oguzhansirin Diyor ki
Gerçek Ayet: Bakalım ayetin orjinali nasıl ?
Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkar edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir.
Kelime Oyunları :
Turan Dursun " Kışkırt "
Ayet " Teşvik Et "
|
Diyanet işleri
"teşvik et" demiş olabilir. Ama tek meal o değil ki. Şaban Piriş
"hırslandır", Ömer Öngüt
"coştur" diyor. Celal Yıldırım meali de
"tahrik et" diyor. Şimdi TDK'den "
tahrik et" kelimesinin anlamına bir bakalım:
tahrik etmek
1) cinsel isteği, duyguları uyandırmak, artırmak; 2) harekete geçirmek, kışkırtmak: “Zamanımızın sanatkârını en çok tahrik eden budur.” -S. F. Abasıyanık. 3) esk. yola çıkartmak, hareket ettirmek, kımıldatmak.
Turan Dursun'un çevirisi ile bir Müslüman olan Celal Yıldırım'ın çevirisi aynı. Böylece bu iddia boşa gitti.
oguzhansirin Diyor ki
Turan Dursun " Şimdi Tanrı sizden (yükü) hafifletti. Bildi-anladı (alimellahu)ki, sizde bir güçsüzlük vardır. "
Ayet " Şimdi ise Allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu bildi. Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler. "
Zaafı kaldırıp güçsüzlüğü ekliyor , kelimeler arası oynama yapıyor , daha hafif ve anlaşılması kolay bir dil yerine sert ve hakareti çabuk üstüne çekecek kelimeleri ekliyor sonra tarafsız ve dürüstçe fikir alışverişi yapıyor öyle mi ?
|
Ne diyorsunuz? "Güçsüzlük" hakaret ama "zaaf" hakaret değil??? Bana güçsüzlükle zaaf arasındaki farkı söyler misiniz? İkisinin de anlamlarına bakalım. Yahu Diyanet "zaaf" diye "düşkün" diyor Turan Dursun "düşkün" demiyor "güçsüz" diyor. Diyanet'inki daha hakaretamiz.
zaaf Ar. øa¤f
a. 1. Düşkünlük: “Kendisine zaafımdan ziyade metanetimi gösterdiğim kadın içeriye girdi.” -P. Safa. 2. İrade zayıflığı: “Hükümdarların yumuşak kalpliliğini zaaf sayan umumi hüküm belki de haklıdır.” -C. Meriç. 3. mec. Eksiklik, yetersizlik.
güçsüzlük, -ğü
a. Güçsüz olma durumu, güçsüze yakışacak davranış, kuvvetsizlik, aciz, iktidarsızlık:
“Güçsüzlük belirtisi olarak yorumlanabilen bu şey aslında senin yaşamındı.” -İ. O. Anar.
Güncel Türkçe Sözlük
Bunu bırakalım Diyanet meali zaaf demiş ama Ali Mihr, Adem Uğur, Ali Fikri Yavuz gibi ilahiyatçılar
"zayıflık" demiş. Şimdi yine "
zayıf" kelimesinin anlaına TDK'den bakalım.
zayıf Ar. øa¤³f
sf. 1. Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan):
“Uzun boylu, zayıf, ellilik bir hanım.” -S. M. Alus. 2.
Görevini yapacak yeterli gücü olmayan:
Zayıf bir ordu. Gözleri zayıf. 3.
mec. Sağlamlığı, dayanıklılığı olmayan:
Zayıf bir yapı. 4.
mec. Önemli, güvenilir olmayan:
Zayıf bir bilgi. 5.
mec. Çok az:
Zayıf bir ihtimal. 6. Enerjisi, etkisi, yoğunluğu az olan:
Radyoda uzak bir istasyonun zayıf sesini duydu. Zayıf ışık. 7.
a. Başarısızlığı gösteren not. 8.
mec. Bilgi yönünden yeterli olmayan, yeteneksiz:
Zayıf bir öğretmen. 9.
mec. Kişilik ve ruhsal yönden gereği kadar güçlü olmayan:
“Zayıf ve uydurma bir âşık bu cevaba karşı perişan olurdu.” -A. Gündüz.
Güncel Türkçe Sözlük
Turan Dursun yine Müslüman mealcilerle aynı çevirmiş. İkinci iddianız da geçersiz.