, madde parçacıkları namına, ilişkiler, etki-tepkiler sonunda, verili koşulda madde parçacıkları namına bir enflasyon oluştuğu, bu enflasyonun da görece daha büyük yapılarla dengelendiğidir.

Herhangi bir lokal noktada meydana gelen bir etkinin yayılımı, görece çeşitli lokal düzeylerde değişime yol açmakta, içinde bulunduğumuz ada, tekilliğe indirgenmiş bir merkezde gerçekleşen bir patlama, şişme ve genişleme sayesinde etrafa saçılan maddenin meydana getirdiği oluşumlar olmaktan ziyade, verili koşulda zaten orada olan maddenin, çeşitli veya en yakın bir merkezden açığa çıkan etki aktısı-yayılımının(ki ışık hızında, arka plan etkisi de buradan kaynaklı olabilir) oluşturduğu tetiklenmeyle, lokal, simetrik olmayan, heterojen bir dağılımla, daha büyük parçaların -form-yapıların- oluşumunu sağlamakta, dönüşmketedir. Bu oluşumlar da, ayrıca serbest dolaşımlı bulunan saf madde açısından, form-yapıların da hacimlerini dolduracak ve içinden geçecek denli bir aktıya, akıma yol açmaktadır(uzay boşluk tanımaz, boşluklar doldurulur) ve bu akım ve elbette form-yapının bileşenleri olabildiğince tutmayı başardığı, denge korunduğu sürece de form-yapılar belirli bir süre varlığını sürdürebilmektedir ve aslında bu gözlemlediğimiz evrenin neden simetrik ve homojen olmadığı gibi, kütle çekimine dair de bir yanıt gibidir -ne kadar yoğunlaşma, çevrede o düzeyde aktı-çekim oluşumu, ne kadar yoğunlaşma çevreden edinilen etkilere karşı değişken tepki durumu, ya aktıyı kesmeli ve etrafından dolaştırmalı-bu da yoğunluğa bağlı olarak çevresinde dönüş hareketine yol açar- ya da yoğunluğa katmalı, bunun sonunda da, oluşan etki-basınç ortamının bünyede taşınamaz hale geldiği, absorbe edilemez duruma ulşatığında ise dışarıya saçmalıdır. Bu etkinin şiddetine de bağlıdır, dolayısyla gözlemlediğimiz evrendeki oluşumların şiddetli etkileşimler sergilemesinin sebebi, etki-tepkinin boyutuyla ilgilidir, biz insan olarak bunları ısı, sıcaklık vb. ifadelerle soyutlamaktayız.

Kısaca ifadelerimi daha net anlatmam gerekirse, Big Bang kurgusunda ifade edilen ve bir merkezden yayılan madde ve şişme ifadesinin yerine, etki yayılımının konması gerekir ve elbette lokal düzeylerde bu etki ve bağlı oluşan form-yapılar uzayda basınç değişimine, büzülme-bükülmeye yol açacağı, boşluk oluşturacağı ve anında kapanacağı için görece kaba hareketlenmeler de gözlemlenecektir ancak bu benim ifade ettiğim etkiyle aynı düzlemde, benzer değildir. uzay madde yüküdür ve herhangi bir enflasyon farkına yol açan etkileşimler olağan kabul edilemez ve bir biçimde dengelenirler(form-yapılar açığa çıkar), bir biçimde -dengenin korunamaması- dengeden çıkarlar(dağılma ve yeniden oluşumlar), bu görece, eş zamanlı gerçekleşmeyen, lokallikler açısından bir salınım gibidir

Kurgusal temellere dair düşüncemi ifade etderken, elimden geldiğince uzun yazmışsın demeyi içeriğe eleştiri getirmekmiş gibi sunanlar olduğundan dolayı da -ki 2 günde okursun o halde- paragrafları kısa tuttum, kısa tutmasaydım her bir ifademi çok daha ayrıntılı ve net biçöimde ortaya koyabilecektim, daha detaylı ve çok daha fazla soruya yanıt olduğunu düşündüğüm açıklamaları Big Bang başlığında -belki- yapabilirim.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 22-04-2024, 16:29
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Uzaklaşmak, yakınlaşmak üzerine;

