Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 30-04-2006, 23:26
abdozt abdozt isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 29 May 2005
Mesajlar: 2
Standart Ölümden sonra ne oluyor?

Herkese iyi geceler diliyorum
Ateist yada deist (ikisini aynı kefeye koymuyorum tabiki yanlış anlaşılmasın) arkadaşlar acaba öldükten sonra ne olacağını düşünüyorlar.Yani bu konu hakkındaki düşünceleri ne?Amacım ortalığı karıştırmak yada kimsenin inancını kötülemek değil tam tersi bi nebzede olsa düşünceleriniz hakkında bilgi sahibi olmak
Teşekkür ediyorum.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 01-05-2006, 00:21
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart Re: Ölümden sonra ne oluyor?

selam abdozt kardesim.

oldukten sora. * * * * * *allah yoksa yok olursun .

varsa hic merak etme seni unutmazlar kapida karsilarlar islemler orda baslar.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 01-05-2006, 00:48
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart Re: Ölümden sonra ne oluyor?

Sevgili Abdozt,
Bu ölümü niye böyle abarttığınızı anlamış değilim.Kardeşim.Bu ölüm bir tabiat
kanunu.İnsan doğar,büyür ve ölür.Bir kere bunu kabulleneceksin.Kabullenmediğin
zaman bir ömür boyu kafanı kurcalar durur bu ölüm olayı.Ben bir ateistim.
Samimiyetimle söylüyorum ki ölüm aklımın ucundan geçmiyor.Tek düşündüğüm bu
dünyada vatanıma milletime ve insanlığa nasıl bir yararım olur diye düşünmek.
Zamanı gelince de öleceğim.Bu zaman biraz da benim elimde.Bilim biliyorsun
insan ömrünü epey uzattı.Çok yaşamak istiyorsan tedbirli hareket edeceksin.
Öldükten sonra da elbette toprak olacağım.Olay bu kadar basit bana göre.
Sana da tavsiyem hiç ölmeyecekmiş gibi hareket et.Sen yaşadığın zamanı en iyi
şekilde değerlendirmeye çalış.İnancın varsa inancının gereğini yerine getir.
Ama her kes benim gibi düşünsün diye de kimseyi zorlama.Attığın her adımda
insan olduğunu ve karşındakilerinin de(ateist olsa bile)insan olduklarını
hiç bir zaman unutma...Sevgilerimle...
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 01-05-2006, 01:05
pante - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pante pante isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Nov 2005
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 8.936
Standart Re: Ölümden sonra ne oluyor?

Ölüm hakkında ana sayfada yeralan yazımda alıntıladığım Montaigne'nin görüşleri, çoğu arkadaşı rahatlatacaktır sanırım.
http://www.turandursun.com/modules.p...howpage&pid=63

ÖLÜM

”Mademki ölümün ününe geçilemez , ne zaman gelirse gelsin.
Sokrates'e: Otuz Zalimler seni ölüme mahkum ettiler , dedikleri zaman: Doğa da onları ! demiş.

Bütün dertlerin bittiği yere gideceğiz diye dertlenmek ne budalalık ! Nasıl doğuşumuz bizim için her şeyin doğuşu olduysa , ölümümüz de her şeyin ölümü olacak. Öyle ise , yüz yıl daha yaşamayacağız diye ağlamak , yüz yıl önce yaşamadığımıza ağlamak kadar deliliktir. Ölüm başka bir hayatın kaynağıdır. Bu hayata gelirken de ağladık , eziyet çektik ; bu hayata da eski şeklimizden soyunarak girdik.

