Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Dünya Dinleri, Mitoloji & Antik Uygarlıklar > Mitoloji & Esoterisizm

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #11  
Alt 09-02-2020, 13:24
Enketum Enketum isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 26 Nov 2018
Bulunduğu yer: Büyük suyun öte tarafı
Mesajlar: 122
Standart

Biraz daha değişik sorayım aynı soruyu. Ezici çoğunluk mistik düşünce kalıplı bir beyne sahip olduğuna göre, bu eğilim bize doğanın veya -kabul edenler için- yaratıcının bir hediyesi midir? Bu kalıp yaşamı sürdürmeyi kolaylaştırıcı olabilir mi insanlar için? Herhangi bir şeye baştan inanabiliyor olmak bilinmeyeni bilme arzusuna karşı, ve böylece bilinmeyenin bilinemez olduğu durumlarda bilememenin yarattığı baskıya karşı rahatlatıcı değil mi?

Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle. -RİNDLERİN AKŞAMI, Yahya Kemal BEYATLI
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 09-02-2020, 13:35
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.494
Standart

Enketum´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Biraz daha değişik sorayım aynı soruyu. Ezici çoğunluk mistik düşünce kalıplı bir beyne sahip olduğuna göre, bu eğilim bize doğanın veya -kabul edenler için- yaratıcının bir hediyesi midir? Bu kalıp yaşamı sürdürmeyi kolaylaştırıcı olabilir mi insanlar için? Herhangi bir şeye baştan inanabiliyor olmak bilinmeyeni bilme arzusuna karşı, ve böylece bilinmeyenin bilinemez olduğu durumlarda bilememenin yarattığı baskıya karşı rahatlatıcı değil mi?
Sn.enketum;mistik düşünceli bir beyin olamaz..
Beyin denilen organ,doğum anında tamamlanmış bir organ değildir..İlk 6-7 sene beyin için çok önemlidir..Beyin bu süreçte oluşumunu tamamlar,gelişimini de 30 yaşına kadar devam ettirir..
Bu din ve evrim konusu merak uyandırıcı,önemli bir konu..
Okumadım ama şöyle kalın bir kitap okumak lazım;
https://www.dr.com.tr/Kitap/Insan-Ev...=0001719476001
Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 10-02-2020, 21:09
Enketum Enketum isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 26 Nov 2018
Bulunduğu yer: Büyük suyun öte tarafı
Mesajlar: 122
Standart

Ahlaksız´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sn.enketum;mistik düşünceli bir beyin olamaz..
Beyin denilen organ,doğum anında tamamlanmış bir organ değildir..İlk 6-7 sene beyin için çok önemlidir..Beyin bu süreçte oluşumunu tamamlar,gelişimini de 30 yaşına kadar devam ettirir..
Bu din ve evrim konusu merak uyandırıcı,önemli bir konu..
Okumadım ama şöyle kalın bir kitap okumak lazım;
https://www.dr.com.tr/Kitap/Insan-Ev...=0001719476001
Öyle hemen olamaz dememek gerek. Beynin gelişimi sizin dediğiniz gibi olmuyor aslında, ama zaten bu önemli değil buradaki konuda. İletim hızının zamanla artıyor olması nöronlardaki temel kimyasal işlevleri değiştirmiyor. Daha zeki olmaktan/zekadan da bahsetmiyorum zaten. Vakit bulunca/buldukça yazacağım kısa kısa. Bu arada başka katkılar da olur umarım konuya.

Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle. -RİNDLERİN AKŞAMI, Yahya Kemal BEYATLI
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 10-02-2020, 21:52
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.494
Standart

Enketum´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Öyle hemen olamaz dememek gerek. Beynin gelişimi sizin dediğiniz gibi olmuyor aslında, ama zaten bu önemli değil buradaki konuda. İletim hızının zamanla artıyor olması nöronlardaki temel kimyasal işlevleri değiştirmiyor. Daha zeki olmaktan/zekadan da bahsetmiyorum zaten. Vakit bulunca/buldukça yazacağım kısa kısa. Bu arada başka katkılar da olur umarım konuya.
OLAMAZ..Kesin yani..