Nesnelerin uzaklaşıp, yakınlaşmasına dair ifadelerde, sadece ilgili nesnelerin hareketi üzerinden değil, mesafalerin açılıp-kapanmasıyla da ilgili düşünmemiz gerekir. Örneğin bir hamuru bastırdığımızda iki ucunda uzak noktalar birbirine yakınlaşır veya uzaklaşabilirler. Bu halde, bunu uzay anlamıyla düşünürsek 2 nokta arasında yoğunluk, basınç değişimi gerçekleşirse, 2 nokta da tam anlamıyla mevcut konumunu koruyamaz. Hatta noktalardan 1 tanesi mevcut konumunda kalsa dahi, aslında o da artık eski konumunda değildir-diyalektik. Meseleye her iki yönden de bakmak durumundayız diye düşünüyorum.

Doğada, itme ve çekme etkisinin temelinde yine bu durumun söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. hatta kendiliğinden diyebileceğimiz ve zayıf-güçlü olarak nitelendirebileceğimiz biçimde, her cisim, diğer cismler üzerinde hissedilir-hissedilmez- etki oluşturacak biçimde ortam yoğunluğu, basıncına etki eder, etkilenir -Örneğin bu etkilerin bazısı manyetik alan olarak ifade edilecektir... En küçük birime form yapılar, hareketsiz görünse dahi, titreşim sergileyecektir.

Hiç bir form-yapının hacmi boş değildir ve hiç bir parça arasında muazzam boşluk yoktur, olması da düşünülemez(tüm bu boşluk olarak tabir ettiğimiz alan esasen madde yüküyle doludur ve en nihayetinde kütle dediğimiz kavram da temelde bu duruma bağlıdır ve her bir form-yapı -mikron düzeyinde bile olsa- bu durumdan etkilenir.,

İlgili alan(boşluk sanılan alan), stabil değil dinamiktir ve süreğen çeşitli aktı, akıntılar, ilişkiler etkileşim halinde dinamik bir ALANDIR ve bu mikro ölçekte bile olsa, mikro form-yapıları, hem iç-hacim hem de dış ortam ölçeğiyle de hareketli kılar.

Temel parçacıkların dinanizmi -alıcılara iş-oluş-etki biçiminde yansır ve enerji kavramıyla anlamlandırılıp ölçülebilir, örneğin diyamanyetizma-, görece çok daha büyük parçacıklara kıyaslandıkça, etki bakımından düşük görünür olsa da, agresif hareket bakımından, akıl, mantık ölçeğinde de gayet net anlaşılabilir bir durum olarak, çok daha yüksek değerlere sahiptir, örneğin titreşim, frekans aralıkları gibi.

Burada, uzayın madde oluşu, bu bahisle her bir form-yapı hacminin yine madde ile dolu oluşu(boşluk yok sadece madde ve maddi alanlar var), burada hem aktı, akıntı gerçkleşiyor oluşu hem de formun iç-dış ortam farkı ve açığa çıkartacağı çok çeşitli fark, etki ve durumların, bu etkilerin ağ ölçeğiyle yayılışının dikkate değer bir biçimde ele alınması ve üzerinde düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum.

Diyamanyetizma, paramanyetizma, ferromanyetizma, antiferromanyetizma, ferrimanyetizma... vs.

Etki-tepki farkları, farklı duyumlar, tepkimeler gibi, farklı isim tanım, anlamlara yol açar. Daha önceki yazımda belirttiğim gibi, "elektron ve pozitron çiftleri foton etkileşimleriyle anlam kazanır" ve önceki yazılarım ve bu cevabımda dile getirdiğim gibi, uzay madde yüküdür ve bu görünen-görünemeyen -ama etkileri üzerinden soyutlanabilir alan- madde-alan yüküdür.

