Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam > Önerdiğimiz Başlıklar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 12-10-2009, 21:08
ulpian - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ulpian ulpian isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Jul 2009
Mesajlar: 4.880

Başarı Ödülü 

Standart ''Allah varlığını kesin olarak bildirseydi imtihanın anlamı kalmazdı'' Argümanı

Genel olarak bir Tanrının/Yaratıcının veya özel olarak Kuran'daki Allah'ın varlığı/yokluğu üzerine yürütülen tartışmalarda, müslüman arkadaşlarımız bu iddiayı -hem de bir argüman olarak- sıkça kullanmaktalar:

''Allah, insanlara varlığı hakkında açık seçik deliller vermiş olsaydı, herkes varlığını kabul ederdi ve imtihanın bir anlamı kalmazdı''. (kısaca: ''imtihan argümanı'')

Bu iddia hakkındaki eleştirilerimi sunmak ve tartışmaya açmak istiyorum.

(1) İmtihan argümanı ile diğer bazı iddialar arasındaki çelişki
(2) İmtihan argümanı ile Kuran arasındaki çelişki
(3) İmtihan argümanı ve hür irade
(4) İmtihan argümanı ve adil imtihan




(1) İmtihan argümanı ile diğer bazı iddialar arasındaki çelişki


İlk göze çarpan tuhaflık, bu argümanı kullananların büyük çoğunluğunun başka bağlamlarda (hatta bazen aynı başlık altında) aynı zamanda ''Allah'ın varlığı açık-seçik ortadadır. Akleden herkes kabul eder.'' gibi iddialarda bulunması. Aslında tartışma genelde, müslüman tarafın bu oldukça iddialı teziyle başlıyor ve fakat argümanların zannedildiği kadar da güçlü/geçerli olmadığı tek tek gösterilince yavaş yavaş, bahsi geçen ''açık seçik'' delillerin bilimsel/felsefi anlamda objektif ve zorunlu deliller olmadığı, daha çok sübjektif, mistik veya şahsi tecrübeye bağlı olduğu noktasına geliniyor. Son ''tahlil''de ise, iman'ın ilahi bir lütuf ve nasip meselesi olduğuna karar kılınıyor. (Bütün bu farklı iddia dereceleri için, Kuran ayetlerinin bulunabilmesi ise ayrı bir rahatlığı beraberinde getiriyor.)

Oysa tartışmaya çok iddialı başlanılmıştı: ''Allah'ın varlığı açık-seçik ortadır. Salt akıl yoluyla kabul edilmelidir.'' Bunun böyle olmadığını kabul etmek zorunda kalan dindar taraf, bu sefer de neden bunun böyle olmadığını açıklamak zorunda kalıyor. İşte burada devreye imtihan argümanı giriyor: ''Eğer Allah varlığını açık seçik belli etseydi, o zaman zaten herkes inanırdı. İmtihan olmazdı.'' Bu argümanla, tartışmaya ilk başlanıldığında savunulan o iddialı tezin arasındaki çelişki daha açık olamaz oysa.



(2) İmtihan argümanı ile Kuran arasındaki çelişki

İmtihan Argümanı şöyle diyor: ''Allah, insanlara varlığı hakkında açık seçik deliller vermiş olsaydı, herkes varlığını kabul ederdi ve imtihanın bir anlamı kalmazdı''.

Fakat bizzat Kuran'ın kendisi bunun tam tersini söylüyor. Kuran'a göre Allah'ın varlığını veya Muhamed'in peygamber olduğunu kesin olarak bilenler bile, iman etmeyebiliyor.