Beyin denilen organ,doğum anında bir düşünceyle filan ortaya çık(a)maz..
Düşünce dediğimiz şey,zamanla oluşur..
Beynin içeriğindeki nöronlar arasındaki bağlantı zamanla olur..
Beynin doğum sonrası gelişimi yıllar sürer ve bu süreçte nöronlar arasındaki bağlantılar oluşur..Yani bir çocuğun inançlı veya inançsız olmasının nedeni,çevresindeki insanların ta kendisidir..
Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 12-02-2020, 01:14
Enketum Enketum isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 26 Nov 2018
Bulunduğu yer: Büyük suyun öte tarafı
Mesajlar: 122
Standart

Ahlaksız´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
OLAMAZ..Kesin yani..

Beyin denilen organ,doğum anında bir düşünceyle filan ortaya çık(a)maz..
Düşünce dediğimiz şey,zamanla oluşur..
Beynin içeriğindeki nöronlar arasındaki bağlantı zamanla olur..
Beynin doğum sonrası gelişimi yıllar sürer ve bu süreçte nöronlar arasındaki bağlantılar oluşur..Yani bir çocuğun inançlı veya inançsız olmasının nedeni,çevresindeki insanların ta kendisidir..
Beyin ve sinirlerle mesleğim gereği uğraşıyorum. Karmaşık terminoloji kullanmadan, kısa ve basitçe anlaşılır olma isteğindeyim, benden kaynaklı nedenlerle bu her zaman mümkün olamasa da.

Başta çok temel bir bilgi vermiştim, kopyalayayım: Beynin noronal yapisi, sayisi ve sinapslari, bunlara destek olan cevrelerindeki dokunun vasiflari hareket ve duyu ile ilgili sistemleri etkiledigi gibi, bilissel fonksiyonlari da direkt olarak etkileyecektir. Dogumda noron sayimiz bellidir, yaslandikca azalir. Sinaps (noronlar arasi olan kastedilmektedir) sayilari ve yeni olusumlari ihtiyaca gore degiskenlik gosterebilir. Bu bölüm anlaşılır ve itiraz yoksa, bu temel akılda tutularak devam edelim.

Beyin iş görmek (düşünce üretmek işlerinden birisidir) için olgunlaşmayı beklemez, öyle bir bilinci yoktur. İçinde olup bitenler bildiğimiz basit kimyasal olaylardır, bunların da bir bilinci yoktur. Belki daha iyi - mükemmel düşünme işi için o dediğiniz zamana ihtiyaç olabilir (ki bazen anatomik olarak, çevresel olumlu etmenler olsa dahi bile zaman içinde bu olgunluğa ulaşma her durumda mümkün ol(a)maz) Sn. Ahlaksız. Bir fetüsün merkezi sinir sistemi donanımı bile düşünme işini yapabilecek kapasitededir. Doğan bebek, daha beyni tam gelişmemiş olsa da büyümekte olan çocuk düşünür. Beyni anatomik olarak yeterince olgunlaşmış olmasına rağmen, mesela, ortalamanın altında bir zeka düzeyine ulaşabilmiş bir birey de düşünür. Bilmem anlatabildim mi?

Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle. -RİNDLERİN AKŞAMI, Yahya Kemal BEYATLI
Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 12-02-2020, 07:10
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

Enketum´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Yeni bir konu acmak yerine buradan devam etmek istedim. evrensel-insan'i da anmis olalim bir defa daha. Yoneticiler arzu ederse yeni bir basliga tasiyabilirler.

Sorum: Mistik dusunce kalipli bir beyin ogrenme ile bu kalibin disina tamamen cikmayi basarabilir mi?

Dogustan gelen, genlerimizin belirledigi bedensel ozelliklerimizin dusunme sureclerimize de yansidigini kabul ederim. Beynin noronal yapisi, sayisi ve sinapslari, bunlara destek olan cevrelerindeki dokunun vasiflari hareket ve duyu ile lgili sistemleri etkiledigi gibi, bilissel fonksiyonlari da direkt olarak etkileyecektir. Dogumda noron sayimiz bellidir, yaslandikca azalir. Sinaps (noronlar arasi olan kastedilmektedir) sayilari ve yeni olusumlari ihtiyaca gore degiskenlik gosterebilir.

Iki cesit insan vardir: iyi olanlar ve kotuler. Bu siniflamada oldugu ben de insanlari iki sinifa ayiririm: mistik olanlar ve olmayanlar. Bastaki sorum ile bagintili olarak alt sorularim sunlar:

a- Mistik dusunce yapisi dogumsal midir?
b- Sonradan degisebilir mi cevresel etkilere maruz kalarak?