Günümüzde yapılan bazı tanımlarda absürt tanımlı parçacıklar, enerji(ki her insan bu kavramın neden, neye karşılık kullanıldığını bilmediği için absürt sonuçlar çıkartanları) gibi ortaçağ yaklaşımı idealist indirgemelere dayalı salt şuna özel sorumlu parçacık gibi, darlaştırma, isimlendirmelerin bir yana bırakılması gerektiğini düşünüyorum, zira en nihayetinde hem çeşitli etkileşimlerden sorumlu hem de tümünden de sorumlu, temel bir muhataba çıkacak.

Biz göremiyoruz diye madde neden karanlık olsun, neden göremediğimiz, ancak etkilerinden soyutlayabildiğimiz madde denmiyor da, tüm görme yetilerimizin temelinde yattığı halde karanlık deniyor? Özünde form yapılar, hareket, etkleşimler çelişki ve çelişki ürünüdürler, uyum içinde -etkisiz, işsiz, enerjisiz, hareketsiz- olmaları beklenemez. Saf maddenin, şu ya da bu formda farklı etki-tepkilerin açığa çıkmasına yol açması, her bir etki için özel bir parçacık aramanın saçma olduğunu düşünüyorum. örneğin manyetik alan ve ölçümlerimizi, algımızı sağlayan elektronları ele alalım, bu parçalar sadece bundan mı sorumludur? Bu sefer elektrona spin kazandıran parçacık-, spin kazandıran parçacığa, spin kazandırma parçacığı gibi absürt isilemlendirmelerle, düşünsel ufkumuz kararmaktadır, sınırlandırılmaktadır. Önceki yazılarımda boşluğun, hacmin dolu olması, iç-dış basınç, yük farkının vb. sonuçlarından bir tanesinin de dönüş vb. gibi etkileri açığa çıkartabilir olduğunu dile getirmiştim. Yukarıda ve önceki yazdıklarım ekseninde düşündüğümde, meselenin indgernmiş, kategorize edilerek çetrefilleştirilmiş bir temel içermediğini görüyorum ve biliyorum ki bu temeldeki yaklaşımım deneylerle ters düşmemiş, dışlamamış aksine elde edilen verilerle uyumluluk arzeden bir biçimde anlam kazanmıştır. Ve dediğim gibi, sisteme 1 parça girdisi, çıktısı veya etki değişimi enflasyonda(çelişkide) değişime yol açar ve bu da etki oluşturur, 1 elektronun spinini değiştirdiğinizde, tüm atmosferin durumunu değiştirmiş olursunuz, ister kabul edin, ister etmeyin...

Burada şu ya da bunun ne çalışması, ne sergiledikleri olağanüstü başarıyı tartışmıyorum, sadece, ama sadece hem yaklaşım ve hem de kavramların çarpıtılmadığı haliyle , hali hazır verilerimizle de çelişmeyen fakat daha farklı bir yorumla anlayış farkı ortaya koyuyorum.

"Genel görelilik teorisini tek cümlede özetlemek zorunda kaldığımızda: Zaman, uzay ve kütle çekiminin maddeden ayrı bir varlığı yoktur." Einstein

Bu alıntıyı genelde görmüyoruz değil mi? neden? Anlamak isteyen için sebebi bu ve diğer yazılarımda ve elbette mecburen kullanılan kavramların soysuzlaşmasında(kökeninden yalıtmak) saklı... Son olarak indirgenmiş parçacığın kendi başına bir anlamı, ismi, tanımı yoktur, o ancak faaliyetle -alan,iş, enerji- anlam kazanır ve anlam katar ve yükümüz salt parçacık değil, tüm ilişkiler, etkleşimlerle anlam kazanan alandır da ve uzayı, kütleyi, parçaları bu bütünlük anlamlı kılar. İsimlendirmeler, görece tanımlar değil, öncelikle meseleyi -bütünde- ve ilişki-etkileşimleriyle kavramak önemlidir.

