MESİH'e olan muhabbet ve inancımın şekillenmesinde dört Gospel ile birlikte en etkin olan hususlardan birisi de bu "isim" mevzûsudur.
Kökeni, Tanrı ile Mûsâ arasında geçtiğine inanılan bir konuşmaya dayanır.
Tevrat: Mısırdan çıkış, Bölüm 3:
13 - Musa şöyle karşılık verdi: ‹‹İsrailliler'e gidip, ‹Beni size atalarınızın Tanrısı gönderdi› dersem, ‹Adı nedir?› diye sorabilirler. O zaman ne diyeyim?››
14 - Tanrı, ‹‹Ben Ben'im›› dedi, ‹‹İsrailliler'e de ki, ‹Beni size Ben Ben'im diyen gönderdi.›
15 - ‹‹İsrailliler'e de ki, ‹Beni size atalarınızın Tanrısı, İbrahim'in Tanrısı, İshak'ın Tanrısı ve Yakup'un Tanrısı Yahve gönderdi.› Sonsuza dek adım bu olacak. Kuşaklar boyunca böyle anılacağım.
Bu konuda yaptığım araştırmaya göre, Yahve İbranice "Ben, ben olanım" anlamına gelen kelimelerin baş harflerinden oluşmakta imiş. İsim; bilindiği üzere yaratılmış olan her şeyi tanıma ve onları bir diğerinden ayırma amacıyla kullanılmakta. Tek olanın, eşi ve benzeri olmayanın ise isme ihtiyâcı olmaz. Belki tanıma, tanılama adına sıfatlar ile anılabilir. Bu "isim" husûsunda Tevrat'ta yaman bir çelişki var.
Çık 6:3 ‹‹İbrahim'e, İshak'a ve Yakup'a Her Şeye Gücü Yeten Tanrı olarak göründüm, ama onlara kendimi Yahve adıyla tanıtmadım.
Halbuki, Yaratılış: 15/2 de İbrahim Tanrıya "Yahve" olarak seslenmekte. Bu hususda çook uzun açıklamalar yapılmış ama; sanırım, anlaşılmasından ziyâde, sâdece "Cevap" vermiş olmak için yapmışlar o açıklamayı.
Şurada sözüm ona bir "açıklama" var. Fakat ben, tüm iyi niyetime ve gayretime rağmen hiç bir şey anlamadım.