Simdilik bu sorularla baslamak yeterli olacak kanisindayim. Umuyorum ilgi ceker ve katki saglayacak olanlar cikar hem bilgi, hem de deneyimleriyle, her ne kadar buradaki ana konu sagir kalmis gorunse de.
Sezgilerimiz, tamamen dogumsal ve genetik potansiyel,kokeni ise icgudu. Bunun dinsel inancli olma, olmama vb. konularla direk bir ilgisi yok gibi.Tipki anne rahmindeki edindigimiz surecin, bizim ilerideki muzik anlayisimizi sekillendiremeyecegi gibi. Tini kavramini primitif sekilde orada edinsek de, dogum sonrasi ve yetiskinlik vs. donemlerde kendi zevkimiz ve tercihlerimiz babinda akiyor. Kaldi ki sezgi de bilissel kavrayisin bir unsuru.

Iyilik ve kotuluk ise gorecelidir. Buna iliskin sezgisel olmayan/olan seklinde bakis acisi tartisilir.

Konu Neva tarafından (12-02-2020 Saat 09:41 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 12-02-2020, 18:57
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.494
Standart

Sn.enketum;insanların çoğunluğunun mistik düşünceli bir beyne sahip olduğunu veya mistik düşünceye eğilimli bir beyne sahip olduğunu söylüyorsunuz..Ben de buna itiraz ediyorum..Niye?

Beyin 3 kısımdan oluşuyor..Sürüngen beyin,limbik beyin ve neokorteks beyin..
Sürüngen beynimiz en altta bulunuyor ve vücut sıcaklığı,solunum gibi şeyleri sağlıyor..
Limbik beyin,bu sürüngen beyni sarıyor ve duyguları kontrol ediyor..(memeli beyni)
Neokorteks veya serebrum denilen beyin ise,alttaki bu iki beyni sarıyor ve dil,soyut düşünce,hayal gücü ve bilinçten sorumlu..(primat beyni)

Yeni doğan bir çocuğun neokorteksi,yani primat beyni ortaya çıkmış mıdır?Bu soruma bir cevap alabilirim..
Geçen sene bu konuda biraz yazmıştım;
https://turandursun.com/forumlar/sho...8&postcount=23
Ayrıca ''İçinde olup bitenler bildiğimiz basit kimyasal olaylardır, bunların da bir bilinci yoktur.'' demişsiniz..Madem beynin bir bilinci yok,o halde ''mistik düşünceli beyin'' nasıl oluyor?

Diğer konu da,nöronlar..Beynimizde 100 milyar nöron var..Bilgi dediğimiz şey de,sinapslar aracılığıyla değil de,dendritler aracılığıyla ortaya çıkıyor ve 1 nöronda 10.000'den fazla dendrit var..Dendritlerin (bilgi) oluşması için de,önceden bildiğimiz şeylerle bağlantı kurmaya veya tekrarlamaya ihtiyacımız var..

Dendrit,bilgi,düşünce,tekrar..Bunlar anne karnında olabilir mi?Hepsi doğumdan sonra belli şeylerin tekrar tekrar yapılması veya ödül/ceza mekanizması sayesinde beynimize kazınır..Bu da neokorteksimizin gelişimini,yani primat beynimizin gelişimini sağlar..

Dipnot:Ben de uzman filan değilim..Okuduğum bir kitaptan kopya çekiyorum,o kadar..
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 12-02-2020, 22:12
Enketum Enketum isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 26 Nov 2018
Bulunduğu yer: Büyük suyun öte tarafı
Mesajlar: 122
Standart

Ahlaksız´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sn.enketum;insanların çoğunluğunun mistik düşünceli bir beyne sahip olduğunu veya mistik düşünceye eğilimli bir beyne sahip olduğunu söylüyorsunuz..Ben de buna itiraz ediyorum..Niye?