Dolu bir alana öyle bir etki bırakın ki, bu durum kendinize doğru, alan ve çevresinde parçaları da yüzdüren bir akıntıya yol açsın...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 23-04-2024, 05:55
Natürelist - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Natürelist Natürelist isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 19 Oct 2010
Bulunduğu yer: Stuttgart
Mesajlar: 1.289
Standart

Sevgili Yıldıztozu,

Karanlık enerji, evrenin genişlemesini hızlandıran ve gözlemsel astronomi ile teorik fizikte merkezi bir rol oynayan gizemli bir güç olarak kabul edilir. Ancak karanlık enerjinin doğası büyük ölçüde bilinmezliğini korumakta, bu da çeşitli eleştirel yaklaşımların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ben de bu konuda kuşkucu bir tutum sergiliyorum.

Karanlık enerjinin varlığına dair kanıtlar, uzak galaksilerin kırmızıya kayması ve kozmik mikrodalga arka plan ışınımının ölçümleri gibi gözlemlere dayanmakta; ancak bu fenomeni açıklayacak kesin bir teori henüz mevcut değil. Hubble sabiti üzerine yapılan farklı ölçümler arasındaki tutarsızlıklar ise, mevcut kozmolojik modellerimizin eksik olduğunu işaret ediyor.

Bilimin doğası gereği her zaman sorgulama ve yeniden değerlendirme içermeli. Karanlık enerji gibi tam anlaşılmamış fenomenler, bilim insanlarını yeni hipotezler geliştirmeye ve mevcut anlayışları test etmeye teşvik ediyor. Eleştirel düşünce, bilimsel ilerlemenin temel taşlarından biri olarak kabul edilir ve daha sağlam ve kapsamlı teorilerin geliştirilmesine katkı sağlar.

Çoklu evrenler teorisine olan ilginiz de dikkate değer; fiziksel gerçekliğimizin sınırlarını zorlayan ve hayal gücümüzü kamçılayan bir konsept. Eğer bu teori doğruysa ve evrenler arası etkileşimler gerçekten varsa, bu durum mevcut fiziksel yasalarımızın ötesinde yeni fenomenleri açıklamaya yardımcı olabilir. Ancak bu fikirler henüz hipotez aşamasında olup somut gözlemsel kanıtlarla desteklenmeyi beklemektedir.

Entropi ve zamanın oku ile ilgili düşünceleriniz termodinamiğin ikinci yasasının temel prensiplerini sorguluyor. Evrende entropinin sürekli artması ve zamanın tek yönlü akışı, fiziksel gerçekliklerimizin temelini oluştururken, farklı evrenler arasındaki enerji transferi gibi düşünceler bu prensipleri yeniden değerlendirmemizi gerektirebilir.

Maddenin doğasını anlama çabası ise bilimin en eski ve devamlı arayışlarından biridir. Her yeni keşif bize doğanın daha iyi anlaşılmasına bir adım daha yaklaştırırken, evrenin karmaşıklığı karşısında tam bir anlayışa ulaşmanın zor olduğunu kabul etmek mütevazılık gerektirir.

Bilim sürekli gelişen bir alan olup her yeni bulgu bizi doğanın daha iyi anlaşılmasına bir adım daha yaklaştırır. Düşüncelerimiz, bilimsel keşifler yanında felsefi ve metafiziksel soruları da beraberinde getiren konular üzerine düşünmemizi sağlıyor.

Saygılarımla...

İnsanlık onuru her şeyden üstündür
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 25-04-2024, 18:07
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart

Natürelist´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Maddenin doğasını anlama çabası ise bilimin en eski ve devamlı arayışlarından biridir. Her yeni keşif bize doğanın daha iyi anlaşılmasına bir adım daha yaklaştırırken, evrenin karmaşıklığı karşısında tam bir anlayışa ulaşmanın zor olduğunu kabul etmek mütevazılık gerektirir.
İnsanlığın bilim merakı önemli keşifler sağladı fakat hala en temel konuları cevaplayabilmiş değil.

