Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Felsefi Tartışmalar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 22-09-2011, 08:22
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart İnsanoğlu Beyin Nörokimyasının Bir Robotudur, Kölesidir, özgür iradesi yoktur..

sevgili dostlar..

son zamanlarda felsefeye ve bu siteye karşı ilgisizlik duyuyorum, bir türlü yazmak için motive olamıyorum. motivasyon buldukça şu sık sık değindiğim "insanoğlunun nörokimyasal/konektomunun robotu, kölesi olduğu" konusunu işlemeyi düşünüyorum..

ve sevgili khaos'la yaptığımız son yazışmalarda bu konunun açılımını tam olarak ifade edemediğimi gözlemledim, yani insanoğlunun nörokimyasal bir robot olması ne anlama geliyor? dinler, tanrı, inançlar konusunda ne gibi önemli çıkarımlar getiriyor? gibi önemli konuları tam olarak vurgulayamadığımı gözlemledim..

yani ben insanoğlunun "konektomu sabit değişmezdir ya da düşünerek konektomun niceliği ve niteliği değişmez" gibi bir takım hipotezler öne sürmüyorum.. ama sanki öyle algılanmış, çünkü yazılanlardan bunu anladım..

ve batı coğrafyasının "tanrıya iman ön koşullu" inançların insanoğlunun beyin nörokimyasıyla nasıl büyük bir çelişki doğurduğunu ortaya koymaya çalışıcam.. kendim daha ergenlik/gençlik yıllarımın başında "bir şeye iman etmek, inanmak insanoğlunun kendi elinde/özgür iradesinde değildir ki bir insanı imanı yüzünden sorumlu tutabilesiniz" tarzında basit bir bilince ulaşmıştım ve dinden uzaklaşmanın temellerini atmıştı bu bilince ulaşmam..

konektomun ne olduğu konusunda az çok fikir sahibisiniz; beynimizi oluşturan nöronların(sinir hücrelerinin) kendi aralarında yaptığı bir zincirleme ağ balantısı diyebiliriz kısaca.. ve konektom denen somut yapı kazandığı nicelik ve nitelikler doğrultusunda bir işlev türetir, bunun ilk adımı bilinç, ikinci adımı da düşünme ve duygulanmadır dedik.. üretilen bu düşünce ve duygulanma da bizim tutum ve davranışlarımızı belirler..

konektomumuzun yapısı niceliği niteliği değiştikçe farklı bilinçaçıklıkları dolayısıyla farklı düşünme ve duygulanmalar ve farklı tutum ve davranışlar üretir.. yani bir kişinin beyin nörokimyasının niteliği değişmediği sürece bu insandan farklı bir bilinç, düşünce duygulanma ve tutum ve davranış beklemeniz çok anlamsızdır.. bu zincirleme domino taşı etkisi gibi gibi bir reaksiyondur..

neyse motivasyon buldukça bu başlıkta bir şeyler yazmaya gayret edeceğim(benim bu motivasyon durumum bile konektomumun bir kölesi olduğumun göstergesidir )

konuyla ilgilenen arkadaşların bilgi ve tecrübelerini bu başlıkta paylaşmasından da memnun olurum..


Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 22-09-2011, 09:04
milomanara - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
milomanara milomanara isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 17 May 2008
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 1.807
Standart

Selam paslı!

Bu dediğini örneklendirelim(Sam Harris'den):

- Hayatınızdaki birini düşünün. Sadece birisini hatırlayın.
- Şimdi siz bu kişiyi şeçmiş gibi görünüyorsunuz. Hafıza rafından almış gibi.Ama neden başka birini değil de bu kişi düşündüğünüzü açıklayamıyorsunuz. Varsayalım ki toplam 100 kişi tanıyorsunuz. Soru sorulmadan önce kimseyi düşünmüyordunuz. Tanıdığınız birini sordum ve birisi bilinçli farkındalığınızda belirdi. Nörofizikçiler olarak biliyoruz ki bu sonuç beyin tarafından bilinçli olmadığınız bir işlemler süreciyle "imal edildi". Siz bunun yalın şahidiydiniz, bu sonucu aldınız. Ve tüm diğer terchleriniz için de bu böyle.


Yani tercihlerimiz beyinde farkında olmadığımız bilinçsiz süreçlerce üretiliyor. Demek ki hür irade yok.