Beyin 3 kısımdan oluşuyor..Sürüngen beyin,limbik beyin ve neokorteks beyin..
Sürüngen beynimiz en altta bulunuyor ve vücut sıcaklığı,solunum gibi şeyleri sağlıyor..
Limbik beyin,bu sürüngen beyni sarıyor ve duyguları kontrol ediyor..(memeli beyni)
Neokorteks veya serebrum denilen beyin ise,alttaki bu iki beyni sarıyor ve dil,soyut düşünce,hayal gücü ve bilinçten sorumlu..(primat beyni)

Yeni doğan bir çocuğun neokorteksi,yani primat beyni ortaya çıkmış mıdır?Bu soruma bir cevap alabilirim..


Ayrıca ''İçinde olup bitenler bildiğimiz basit kimyasal olaylardır, bunların da bir bilinci yoktur.'' demişsiniz..Madem beynin bir bilinci yok,o halde ''mistik düşünceli beyin'' nasıl oluyor?

Diğer konu da,nöronlar..Beynimizde 100 milyar nöron var..Bilgi dediğimiz şey de,sinapslar aracılığıyla değil de,dendritler aracılığıyla ortaya çıkıyor ve 1 nöronda 10.000'den fazla dendrit var..Dendritlerin (bilgi) oluşması için de,önceden bildiğimiz şeylerle bağlantı kurmaya veya tekrarlamaya ihtiyacımız var..

Dendrit,bilgi,düşünce,tekrar..Bunlar anne karnında olabilir mi?Hepsi doğumdan sonra belli şeylerin tekrar tekrar yapılması veya ödül/ceza mekanizması sayesinde beynimize kazınır..Bu da neokorteksimizin gelişimini,yani primat beynimizin gelişimini sağlar..

Dipnot:Ben de uzman filan değilim..Okuduğum bir kitaptan kopya çekiyorum,o kadar..
Sn. Ahlaksiz,

Uzman olmaniz gerekmez, uzmanlik duzeyinde bir tartisma yapmiyoruz bu konuda. Anlasilabilir olup anlasmak yeterli, deneyimlerden yola cikarak bireysel ornekler verilmesi dahi guzel olur. Farkli bakislar, deneyimler katki saglar. Tabii nihai bir hedefim var sonucta ulasmayi planlamis oldugum, ama mantik icinde fikir cimnastigi ile devam ederek varilmali. Ders vermek ise haddim degil. Zaten beceremem. Eglenceli olsun istiyorum ilgilenen herkes icin.

Anatomi ve fizyolojisine derinleme girmeden devam edelim. Isimlendirdiginiz beyin katmanlari var dogumda ve buralardaki noron sayisi dogumda belli, miyelinlesme ile sayisi artmaz , hacim ve agirligi artar beynin, miyelin sadece ileti hizini arttirir, kullanilan enerji konusuna girmeyecegim. 100 milyar noron abartili rakam. Her bir noronun 10 bin dendriti yok, 1 akson-1 dendritten tesekkul noronlar da var. Dusunme isi ile ogrenme, bilgi depolama/hafiza (kayit) farkli seyler. Primitif beyin primitif olarak hala dusunme isi yapabilir, primitif dusunceler ortaya koyar (bakin etrafiniza, cok sayida ornek bulmaniz mumkun). Henuz sinir sistemi yeterince olgunlasmamis, henuz konusamayan bir cocugun istedigi bir nesneyi eliyle isaret ederek istemesinin bir icgudu kaynakli hareket veya bir refleks olmadigini, dusunme sonucu ortaya cikan bir hareket oldugunu dusunebilirsiniz kolayca. Ayrica, mesela, 10 bin yil onceki atalarimiz bugun bizim kaydettigimiz kadar bilgiye sahip degillerdi, fakat sanmayin ki dusunme kapasiteleri bizden azdi (o gun ve bugunun ortalama insan kapasitesi kiyaslanirsa).

Beynin kendisi mistik dusunceli olmuyor. Buna karar verecek bir bilinci yok. Icinde kimyasal olaylarin suregeldigi bir makine gibi dusunun. Beynin bir beyni yok ki "ben su sekilde dusuneyim" kararina varsin. Imkanlari dahilinde az veya cok is uretiyor, o kadar. Dusunme isi de ustun vasifli olmak zorunda degil (yine etrafinizdaki bireyleri inceleyin ornekleme icin). Sonucta elinde olan imkanlari kadar uretiyor isi. Her beynin imkanlari (noron sayisi, bunlarin fonksiyon kabiliyeti, diger noronlarla kurdugu baglantilar, etraflarindaki destek olan doku, kanlanma dereceleri, kullanabilecekleri oksijen ve enerji icin glukoz, vs) ayni degil, boylece is uretme kapasiteleri de ayni degil.