  • Şimdi, bunların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa içlerinden birtakımı, Allah’ın kelamını dinler, iyice anladıktan sonra, onu bile bile tahrif ederlerdi. => Bakara/75
Elmalılı Tefsiri (Bakara/75) => tıkla

Ey iman ehli! Artık bu katı kalblilerin sizin iyilik dolu temennilerinizden dolayı toptan imana geleceklerini ve ahir zaman Peygamberini ve onun getirdiği kitabı tasdik eyliyeceklerini ümit mi ediyorsunuz? Halbuki bunlardan bir grup vardı ki; Allah'ın kelâmını, yani Tevrat'ı işitirler, bellerlerdi de sonra yine onu tahrif ederlerdi, mânâsını değiştirecek bir surette kelimelerin ve harflerin yerlerini, mânâlarını değiştirirlerdi. Hem bunu anlayamadıklarından, akıl ve idrak noksanlığından dolayı değil, akılları erdikten, ne mânâsında, ne de Allah kelâmı olduğunda asla şüpheleri kalmadıktan sonra bile bile ve kasden yaparlardı. Artık böylelerinden iman ve hayır umulur mu?
  • Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Peygamberi) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyle iken içlerinden birtakımı bile bile gerçeği gizlerler. => Bakara/146
Elmalılı Tefsiri (Bakara/146) => tıkla

Tevrat'ta, Hz. Musa'ya benzer bir peygamber, diye vasıfları anlatılmış bulunduğu için öteden beri kitap ehli tarafından Hatemü'l-Enbiya (Peygamberlerin sonuncusu), ahd ifade eden "lâm" ile "en-Nebiy" Yani "O peygamber" diye anılırdı, böyle tanınırdı. "O" dedikleri zaman bunu anlarlardı. Ancak onun Hz. Muhammed olduğunu gösterecek bir belgeye, kesin bir delile ihtiyaç vardı. Hz. Muhammed'in getirdiği açıklayıcı âyetler ve apaçık mucizelerle bu da hakkıyle temin edilmişti. Bunların karşısında özellikle o zamanki Kitap ehlinin âlimlerinin hiçbir şekilde şüphe ve tereddüdü kalmamıştı. Bunu, çocuklarını bildikleri gibi kesin bir şekilde biliyorlardı.

(...)

Bu âyet, özellikle şunu da isbat ediyor ki, sadece bilmek, sırf kalbe ait olan ilim ve marifet, iman için yeterli değildir. Şer'î iman için itaat ve boyun eğmek, bundan başka gerçeği gizlemeyip açıktan ikrar ve itiraf etmek de lazımdır.

İmanın kökü, kalbe ait bir nitelik olmakla beraber onun geçerli bir iman olması, o kökün, zorunlu bir engel bulunmadıkça açıktan ortaya çıkıp yayılmasına bağlıdır. Kitap ehlinin âlimleri O peygamberi, kalben pek iyi tanıdıkları halde mümin olamamışlar, aksine bile bile gerçeği gizlediklerinden halktan daha fazla yerilen ve ayıplanan inatçı kâfirlerden olmuşlardır.
=> Demek ki, Kuran'ın kendi iddiasına göre, insan kesin olarak, açık seçik bildiği halde yine de boyun eğmeyebiliyor, iman etmeyebiliyor. Yani Allah, varlığını açık delillerle herkesin bileceği şekilde gösterseydi bile, yine de İMTİHAN gayesi ortadan kalkmış olmazdı. Çünkü ''bilmek'' -Kuran'ın iddiasına göre- iman için zaten yeterli değil.



Allah'ın varlığını açık seçik bilenlerin bile -Kuran'ın iddiasına göre- inkar edebileceğine diğer bir örnek:

  • Kim inkâr ederse, onun inkârı seni üzmesin. Onların dönüşleri ancak bizedir. Biz de onlara yaptıklarını haber veririz. Allah, göğüslerin içindekini (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir. => Lokman/23
  • Biz, onları (dünyada) biraz yararlandırırız. Sonra da onları ağır bir azaba sürükleriz. => Lokman/24
  • Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, mutlaka “Allah” derler. De ki: “Hamd, Allah’a mahsustur.” Fakat onların çoğu bilmezler. => Lokman/25

