Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > Hristiyanlık

 
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
  #1  
Alt 04-02-2011, 21:13
kenos kenos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 20 Jan 2011
Mesajlar: 141
Standart Yeşeya 9:6 Tahlili

Yeşeya 9:6 "Çünkü bize bir çocuk doğacak, Bize bir oğul verilecek. Yönetim onun omuzlarında olacak. Onun adı Harika, Öğütçü, Güçlü Tanrı, Ebedi Baba, Esenlik Önderi olacak."

Bu ayetin Mesih İsa hakkında bir ön bildiri olduğuna inanıyoruz.
Fakat Kutsal Kitap ayetlerinden biri yada bir kaçının diğer Kutsal Kitap öğretileri ve ayetleriyle çelişir biçimde tefsir edilmesi yorum biliminin esaslarına terstir. Kutsal Kitap ayetlerinde yazar kastının anlaşılabilmesi için normalde aşağıdaki ilkelerden ayrılmayız;

Objektiflik İlkesi

Kutsal Kitabın öğretilerini anlamak isteyen insanlar onu bambaşka insanüstü bir metin yada meleklerin yazdığı bir yazıt olarak görüp farklı ruh hallerinde okumaya çalışırlar. Oysaki Kutsal Kitabı anlamanın yegane yolu onu herhangi başka bir insan metni gibi okumaya özen göstermektir. Ancak ayetlerin ne söylediği konusunda herhangi bir kitabın ana fikrini özetlemeye çalışırken yaptığımız subjektif yorumlardaki gibi 'bence' ile başlayan cümleler kuramayız. 'Kutsal Kitabın bence'si ile konuşmak, ayetin Tanrı ve aracılığıyla düşüncesini bildirdiği elçinin kastını aktarmakta gereklidir. Bu durumda Kutsal Kitap yorumlamaları sırasında 'bence' yerine, 'kutsal kitabın bu konu hakkındaki şu öğretisiyle bağlantılı olarak' şeklinde konuşmak doğru olacaktır.

Sola Scriptura İlkesi (Sadece Yazılar)

Yanlızca Kutsal Kitabı otorite olarak kabul eden bu ilkenin esası reform hareketine dayanmaktadır. Reformun ilk yıllarında, büyük insan kitleleri bir anda Kutsal Kitapla yakın ilişkiye geçselerde onu yorumlamak konusunda eski gelenekten ayrılamadılar. Bu yüzden eski inançlarının teoriye dayanana pek çok özelliğini dogmalar olarak saklayarak Kutsal Kitap okumaları sırasında eisogesis yöntemine başvurdular. Kutsal Kitap incelenirken öncelikle onun dışında herhangi bir otorite (konsil kararı, peder izahı, benliğe dayanan yorumlar ve insani düşünceler) kabul edilmemelidir. Örneğin Katolikler Trento Bildirisinde Kutsal Kitabın hiç bir ayetinin Roma Katolik Kilisesine ait olan yorumlardan farklı biçimde yorumlanamayacağını kabul etmişlerdir. Dolayısıyla bu inancın günümüz mensupları için Kutsal Kitap yorumlarında artık Kutsal Kitabın kendisiyle birlikte Roma'nın değişmez yorumlarıda bağlayıcıdır. Bu durum -bize göre- Tanrı otoritesinin yanında ikincil otoriteye yer vermek anlamına gelir.