Ben de henüz üzerinde düşünüyorum bu konunun. Siz devam edin, arada yine uğrarım
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 22-09-2011, 10:42
ereninthenature - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ereninthenature ereninthenature isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 24 May 2011
Bulunduğu yer: Uzay
Mesajlar: 1.588
Standart

paslicivi uzun zamandir yoktunuz, oncelikle hos geldiniz.

Bu konuda sadece bir benzetme yapicam, bir ayna kendini gosteremez.Bilincte, bilinci tam olarak anlayamayacak.

Ozgur irade varmis yokmus bilemeyiz.Benim kendi yorumum: Banane!

Science is not only compatible with spirituality; it is a profound source of spirituality.
-Carl Sagan

All ideology is toxic because ideology is a kind of insult to the gift of human free thinking.
-Terence McKenna
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 22-09-2011, 17:27
errata - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
errata errata isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 30 Sep 2007
Mesajlar: 2.207
Standart

Ahmet, Mehmet, Ayşe, Nazlı, Kemalettin, Mustafa Kemal, Stalin, Hitler, ...

Örneğin Nazlı, listenin ilk akla gelen ismi olsun.
"Nazlı" neye göre listenin en başında?

Beyin, saniyenin binde biri zamanda "tanıdığım yüz kişi" isimli bir liste hazırlıyor. (Ya da stok olarak zaten bir yerlerde "kişiler listesi" hazır.)

Beyin uzun vadeli bellekte tutulan bu listeyi kısa vadeli belleğe alarak farklı bir isim altında en tepeden aşağıya doğru bir sıralama gerçekleştiriyor. (Sanırım insanların aslında bir çok şeyi unutmadığını bazı yöntemlerle unutulmuş şeylerin de ortaya çıkarılabildiğini biliyoruz. Elbette üzerine yazılmadıysa. Yani bilgiyi taşıyan "hücre zinciri" daha yeni hücrelere kopyalanmadan yok olmadıysa.)

Bu sıralama, beynin "arka planda" kişilerle bağlantılı birikmiş bilgi yığınları üzerinde aritmetik hesaba girişmesi ve heap'i en tepesinden başlayarak aşağıya kadar "öncelik sırasına" göre doldurması olabilir. (Heap dediğimiz şeyi soyut bir ağaç gibi düşünün, dallarında elmalar var -bilgiler-. Asıl listeyi oluşturacak arka planda bir "ön liste".) Beynin her şeyi bize izah etmesi gerekmiyor. Bize, bir soyutlama katmanı ile sadeleştirdiği verileri sunuyor.

Netice itibariyle ağ kablolarıyla birbirine bağlı ve her data merkezinde farklı bilgiler tutan, merkezi bir işlem merkezinin koordine ettiği bir bilgi ağından bahsettiğimizin farkındayız. (Bunun oldukça minyatür olduğunu kabul ediyorum. Üstelik, kablolar da birbirinin içine girmiş ve bazen aralarında olmaması gereken temaslar yaşanabiliyor.)

Hür irade dediğimiz şey basit bir öncelik listesi olabilir.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 22-09-2011, 17:49
K.C. - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
K.C. K.C. isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 02 Jun 2006
Mesajlar: 4.587
Standart


Ben bu son yazıları okurken aklıma ilk kimin geleceğini düşündüm.
Ve fark ettim ki, beynim önce bir kriter belirledi.
Fiziki olarak yakınlık kriteri.

YILDIZLAR ATEŞ BÖCEĞİ SANILMAKTAN KORKMAZLAR

http://kadinislamadalet.blogcu.com/
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 22-09-2011, 18:03
Khaos Khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.554
Standart

http://www.ted.com/talks/lang/tur/sebastian_seung.html

tekrar izleyin.
bakın bakalım anlatılan şey sizin anlattığınız yada anladığınız şey mi.

insan robot falan değildir.
çünkü konektom sabit/değişmez değildir.

sayın xor'un daha önceki tartışmada bu linki vermesinden sonra ,
ben tartışmaya devam etmemiştim.
çünkü konektom fikrini üreten adam tam da benim söylediğim şeyi söylüyor,
siz ise aslında adamın tezine karşı çıkıyorsunuz.

verdiği örneği düşünmeniz bile bunu görmek için yeterli.

konektom nehir yatağıdır.
düşünmek ise nehir.

yatak nehiri belirler ve nehir de yatağı.

karşılıklı diyalektik etkileşim bu kadar açıkken,
düşünmek somut bir olguyken,
düşünen adam konektomunu bizzat dönüştürürken insanı robot ilan etmek ne anlama geliyor.
açıklığı olmayan bu ifade ile ne anlatılmak isteniyor.

