Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam > Önerdiğimiz Başlıklar

 
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
  #1  
Alt 08-10-2009, 17:45
AhbAp - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
AhbAp AhbAp isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Sep 2008
Mesajlar: 2.804
Standart Kuran'daki En İlginç Hikaye: Şeytan

Kuran ayetleriyle şeytanın hikâyesi şu şekildedir:

Araf 11-18: Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” dedik. İblisten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı. Allah, “Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?” dedi. (O da) “Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın” dedi. Allah, “Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslaman haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın” dedi. Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver.” Allah da, “Sen süre verilenlerdensin” dedi. Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım.” “Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın.” Allah, dedi ki: “Yerilmiş ve kovulmuş olarak çık oradan. Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin, hepinizi cehenneme doldururum.”

İşte şeytanın macerası bu şekilde başlar. Şeytan, kendinden küçük gördüğü için insana karşı, Allah’ın emrine rağmen saygıyla eğilmemiş, hatta daha da ileri giderek Allah’a kafa tutmuş ve insanları onun yolundan saptıracağını söylemiş ve de Allah’ın huzurundan kovulmuştur. Henüz hikâyenin bu başlangıç aşamasında bile insanın aklına bir sürü soru gelir:

1. Yukarıdaki ayetlerden (ve Kuran’daki benzer diğer ayetlerden) Allah ile şeytanın karşılıklı olarak bu konuyu konuştukları anlaşılıyor. Yani bu durumda şeytan, Allah’ın varlığından, cennet-cehennemin olduğundan bir haber değil. Tüm bunları bildiği halde (mecazen bile olsa, her şey tam gözünün önünde iken), sırf gururu için böyle bir aptallığı nasıl yapmış olabilir? Şeytanın aptal olduğu, en azından insanlar tarafından iddia edilemez. Çünkü şeytan, insandan çok daha üstün ve akıllı bir varlıktır (günlük konuşma dilinde bile, çok zekice bir fikir için “şeytanlık” ifadesi kullanılır ve bunca zamandır bazı insanları Allah yolundan döndürme konusunda kandırabildiği için herhalde insandan akıllıdır. Altı milyardan fazla insanın yaşadığı günümüzde, her saniye belki de binlerce kişinin günah işlemesinden sorumlu olduğu için her an birçok farklı yerde aynı anda günah işletme gibi özellikleri olan güçlü bir varlıktır). Allah dünyayı ve içindeki varlıkları yarattığında, dağından taşına, kurdundan kuşuna, meleğinden insanına herkes önünde secdeye vardığı halde, bunlardan daha akıllı ve yüce bir varlık olan şeytan, bir kuştan bile daha akılsız mıdır ki Allah’ın sözüne karşı gelmiştir?

2. Şeytanın böyle bir aptallığı yaptığı bir an için varsayılırsa ve olay anlatıldığı gibi kendi akışı içerisinde değerlendirilirse… Allah Âdem’i yaratmıştır ve meleklerin karşısına çıkarmıştır. Yani henüz Havva yaratılmamış, her ikisi cennete sokulmamıştır. Fakat bir süre sonra Havva da yaratılmış, Âdem ile birlikte cennete yerleştirilmiş ve bu çifte, cennette keyiflerine bakmaları ancak yasak ağaçtan uzak durmaları emredilmiştir. Ancak şeytan onları kandırmış, onları yasak ağacın meyvesinden yemeye ikna etmiş ve cennetten kovulmalarına neden olmuştur. Peki, şeytan Allah’ın huzurundan kovulduğu halde, cennette ne aramaktadır? Cennete kimin girip çıktığı kontrol edilmemekte ve bazı şeyler Allah’ın gözünden kaçmakta mıdır? Eğer şeytan cennete girerek değil de, bir şekilde uzaktan onların zihinlerine müdahale ettiyse, insan (hele ki ilk insan olması münasebetiyle çok daha değerli olan Âdem) Allah’ın cennetinde bazı tehlikelere, bazı tehditlere ve baştan çıkarmalara açık mıdır? Cennet tam anlamıyla korunaklı bir yer değil midir?

3. Âdem, Allah’ın huzurundaki tüm melekler ona saygı ile eğilmişken, kendisine saygı ile eğilmeyen, kendi gözleri önünde Allah’la tartışan şeytanı tanımamış mıdır? Tanımışsa onun sözüne neden uymuştur, onun öğüt verenlerden olduğuna neden itimat etmiştir?

