Çipras'ta beğendiğim davranışlardan biri şu haberde geçer:
Syriza lideri zaferi
"Ekonomik kriz yüzünden Yunanistan’ı terk etmek zorunda kalan binlerce gence ve bilim insanına" hediye etti.
"Seçim sonuçları Avrupa’nın artık değiştiğine işarettir" diyen
Çipras, Yunan halkının seçimlerle verdiği mesajın
"Avrupa Birliği, IMF ve Avrupa Birliği Merkez Bankası'nın bitişi" olduğunu söyledi.
Çipras'ın bu davranışı bana Gılgamış destanındaki şu sahneyi hatırlattı:
Gılgamış Destanı'ndan bir alıntı: Gılgameş: "Merak ediyorum, bu kadar büyük gemi kaç günde bitti ve nasıl suya indirildi?"
Utanapiştim: "İnanır mısın, tam 7 günde!"
Gılgameş bunu duyunca büyük bir şaşkınlığa uğradı. Kısacık zamanda nasıl yapılabilmişti bu koca gemi?
Gılgameş'in bu şaşkınlığı Utanapiştim'e büyük bir keyif vermişti. Sözünü sürdürerek, "Doğrusu gemiyi suya indirmek hiç de kolay olmadı. Bereket onu yan yatmış sırıklar üzerinde yapmıştık. Onların yardımı oldu. Arka arkaya koyduğumuz sırıklar üzerinden kaydırmak için bütün çalışanlar gemiyi önden arkadan ittiler. Geminin üçte ikisi suya girince elime geçenleri, altınları, gümüşleri, kırların hayvanlarından bir kısmını, sanatçıları bindirdim. Bütün hısım akrabalarımı doldurdum içine."
|
Gördüğünüz gibi, gemiye değerli eşyaların alınmasından başka, sanatçılar ve bütün hısım akrabalar da alınmış.
Peki, TEVRAT ve KURAN'da anlatılan NUH TUFANI'nda gemiye sanatçıların ve tüm hısım akrabaların alındığından geçer mi?
Mümkün değil. İşte
Çipras, seçim zaferini ekonomik kriz yüzünden ülkesini terketmiş gençlere ve bilim adamlarına adayarak hem bir yanlışı düzeltiyor, hem de ülkesinin bilim alanındaki parlak geçmişini hatırlatıyor.
İkinci ise, #
1 mesajımdaki Grek astronomu
Glaukon'un, astronomiyi
Sokrates tarzında överken,
"-Öyleyse Astronomi ile, Geometri'de olduğu gibi, sırf akıl için problemler elde etmek amacıyla uğraşalım; gökteki oluşumları da kendi halinde bırakalım."
sözlerinin sadece astronomide değil, dinsel hayatımız için de geçerli olmasından hareketle
Çipras'ın, kabineyi kurarken geleneği dışlamış ve İncil'e el basmadan yemin etmesi davranışıdır.
Bu konuda fazla uzağa gitmeye gerek yok; tüm Yunanlılar'ın şu soruyu kendilerine sorması gerekir: 2000 yıl önceki atalarımız günlük yaşamlarında ne inanıyorlardı?
Örneğin, siz hiç M.Ö. 6. y.y.'da yaşamış
Thales'in ağzından benzer üçgenleri anlatırken dinle ilgili bir şey duydunuz mu?
Aynı şekilde, M.Ö. 3 y.y.'da yaşamış ve en fazla eser üreten
Arşimet bu konuda bir söz olsun, neden bir şey söylememiştir?
Bu adamların vakti mi yoktu, bir söz olsun inanç dünyalarına ilişkin bir söz söylememişler!