Bu ustteki konularda anlasabilirsek, beyinlerimiz nasil ve neden mistik dusunmeye egilimli konusuna gecebiliriz umuyorum. Sadece dindarlik egilimi olarak almayin mistik (icinde -magical-sihirsel-buyusel-mucizesel) kalipli dusunmeyi lutfen.

Saygilar...

Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle. -RİNDLERİN AKŞAMI, Yahya Kemal BEYATLI
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 12-02-2020, 22:33
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.494
Standart

Enketum´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sn. Ahlaksiz,

Uzman olmaniz gerekmez, uzmanlik duzeyinde bir tartisma yapmiyoruz bu konuda. Anlasilabilir olup anlasmak yeterli, deneyimlerden yola cikarak bireysel ornekler verilmesi dahi guzel olur. Farkli bakislar, deneyimler katki saglar. Tabii nihai bir hedefim var sonucta ulasmayi planlamis oldugum, ama mantik icinde fikir cimnastigi ile devam ederek varilmali. Ders vermek ise haddim degil. Zaten beceremem. Eglenceli olsun istiyorum ilgilenen herkes icin.

Anatomi ve fizyolojisine derinleme girmeden devam edelim. Isimlendirdiginiz beyin katmanlari var dogumda ve buralardaki noron sayisi dogumda belli, miyelinlesme ile sayisi artmaz , hacim ve agirligi artar beynin, miyelin sadece ileti hizini arttirir, kullanilan enerji konusuna girmeyecegim. 100 milyar noron abartili rakam. Her bir noronun 10 bin dendriti yok, 1 akson-1 dendritten tesekkul noronlar da var. Dusunme isi ile ogrenme, bilgi depolama/hafiza (kayit) farkli seyler. Primitif beyin primitif olarak hala dusunme isi yapabilir, primitif dusunceler ortaya koyar (bakin etrafiniza, cok sayida ornek bulmaniz mumkun). Henuz sinir sistemi yeterince olgunlasmamis, henuz konusamayan bir cocugun istedigi bir nesneyi eliyle isaret ederek istemesinin bir icgudu kaynakli hareket veya bir refleks olmadigini, dusunme sonucu ortaya cikan bir hareket oldugunu dusunebilirsiniz kolayca. Ayrica, mesela, 10 bin yil onceki atalarimiz bugun bizim kaydettigimiz kadar bilgiye sahip degillerdi, fakat sanmayin ki dusunme kapasiteleri bizden azdi (o gun ve bugunun ortalama insan kapasitesi kiyaslanirsa).

Beynin kendisi mistik dusunceli olmuyor. Buna karar verecek bir bilinci yok. Icinde kimyasal olaylarin suregeldigi bir makine gibi dusunun. Beynin bir beyni yok ki "ben su sekilde dusuneyim" kararina varsin. Imkanlari dahilinde az veya cok is uretiyor, o kadar. Dusunme isi de ustun vasifli olmak zorunda degil (yine etrafinizdaki bireyleri inceleyin ornekleme icin). Sonucta elinde olan imkanlari kadar uretiyor isi. Her beynin imkanlari (noron sayisi, bunlarin fonksiyon kabiliyeti, diger noronlarla kurdugu baglantilar, etraflarindaki destek olan doku, kanlanma dereceleri, kullanabilecekleri oksijen ve enerji icin glukoz, vs) ayni degil, boylece is uretme kapasiteleri de ayni degil.

Bu ustteki konularda anlasabilirsek, beyinlerimiz nasil ve neden mistik dusunmeye egilimli konusuna gecebiliriz umuyorum. Sadece dindarlik egilimi olarak almayin mistik (icinde -magical-sihirsel-buyusel-mucizesel) kalipli dusunmeyi lutfen.

Saygilar...
Sn.enketum,beyinlerimiz nasıl ve neden mistik düşünmeye eğilimli?
Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 13-02-2020, 01:19
Enketum Enketum isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 26 Nov 2018
Bulunduğu yer: Büyük suyun öte tarafı
Mesajlar: 122
Standart Beyinlerimiz nasıl ve neden mistik düşünmeye eğilimli?