Allah'ın varlığını açık seçik bilenlerin bile -Kuran'ın iddiasına göre- şirke ''düşebileceği''ne bir örnek:
  • O’nu bırakıp taptıkları şeyler şefaat edemezler. Ancak bilerek hakka şâhitlik edenler şefaat edebilirler. => Zuhruf/86
  • Andolsun, onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette, “Allah” derler. Öyleyken nasıl döndürülüyorlar? => Zuhruf/87


=> Sonuç olarak bizzat Kuran'ın kendisine göre, Allah varlığını açık seçik delillerle ortaya koysaydı bile, yine de bazı insanlar boyun eğmeyerek imandan uzak duracak, inkar edecek veya da şirke düşecekler. Dikkat ediniz: Yukardaki ayetlerde (Elmalılı'nın tefsirinde de vurgulandığı gibi) insanların ''şüheye düştükleri'' için DEĞİL, hiçbir şüphe olmadan kesin olarak bildikleri halde iman etmedikleri anlatılıyor!

Kaldı ki, İslam'a göre tek ''ayrıştırıcı'' kriter iman-küfür de değil. Bir insan Allah'ın varlığını, Muhammed'in peygamberliğini, Kuran'ın Allah sözü olduğunu kesin olarak bilse bile, (İslam'a göre) yine de zaman zaman nefsine yenik düşüp günahlar işleyebilir. Yani herşey ayan beyan ortada olsaydı bile, bu açıdan da hayatın (iddia edilen) ''imtihan'' özelliği ortadan kalkmış olmazdı.


(3) İmtihan argümanı ve hür irade

Kısaca bu noktaya da değinmek istiyorum. Bazı müslümanlar, ''Allah varlığını açık-seçik ortaya koysaydı, hür irade kalmaz, herkes mecburen kabul ederdi.'' şeklinde bir iddia atıyorlar ortaya. Oysa konunun hür irade ile bir ilgisi yok. Dünya'nın yuvarlak olduğunu kesin ve zorunlu delillere binaen kabul etmemiz, hür irademizle kabul etmediğimiz anlamına gelmez (eğer ''hür irade'' diye birşey genel olarak varsa tabii). Burada kanıtların kesin/zorunlu olması ile irade'nin hür olup olmaması gibi iki farklı kategori birbirine karıştırılmakta. Hür irade örneğin bazı kimyasal maddelerin etkisi altında bazı şeyleri ''yapmaya'' fiziken mecbur bırakıldığımız zaman yoktur (ki aslında bu durumda biz birşey yapmıyoruzdur.). Aklen/mantıken zorunlu olan şeyleri kabul ederken, (hep ''hür irade'' diye birşeyin genel olarak olduğu varsayımından hareketle) irademiz hürdür.


(4) İmtihan argümanı ve adil imtihan

İmtihan argümanını işleyen müslüman yazarlar, genelde şöyle bir örnekleme getirirler: ''Allah'ın varlığını açık-seçik, herkesin akıl yoluyla kabul edebileceği bir şekilde ortaya koyması, ÖSS'den önce öğrencilere cevapları vermek gibi olurdu. İmtihan adil olmazdı''.

Oysa durum, bundan çok farklı. ÖSS örneğinde kalmak gerekirse, durum şöyle: Bırakın cevapları ve hatta muhtemel soruları, imtihanın olup olmayacağına dair kesin ve net bir duyuru/bildiri yok ortada. Bazı dinler şöyle bir sınav olacağını iddia ediyor, bazı dinler böyle bir sınav olacağını, kimi dinlerde hiçbir sınav yok. Kimse neye çalışacağını, hangi kriterlere göre imtihan edileceğine dair net ve kesin bir bilgiye sahip değil.