Başımıza bir kez gelen şey büyük bir dert sayılamaz. Bir anda olup biten bir şey için bu kadar zaman korku çekmek akıl karı mıdır? Ölüm uzun ömürle kısa ömür arasındaki ayrımı kaldırır çünkü yaşamayanlar için zamanın uzunu kısası yoktur. Aristo, Hypanis ırmağının suları üstünde bir tek gün yaşayan küçük hayvanlar bulunduğunu söyler. Bu hayvanlardan, sabahın saat sekizinde ölen genç, akşamın beşinde ölen yaşlı ölmüş sayılır. Bu kadarcık bir ömrün bahtlısını, bahtsızını hesaplamak hangimize gülünç gelmez? Ama, sonsuzluğun yanında, dağların, ırmakların, yıldızların, ağaçların hatta bazı hayvanların ömrü yanında bizim hayatımızın uzunu, kısası da o kadar gülünçtür... Doğa bunu böyle istiyor. Bize diyor ki : «Bu dünyaya nasıl geldiyseniz, öylece çıkıp gidin. Ölümden hayata geçerken duymadığımız kaygıyı, hayattan ölüme geçerken de duymayın. Ölümünüz varlık düzeninin, dünya hayatının koşullarından biridir.

Hayat bir işinize yaramadıysa, boşu boşuna geçtiyse, onu yitirmekten ne korkuyorsunuz? Daha yaşayıp da ne yapacaksınız?

Yaşadığımız her an, hayattan eksilmiş, harcanmış bir andır. Ömrünüzün her günkü işi, ölüm evini kurmaktır. Hayatın içinde iken ölümün de içindesiniz; çünkü hayattan çıkınca ölümden de çıkmış oluyorsunuz. Ya da şöyle diyelim, isterseniz: Hayattan sonra ölümdesiniz; ama hayatta iken ölmektesiniz. Ölümün, ölmekte olana ettiği ise, ölmüş olana ettiğinden daha acı, daha derin , daha can yakıcıdır.

Hayattan edeceğiniz karı ettiyseniz, doya doya yaşadıysanız, güle güle gidin.

Niçin hayat sofrasından, karnı doymuş bir misafir gibi kalkıp gidemiyorsun?

Niçin günlerine, yine sefalet içinde yaşanacak; yine boşuna geçip gidecek başka günler katmak istiyorsun?
Hayat kendiliğinden ne iyi, ne kötüdür: Ona iyiliği, kötülüğü katan sizsiniz.

Dünyayı size bırakıp gidenler gibi, siz de başkalarına bırakıp gidin. Hep eşit oluşunuz benim adaletimin esasıdır. Herkesin bağlı olduğu koşullara bağlı olmaktan kim yerinebilir? Hem sonra, ne kadar yaşarsanız yaşayın, ölümde geçireceğiniz zamanı değiştiremezsiniz: Ölümden ötesi hep birdir. Beşikte iken ölseydiniz, o korktuğunuz mezarın içinde yine o kadar zaman kalacaktınız.
Hiçten daha az bir şey olsaydı, ölüm hiçten daha az korkulacak bir şeydir denebilirdi :
Ölüm size ne sağken kötülük eder, ne ölüyken; sağken etmez, çünkü hayattasınız; ölüyken etmez, çünkü hayatta değilsiniz.

Hiç kimse yaşamından önce ölmüş sayılmaz; çünkü sizden arta kalan zaman da, sizden önceki zaman gibi sizin değildir: Ondan da bir şey yitirmiş olmuyorsunuz.

Bizden önce geçmiş zamanları düşün. Bizim için onlar yokmuş gibidir.

Hayatınız nerede biterse, orada tamam olmuştur. Hayatın değeri uzun yaşanmasında değil, iyi yaşanmasındadır: Öyle uzun yaşamışlar var ki, pek az yaşamışlardır. Şunu anlamakta geç kalmayın: Doya doya yaşamak yılların çokluğuna değil, sizin gücünüze bağlıdır. Her gün gittiğiniz yere hiçbir gün varmayacağınızı mı sanıyorsunuz? Avunabilmek için eş dost istiyorsanız, herkes de sizin gittiğiniz yere gitmiyor mu?
Ömrün bitince, her şey de seninle yok olacak.

Herkes aynı akışın içinde sürüklenmiyor mu? Sizinle birlikte yaşlanmayan bir şey var mı? Sizin öldüğünüz anda binlerce insan, binlerce hayvan, binlerce başka varlık daha ölmüyor mu?