Ahlaksız´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sn.enketum,beyinlerimiz nasıl ve neden mistik düşünmeye eğilimli?
Bu konunun psikolojisi epeyce karmasik olmasina karsin, ben ancak basit akil yurutebilebildigim ve dogumsal olarak klavye kullanarak yazabilme ozurlu oldugum icin kisa ve basit devam edecegim.

Var olmak ve bunu idame ettirebilmek yeterince anksiyete sebebidir. Bir de bunun ustune yasamin sonlu oldugu farkedilip yok olup gitme (artik var olamama) anksiyetesi eklenmektedir. Yasayan organizmalar icin hazza yonelme (acidan kacinma bir diger acidan) temel icgudusel davranis kalibidir. Asiri bir ornek olarak: "agir depresyonlu bir bireyin bu depresyonun verdigi acidan kacinmak icin yasamina son vermesi" dusunulebilir, her ne kadar catismali olarak gorulebilse de varligin idamesi ile.

Icine dogdugumuz aile ve toplumun yargilari ve baskisi secimlerimizde (ve baska bir secim yapamamizda) cok etkilidir elbette. Bu yargilari kabul etmek catismasiz bir ortam ve sonucta uyumlu ve huzurlu bir yasam saglar. Aksi davranis yol acacagi aci nedeniyle temel icgudusel davranis kalibimiza aykiridir. Kim sikinti ve aci ister ki huzur ve rahatlik diger tarafta dururken? Bu boyleyken, ancak, toplum icinde cok kucuk bir aykiri azinlik fazladan aci cekmeleri soz konusu oldugu halde bu dongunun disina cikar yine de. Bu aykiri azinligin ya akillari ile bir zorlari vardir, ve yahut bunlar deli, aptal veya barudi'nin dedigi gibi "geri zekali" olmayip toplumun agir ekseriyetinden bir farklari vardir. Eger boyleyse, nereden kaynaklanmaktadir bu fark?

5 milyar insan her seye muktedir bir tek tanri fikrini makul ve mantikli bulmakta gunumuzde. Bu her seye muktedir ve hic bir seye ihtiyaci olmayan tanrinin bilinmek istedigi icin insanlari yarattigina inanmakta hic zorluk cekmemekteler. Bu mukemmel duzenli(!) evrenin kendi kendine olamayacagini, bir yaraticisinin olmasi gerektigini dusunebilmekte, fakat evreni "ol" emriyle (aninda veya 6 gunde) yaratabilecek, yarattigi evrenden cok daha mukemmel bir yaraticinin kendi kendine olabilmesinde hic bir beis gormemektedirler. Bias muhtesem, fakat beis yok! Sineklerin, hadi nazik olalim, les ile iliskisi ile benzer olan 5 milyar insanin yanilmis olamayacagi absurd fikri de bu kisilere rahatlik verebilmekte kolaylikla. Nasil mumkun olabilir bu mantik disilik? 5 milyar beyin sahibi insandan bahsediyoruz.

Mistik dusunebilme yetenegi bu semavi inanc sahipleriyle sinirli degil. Dinsel inanc sahibi olmaktan bagimsiz olarak insanlar sansa, ugura/ugursuzluga, evrenin bir adalet bilinci olduguna, karmaya, sihre/buyuye, fala/astrolojiye vb gibi envai cesit farkli rasyonaliteden uzak olguya inanmaktalar. Hepsi beyin sahibi bu insanlar. Peki bu nasil mumkun olabiliyor? Dogal mi bu dusunus?

Burada durup bu sorulara cevaplarinizi, yapmis olabilecegim hatali fikir yurutmelerime karsi elestiri/itirazlarinizi dinlemek isterim.

Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle. -RİNDLERİN AKŞAMI, Yahya Kemal BEYATLI
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Din Nedir? mehmetsalih İslam 10 11-01-2018 20:09
Aşk Nedir? Yergin Etik, Estetik, Sanat, Politika, Bilim & Eğitim 58 28-07-2016 12:32
futbol klübü nedir?,din nedir?,inanç nedir? İslam 3 22-05-2007 14:35
din nedir? commandante Politika 2 13-12-2006 20:56
new age nedir ? gameover Mitoloji & Esoterisizm 2 09-02-2006 10:17

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 18:17 .