Zamanın doğası bilinmiyor, özgür irade bilinmiyor, evrenler bilinmiyor, bigbang bilinmiyor, karanlık enerji bilinmiyor, nötrino bilinmiyor, kuantum bilinmiyor.
Bilinen parçalar var, ama dünyanın şeklinin netleştirilmesi ölçüsünde net sonuçlara ulaşılmış değil.

Uzayın büküldüğü yerde zamanın da büküldüğünü söylesen insanlar asla inanmazdı, ama gerçek. Kuantum dünyasının olasılıksal olduğuna Einstein bile inanmamıştı, ama gerçek.
Demek ki insanı çok şaşırtacak şeyler evrende mevcut olabiliyor. O halde daha ne sürprizler vardır hayal etmesi zor.

İnsan bilmek istiyor. Bilemediği yerleri kendisi doldurmaya çalışıyor. Bazıları bu bilinmeyenleri tanrıyla dolduruyor, bazıları da tahmin ve fikirlerle dolduruyor. Bizim yaptığımızın da çoğu tahmin ve fikirler. Bu tahminlere kendimizi fazla kaptırıp gerçek olduğuna inanmaya başlayabiliyoruz. Bilmemeyi kabullenemiyoruz.

Bilmekle ilgili diğer bir sorun da dil. İnsan dil üzerinden düşünüyor ama evrenin dili yok. Evrende bizim tanımladığımız kelimeler geçerli değil. Bu yüzden kendi kelimelerimizle evreni anlamaya çalıştığımızda farklı sorunlar çıkıyor. Burada dil felsefesi önemli oluyor.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 25-04-2024, 06:35
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 354
Standart Foton nedir

Spartacus, sen, narsist ve kaba bir insansin. Site sahibisin ve kendi sitendeki uyelere kufur ediyorsun. Seninle tartismak ve zamanimi harcamak istemiyorum. Sen, kendi kendine yaz arkadasim. Kafandan seviye seviye uydur. Kafana gore yaz. Kaynaksiz-kitapsiz seni

Yok, etki-tepkiymis, yok efendim, yayilimmis dalgaymis. Biz bunlari inkar mi ettik, Yok mu dedik. Senin tanimlamadigini ben tanimladim burada. 5 kere anlatmis, mis. Yok asamaymis, yok kendi seviyesi 1. seviyedeymis, bilim de 2. seviyedeymis, ben de 3. seviyedeymisim. Hayatinda lab.a girmemis belki, dunya capinda gerceklesen bilimden daha iyi biliyor. Kendini bir yere, bilimi baska yere koyuyor. Narsist seni. Seninle vakit kaybetmeyecegim. Git baska baslikta ne yaziyorsan yaz.


Bir makale var onu paylasacagim fotonla ilgili.
"Foton, ışık veya diğer elektromanyetik radyasyon türlerini temsil eden bir parçacıktır (bir paketçik ya da "kuantum"dur). Etrafımızda gördüğümüz ışık, tamamen fotonlardan oluşur. Fotonlar, Standart Model dahilinde tanımlanan temel parçacıklardan biridir ve spesifik olarak, tıpkı Higgs Parçacığı gibi bir bozondurlar. Temel bir parçacık olmaları, daha alt parçaları olduğunun düşünülmediği anlamına gelir; yani fotonlar, daha küçük parçalara bölünemezler. Fotonların kütlesi yoktur; yani kütlesiz parçacıklardır ve bu nedenle vakum içerisinde her zaman ışık hızında (saniyede 299.792.458 metre hızla) ilerlerler.