Adil bir imtihan, en azından imtihan'ın kendisinin gerçekleşeceği konusunda net ve kesin bir bilgi gerektirirdi. İnsanlığın büyük çoğunluğu müslüman değil ve müslümanların iddia ettikleri gibi bir imtihana inanmıyor. Müslümanların da ezici çoğunluğu -diğer bütün dinlerin mensupları gibi- araştırarak sonradan müslüman olmuş değil, inancını içine doğduğu toplumun sosyal gerçekliği olarak devralmış durumda. Buna rağmen, Kuran'ın müslüman olmayan herkesin ebedi cehennemde kalacağını söylemesi (bkz. Allah neden bu kadar acımasız olsun?) ve müslümanların da buna inanması, ya kendilerinin çok zeki, müslüman olmayan herkesin de oldukça aptal olduğuna, ya da Allah'ın sebepsiz bir şekilde milyarlarca insana sunmadığı bir lütufu kendilerine sunarak aslında büyük bir adaletsizlik içinde olmasına inanmaları demektir.


saygılarımla
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 13-10-2009, 23:04
Şaman Türksoy Şaman Türksoy isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Oct 2009
Mesajlar: 73
Standart

Evren ya da (eski deyimle) kainat...
Öyle muhteşem bir yapı ki tahayyül etmek bile insan usunu çok zorluyor.
Başka bir yaklaşım:Evren'in yarı çapı 14,5 milyar ışık yılıdır. Yaklaşık olarak tam çap 29 milyar ışık yılı...Kuramsal olarak Evren'i baştan başa katetmek için ışık hızına sahip bir uzay aracı ile yirmi dokuz milyar ışık yılı seyehat etmek gerekiyor...Ayrıca Evren genişlemeye devam ediyor.

Bu kadar değil, tanımlamaya çalışılan muazzam yapı içinde bütün denizlerdeki ve çöllerdeki kum taneleri sayısınca irili ufaklı milyarlarca yıldız yer almakta.Gezegen,meteor vs gibi nispeten küçük gök cisimlerini hesaba katmıyoruz.

Evren'deki toplam madde miktarı göz önüne alındığında on metreküplük uzay hacmine isabet eden madde miktarı sadece bir elektron kadardır.
Bu akıl almaz yapıda insan ise yok sayılabilecek bir varlık.

Şimdi bir soru:Çok basit ve sade olarak tanımlamaya çalıştığımız akıllara zarar bu yapıyı yaratan tanrı, tüm yapı içinde bir elektron kadar hükmü olmayan aciz insanı kendisine elçi yapar da Dünya'ya gönderir mi?

Allah'ın elçileri ve Kur'an ile öteki ilahi kitaplar (!) sonuçturlar.Biz öncelikle sonucu değil, sebebi tartışmalıyız.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 15-10-2009, 11:47
taabbud taabbud isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Oct 2009
Mesajlar: 101
Standart

[QUOTE=Şaman Türksoy;248578]Evren ya da (eski deyimle) kainat...
Öyle muhteşem bir yapı ki tahayyül etmek bile insan usunu çok zorluyor.
Başka bir yaklaşım:Evren'in yarı çapı 14,5 milyar ışık yılıdır. Yaklaşık olarak tam çap 29 milyar ışık yılı...Kuramsal olarak Evren'i baştan başa katetmek için ışık hızına sahip bir uzay aracı ile yirmi dokuz milyar ışık yılı seyehat etmek gerekiyor...Ayrıca Evren genişlemeye devam ediyor.

Bu kadar değil, tanımlamaya çalışılan muazzam yapı içinde bütün denizlerdeki ve çöllerdeki kum taneleri sayısınca irili ufaklı milyarlarca yıldız yer almakta.Gezegen,meteor vs gibi nispeten küçük gök cisimlerini hesaba katmıyoruz.

Evren'deki toplam madde miktarı göz önüne alındığında on metreküplük uzay hacmine isabet eden madde miktarı sadece bir elektron kadardır.
Bu akıl almaz yapıda insan ise yok sayılabilecek bir varlık.

Şimdi bir soru:Çok basit ve sade olarak tanımlamaya çalıştığımız akıllara zarar bu yapıyı yaratan tanrı, tüm yapı içinde bir elektron kadar hükmü olmayan aciz insanı kendisine elçi yapar da Dünya'ya gönderir mi?