açık olan şudur.
bilinç denen şey,
yani kişinin kendi varlığının farkında olması konektomun fonksiyonudur.
kendi farkına varan konektomun kendisidir.

teistlerin ruh inancına karşın,
bilinç dediğimiz şeyin somut olarak neye karşılık geldiğini gösteren bir ifadeyi alıp,
o ifaden esaret peydah etmek nasıl bir bakış açısıdır anlamak zor.

kişi konektomunun esiridir demek,
konektom konektomunun esiridir demek kadar tuhaftır.
bizim kişi dediğimiz soyutlamanın somut karşılığı konnektom değilmidir.

düşünen konektomdur.
düşünmek konektomu dönüştürür.

burdan bir tek sonuç çıkar.

konektom düşünerek kendi kendini değiştirir dönüştürür.

konektom kendi kendini yaratarak varoluşunu ortaya koyar.

burdan çıkacak son şey esarettir.

bu iğrenç kelimeye bu derece düşkünlük gösterilmesinide anlamıyorum.

konektom özgürdür.
öylesine özgürdür ki,
kendi kendinin yaratıcısıdır.

Konu Khaos tarafından (22-09-2011 Saat 18:10 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 23-09-2011, 00:18
errata - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
errata errata isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 30 Sep 2007
Mesajlar: 2.207
Standart

Maddeden inşa edilmiş, işleyişi matematiksel olarak simule edilebilecek yapılardan oluşan bir robot olduğumuz düşünülürse ya da böyle kabul edersek, gerçek manada bir rastgelelikten ve dolayısıyla hürriyetten bahsetmemiz mümkün olmaz.

Beynin bilgileri sürekli değiştirmesi, harmanlaması ve sürekli bir çözümleme işini bu değişen durumlara, bilgilere göre yapıyor olması bizde seçimlerimizin ya da hissettiklerimizin gerçek bir rastsallığa, hürlüğe dayandığı "hissini" yaratıyor olsa da gerçekten gerçek bu değil. Bu esasında çok ince bir yanılsamadır. Lakin bu yanılsamanın duruma etkisi çok düşük ve önemsizdir. Rastgelelik, aslında size gereken karmaşa değeriyle ilintili bir veriden ibarettir. Belli karmaşa miktarına eriştikten sonra, size sunulanın rastgele olup olmamasının önemi yoktur.

Örneğin size rastgele bir sayı gereksin. Bu sayıyı temin etmek için dünyanın en güçlü bilgisayarını kullanacak olsanız bile elde edeceğiniz sonuçlar her denemenizde hesaplanmış ve aslında rastgele olmayan sayılardan kurulu olacaktır. Teorik olarak aynı saat hızlarında, aynı atom saatinden set edilmiş iki bilgisayar aynı zaman diliminde denenirse size aynı sonucu vermelidir.Bu olmadığı takdirde hatalı bir şeyler olduğunu düşünmelisiniz.

Kısaca yaşadığımız evrende rastgelelik gerçek anlamı bakımından mümkün değil. Lakin biz, bizi aşan karmaşa, karışıklık ve kaos içerisinden sağlayabildiğimiz değerleri rastgele olarak kabul ederek asgari işimizi görebiliriz.

Gerçekten bir rastgelelik mümkün olsaydı bugün istatistik bilimi ve bir şeyleri sümule etme dediğimiz olayı, yapay zeka kavramını konuşmuyor olurduk. Bu konuların tamamı, henüz ortaya çıkmamış bilgilerin belli matematiksel tasarımlar ile eski bilgilerden tahmin edilmesi üzerine kuruludur.

Burada yukarıda da bahsettiğim gibi rastgeleliğin gerçekçiliği, yani size ne kadar gerçekçi gözüktüğü önemlidir. Tahmin edebildiğiniz gibi konunun çapı oldukça geniş.

İki kişi barbut oynadığınızı düşünün. Fakat zarlar yerine bilgisayar programı kullanıyorsunuz. İki kişi de bilgisayarın ürettiği sayılara itiraz etmeyecek olduktan sonra sayıların aslında sürekli olarak şimdiki "zaman(saat,dakika,saniye,milisaniye) % 6" olarak hesaplanmasının ne zararı var? Bu basit "sözde" rastsallık işimizi gördü mü? Kesinlikle evet.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 23-09-2011, 00:54
Khaos Khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.554
Standart

sayın xor

rastlantı ve özgürlüğün hangi bağlamda düaliteye dönüştüğünü yazınızı birden fazla kez okumama rağmen doğrusu anlayamadım.

bağlamınızı açarsanız anlamak kolaylaşabilir.
ben sayın K.C.'nin cümlesinden yola çıkmak istiyorum.