Fotonların elektrik yükü yoktur; yani yüksüzdürler."
https://evrimagaci.org/foton-nedir-g...yolculugu-1432

Benim dedigimin aynisini yazmislar iste. Yok isik degildir, yok parcacik deildir, yok efendim, gorusler bilimle celisiyorsa kuramlar, teoriler check edilmeli felan. Hava civa bunlar.


Simdi yukaridaki metinden hareketle soyle ozetleyebiliriz. Yukarida altini cizdigim yerlerden hareketle:

  1. Fotonlar, isik veya diger elektromanyetik radyasyonlari temsil eden parcaciklardir (kuantum/paketcik).
  2. Gordugumuz isik tamamen fotonlardan olusur.
  3. Fotonlar, Standart Model'de tanimlanan temel parcaciklardan biridir ve Higgs parcacigi gibi bozonlardandir.
  4. Fotonlar temel parcaciklardir, yani daha kucuk parcalara bolunemezler.
  5. Fotonlarin kutlesi yoktur, kutlesiz parcaciklardir.
  6. Vakumda her zaman isik hizinda (299.792.458 m/s) ilerlerler.
  7. Fotonlarin elektrik yukleri yoktur, yuksuzdurler

Simdi evrimagaci da kim diyecekler. Amerikan Fizik Dernegi'nin yayinlarinda da benzer ifadeler var. Nasa'da da var. Tabii bunu "bilim 2. basamakta, ben 1. basamaktayim" diyerek aciklayacak. Bizim insanimiz niye boyle bagnaz arkadas. Kendi oznel yorumuna ve okumasina o kadar guveniyor ki, kendisini baska yere, bilimi baska yere koyuyor (daha assagisina). Kafaya bak.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 26-04-2024, 21:12
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Konuyu trolleyip, manipüle edip, bir dolu yalanlar, iftiralar atıp, yazma diyorsun, neden kendimi ve görüşümü çaprıtana karşı doğrusunu ortaya koyamaz mıyım? Asıl sana sormalı mal mısın diye, ki mal gibi trollüyorsun, sormaya da gerek yok, zira bu başlıkta geriye doğru giden görür. İFİRA ATIYORSUN, EN ADİ İNSANLARIN YAPACAĞI TÜRDEN YÖNTEMLERLE KONUYU PROVAKE EDİYORSUN, hayırdır sen reisinin sol daşşa mısın? Nasıl bir trol kafasındasın? üzüm yemek istersen -ki istemedin, tüm mesajlarda sırıtıyor bu durumun- sunarım, dbağcı dövme derdindeysen böyle bağcı sopasını kafana yersin...

Cevap hakkı doğurma, o halde, dingil, sen yazınca yazıyorum, bu konuya sana cevap vermek için mi dahiş oldum? HAYIR? Sen ebnim konuya yazdığım yazıya YALAN, DOLANLA, ADİ YÖNTEMLERLE girip provake edensin, yalanların, ifitraların, sahtekarlığına cevap vermeyecek miyim?.

Adilik yapma, o zaman öyle bir mesaj yaz ki, 12 MESAJDIR YALAN SÖYLEDİĞİNİ KANITLADIĞIM üfürklerini, TEKRAR ETME!

Ne kadar da haklıymışım YAPTIĞININ ADİLİK olduğu KONUSUNDA.

ALVİN denen cahil eksiğin(çznel idealist zırvacının) İDDİA ETTİĞİ GİBİ BU BAŞLIKTA, FOTON PARÇACIK DEĞİLDİR DEMEDİM, BU YALANDIR, ALVİN YALANINDA ISRAR EDİYOR. ki tüm başlıklarda muhataplara aynı trol yöntemi uyguluyor, senin özel bir sorunuh mu var?

haksızlık hakkını kimseye tanımam, TYALANLARLA BİR DOLU ALGI YAPIP, sonra da bana bir şey demeyin diyeni de tanımam, BANA YALAN,DOLAN İFTİRA ATARAK YAZAN SENSİN, DİNGİL CEVAP HAKKINDAN söz ediyorsun, arsızlığın da bu kadarı...

senin İNSAN İSEN YAPACAĞIN ŞEY ÇOK basitti, o konuda yanlış anlamışım, foton parçacık değildir dememişsin demekti...