4. Ayetlere bakıldığında, şeytanın “beni azdırmana karşılık” ifadesi dikkat çekicidir. Şeytan, Allah’a diklenme cüretinden sonra bir de olayın sorumluluğunu Allah’a yüklemiştir. Ve bundan sonra huzurdan kovulmuş, bunun ilk intikamını da bir şekilde Âdem ile Havva’yı cennetten kovdurarak almıştır. Demek ki, şeytan Âdem önünde saygıyla eğilseydi veya onlara cennette ulaşamasaydı, insanlık cennetten kovulmayacak, bütün bunlar hiç yaşanmayacaktı. Yani tüm bunlar, Allah ile ona asla ve asla denk olamayacak şeytanın inatlaşması ve Allah’ın şeytanı azdırması yüzünden mi yaşandı? Buna “Allah’ın takdiridir, öyledir” denip geçilecekse, o halde mecburen geçmişin, bugünün ve geleceğin insanlarının, başkalarının kabahati, günahı yüzünden bunları yaşadığı sonucu çıkar ki, bu durum Kuran’da sıklıkla geçen bir ayetin hükmüyle çelişir (Enam 164: De ki: “Her şeyin Rabbi O iken ben başka bir Rab mi arayayım? Herkes günahı yalnız kendi aleyhine kazanır. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O size, ihtilaf etmekte olduğunuz şeyleri haber verecektir). Çünkü ne açıdan bakılırsa bakılsın insanlık, şeytanın, Âdem’in ve Havva’nın günahı yüzünden cennetten kovulmuştur. Allah bu günahlar sebebiyle, Âdem nezdinde insanlığa, bir süre için yeryüzüne yerleşmelerini söylemiştir. Fakat anlaşılan odur ki, insanlık, çıkarıldığı yer olan cennete topyekun dönemeyecek, önemli bir kısmı cehenneme gidecektir. Allah, şeytanla inatlaşır ve onu azdırırken, bu imtihan meselesini “iyi fikir!” olarak mı düşünmüş ve karar vermiştir?

Her ne açıdan bakılırsa bakılsın, olayın en ilginç yönü, şeytanın Allah’ı gördüğü halde, onun huzurunda olduğu halde ona (ister aptallığından ister akıl ötesi cesaretinden) karşı gelmesidir. Fakat her nedense, Allah huzurunda böylesine cüretkâr olan şeytan, bir süre sonra bir pişmanlığa düşmüş, Allah’tan korkmaya başlamış ve fakat yaptığından yapacağından da geri durmamıştır:

Enfal 48: Hani şeytan yaptıklarını süslemiş ve, “Bu gün artık insanlardan size galip gelecek (kimse) yok, mutlaka ben de size yardımcıyım” demişti. Fakat her iki taraf (savaş alanında) yüz yüze gelince (şeytan), gerisingeriye dönüp, “Ben sizden uzağım. Çünkü ben sizin görmediğiniz şeyler (melekler) görüyorum. Ben Allah’tan korkarım. Allah, cezası çetin olandır” demişti.

İbrahim22: İş bitirilince şeytan diyecek ki: “Şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O halde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz, zalimlere elem dolu bir azap vardır.”

Haşr16: Münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana, “İnkâr et” der; insan inkâr edince de, “Şüphesiz ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” der.

Bu karmakarışık ilişkiler ağını çözmek elbette kolay değil. Çünkü neresinden bakılırsa bakılsın, durumun mantığa sığmayacağı açıktır. Nelerin olacağını çok iyi bilen şeytan, Allah’ın gözünün içine baka baka itaatsizlik etmiş, meydan okumuş, engelleri aşarak cennettekileri kovdurmuş ama sonra birden imana ve korkuya gelmiş, Allah’tan korkmaya başlamıştır. Ama yapacaklarından da vazgeçmemiştir. Bir inat uğruna, belki de cennetlik bir varlıkken cehennemlik olmuş, hem kendini hem insanlığı yakmıştır. Zaten Müslümanlar da olayın sadece bu boyutu ile ilgilenmiş, diğer hususları bir kenara bırakmışlardır.