Bakıyorumda mesajında kendinin ne kadar akıllı olduğunu akılsız kesime ıspatlamaya çalışır gibi bi havan var. Mesajın sonundada kendinle çelişiyorsun. İnsan aklını asla küçümseme, bak insan senin dediğin gibi değersiz bir varlık olsaydı bütün bu evreni nasıl araştırıp bunca bilgiye ve ilime ulaşırdı? demekki yaratılanların en şereflisi İnsanmış bunu sen hala anlayamamışsın anlaşılan. Haa ama bilmen gereken bişey var oda şu Ne kadar akıllı olursa olsun insan aklı herşeyi yaratan Allah'ın bütün işlerine mantık erdiremeyecek kadar acizdir. Tıpkı evrende acizliği olan bütün canlılar gibi. Bana acizliği bulunmayan bir canli gösterebilen varsa çıksın hadi!
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 15-10-2009, 13:11
Şaman Türksoy Şaman Türksoy isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Oct 2009
Mesajlar: 73
Standart

taabbud´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bakıyorumda mesajında kendinin ne kadar akıllı olduğunu akılsız kesime ıspatlamaya çalışır gibi bi havan var.
Sayın taabbud ; kullandığınız ayamaya bakarak sizin henüz özgür birey mertebesine erişmemiş olduğunuzu düşünüyorum. Tercihiniz "kulluk" ise özgür zihinler sizi rahatsız eder. Hem taabbud ehli olup, hem de özgür beyine malik olduğunu düşünmek ise çelişkilerin en derinidir.

Ayrıca hitap biçiminiz ve hiç tanımadığınız birine karşı kullandığınız üslup "forum kültürü" nüzün hangi seviyede olduğunun kanıtıdır. Benimle muhatap olmayınız, olacaksanız lütfen üslubunuzu gözden geçiriniz.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 15-10-2009, 14:37
taabbud taabbud isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Oct 2009
Mesajlar: 101
Standart

[QUOTE=Şaman Türksoy;249366]Sayın taabbud ; kullandığınız ayamaya bakarak sizin henüz özgür birey mertebesine erişmemiş olduğunuzu düşünüyorum. Tercihiniz "kulluk" ise özgür zihinler sizi rahatsız eder. Hem taabbud ehli olup, hem de özgür beyine malik olduğunu düşünmek ise çelişkilerin en derinidir.

Eğer müslümansan sana en güzel şekilde hitap ederim ama bilmediğin bişey var bizim dinimizde müslüman olmayana hayran olmak, saygı duymak ne güzel demiş adam demek insanı dininden edebilir. Diğer konuya gelince ben özgür bir beyine sahibim diye bişey dediğimi hatırlamıyorum, sen bunu nereden çıkardın, neden siz diye hitap etmediğimi anlamışsındır umarım. Ben Allah'a teslim olmuşum, asla özgür bir beynim var diyemem. Ondan gelen herşeye razıyım, bunlarıda buraya sen bu yazdıklarıma ister istemez şahit ol diye yazıyorum anladın mı?
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 14-10-2009, 22:34
Titan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Titan Titan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 05 Oct 2007
Bulunduğu yer: Bilgisayarımın Karşısı
Mesajlar: 1.610
Standart

Niçin imtihana gerek duyuluyor? İmtihan sonunda bir kısım cennete, diğer bir kısımda cehenneme gidecek, insanları yaratıp sonra kategorilere ayırarak onları sınava çekmenin ne anlamı var? Bu sınavın bir argümanı olması lazım, durup-dururken böyle bir şeye neden ihtiyaç duyulmuştur? Bizden başka canlılar da böyle bir sınava tabi tutulmuşlar mı? Sınav sonunda insanların bir kısmı sonsuza kadar yanarken, diğer bir kısmı da sonsuza kadar yaşayacak, sonsuza kadar yaşayacak olanları nasıl bir hayat bekliyor? Her günleri aynı mı olacak? Canları sıkılacak mı? Yaratıcıyla diyalogları nasıl olacak?

