Daha önce yazmıştım başka bi topicte ama tam yeri buraı.İslamiyette de İsa'nın önemli bir yeri vardır. Kuran'da birçok yerde
"Meryem oğlu İsa" diye geçer ve Meryem'in bakire olmasına rağmen İsa'yı doğurduğu inancı Hristiyanlıktaki ile aynıdır. Ama İslamda Hristiyanlıktaki gibi İsa'nın Allah'ın oğlu olduğu gibi bir inanış yoktur. Ayrıca Hristiyanlıktaki İsa'nın aynı zmanda Tanrı da olduğu inancı Kuran'da açıkça reddedilmiştir (
3). İslama göre İsa önemli bir peygamberdir ve İncil kendisine vahiy ile indirilmiştir. Ayrıca Kuran'da İsa'dan
"Mesih" diye de bahsedilir ama bu kavramın Hristiyanlıktaki Mesih kavramı ile aynı değildir çünkü Hristiyanlıktaki İsa Mesih (Jesus Christ) aynı zamanda tanrısal özelliklere sahiptir, Tanrı'dır (
4). İslamda ise hiçbir peygamberin tanrısal özellikleri yoktur.İsa'nın ölümü konusunda da İslam ile Hristiyanlık görüşü arasında farklılık vardır ama bu farklılık bu yazı açısından önemli olmadığı içni onu geçeceğim. Bu yazı açısından önemli olan benzerlikler. İslam ile Hristiyanlığın üzerinde kesin olarak anlaştığı bir konu var: İsa'nın varlığı. Her iki dine göre de mucizeler gerçekleştirmiş olan İsa diye biri günümüzden 2000 yıl önce yaşamıştır.
Peki bu gerçekten doğru mu? Yani böyle biri grçekten yaşadı mı? Bu konuda tarihi belgeler var mı? Yani İsa'nın varlığını gösteren tarihsel deliller var mı?
İsa'nın yaşadığı dönemde Filistin'de dini ve siyasi olayları birçok tarihçi ve filozof vardı ama bunların hiçbirinin yazılarında İsa'dan bahsedilmez. Yani İsa'nın yaşadığı iddia edilen dönemde yaşamış olan kişilerin yazılarında İsa'dan bir kere bile bahsedilmiyor. Bu biraz garip çünkü İncillerde (Yeni Ahit'in ilk dört kitabı olan ve Türkçe'de İncil diye bilinen Mark (Markos), Matthew (Matta), Luke (Luka) ve John'un (Yuhanna) yazdıkları kitaplarda İsa'nın hayatı, yaptıkları ve öğretileri anlatılır. Bunların en erken yazılmış olanı M.S. 70 yılı civarında yazılmış olan Mark'ın İncilidir. Diğerlerinin Mark'ın İncilinden sonra yazıldığı kabul edilir. İsa ise M.S. 29-36 arasında ölmüştür. Yani İncillerin tamamı İsa'nın ölümünden yaklaşık 40-50 yıl sonra yazılmıştır diyebiliriz.) İsa'nın gerçekleştirmiş olduğu inanılmaz olaylardan, mucizelerden bahsediliyor ve bu sayede ününün hızla yayıldığı söyleniyor.
Matthew 4. bölümde ve
Luke 6. bölümde şöyle diyor:
Matthew 4:23-25 İsa, Celile bölgesinin her tarafını dolaştı. Buralardaki havralarda ders veriyor, Göksel Egemenliğin müjdesini duyuruyor, halk arasında rastlanan her hastalığı, her illeti iyileştiriyordu. O'nun ünü bütün Suriye'ye yayılmıştı. Çeşit çeşit hastalıklara yakalanmış, ıstırap içinde olan, cine tutsak,saralı, felçli olanların hepsini O'na getirdiler, O da onları iyileştirdi. Celile, Dekapolis, Kudüs, Yahudiye ve Şeria nehrinin ötesinden gelen büyük kalabalıklar O'nun ardından gidiyordu.
Luke 6:17-19 İsa bunlarla birlikte aşağı inip düzlük bir yerde durdu. Öğrencilerinden büyük bir kalabalık ve tüm Yahudiye'den, Kudüs'ten, Sur'la Sayda yakınlarındaki kıyı bölgesinden gelen büyük bir halk topluluğu da oradaydı. İsa'yı dinlemek ve hastalıklarından şifa bulmak amacıyla gelmişlerdi. Kötü ruhlardan sıkıntı çekenler de iyileştiriliyordu. Kalabalıkta herkes İsa'ya dokunmak için çabalıyordu. Çünkü O'nun içinden akan bir güç herkese şifa veriyordu.Bu tip olayların hiçbir tarihi belgede yer almıyor olması garip. Hele bir de o döneme ait olaylarla ilgili birçok tarihi belge varsa. Yani mucizeler gerçekleştiren birinin izlemek için, şifa bulmak için büyük kalabalıklar hareket ediyor, insanların gözleri önünde mucizeler gerçekleşiyor ama bunlarıbelgeleyen tek bir tarihi belge yok.