Şeytanın macerasını bu boyutta inceleyip bitirmeden önce, bu noktada, bir zamanlar İslam dünyasında çalkantılar yaratan ve etkileri aslında sessiz sedasız devam etmekte ve edecek olan “Şeytan Ayetleri” konusuna da değinmekte fayda var. Bu konunun iyice anlaşılması için öncelikle, Allah inancının ve adının nereden geldiğine bakmak gerekmektedir. Özetlemek gerekirse* :

İslam öncesi Arabistan’ında putperestlik inancı hâkimdir. Araplar, Kâbede bulunan 360 adet puta tapmaktadırlar. Bu putlardan en yükseği ve en güçlüsü olarak ay tanrısını görülmekte, ona Al-İlah olarak hitap edilmekte ve inananları tarafından eller iki yana açılıp dua edilmek suretiyle ibadet edilmektedir. Ay tanrısı olan Al-İlah erkek bir tanrıdır ve Güneş Tanrıçası ile evlidir. Bu tanrı-tanrıça çiftinin Al-Lat, Al-Uzzat ve Al-Menat isimlerinde üç kızları vardır. İslamiyet ile beraber Al-İlah adı Allah olarak değiştirilmiştir (Meryem 65: (Allah) göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir. Şu halde, O’na ibadet et ve O’na ibadet etmekte sabırlı ol. Hiç O’nun adını taşıyan bir başkasını biliyor musun?). Muhammed böylece Al-İlah’ı tek tanrı olarak ilan etmiş, diğer putlara tapınmayı yasaklamıştır. İslamiyet öncesi bu pagan dininde de Ramazan dedikleri ayda bir ay oruç tutma, Kâbenin etrafında yedi kere dönme, “Kara Taş”ı (Hacerül Esved) kutsal sayıp öpme, günde dört veya beş vakit namaz (salat) kılma, şeytan taşlama ve burna su çekme, elleri dirseği kadar yıkama suretiyle abdest alma gibi bugünkü inanca tamamen benzeyen uygulamalar vardır. Halifelerden Ömer’in, Hacerül Esved hakkında “Resülullahın seni öptüğünü görmeseydim, asla öpmezdim” dediği bilinmektedir.

Bu bilginin bu şekilde verilmesinden sonra, artık “Şeytan Ayetleri” konusunun anlaşılması daha kolay olacaktır. Bu konu da kısaca anlatılmak istenirse:

“Gördünüz mü Lat’ı, Uzza’yı, Menat’ı; işte bunlar yüce turnalardır, şefaatleri elbette ki umulur.” İşte her şey, Muhammed’in ağzından çıkan bu cümle ile başlar. Buhari ve Tirmizi gibi hadis kaynaklarına göre, Muhammed, Mekke’de Necm suresini okurken bu sözü söyleyerek secde eder ve onunla birlikte yaşlı biri hariç, orada bulunan tüm Müslümanlar ve putperestler secde ederler. Süyuti ve İbn Hacer gibi diğer hadis kaynaklarına göre ise olay şöyle gelişir: Muhammed, Mekke’de Necm suresini okurken “Lat’ı, Uzza’yı ve bir öteki, üçüncü put olan Menat’ı gördünüz mü?” denilen bölüme gelir, işte tam burada şeytan, Muhammed’e “İşte bunlar yüce turnalardır. Şefaatleri de elbette ki umulur” dedirtir. Orada bulunan putperestler “Muhammed daha önce değil, bugün tanrıçalarımızı iyi sözlerle andı!” derler (ilk hadiste, “putperestler neden Muhammed ile birlikte secde etsinler ki” sorusunun cevabı da burada yatar, çünkü putperestlerin tanrıçalarının adı anılmıştır).

Allah, Muhammed’in imdadına hemen yetişir:

Hac 52-54: Senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki, bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun bu temennisine dair vesvese vermiş olmasın. Ama Allah, şeytanın vesvesesini giderir. Sonra Allah, ayetlerini sağlamlaştırır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Allah, şeytanın verdiği bu vesveseyi, kalplerinde hastalık bulunanlar ile kalpleri katı olanlara bir imtihan vesilesi kılmak için böyle yapar. Hiç şüphesiz ki o zalimler, derin bir ayrılık içindedirler. Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar, onun, Rabbinden gelen hak olduğunu bilsinler, böylece ona iman etsinler ve sonuçta da kalpleri ona saygı duysun diye Allah böyle yapar. Hiç şüphe yok ki Allah, iman edenleri doğru yola iletir.