Evet, bunlar da benim zamanında "sınav" hakkında aklımda kalan sorulardı, gerçekten şu soruyu merak ediyorum; bir yaratıcı neden böyle bir sınava gereksinim duyar?

"Aç insanların karnını doyurduğum zaman bana kahraman diyorlar. Bunların neden aç olduğunu sorduğum zaman ise; bana komünist diyorlar"

Ernesto Che Guevera
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 15-10-2009, 01:05
siparisci siparisci isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 30 Aug 2009
Mesajlar: 258
Standart

Titan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Niçin imtihana gerek duyuluyor? İmtihan sonunda bir kısım cennete, diğer bir kısımda cehenneme gidecek, insanları yaratıp sonra kategorilere ayırarak onları sınava çekmenin ne anlamı var? Bu sınavın bir argümanı olması lazım, durup-dururken böyle bir şeye neden ihtiyaç duyulmuştur? Bizden başka canlılar da böyle bir sınava tabi tutulmuşlar mı? Sınav sonunda insanların bir kısmı sonsuza kadar yanarken, diğer bir kısmı da sonsuza kadar yaşayacak, sonsuza kadar yaşayacak olanları nasıl bir hayat bekliyor? Her günleri aynı mı olacak? Canları sıkılacak mı? Yaratıcıyla diyalogları nasıl olacak?

Evet, bunlar da benim zamanında "sınav" hakkında aklımda kalan sorulardı, gerçekten şu soruyu merak ediyorum; bir yaratıcı neden böyle bir sınava gereksinim duyar?
Sayın Titan, sınavın nedenini de sınavı yapana bırakmak lazım. Elbette Yüce Allah'ın nedenleri vardır. Şüphesiz Allah sonsuz ilim sahibidir. Sen daha kısıtlı beyninin bile %3ünü bile kullanamazken bunu nasıl anlamaya çalışıyorsun Yoksa elle tutamadığım benim değildir mi diyorsun.

Diğer sorularına, ilerde cevap bulursun Sayın Titan.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 15-10-2009, 02:21
simply a good person - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
simply a good person simply a good person isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 Sep 2009
Mesajlar: 154
Standart

[QUOTE=siparisci;249244]Sen daha kısıtlı beyninin bile %3ünü bile kullanamazken bunu nasıl anlamaya çalışıyorsun [QUOTE]

Sayin siparisci;

merak ettim dogrusu. Siz anladiklarinizda beyninizin ne kadarini kullanabiliyorsunuz?

O k u m a k ....c a h i l l i ğ e ....z a r a r l ı d ı r !
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 18-10-2009, 12:04
Titan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Titan Titan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 05 Oct 2007
Bulunduğu yer: Bilgisayarımın Karşısı
Mesajlar: 1.610
Standart

siparisci´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın Titan, sınavın nedenini de sınavı yapana bırakmak lazım. Elbette Yüce Allah'ın nedenleri vardır. Şüphesiz Allah sonsuz ilim sahibidir. Sen daha kısıtlı beyninin bile %3ünü bile kullanamazken bunu nasıl anlamaya çalışıyorsun Yoksa elle tutamadığım benim değildir mi diyorsun.

Diğer sorularına, ilerde cevap bulursun Sayın Titan.
Soru içinde soru. Neden Allah yarattı dediğin zaman "sınav" dersiniz, neden sınav derseniz "Allahın sonsuz ilmi" dersiniz ama "Allahın ilmi nasıl oluyor" desem bu sefer de "Allahın hikmetinden sual olunmaz" dersiniz, yeri gelince de Allaha şirk koşmaktan da geri kalmazsınız.

Siparişci, neden ne olabilir? Başka bir yaratıcıya veya yaratıcılara karşı bir güç gösterisi olabilir mi?