Sacra Scriptura Sui Interpres (Kutsal Kitap Kendini Yorumlar) İlkesi

Kutsal Kitabın hiç bir bölümü Kutsal Kitabın bir diğer bölümüyle çelişecek biçimde yorumlanamaz. İmanımıza göre Tanrı peygamberlerinin tümü aynı ilahi tasarının mesajını parçalar halinde ancak bir bütünlük dahilinde insanlara ulaştırmışlardır. Bu yüzden Kutsal Kitabın hiç bir bölümü bir diğer bölümle çelişir biçimde yorumlanamaz.Kutsal Kitap yorumu sırasında Kutsal Kitap ayetlerinden başka herhangi bir bildiri ve karara uygunluk aranamaz ve kullanılamaz. Ancak tarihi gerçeklikler bunların dışındadır. Kutsal Kitap yorumlarında olabildiğince kelime kelime incelemere girip, tarihi temelde yazar kastının izahı aranır. Bahsettiğimiz metodla bağlantılı Sensus literalis, Sensus allegoricus, Sensus historicus gibi alt dalları vardır. Zira Kutsal Kitabın literal kısımları tarihi gerçekleri doğrudan yahut mecazi olarak yorumlarlar. Fakat hiç bir tarihi delil kutsal kitabın tek bir ayetinden daha güçlü ve önde değildir.

Eisogesis yerine Exegesis İlkesi

Exegesis 'metinden bir şey çıkartmak' anlamına gelir. Exegesis'de kasıt metinden metnin kastettiği anlamı çıkartmak isteği üzerinde temellenir. Metnin kastının yazar kastı ile ve dolayısıyla Kutsal Kitabın tamamıyla çelişmeyeceğine ilişkin yukarıdaki ilke bu konuda gözetmen ilkedir. Eisogesis ilkesi ise 'metnin içine anlam koymak' demektir. Bir çok Kutsal Kitap okuru bilmeden eisogesis'e kaydıklarının farkında değildirler. Kutsal Ruh'un ayrı bir şahsiyet ve Tanrılığın Tanrı olan üçüncü kişisi olduğuna ilişkin Kutsal Kitabı yorumlamaya çalışmak, Kutsal Kitapta bazı ayetleri çarpıtmak örneğin mabedi anlattığı halde Muhammed'e yormak, metnin içine orada bulunması yazar kastında olmayan bir anlamı sokmak demektir.

Susma İlkesi

Kutsal Kitap ayetleri ancak Kutsal Kitabın bilgi verdiği ölçüde yorumlanabilir. Kutsal ayetlerin konuştuğu yerde, konuştukları kadar konuşur, ayetlerin bilgi vermedikleri noktadan sonrası için susarız. Örneğin dirilişe iman ettiğimiz gibi göksel bedenler hakkında ayrıntılı izahlarla, ağız mücadelelerinden kaçınır, Kutsal Kitaptaki bilgilerin dışında konuşmamaya özen gösteririz.

Bu ilkeleri üzerinde tartışalım diye yazmıyorum. Yalnızca dikkat etmeye çalıştığım kısımların görülmesini istediğim için aktardım.

Şimdi bu ilkelerden hareketle Yeşeya Kitabı 9: 6 ayetini tahlil edelim.

İlk olarak yazar kastı meselesini inceleyerek başlayabiliriz. Yazar yani peygamber, Tanrısal kasta aracı olarak gelecek bir önderden bahisle O'nun özelliklerini bildiren bir cümleyi yazıyor. Burada ki ifadeleri "harika, öğütçü, güçlü Tanrı, Ebedi Baba, Esenlik Önderi" (Harika ile öğütçü konusunda ihtilaf var. 'harika öğütçü' ve 'harika, öğütçü' olarak çevriliyor. Doğru olduğunu düşündüğümü koyuyorum.)

Bu ayet hakkında düşünceler teslis ile ilgili olduğu için şöyle düşünmekte haklı olabiliriz; Eğer teslis hakikatse, Tanrı olan Oğul'un yeryüzüne inmesi elbetteki 'teoloji evreninin Batlamyus güneşine' mukabil bir olay olacaktır. Bu durumda yazar acaba neden önce bu en önemli meseleden bahsetmek yerine başka sıfatları öne çıkartmayı seçmiş olabilirdi?

Bugün Papa evime geliyor olsa onu tanımayan arkadaşıma tanıtırken; "güzel konuşan, Hristiyan, sakalsız ve Papa." şeklinde tanıtmam. Burada en önemli olan ifadeyi öne çıkarırım ki bu onun kim olduğuna ilişkin en önemli ayrıntıdır; "O Papa" Yada Cumhurbaşkanının doğum gününde İran Cumhurbaşkanından gelen tebrik mesajımı yoksa köşkte patlayan (Allah korusun) bombamı haberde öncelik taşır? Elbette ki bomba. Peygamber demek haberci demektir. Bu haberde önemli olansa ortadadır.

Teslis için ideal değil!

Eğer gelecek olan önder Tanrı olsaydı ve ayetteki gibbor ifadesi O'nun Yehova olduğu anlamına gelseydi yazarın bunu en başta ve belkide tek olarak söylemesi yeterli değil miydi? Çünkü diğer peygamberlerde öğütçü olmalarına rağmen zaten Tanrı herşeye sahiptir. Kutsal Kitap peygamberlerinin sıralamada önemli olanı önce söylemek gibi bir eğilimleri olduğunu biliyoruz. Örneğin Musa zamanında kurbanlıklarla ilgili her sıralamada en önemli sayılan kurban ve fazla olan sunu öne konurdu. (Say. 28: 11-12, 29: 2) Eğer Tanrı'nın Yeşeya'da ki kastı teslisin ikinci unsurunun beden alışı olsaydı herhalde şunu söylemesi ideal olurdu; "O Güçlü Tanrı, Ebedi Baba olacak" Şimdi buradan sonra harika ve öğütçü yazılmasının aslında gerekli olup olmadığını bile tartışabiliriz! Çünkü ilk ifade zaten hepsini kapsamaya yetecekti. Demek ki yaptığımız sanal sıralama teslise kanıt olması açısından için ideal olandır. Bu cümleyi tersten okursak halihazırda Yeşeyada geçen sıralamanın aslında teslis için ideal olmayan bir sıralama olduğunu anlarız. İdeal olan yerine ideal olmayanı seçmek ayetlere ön kabulle yaklaştığımızın işaretidir. Elbette Kutsal Kitapta buna muhalif gibi görünen örneklere rastlanabilir. Fakat söylenilmek istenenin anlaşıldığını sanıyorum.

İkinci olarak Kutsal Kitaba bir fikre sahip olarak yaklaşmak her zaman tehlikelidir. Bu tehlike Eisogesis'dir. Bizim Eski Ahit'te ki bir ayeti, üçleme gibi kavranılması için Kutsal Kitap dışından onlarca felsefi çıkarım ve bildiri kabul etmek zorunda kalacağımız bir öğreti ile ele almak yerine kitabın kendi bildirisi ile yani; "Tanrımız Yehova tek RAB'dir." ifadesi ile ele almamız gerekir. Bu cümle entelektüel çıkarımlardan ve felsefi tahlillerden fazlasıyla uzakta ve anlamak için olabildiğince basit görünüyor.

Musa; Yeryüzündeki Tanrı (?)

Ayetteki güçlü Tanrı ifadesi için kullanılan Gibbor sözcüğü başka ayetlerde de kullanılıyor. Mesela 45. Mezmur 6. ayette aynı ifade Davut'un tahtı için kullanılıyor; "Your throne, O God, is permanent." ki bunu şöyle yorumlamayı tercih ediyorlar; "your throne is like God’s throne, eternal" Türkçesinde dipnot olarak; Tanrı'nın sana armağan ettiği krallık sonsuzluklar boyunca kalıcıdır" ifadesi düşülmüştür. Burada ki dipnot ifadeler Davudun tahtının sonsuza kadar bulunacağı yani onun krallığının ebedi olacağı fikri yüzünden kullanılıyor. Öleyse bu ifadenin İsa için kullanılması neden onu Tanrı yapsın? Neden ayet İsa için olunca Türkçeye ve İngilizce'ye 'gibi' ifadesi eklenmiyor?

Eski zamanlarda yüksek kralları betimlemek için Tanrının ismini kullanmak bir gelenekti. Mesela Hitililer 2. Ramsesi betimlerken şöyle demişler; "No man is he who is among us, It is Seth great-of-strength, Baal in person; Not deeds of man are these his doings, They are of one who is unique”

İsa için yapılan gibbor tanımı Hitililerin 'baal in person' demesinden daha ilerisi değildi. Oysaki Hititliler hiç bir zaman Ramsese gerçekten Baal olarak inanmadılar. Bu çoğu zaman fırtınayla özdeşleştirilen Baal'ın gücüne ithafen Ramses'e yapılan bir benzetmeydi. Ancak hiç bir tarihi kanıt kutsal kitabın bir ayetinden daha güçlü değildir. Bu yüzden Kutsal Kitap'tan örnek bulmamız daha iyi olur. Kutsal Kitap Musa için doğrudan Tanrı demektedir. 'Tanrı gibi' bile değil, doğrudan doğruya Tanrı!

"I have made you God to Pharaoh" (Çık.7: 1)

Türkçe ve İngilizce çevirilere 'gibi' yada 'like' ifadesini ekliyorlar. Burada Yehova Musa'ya açıkça Elohim yani Tanrı diyor. Peki Musa'ya neden -daha o yeryüzündeyken- Tanrı olarak yaşadı, yada oda İsa gibi yeryüzünde Tanrıydı demiyoruz?

Yada kendilerine 82.Mezmurda açıkça 'elohim' denilen hakimlerin Tanrılar olduğuna ve aslında Tevrat'ın çok Tanrıcı bir kitap olduğuna neden inanmıyoruz? Yoksa elohim kelimesi Yehova için hiç bir yerde kullanılmıyor mu? Elbette kullanılıyor. Biz sadece İsa ile ilgili olarak Tanrılık görüyoruz çünkü metin içinden anlam çıkartmak yerine metne teslis fikriyle yaklaşıp, ayetlere anlam eklemeye çalışıyoruz. Bu yanlıştır.

İblis'in bir ilah olduğunu kesinlikle söyleyebilirim çünkü kutsal kitap söylüyor. (2. Ko. 4:4) Bu tarz ifadelerin anlamı 'kuvvetli' olmaktır bu yüzden satanistlerin 2. Korintliler 4. bölüm 4. ayetini kullanmak gibi bir amaçları yoktur. Eski zamanlarda kavimlerin ilahları vb. gibi inanışlardan Tek Tanrı inancına sert geçiş, İbranicede ve İbrani kültüründe bu tarz deyimlerin izlerini bırakmıştı.

Barnaba Tanrılığın Dördüncü Kişisi Mi?

İçinde Tanrılık barındıran yada başka herhangi bir ifadenin Tanrı için kullanılmış olması onun başkası için kullanılamayacağı anlamına gelmez. Şunu düşünelim; İsa kendisine iyi denilmesini kabul etmemiş 'yanlızca Tanrı'nın' iyi olduğunu söylemişti.

Mar.10: 18 İsa, "Bana neden iyi diyorsun?" dedi. "İyi olan yalnız biri var, O da Tanrı'dır.

İsa bu sıfatı doğrudan Tanrı'ya ait olarak görüyordu. Yani bu konuşma geçerken biri inat edip ayağını yere vurarak; "Ama ben iyiyim' dese, muhtemelen orada 'bu adam Tanrı olduğunu iddia ediyor' şeklinde düşünülecekti. İsa'nın konuşmasında iyi kelimesi Grekçede agathos. Elçilerin İşleri kitabında Barnaba'dan 'iyi adam' olarak bahsediliyor. (Elç.11: 23-24) Grekçesi yine agathos. Elçilerin İşleri ile Kutsal Kitabın diğer bölümlerini farklı biri esinlemediğine göre, Tek agathos Tanrı ise ve Barnaba agathos ise Barnaba'ya Tanrı olarak tapınalım mı? Bence Hayır. O zaman Yeşeya'da geçen gibbor sıfatıda başka yerde Yehova için kullanılması sebebiyle İsa'yı Tanrı yapmaz. Eğer öyle ise Barnaba'da, Musa'da kesinlikle Tanrıdır.

"...babalık yapacak"

Gelelim 'ebedi baba' meselesine. Üçlemeciler Yeşeya 9: 6'da geçen ebedi baba sözünün Baba Tanrı'ya atfettiğini düşünürler. Halbuki bu hem üçlemeye hemde kutsal kitaba aykırı olur. Bu öğreti protestanların bile sapkın kabul ettiği modalist öğretilere uyardı. Çünkü İsa hiç 'baba' olarak anılmadı. Kenosis öğretisi boşalanın Oğul olduğunu üstüne basarak öğretir, baba değil. Halbuki oradaki ebedi baba ifadesinden kasıt bizce başkadır. Bunun için başka bir ayete bakmamız gerekir.

Yşa.22: 21 Senin cüppeni ona giydireceğim. Senin kuşağınla onu güçlendirip Yetkini ona vereceğim. Yeruşalim'de yaşayanlara Ve Yahuda halkına o babalık yapacak.

Görüldüğü gibi bu ayette babalık etmek, güçlü yetkilerle donatılan bir kişinin himayesinde olmakla bağlantılı kullanılmıştır. Bu Kutsal Kitabın benzetmede ki eğilimidir. İşte doğacak olan ve dünyada gibbor yani Savaşan Tanrı gibi olacak, onun yansıması olarak zuhur edecek olan oğul öyle bir yetki ve otoriteye sahiptir ki, bütün uluslar üzerinde 'ebedi baba'dır. Yani sonsuza kadar sürecek olan Davut tahtının varisi olan bu Meshedilmiş Kralımız (İsa) öyle bir adamdır ki yetkisi ebediyete kadar duracaktır. Oysa Yeşeya 22: 21'de bahsedilen kişi yanlızca yahuda halkına 'babalık' edecekti.

Buradaki ebedi ise yani everlasting Davut tahtının betimlenmesi için kralla alakalı olarak sürekli kullanılan bir şey. Mesela;

1.Kr.1: 31 O zaman Bat-Şeva kralın önünde diz çöküp yüzüstü yere kapandı ve, "Efendim kral Davut sonsuza dek yaşasın!" dedi.

Davut sonsuza dek yaşasın diyen bu adam gerçekten Davutun ölmemesini dilemiş miydi? Bu garip bir düşünce. Bir çok ayette böyle ifadeler geçiyor;

Mez.21: 4 Senden yaşam istedi, verdin ona: Uzun, sonsuz bir ömür.

Mez.72: 5 Güneş ve ay durdukça, Kral kuşaklar boyunca yaşasın

Sonuç olarak bu tutum Kutsal Kitabın baştan beri var olan tutumudur. Ebedi ve Tanrı ifadeleri, Baba ifadesi her zaman için literal veya akla ilk gelen anlamını taşımaz. Orada İsa için 'elohim' dese yine teslise delil olacak mıydı? Bazıları için 'evet' ama bizim için 'hayır'. Kutsal Kitap aynısını Musa için söylüyor zaten. Hemde elohim ifadesi onlarca yerde sadece Yehova için kullanılırken...

Eğer bu sebeplerle İsa Tanrı olacaksa Musa ve Barnaba ile İblis ve hakimler kesinlikle Tanrıdırlar. Ayeti teslise yoranlar için üçleme yerine galiba biraz daha fazla sayı gerekiyor.

---


Yukarıdaki ayeti bu şekilde tahlil eder ve anlamını bu şekilde kabul ederim. En iyisini Tanrımız bilir.
Alıntı ile Cevapla
 

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Türkiye Tahlili pante Politika 9 25-05-2008 02:18
Bedir Savaşı' nın Tahlili İslam 18 24-03-2007 16:11

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 05:29 .