Tarıştıran ben miyim, öyleyse nedne her cevabım bu şekilde?

1. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
2. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
3. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
4. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
5. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
6. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
7. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
8. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
9. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
10. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
11. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.,,

Haksızlığa uğradığımda, yalan, dolan bir dolu TROL yöntemiyle eksik aklıyla şahsıma değil kime olursa olsun, trollükle haksızlık eden babam olsa tanımam, senin ne ayrıcalığın var dingil?

Yalan söyleme, trol yöntemlerini bırak, insan ol...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 26-04-2024, 21:14
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 354
Standart

Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ben, bu yukarida soyledigim seyler icin bile uzuluyorum. Nezaketimi kaybettigim icin uzuluyorum, bunlari burada sarf ettigim icin bile uzuluyorum. Hak ettigin halde, bu kaba sozleri burada ifade ettigim icin uzuluyorum. Ama her insanin bir sabri var.

Sabrimi tasirdin.


Yazma kardesim arkamdan, bitir artik konulari.



Otesi tacize giriyor artik. 100 kere anlatmissin kendini artik. Daha ne uzatiyorsun.
spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Konuyu trolleyip, manipüle edip, bir dolu yalan atıp, sonra da yazma diyorsun, asıl sana sormalı mal mısın diye? LAN İFİRA ATIYORSUN, EN ADİ İNSNALARIN YAPACAĞI TÜRDEN YÖNELRLE KONUYU MANİPÜLE EDİYORSUN, hayırdır sen reisinin sol daşşa mısın? Nasıl bir trol kafasındasın?

Cevap hakkı doğurma, o halde, dingil, sen yazınca yazıyorum, bu konuya sana cevap vermek için mi dahiş oldum? HAYIR? Sen ebnim konuya yazdığım yazıya YALAN, DOLANLA, ADİ YÖNTEMLERLE girip provake edensin, yalanların, ifitraların, sahtekarlığına cevap vermeyecek miyim?.

Adilik yapma, o zaman öyle bir mesaj yaz ki, 12 MESAJDIR YALAN SÖYLEDİĞİNİ KANITLADIĞIM üfürklerini, TEKRAR ETME!

Ne kadar da haklıymışım YAPTIĞININ ADİLİK olduğu KONUSUNDA.

ALVİN denen cahil eksiğin(çznel idealist zırvacının) İDDİA ETTİĞİ GİBİ BU BAŞLIKTA, FOTON PARÇACIK DEĞİLDİR DEMEDİM, BU YALANDIR, ALVİN YALANINDA ISRAR EDİYOR. ki tüm başlıklarda muhataplara aynı trol yöntemi uyguluyor, senin özel bir sorunuh mu var?

haksızlık hakkını kimseye tanımam, TYALANLARLA BİR DOLU ALGI YAPIP, sonra da bana bir şey demeyin diyeni de tanımam, BANA YALAN,DOLAN İFTİRA ATARAK YAZAN SENSİN, DİNGİL CEVAP HAKKINDAN söz ediyorsun, arsızlığın da bu kadarı...

senin İNSAN İSEN YAPACAĞIN ŞEY ÇOK basitti, o konuda yanlış anlamışım, foton parçacık değildir dememişsin demekti...


Tarıştıran ben miyim, öyleyse nedne her cevabım bu şekilde?

1. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
2. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
3. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
4. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
5. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
6. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
7. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
8. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
9. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
10. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
11. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.,,

Haksızlığa uğradığımda, yalan, dolan bir dolu TROL yöntemiyle eksik aklıyla şahsıma değil kime olursa olsun, trollükle haksızlık eden babam olsa tanımam, senin ne ayrıcalığın var dingil?

Yalan söyleme, trol yöntemlerini bırak, insan ol...