Madem geri dönemezsiniz, niçin kaçınıyorsunuz? Birçok insanın ölmekle, dertlerinden kurtulduğunu görmüşsünüzdür ama kimsenin ölmekle daha kötü olduğunu gördünüz mü? Kendi görmediğiniz, başkasından da duymadığınız bir şeye kötü demek ne büyük saflık! Öldüğünüz zaman yaşınızı doldurmamış da olsanız, hayatınızı doldurmuş oluyorsunuz. İnsanın küçüğü de büyüğü gibi bir insandır. İnsanların ne kendileri ne de hayatları arşınla ölçülemez. Sonsuz bir hayatın ne çekilmez olacağını bir düşünün.

Son gününüzden niçin bu kadar korkuyorsunuz? O gün, sizi öldürmede öteki günlerinizden daha fazla bir iş görmüyor ki! Yorgunluğu yapan son adım değildir son adımda yorgunluk yalnızca ortaya çıkar. Bütün günler ölüme gider son gün varır.»

Acaba niçin savaşlarda kendi ölümümüz de, başkalarının ölümü de bize evlerimizdeki ölümden çok daha az korkunç gelir? Öyle olmasaydı ordu hekimlerle, ağlayıp sızlayanlarla dolardı. Acaba niçin ölüm her yerde aynı olduğu halde köylüler ve yoksul insanlar ona çok daha metin bir ruhla katlanırlar? Ben öyle sanıyorum ki bizi korkutan ölümden çok bizim, cenaze alaylarıyla, asık suratlarla ölüme verdiğimiz korkunç durumdur... Çocuklar sevdiklerini bile maske takmış görünce, korkarlar. Biz de öyle. İnsanların ve her şeyin yüzünden maskeyi çıkarıp atmalıyız.”


Yaşamının nedenini bilen insan ölümünün de nedenini bilir ve ölümden korkmaz.
İnsanın ölümden korkması doğal görülmelidir. Bu korku sadece insanın önünde sınırlı bir zamanın bulunduğu hakkındaki bilgi değildir , ölüm hakkındaki bilgisizliktir. Böyle bir duyguya sahip olmak doğaldır. Fakat bütün insanların böyle bir duyguya sahip olduklarını söylemek güçtür. İnsanlar arasında gününü gün eden ya da öbür dünyaya hazırlananlar vardır. İnsanlar değişik değer duygularına sahiptir. Değer duygusu, insanın eylemlerini yöneten etkendir. Böyle olduğuna göre bu dünyayı bir zindan, gelip geçici bir dünya olarak görenler daima çıkacaktır. Hangi görüşe inanılırsa inanılsın bilinmelidir ki; Yaşam insan için en büyük armağandır. Ama tesadüfen gelmiş olsun, ama Tanrıdan olsun, bu armağan en güzel şekilde değerlendirilmelidir.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 01-05-2006, 01:21
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart Re: Ölümden sonra ne oluyor?

Bilgi sahibi olunmadan yargı sahibi olunmaz. Eğer olunursa buna önyargı denir. Ölüm sonrası ile ilgili insanlığın hiç bir bilgisi yok. Bilinen tek gerçek bir yok oluş. Bunun dışındaki her fikirbir önyargı ve *doğmatik inanç olarak kalacaktır. Tanrının varlığına inanmak bile ölüm sonrası yaşamın olacağını gerektirmez. Diyelim ki "bu dünya ne muhteşem mutlaka bir yaratıcısı vardır" dedik ama yaratıcının bizleri tekrar direlteceği ne malum?

Ben bu konuda Ahmet Altan'ın "ölüm sonrası karanlık" ifadesini hoş buluyorum. Hem dinsel inançları reeden ama hem de kulağa hoş gelmeyen "ölümden sonra başka bir yaşam yoktur" *yerine daha agnostik bir ifade bence.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 01-05-2006, 01:32
pante - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pante pante isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Nov 2005
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 8.936
Standart Re: Ölümden sonra ne oluyor?

Ölümü ve ölüm sonrasını dincilerden öğrenirseniz, yaşamı da zehir edersiniz kendinize..