''Ve fark ettim ki, beynim önce bir kriter belirledi.''

farkeden ben, kriteri belirleyen ise beynim.
ben beynimin kriter belirlediğini farkediyorum.

gayet açık görünüyor ki,
insan kendi bilinci üzerine konuşmaya kalktığında ilginç hatalar ortaya çıkıyor.

eğer farkeden sensen, kriteri belirleyen de sensin.
kriteri beynin belirliyorsa farkeden de beynindir.
sürecin bir kısmı için başka,diğer kısmı için ise bir başka özne kullanma gereği hissetmemiz belki de dille ilgili bir problemdir.

aynı problem
''insan, konektomunun kölesidir'' cümlesinde de var.

konektom zaten insanın kendisi.
bilincin, yani kendi varoluşunun farkında olma durumunun ortaya çıktığı yer.

bu tarz cümlelerin soyutlama karışıklığından ibaret olduğunu düşünüyorum.

ben konektomumun kölesi değilim.
çünkü ben zaten konektomumum.

ve konektom, evrenin kendi dışında kalan bölümüyle,
sürekli, dinamik, karşılıklı bir ilişki içinde kendini yeniden üretebiliyor.

eğer bu özgürlük değilse,
özgürlük ne.

dilimizde özgürlük diye bir kavram varsa,
ve bu kavram bir soyutlama ise somut bir durumu işaret edebilmelidir.

bu kavramın işaret edebileceği bildiğim yegane varlık insandır.
oysa bu başlıkta insanın özgür değil köle olduğu ima ediliyor.

o halde özgür olan kim.
insan özgür değilse kim özgür olabilir.
eğer hiçkimse/hiçbirşey özgür değilse,
bu kavram neyi işaret ediyor.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 23-09-2011, 02:27
apsimon apsimon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 13 Aug 2011
Mesajlar: 202
Standart

Burda yazdıklarımıza dikkat etmemiz gerekiyor. Robot yada köle derken sözcüklerin anlamı üzerinden idda sahibi iddasını ispat etmek zorundadır.

Bu düşünce tarzı varlığıda sorgular. Ki varlıktan bir köle hiçlikten bir medet umar. Bu düşünce gerek uygarlığımıza gerekse evrimimize bir hakarettir.

Hiç olma isteğinizi anlıyabiliyorum. Ancak bunu iddalı bir başlık altında savunmanızı anlıyamıyorum.

Ben kenektomum kenektomda benim. Bir sıkıntı mı var?
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 23-09-2011, 07:17
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

sevgili arkadaşlar..

aslında hepiniz çok önemli noktalara değinmişsiniz ama kelimelere ve kavramlara yüklediğimiz anlamlar ve bu anlamların bizim kişisel dünyamızdaki önemi/hassasiyeti dolayısıyla "köle, robot" gibi kelimelere karşı gösterdiğiniz olumsuz tepkiyi anlıyorum.. şayet bu kelimeler sizde olumsuz bir tepkime doğuruyorsa bu kelimeleri kullanmak zorunda değiliz, köle ve robot gibi kelimler benim kendi şahsımın bu hipoteze bakış açısını ifade ediş tarzıdır, hani derler ya her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır, ben de yoğurdu böyle yiyiyorum napayım kısaca "konektomum neyse ben oyum" ifadesini kullanalım o zaman.. köle ve robot kelimelerini kullanmayalım, çok da önemli değil, önemli olan burda neyin ifade edilmek istendiği..

sevgili milomanara şöyle bir alıntı vermiş

Bu dediğini örneklendirelim(Sam Harris'den):

- Hayatınızdaki birini düşünün. Sadece birisini hatırlayın.
- Şimdi siz bu kişiyi şeçmiş gibi görünüyorsunuz. Hafıza rafından almış gibi.Ama neden başka birini değil de bu kişi düşündüğünüzü açıklayamıyorsunuz. Varsayalım ki toplam 100 kişi tanıyorsunuz. Soru sorulmadan önce kimseyi düşünmüyordunuz. Tanıdığınız birini sordum ve birisi bilinçli farkındalığınızda belirdi. Nörofizikçiler olarak biliyoruz ki bu sonuç beyin tarafından bilinçli olmadığınız bir işlemler süreciyle "imal edildi". Siz bunun yalın şahidiydiniz, bu sonucu aldınız. Ve tüm diğer terchleriniz için de bu böyle.