"Aç insanların karnını doyurduğum zaman bana kahraman diyorlar. Bunların neden aç olduğunu sorduğum zaman ise; bana komünist diyorlar"

Ernesto Che Guevera
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 15-10-2009, 12:12
taabbud taabbud isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Oct 2009
Mesajlar: 101
Standart

Titan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Niçin imtihana gerek duyuluyor? İmtihan sonunda bir kısım cennete, diğer bir kısımda cehenneme gidecek, insanları yaratıp sonra kategorilere ayırarak onları sınava çekmenin ne anlamı var? Bu sınavın bir argümanı olması lazım, durup-dururken böyle bir şeye neden ihtiyaç duyulmuştur? Bizden başka canlılar da böyle bir sınava tabi tutulmuşlar mı? Sınav sonunda insanların bir kısmı sonsuza kadar yanarken, diğer bir kısmı da sonsuza kadar yaşayacak, sonsuza kadar yaşayacak olanları nasıl bir hayat bekliyor? Her günleri aynı mı olacak? Canları sıkılacak mı? Yaratıcıyla diyalogları nasıl olacak?

Evet, bunlar da benim zamanında "sınav" hakkında aklımda kalan sorulardı, gerçekten şu soruyu merak ediyorum; bir yaratıcı neden böyle bir sınava gereksinim duyar?
İmtihan diye küçücük bir kelimeyi kafaya takmışsınız niye imtihan var ne gerek var falan filan. Sen ilah olsaydın aynı fabrikasyon ürünü gibi standart insanlarmı yaratırdın, öyle bişey yaparsan bütün insanlar birbirine benzer ve kimin kim olduğu anlaşılmazdı, eğer görünüşleri farklı insanlar yaratsaydın bu sefer görünüşünü beğenmeyip niye bu insan benden daha güzel diye soranlar olacaktı, eğer onların hepsine aynı ilmi aynı yeteneği verseydin dünya üzerinde diğer işleri yapacak insanları nerden bulacaktın. her ne şekilde yaractacak olursan ol, sonunda bazılarının haksızlığa uğradıklarını düşünmelerine mani olamayacaktın. Tıpkı senin şimdi düşündüğün ama aklının almadığı gibi. İşte bunun için Allah Ahiret hayatını yarattı. Burada haksızlığa uğradığını düşünen özürlü kardeşim orada başına gelen şeyin Allah'tan geldiğini ve buna sabredip isyan etmediği sürece öbür dünyada kendisini sonsuz ve sorunsuz sıkıntısız nimetlerle dolu bulacağını bilir ve sabreder. Hem haşa Allah adaletsiz diyenler nereden biliyorlar. Onlara Allah'ın gördüğü bir hesabın sonucumu ulaşmış. Allah ceza kanunu gibi bir kitap gönderip 1 sevap şu kadar cennet dakikası, 1 günah şu kadar cehennem azabı diye bildirmemiştir. O zaman sen Allah'ın adaletsiz olduğunu nerden uyduruyorsun. Senin aklının ilmi yetermi bunu anlamaya. 20 li yaşlarda kendini ne sanıyorsun. Allah'ı yarattıkları canlılarla mı kıyaslıyorsun? Allah bu dünyada gördüğün hiçbir yaratılmışa benzemez. Üşenme Allah'ın sıfatlarını bi oku.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Ceza Olarak Ateste Yanmak, Ödül Olarak da Sex Vaad Eden Tanrı randallflagg İslam 492 18-06-2019 19:21
İnançlı veya İnançsız olarak insan olarak düşünceye saygı onur İslam 7 07-02-2017 12:26
kalp krizi kesin ölüm mü AYATA Biyoloji 8 06-08-2015 14:45
ÖSYM soruları, kesin cıkacak walla Konu-dışı 0 13-06-2009 00:22
İncil Argümanı Tercüme Çalışmalarımız 40 30-05-2008 04:05

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:25 .