Bu büyük gaftan bile Muhammed’in üç ayetle nasıl sıyrıldığı gözden kaçmamalıdır, olayı kâfirlere bir imtihan, Müslümanlara da bir iman meselesi haline getirmiştir. Böylece bu ayetlerden, şeytanın vesvesesi sayesinde Kuran’a “Şeytan Ayetleri”ni soktuğu, ancak sonrasında Allah’ın (Cebrail aracılığıyla) bu vesveseyi gidererek ayetlerini sağlamlaştırdığı anlaşılmaktadır. Elbette, bir peygamberin herhangi bir vesveseye kapılması kabul edilemez; bir an için vesveseye kapılabileceği kabul edilebilse bile, bu vesvesenin “Allah’a ortak koşmak” olması son derece çarpıcı değil midir? Herhalde Muhammed, bir öz eleştiri yapmak ve kafası karışan insanları yatıştırmak ihtiyacı hissetmiştir ki, şu ayetler de kendisine inmiştir(!):

İsra 73-75: Onlar, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için az kalsın seni ondan şaşırtacaklardı. (Eğer böyle yapabilselerdi) işte o zaman seni dost edinirlerdi. Eğer biz sana sebat vermiş olmasaydık, az kalsın onlara biraz meyledecektin. İşte o zaman sana, hayatın da, ölümün de katmerli acılarını tattırırdık. Sonra bize karşı kendine hiçbir yardımcı bulamazdın.

Demek ki Muhammed, söz konusu vesveseden, yoldan şaşmadan, inanmayanlarla dost olmadan, onlara meyletmeden, hayatın ve ölümün katmerli acılarından Allah’ın verdiği sebat ile kurtulmuştur. Yani Allah sebat vermeseydi, Muhammed yoldan çıkacaktı gibi bir durum anlaşılıyor. Allah’ın bu sözlerinden bu sonuç çıktığına göre, peygamber kadar üstün ve bilge olmayan insanların ne denli ciddi bir tehlike içinde olduklarını görmemek imkânsızdır. Allah’ın insanları sınarken, onları kendi kaderlerine bıraktığı iddiası burada sarsılıyor veya öteki açıdan bakılırsa, vesveseye kapılan insanlara sebat verilmemesi hususuyla bir eşitsizlik durumu yaratılıyor. Bu konu sayesinde de, peygambere vesvese vererek, Kuran’a kendi ayetlerini sokarak ve bunlarla Allah’ı, ayetleri düzeltip sağlamlaştırmak zorunda bıraktırarak, şeytanın, hiç de akılsız ve güçsüz bir varlık olmadığı kanıtlamış oluyor. O halde, Âdem’in yaratılışına saygı duymaması, Allah katından kovulması ve Allah’tan korka korka bu görevine devam etmesi, son derece ilginçtir.

Bir o kadar dikkate değer olan diğer konu ise, Muhammed’in Lat, Uzza ve Menat’ı övdüğü zamanın, İslam’ın henüz yayılmadığı, Mekke’de Muhammed ile alay edildiği ve dolayısıyla Muhammed’in oldukça yalnız ve sıkıntılı olduğu bir döneme denk gelmesidir. Muhammed, sonraları bu durumdan pişmanlık duymuş ve bu kötü durumdan, “Bana bunları şeytan söylettirdi” diyerek kurtulmaya çalışmıştır.

When You Kill A Man, You're A Murderer
Kill Many And You're A Conqueror
Kill Them All And You're A God!

----------------

war is over
(if you want it)

Konu AhbAp tarafından (29-01-2010 Saat 01:03 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
 

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kuran'daki '19' mucizesi.. Kur'an'da Mucize Yoktur 93 20-03-2017 16:16
Imamı Gazaliden Bir Hikaye burkay İslam 14 28-01-2010 22:32
Kuran'daki çelişkiler... İslam 37 28-06-2008 22:03
Halâ inananlar için bir hikaye... totman İslam 14 21-11-2007 19:42
Şeytanın oyunlarına gelmek ile alakalı bir hikaye master İslam 9 02-03-2006 05:33

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:45 .