Ölüm acısı zordur

“Ahmet Mekkî Efendi”, bir günki vaazında,
Konuşurken, “Ölüm”den açılmıştı mevzû da.
Biri ona sordu ki: (Efendim, bu insanlar,
Acaba can verirken, ne kadar acı duyar?)
Cevaben buyurdu ki: (“Ölüm”ün en hafifi,
Öyle şiddetlidir ki, mümkün olmaz târifi.
Ne zaman ki bir kişi, gelse ölüm hâline,
Sanki konur “İki dağ” omuzu üzerine.
İğnenin deliğinden çıkacak rûhu sanır,
Yerle gök birleşir de, o arasında kalır.
Sanki onun içinde, bir “Dikenli çalı” var,
Onu tutup, ağzından, kuvvetle çekiyorlar.
Bütün hücrelerine, takılmış dikenleri,
Çektikçe parçalıyor, takıldığı yerleri.
“Can verme”nin acısı, fazladır hattâ şundan,
İnsana “Yetmiş” defa kılıç vuruluşundan.
Fakat “Mü’min”, görerek hûri ve melekleri,
Onların zevki ile, duymaz bu elemleri.
Daha da şiddetlidir lâkin “Kabir azabı”,
Hiç kalır buna göre, can verme ıstırabı.
Çünki kabir, yakındır âhiret hayatına,
Benzer azabları da, âhiret azabına.
Bu kabir azabı da, böyle çok şiddetliyken,
Hiç kalır “Mahşer”deki azablara nisbeten.
Bir damlanın, deryaya nisbeti nasıl ise,
Bunlar da birbiriyle, edilmez mukayese.
O meydanda “Bin sene” bekleşirken insanlar,
Güneş, bir mızrak boyu yaklaşıp halkı yakar.
Bir ayağın üstünde bulunur binbir ayak,
Günahlarına göre, tere batar cümle halk.
Öyle çok sıkışır ki, kâfirler izdihamdan,
Temennî ederler ki, kurulsa hemen “Mîzan”.
Derler ki: “Hesabımız görülse de hemence,
Şu sıkıntılı hâlden, kurtulsak bir an önce.”
Halbuki bilmezler ki, bitince sual hesap,
Başlıyacak bu sefer, daha elîm bir azap.
Çünki girecekleri “Cehennem”in ateşi,
Öyle şiddetlidir ki, bulunmaz aslâ eşi.
“Mahşer” meydanındaki acı ve sıkıntılar,
“Cehennem azabı”nın yanında hiç kalırlar.
Bir kum taneciğinin, kâinata nisbeti,
Ne ise, öyle çoktur Cehennemin şiddeti.
Oradan bir kıvılcım, dünyaya düşse eğer,
Onun hararetinden, bu dünya erir, biter.
Hem kalmaz bir kararda, azablar Cehennemde,
Gün geçtikçe şiddeti, durmadan artar hem de.
Kalbinde zerre kadar “Doğru îmân”ı olan,
Cehenneme girse de, çıkarılır sonradan.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 01-05-2006, 02:28
sodomo-- sodomo-- isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Mar 2006
Mesajlar: 1.767
Standart Re: Ölümden sonra ne oluyor?

yahu pante dostum nereden buldun bu Ahmet Mekkî Efendi denen cehennem ağızlıyı ?

yani bu adamın yazdıklarını okumak yeter zaten cehennem azabı duymak için.

vallahi üşenmesem "ölüm anı deneyimleri" diye bir başlık açacağım ve anlatacağım ölüm anı deneyimlerini- ki en çok ilgi duyduğum metafiziki konudur- ve bir hoş olacak insanların içi.

GOD IS LOVE diyor bu deneyimi yaşayan her Amerikalı.

İlginç bu deneyimi yaşayanların hiçbirisi bunun halisünayson olduğunu kabul etmiyor çünkü deneyim hyper-realite boyutunda yaşanıyor. Yani bizim bu dünyada gerçek diye algıladığımız ve gerçeği tanımlarken kullandığımız ne var ise orada bunun hyper'i mevcut. Hatta oradan bakılınca burası rüya gibi kalıyormuş. Yani diyolar ki siz bu dünyaya gerçek mi diyosunuz ? bırakın hayaller aleminde yaşamayı hakikate gelin hakikate diyor hepsi.