Ya, sen gercekten hastasin. Harbiden diyorum hastasin.

Kizgin degilim aslinda su anda. Suan sakinim. Ama gercekten takintili bir adamsin ve rahatsizsin yani.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 26-04-2024, 21:20
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ya, sen gercekten hastasin. Harbiden diyorum hastasin.

Kizgin degilim aslinda su anda. Suan sakinim. Ama gercekten takintili bir adamsin ve rahatsizsin yani.
Kim takıntılı ve rahatsız? 1 yalanı aksi ifade edildiği -alıntılarla da kanıtlandığı- halde sürdüren-üzerinde alakasız bir dolu şeyi konuya boca eden- sen mi, çarpıtyorsun(resmen yalan söylüyorsun)söylüyorsun, yapma diyen ben mi takıntılı? Günümüzde spekülatif olduğunu düşündüğüm yaklaşımlardan daha farklı bir bakış açısı getirmek mi takıntılı, arızalı olmak? Sende kapasite yoksa, okuyup, anlamaya çalışıp üzerinde değerlendirme yapmak yerine yalanlar söyleyip, konuyu provake etmek mi normal olan tutum? Bu senin sorunun...

1. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
2. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
3. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
4. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
5. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
6. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
7. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
8. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
9. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
10. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.
11. ALVİN yalan söylüyorsun bak kendimden alıntılıyorum ben öyle bir şey demedim.,,

Bunu yazmak zorunda kalan mı, yazdıran mı? Kızsan ne yazar dingil, bir cümleyi anlamayacak durumdasın, kaç kez ispatlamam lazım.

Yukarıdaki her bir rakam bir mesaj sayısıdır ve eğer buna rağmen kişi YALANLARINDA ısrar ediyorsa, bu kişi normal midir? Adi, düzenbazın teki, niyeti trollüktür.

İlk mesajalrımda davranışının normal olmadığını söyledim. Yalancı düzenbaz, öznel idealizmin arpası az gelmiş eşek beyinlisi...

Kopardığın yaygara ve benim "FOTON PARÇACIK DEĞİLDİR" DEDİĞİMİ idda ettiğin yalanın içindi... Bir kez daha alıntılayım, yapıp, ettiğin bunca sahtekarlık, trollük ve kopardığın fırtınaya değdi mi? Eline ne geçti?
Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Temel bir parçacık olmaları, daha alt parçaları olduğunun düşünülmediği anlamına gelir;
Oysa daha ilk mesajlarımda ne demişim
spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ki dikkat edersen saf madde parçasının kütlesi yoktur diyorum, eğer foton kütlesiz ise diye ekliyorum ve bu halde o saf madde parçacığı foton olabilir diyorum, anladın mı?
spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
foton maddenin saf halidir denebilir, elbette denemeyebilir de, ancak şu an edindiğim veri fotondan daha alta inebilmeme müsade etmiyor, sonuç olarak bir biçimde form-yapıların oluşması gerekir.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 26-04-2024, 21:34
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 354
Standart

Yarim aklinla burada ders veriyorsun, cahilsin, dingilsin ve hasta ruhlusun. Kurdugun cumle yanlis. Bilimsel olarak YANLIS.

Takintili derecede ispata ugrasiyorsun. Surduruyor da surduruyor. Taciz ediyor ediyor resmen. Kimseyi de kendisini anlamiyor saniyor. Ben sana cevap veirdim ama vermeyecegim. Psikopat gibi takiyorsun, uzatiyorsun. Bu ortamda diyalog kurulabilir mi. Ben gercekten de biktim yani.


Birak abi birak. Ben yalan soylemisim farz et, ben cahilim farz et. Degilim ama hadi oyle olsun.

Senin Turkcen yok mu?



Bak, yazma diyecegim, yine yazacak

Sonra tekrar bi daha yazacak. Sapik cunku.


Abi, bence dinlen, yada bi doktora git lutfen.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 11:30 .