Yani tercihlerimiz beyinde farkında olmadığımız bilinçsiz süreçlerce üretiliyor. Demek ki hür irade yok.


günlük yaşamımızda bir çok konuda çok değişik tercihler yapıyoruz ve zannediyoruz ki yaptığımız tercihlerde özgürüz.. örneğin bir restorana gittiğimizde menüden hepimiz farklı yiyecekler, bir mağazaya girdiğimizde hepimiz farklı kıyafetler, karşı cins seçiminde hepimiz farklı fiziksel ve kişilik yapıdaki partnerler tercih edebiliyoruz vs..

ben bu çok değişik tercihlerin hepsine girmek istemiyorum, sitemizin içeriği dolayısıyla özellikle insanların inançları açısından olayı incelemek istiyorum.. çünkü sitede olsun günlük yaşamda olsun insanların bilinç/inanç deklerasyonlarını nerden edindiklerini sorduğunuzda;

-ben kendi özgür irademle müslüman, hristiyan, ateist, deist, agnostik vs, oldum..

gibi ifadeler kullandığını görüyoruz.. ben bu topicte özellikle bu konuyu işlemek istiyorum.. çünkü dünya coğrafyasının batısında hakim olan semavi dinler dediğimiz inançlar da sanki inanmak insanın hür iradesindeymiş te, bu inanmayı seçmediğiniz zaman günahkar olup suçu size atıyor ve bundan dolayı sizi ölümden sonra cehennem gibi bir takım yaptırımlara tabi tutuyor.. oysa doğu coğrafyasında hakim olan dinlerde (budizm hinduizm gibi) ölüm sonrası yaşamlarda sizi inancınızdan dolayı değil tutum ve davranışlarınızdan dolayı bir iyiliğe yönlendirme çabaları yaptırımları var..

manavda seçtiğiniz elmayla armut arsındaki tercihten tutun da sarışın uzun bacaklı hatun yada esmer kara kaşlı kara gözlü erkeğe veya islam hrisityanlık ateizm deizm budizm vs gibi tüm tercihler aslında bizim özgür/hür irademiz altında seçilmiyor.. yani yukardaki alıntıda bahsedilen

Yani tercihlerimiz beyinde farkında olmadığımız bilinçsiz süreçlerce üretiliyor.
bizim dahil olmadığımız ama bizim geçmişimizde şekillenip yapılanan ve nitelik kazanan konektomumuzun bir ürünü, türevi olarak ortaya çıkıyor.. konuyu ilerleyen zamanlarda daha ayrıntılı işleyeceğiz ama burdan kısaca bir sonuç çıkarmak isitiyorum..

hani hep deriz ya; zevkler ve renkler tartışılmaz diye.. yani bir insanın maviyi diğer renklere tercih etmesi, esmerleri sarışınlara tercih etmesi, pırasayı köfteye tercih etmesi, pantolunu eteğe tercih etmesi, 69 u misyoner pozisyona tercih etmesi nasıl eleştirilemezse bir insanın müslüman deist ateist panteist budist hristiyan olması konusunda eleştirilmesi, suçlanması, dışlanması bu konuda tarafların biribirileriyle kıyasıya çatışması da bir o kadar anlamsızdır..

çünkü her canlıyı benlik dediğimiz mekanızma idare eder ve benlik dediğimiz modül "tatmin/haz" üzerinden beslenip canlılığını sürdürebilir ancak.. kimisi elma yemekten haz alır kimisi muz, kimisi pantolon giymekten haz alır kimisi ip dondan kimisi donsuz dolaşmaktan, kimisi misyoner pozisyonundan haz alır kimisi italyan avizesi pozisyonundan, kimisi musevilikten haz alırken kimisi islamiyetten kimisi ateizmden kimisi budizmden kimisi hristiyanlıktan, kimisi deizmden haz alır ve tatmin olur.. bu "hazcılık/tatmin ilkesi" o benliğin canlılığını sürdürmesi için bir zorunluluktur..

deyip şimdilik burda keseyim..


Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
özgür irademiz yoktur (yeni) kursatotcu İslam 73 28-04-2009 18:37
Özgür beyin DK Üyeliğinden ayrıldı frodo Servis Şartları & Site Duyuruları 10 22-02-2009 18:46
Özgür Beyin... ozgur_beyin Yeni Üyeler 25 27-01-2008 14:45
insanın özgür iradesi yoktur kursatotcu İslam 5 27-06-2005 01:57

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 16:04 .