Kristal şehirler mi dersin, Bilgi tapınakları mı, eski uygarlıklara ait cennetler mi ? sonra tarihte dilediğin yere gidebilme özgürlüğü mü mesela Eski Mısıra vb. en ilgincide bu dünyadaki her uygarlığın orada kendisine ait bir cennetinin olması. Sonra istediğin "guru" ile görüşebiliyorsun mesela ve orada da öğretmenler var sana her konuda bilgi veren ve eğiten, şahsen ben Socrat ile görüşmeyi isterim. Tabii daha önce ölmüş aile üyelerin ile görüşmeler, hasret gidermeler de cabası.

Gidip gelenlerin büyük bir çoğunluğu diyor ki ; dünyada milyonlarca yıl yaşasanız bile yine de oradaki bir anlık kalışınıza ve yaşadıklarınıza denk düşmez. Ölümden daha güzel bir şey yoktur diyorlar abiciğim daha ne diyeyim.

Vallahi pante dostum senin korkuttuğun insanları biraz ferahlattım bu kadar yeter şimdilik.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 01-05-2006, 02:42
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart Re: Ölümden sonra ne oluyor?

Gerçekten de "gidip-gelenlerin" olduğuna inanıyor musun sodomo?
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 01-05-2006, 03:04
sodomo-- sodomo-- isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Mar 2006
Mesajlar: 1.767
Standart Re: Ölümden sonra ne oluyor?

sevgili Cem, "gidip-gelme" de gerçek, reenkarnasyon da gerçek, "öbür taraf" da. Benim asıl şüphem bu dünya ile ilgili
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 01-05-2006, 11:46
pante - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pante pante isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Nov 2005
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 8.936
Standart Re: Ölümden sonra ne oluyor?

Ben Ölecek Adam Değilim

Kapımı çalıp durma ölüm,
Açmam;
Ben ölecek adam değilim.

Alıştım bir kere gökyüzüne;
Bunca yıllık yoldaşımdır bulutlar.
Sıkılırım,
Kuşlar cıvıldamasa dallarında,
Yemişlerine doymadığım ağaçların,
Yağmur mu yağıyor,
Güneş mi var,
Farketmeliyim
Baktığım pencereden.
Deniz görünmeli çıksam balkona.
Tamamlamalı manzarayı
Karlı dağlarla sürülmüş tarlalar.
Ekmekten olamam doğrusu,
Nimet bildiğim;
Sudan geçemem,
Tuzludur teneffüs ettiğim hava.
Ya nasıl dururum olduğum yerde,
Öyle upuzun yatmış,
İki elim yanıma getirilmiş,
Hareketsiz,
Sükûta râmolmuş;
Sanki devrilmiş bir heykel?

Ellerim ne der sonra bana?
Soğumuş kalbime ne cevap veririm?
Utanmaz mıyım ayaklarımdan?

Kalkmalıyım,
Dolaşmalıyım,
Sokaklarda, parklarda.
El sallamalıyım
Giden trenlere,
Kalkan vapurlara.
Bilmeliyim,
Gölgelerin boyundan,
Saatin kaç olduğunu...
Islık çalmalıyım.
Türkü söylemeliyim
Yol boyunca,
Keyfimden ya hüznümden.
Geçmiş günleri hatırlamalıyım,
Dalıp dalıp akarsuya,
Hayaller kurmalıyım,
Güzel geleceğe dair.
Yanımdan geçenler olmalı,
Selâm almalıyım;
Robenson'u düşünmeliyim,
Garipliğini:
Şükretmeliyim
İnsanlar arasında olduğuma.
Nedir ki eninde sonunda ölüm?
Ayrı düşmek değil mi aşinalardan?

Kapımı çalıp durma ölüm,
Açmam;
Ben ölecek adam değilim.

Cahit Sıtkı Tarancı
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:33 .