Doğru zamanda (M.Ö. 20 ile M.S. 40 arasında) doğru yerde (Judea yani bugünkü Batı Şeria bölgesi) olan İskenderiyeli Philo (
Philo of Alexandria) önemli bir tarihçi ve filozoftu. 850000 kelimeden fazla yazısı günümüze kadar gelmiştir. Ama bunların içinde İsa'dan veya yaptığı mucizelerden bahseden tek bir kelime bile yok. Aynı şekilde İsa ile çağdaş olan birçok tarihçi ve filozof içinde ondan, yaptıklarından veya mucizelerinden bahseden bir tane bile yok
Matthew 14:19-21 Halka çimenlerin üzerine oturmalarını buyurduktan sonra, beş ekmekle iki balığı aldı, gözlerini göğe dikerek şükran duasını yaptı; sonra ekmekleri bölüp öğrencilerine verdi, onlar da halka dağıttılar. Herkes yiyip doyduktan sonra on iki sepet dolusu yemek artığı topladılar. Yemek yiyenlerin sayısı, kadın ve çocuklar hariç, yaklaşık beş bin erkekti.
İnsanları mucizevi şekilde iyileştiren, binlerce kişiyi 5 ekmek ve 2 balık ile doyurabilen ve dolayısıyla yapabildikleri sayesinde neredeyse herkes tarafından tanınan birinin adının o dönemin olaylarını not alan ve yazan kişiler tarafından bir kere bile belirtilmemiş olması gerçekten düşündürücü.
Hristiyan.net sitesinde
İsa Mesih Gerçeği başlıklı bir yazıda Hristiyanlık dışı trihi kaynaklarda İsa'nın belirtildiği iddia ediyor. Kısaca bu iddialara bakalım:
İlk olarak orijinal kaynakta İsa Mesih değil sadece Mesih geçiyor:
"…[the Christians] sang in alternate verses a hymn to Christ, as to a god" (Josh McDowell, “Evidence for Christianity”, 2006, s. 87). Sadece Christ yani Mesih deniliyor. Aslında bu çok önemli değil çünkü burada İsa'nın varlığına değil Hristiyanların varlığına delil vardır. Yani M.S. 112 yılında Hristiyanlar olduğunu gösteriyor bu tarihi kaynak. Burada İsa'nın varolduğunu gösteren herhangi bir veri yok. Bir diğer iddiaya bakalım:İ.S. 115 ile 117 yılları arasında tarihçi Takitus, ‘Roma Tarihi’ adlı yapıtında, İ.S. 64 yılında Roma’yı yakıp kavuran yangının sorumlusu olarak zamanın Hristiyanlarının suçlandığını yazmakta ve Hıristos’un, ki Hristiyanlar bu ismi buradan almışlardır, İmparator Tiberyus’un yönetimi döneminde vali Pontiyus Pilatus tarafından ölüm cezasına çarptırılışı konusunda yorumlarda bulunmaktadırBu kaynağın doğruluğundan şüphe etmek için önemli birkaç neden var. Mesela orijinal kaynakta Pilatus için vekil (procurator) diyor ama gerçekte Pilatus valiydi (prefect). Birinci yüzyılda hiçbir Yunan veya Romalı tarihçi
"Hristiyan" tabirini kullanmamıştır. Hristos (Christ) ve türevi olan Hristiyan (Christian) kelimeleri Trajan'ın İmparatorluğu zamanında yani Tiberyus'un yaşadığı dönemde kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca İncillerde de Hristos veya Hristiyan kelimeleri geçmez. Bunlar daha sonradan kullanılmaya başlanan kelimelerdir. İsa'nın yaşadığı iddia edilen dönemde yani M.S. 36'dan önce İsa'nın Hristos, takipçilerinin ise Hristiyanlar olarakadlandırılması bu kaynağın güvenilirliği hakkında soru işaretleri oluşturmakta ve bunun Tiberyus tarafından kendi zamanında yani M.S. 110'larda o dönemde yaşayan Hristiyanlardan duyduklarına dayanarak yazıldığı düşüncesini desteklemektedir (
5)
Ayrıca 3. ve 4. yüzyıllarda Hristiyanlıkla ilgili delilleri ortaya koymaya çalışan Hristiyan din adamlarından hiçbiri bu alıntıya başvurmamıştır. İsa'nın varlığına dair ellerindeki tüm delillerden daha kuvvetli olabilecek böyle bir belgeyi kullanmamış olmaları düşündürücü. Mesela
Tertullian, Tiberyus'un birçok çalışmasından faydalanmasına rağmen bu bölümden alıntı yapmamıştı (
5). Neden acaba? Belki de o tarihte böyle birşey yoktu. Böyle önemli olabilecek birşeyi kullanmaması için başka nasıl bir sebep olabilir?Bir diğer iddia şöyle:
Yosefus'un (Josephus) İsa’nın kişiliği, mucizeleri, öğretileri ve çarmıha gerilişi konusunda yazdılarının sahtekarlık olduğu, daha sonradan ekleme olduğu Hristiyanlar tarafından bile kabul edilmektedir. 4. yy'a kadar bunlardan kimsenin haberi yokken bir anda Eusebius tarafından Yosefus'un olduğu iddia edilmiştir ve kanıt olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ama Hristiyanlık apolojisti Lee Strobel,
The Case for Christ kitabında bunun sahtekarlık olduğunu kabul etmektedir (
6). Hatta Katolik Ansiklopedisi'nde bile bu alıntı sahtekarlık olarak belirtilmektedir (
7).Sonuçta tüm bunların ışığında insanın aklına
"İsa ve çevresinde oluşturulan Hristiyanlık sadece bir mit mi?" sorusu geliyor.
İlgilenenler için bu konuda okunabilecek ve yukarıda kısaca bahsettiğim noktalara daha ayrıntısıyla değinen birkaç yazı tavsiye etmek istiyorum: