Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Turan Dursun > Turan Dursun

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 19-09-2005, 20:24
Mutezile - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Mutezile Mutezile isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 19 May 2005
Mesajlar: 2.806
Standart SEVGİLİ TURAN DURSUN'UN EĞİTİMİ

Okul okumamış, ne idüğü belirsiz bir din belletmesine maruz kalmış, çocukluğu din adına saçma sapan işler yapan bir yığın cahil insanın arasında geçmiş bir insan, sırf inkarcılığa saptı diye "Büyük İslam Bilgini" mi oluyor?(KORELMİS)


Turan Dursun hakkındaki cehaletini sergilemen isabet oldu. Aynı görüşü paylaşan başkaları da olasıdır ki; vardır. Toplu halde bilgilendirelim siz
muhterem Mü'minleri o zaman. Senin çamur atmaya, iğrenç bir lisanla
küçümseye çalıştığın Turan Dursun'un niteliklerini şöyle sıralayabiliriz: Usu
lü'l-Fıkıh da, Usülü'l-Hadiste, Usülü'l-Tefsirde, Kelam'da, 'Arapça İbare'de, Feraiz'de, Maani'de (Bedi'de, Beyan'la birlikte) sayılı uzmanlardandır. Diyanet işleri Yetkilileri Turan Dursun'un 17 yaşında iken yaptığı müftülük başvurusunu Türkçe bilmediği ve askerlik yapmadığı için hemen kabul edememişlerdir. Ve :''Askerliğin yap gel; kadron hazır'' cevabını vermişle rdir. Günümüz Arapçasından bütünüyle ayrı bir dil olan gramer, dağarcık, imla, noktalama işaretleri, yazım farklılığı bulunan KURAN ARAPÇASINDA -Fusha-Sahih (bozulmamış) Arapçada; dünyanın sayılı uzmanları arasındad ır. Tevart'ın Mişna'sının, Gemara'sının- bütünüyle Talmudun, eski İran'da geçerli olup Tevrat'tan da çok şey aldığı 'Avesta'nın da içinde bulunduğu kutsal sayılan metinleri KARŞILAŞTIRMIŞ 5 ciltlik ''Kutsal Kitapların Kayna kları'' diye bir külliyat kaleme almıştır. Dinleri ve İnançları hem kendi içler inde, hem de kendi dışlarından alıntılar yaptıkları ''mitolojilerle'' karşılaştır malı araştırmaları vardır.
Senin ''ne idüğü belirsiz bir din belletmesine maruz kalmış '' (korelmiş) diye hırladığın adamın çocukluğu Ağrı'nın Kargalık köyünde Arapça SARF ve NAHV okumakla geçiyordu. TRT'ye ambar memuru olarak girip tırnaklarıyla kazıyarak prodüktörlüğe kadar yükselmiş, yüzlerce program yayınlamıştır sevgili Turan Dursun. 14-15 Yaşlarında usülü'l-Fıkh'ın en ileri kitaplarından olan CEM-ÜM CEVAMİ'yi bitirir, 12 İLİM'i tamamlar ve hanefi usülünden Mücaz olur (İcazet alır). 8-10 yıl kadar süre Müftülük görevi es
nasında modern ve reformist uygulamaları yüzünden Diyanetin sürgünleri ne maruz kalır sürekli. 60'lı yıllarda Said-i Nursi'nin ipliğini pazara çıkardı
ğı ''Müslümanlık ve Nurculuk'' adlı eserinin yayınlanmasından sonra 'Şakirt
lerden' devamlı ölüm tehditi almıştır. Kuru gürültüye pabuç bırakmadığı tescilli olan sevgili Dursun, bildiği inandığı hakikatler uğruna Giardano Bru
no ve Sokrat'ın kaderini, engizisyon karşısında bildiklerini inkar eden Gali
leo'nun kaderine yeğlemiştir. Abide bir insanı katleden namussuzlara, söz
lerle RECM teşebbüsünde bulunan senin gibi cahil cühelaya da alıştık artık Derun'unda başka neler var? Söylenmedik bir şey kalmasın, elimiz değmi şken onların da cevabını al
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 20-09-2005, 00:26
tekdinislam tekdinislam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 06 Sep 2005
Mesajlar: 2
Standart Lafını Bil Konuş

Mütezilli misin nesin gözüm lafını bil konuş oldumu ne bu Üstad Said Nursi ye nasıl sözler bunlar terbiyeni takın derim yoksa takındırırlar sen başkasına cvp vereceksin diye diğer inananların inançlarını suistimal edemezsin anladınmı. Haddini bil öyle konuş
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 20-09-2005, 00:50
Mutezile - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Mutezile Mutezile isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 19 May 2005
Mesajlar: 2.806
Standart

'Üstat' Saidi Nursi; Risalelere başlarken Şakirtlere şunu yazdırır: ''Cifir ve Ebced hesapları, rakkamlar, harfler ve sayılar kullanılarak Gaip'ten ve
gelecekten haber vermek idiiasında olan BOŞ bir bilgidir. Bu Cifir işi me
raklı, zevkli bir iş olduğu için insanı gerçek görevinden uzaklaştırır, boş ye
re meşgul eder. Bir kere bu ''La yelemül'gaybe illallah'' yani: Gaybı Allaht an başkası bilemez ayetine karşı EDEB DIŞI bir davranıştır. Cifir gibi güç
lü temellere dayanmayan gizli bilimler, kötü maksatlar için kullanılmaya çok daha müsaittirler''( Said- Nursi; Lem'alar sayfa 39 Sinan matbaası İst.
1958). İlk zamanlar said-i Nursinin görüşü gerçekten buydu. Fakat kendisi
ni ve Risaleleri kutsallaştırmak için Risale-i Nur'un neredeyse her bölümün de Cifir yoluyla Kuran ve Resul-ü Ekreme göndermeler yapmaktadır.. Baş
larda mahkum ettiği yöntemi, sonraları temel İspat Enstumanı olarak kull
anmıştır. Sikke-i tasdiki gaybiden Lemalara, Sönmeze dek her yer Cifir ve
Ebced kaynamaktadır. Bana haddimi öğretmen için seni ciddiye almam ge
rekir. Seni ciddiye almam için de Cifir ve Ebced hakkında doğru iki kelam
etmen gerekir birader. Küfür ve tehdit saray soytarılarının işi. Onları da malum ciddiye almak kolay değil
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 22-09-2005, 13:00
burkay
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart

küfür nerde geçiyor tekdin islamın cümlesinde ? hakaret kışkırtmadan dolayı var .. fakat küfür kendiniz uyduruyorsunuz...
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 23-09-2005, 10:29
Mutezile - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Mutezile Mutezile isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 19 May 2005
Mesajlar: 2.806
Standart

Laf ebeliğinden bir türlü vazgeçemiyorsun değil mi? Konu Said-i Nursi.
Konu hakkında söyleyecek tek sözün yok, ama konuşmak istiyorsun. İyi
güzelde içinden de konuşabilirsin, oda makbuldur. Wittgentein da yazıyor
okumadın mı: ''Worüber du nicht sprechen kansst, ist 'Schweigen' angesa
gt''. Felsefe'ye 'Susma-Edimi' olarak geçti. Hoş geçmesine vesile olarak çıkış noktası 'Aşkınsal-Transandantal' bilgi idi ama. Hepimizin kendi adı
na pay çıkarması mümkün; öyle değil mi?
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 23-09-2005, 12:20
burkay
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart

ama olmuyor şimdik sen işine gelenleri yazıyorsun gelmeyenleri laf ebeliği diye yorumluyorsun sen de ki laf ebeliği olmuyor bizdeki oluyor ... ben sana daha evel güzel bir cevap yazmıştım nedense henüz cevap alamadım ... bilmiyorum neden ... konu belam hakkında idi ben mi yanlış okudum yoksa o cümlelerinde imla hatası mı vardı ? bazen ben cüleleri hızlı yazdığımdan cümle düşüklüğü olabiliyor ... o yazıyı birdaha oku hem peygamber belama öğretimde bulunuyordu ; hemde peygamberimize herşeyi öğreten belamdır ., buna bir türlü cevap alamadım ... yoksa ben mi yanlış okudum veya yanlış anladım .... sende laf ebeliği yapmadan ilminle cevap cer ...
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 23-09-2005, 12:47
burkay
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart

Çok sözün azı iyi, az sözün özü iyi. buyüzden çok bilen çok yanılır .... WER ZUVİEL WEİSS ., İRT SİCH AUCH VİEL ... SELAM YOKSA GENE Mİ LAF EBELİĞİ YAPTIM ...
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 03-11-2005, 23:30
Mutezile - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Mutezile Mutezile isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 19 May 2005
Mesajlar: 2.806
Standart

Nurs köyünden Said hakkında (www.turkulkusu.com'dan) SIKI bir araştırma:--
Yazı çok akıcı, lütfen bitirmeye çalışın sonuna dek. (Mutezile)



NURCULUĞUN TARİHİ GELİŞİMİ:

Nurculuk hareketinin kurucusu olan Said-i Nursi 1873 yılında Bitlis İli’nin Hizan İlçesi’nin Nurs Köyünde dünyaya gelmiştir.

Önceleri Said-i Kürdi olarak tanınan ve bu ünvanı kullanan, soyadı kanunu çıktıktan sonra doğduğu köye izafeten Nursi soyadını alan Said-i Nursi ilmi kariyeri olmayan bir kimsedir. Nitekim Nur risalelerinden Tizyak adlı risalenin 68 nci sayfasında risalelerini kendisinin yazmadığını, bunları yardımcılarının (Nur Şakirtlerinin) yazdığı bildirilmektedir.

Meşrutiyetin ilanından sonra Bitlis havalisinde Şeyh'lik faaliyetlerine başlamış, bilahare İstanbul’a gelerek siyasi faaliyetlere katılmış, İttihad-ı Muhammed-i Cemiyetinin kurucuları arasında yer almıştır.

31 Mart vakasından evvel Derviş Vahdeti ile irtibat kurmuş, o tarihte çıkan Volkan Gazetesindeki yazıları ile 31 Mart Vakıasını körüklemiş, yine o tarihlerde kurulmuş bulunan "Kürt Teali Cemiyeti’ne" girmiştir. 1912 yılında yazdığı bir kitabında “Uyan ey Selahaddin Eyyübi’nin torunları Kürtler” diyerek kürtleri Türklere karşı tahrik gayreti içine girmiştir. Mektubat adlı risalesinde ise “Kendisinin Türk olmadığını, Türklük ile münasebetinin bulunmadığını, Türkiye'de Kürt milleti diye ayrı bir milletin olduğunu” ileri sürmüştür.

İstiklal Savaşı sırasında, Ankara’nın halifeyi kurtaracağı inancıyla Ankara’ya gelmiş, ancak laik bir devlet düzeninin kurulması ve Cumhuriyet ilanı üzerine Ankara’yı terk ederek Van’a gitmiştir. 1925 yılındaki Şeyh Said isyanından sonra Isparta Barla’da daha sonra Kastamonu, Afyon ve Emirdağ’da mecburi iskana tabii tutulmuştur. Afyon, Denizli ve Eskişehir Cezaevlerinde mahkum olarak yatmıştır.

Said-i Nursi 23 Mart 1960 tarihinde Urfa’da vefat etmiştir. Ancak yetiştirdiği talebeleri (Nur Şakirtleri) onun felsefesini günümüze kadar taşımışlardır.

Nurculuk, bir tarikat faaliyeti olarak karşımıza çıkmasına rağmen, Nurcular bu hareketin bir tarikat olmadığını, Kur’an-ı Kerim’in 20 nci yüzyılda tefsiri üzerine kurulmuş bir okul olduğunu ve sayısı 130 lara varan Nur risalelerinin de Kur’an-ı Kerim’in tefsirini kapsadığını ifade etmektedirler.

İlk defa 1955-1957 yıllarında Kur’an-ı Kerim’in ve Nur risalelerinin yazılışı nedeniyle ortaya çıkan nurcular arasındaki gruplaşma, Said-i Nursi’nin ölümünden sonra daha bariz bir hal almıştır.

Birinci grup “Kur’an-a küfür yazısı ile hizmet olmaz” parolası ile ortaya çıkarak Risaleyi Nurların mutlaka Arapça ile ve el yazısı ile yazılmasını, bunun için de bütün Nurcuların Arapça öğrenmeleri lazım geldiğini savunmuşlardır. Bu gruba yazıcı Nurcular denilmiştir.

İkinci grup "Okuyucu Nurcular" diye bilinmekte olup, Latin harfleri ile yapılacak çalışmanın hedeflerine varmada yardımcı olacağını savunmuşlardır.

Okuyucu ve yazıcı grup arasındaki bu farklılaşma 1969 yılından sonra okuyucu grup içinde yer alan Fethullah GÜLEN grubunu ayrı bir grup olarak ortaya çıkarmıştır. Bu grubun özelliği öğrenci kesimine yönelik vakıf çalışmalarına ağırlık vermesi olmuştur.

1982 yılında yapılan Anayasa oylaması okuyucu grup içinde gazeteci ve Şuracı grup olarak yeni bölünmelere yol açmıştır.

Günümüzde Yeni Nesilciler olarak bilinen gazeteci grup, 1992 Anayasası’na hayır denilmesini, Şuracı grup ise Evet denilmesini savunmuşlardır.

Günümüzde Nurcular, “Gazeteciler, Şuracılar, Fethullah GÜLEN’ciler, Yazıcılar” olarak faaliyet göstermektedirler. Ancak Yazıcılar grubunun etkinliği azalmıştır.

Nurculuğun Laik Cumhuriyete ve Atatürk’e karşı bir hareket olduğunu görebilmek için Nur Risalelerine bakmak gerekmektedir. Barla Mektupları sayfa: 53. Atatürk’ü kastederek “Tek gözlü Deccal, ya iman et, ya bütün Dünyanın maskarası olacaksın.” denilmiştir.
"Sönmez" adlı risalede (Sayfa:21-22), Atatürk kastedilerek “Ayasofya Camiini puthaneye, meşihat makamını kızlar lisesine çeviren bu adamı sevmemenin bir suç olması imkanı var mı?” denilmiştir.

“Mektubat” adlı risalede (Sayfa:401) “Türkiye kuruluşu itibariyle dinden uzak kalmış ve dine karşıdır. Laiklik ile dinsizlik arasında hiçbir fark yoktur. Hıristiyanlık dünyevi esaslara sahip olmadığı için, din ile dünya esaslarını birbirinden ayırır. Reform hıristiyanlıkta mümkündür. Türk inkılapları dahi hıristiyan reformlarının taklidinden ibarettir. Zira İslamiyet hiçbir reforma ihtiyaç göstermeyecek kadar mükemmeldir” denilmiştir(Oysa bu gun fetos kendi ,yolunda gittigi kitaba yani nur risalelerinede aykiri olarak dinler arasi diyalok hikayesini baslatmistir)

"Tiryak" risalesinde (Sayfa: 65), “Türkiye’nin siyasi rejimi Nur saadetini söndürmeye çalışmaktadır. Kemalistler seviyesiz, anarşist kimselerdir” denilmiştir.


"Mektubat" risalesinde (Sayfa: 403), “İslam dininde inkılap yapmak, şeriat aleyhtarlığı olduğu için, İslamiyet dairesine aykırı, inkılaplar da İslamiyete aykırıdır.” denilmektedir.



"Hanımlar Rehberi" risalesinde (Sayfa: 57) “Çok kadın ile evlenmek İslami olduğu gibi Taaddüdü Zevcat tabiata, akla ve hikmete muafıktır.” denilmektedir.

(oysa ne saidi kürdi ne fetos evlenmemis , evlenmekten seytandan kaçar gibi kaçmislardir)


Said-i Nursi’ye göre İslamiyet devletinin Mekke-ı Mükerremesi Cezinat-üm Arap olacaktır. Bu arada Osmanlılıkta bin Medine-i Münevvere şeklini alacaktır. (Said-i Nursi Münazarat Sayfa:109-13 1,


Çok kadın ile evlenmek İslami olduğu için caiz ve şarttır. Taaddüdü Zevcat tabiata, akla, hikmete muvafıktır. (Said-i Nursi, Hanımlar Rehberi, Sayfa: 57).


Benim tesettür, irsiyet, zikrullah ve taaddüdü zevcat hakkındaki Kur'anın sarih ayetlerine medeniyetin ettiği itirazlara karşı onları susturacak tefsirimdir. (Said-i Nursi, Tiryak, Sayfa: 60) (yani Kurani kerimin manasinin yetersiz kaldigini kendi yazdiklarinin kurani itiraz götürmez kildigini söylüyor)

Nurculara göre, bugünkü aile sisteminde medeniyet fantazilerden ibarettir. Aile saadeti ancak daire-i şeriattaki adabı islamiye ile mümkün olacaktır. Kadının erkeğinden boşanabilmesi islami esaslara aykırıdır. Şer’i evlenme ise bu imkanı ortadan kaldıracaktır. (Said-i Nursi, Kadınlar Taifesi ile Bir Muhavere:7

Said-i Nursi faizin yasak edilmesini istemekte, sınıf kavgalarının ortadan kaldırılabilmesi için bankalar kapatılmalı, Riba yasak edilmeli, Kur’an kadına üçte bir hisse vermektedir; medeniyetin kadına erkek kadar hisse vermesi ahlaksızlıktır. (Said-i Nursi Zülfikar 1945, sayfa


Ancak Nurcular günümüzde risalelerden suç unsuru taşıyan kesimleri ayıklayıp baş taraflarına mahkemelerin beraat kararlarını eklemekte ve bu şekilde dayatmaktadırlar..
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 04-11-2005, 13:17
Aliminyum Aliminyum isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Jul 2005
Mesajlar: 661
Standart

Öncelikle şunu belirtelim.
Turan Dursun İslamî ilimlerde bilgi sahibidir.
Turan Dursun İslamî ilimlerde söz sahibidir.
Bunlar kabul.
Ancak sorun bunlar değil. Sorun Turan Dursun'un Tefsir,fıkıh,hadis,kelam, tarih gibi ilimlerde iyi sayılabilecek eğitim almış olması değil. Hal böyle olsaydı Turan Dursun'dan daha bilgili olan Haccac-ı Zalim (büyük bir fakihtir bu yönünü herkes bilmez), İbn-i Sebe, İbn-i Selül hatta Hasan Sabbah gibi isimleri de takdirle yad etmeniz gerekir.

Diğer bir sorun şu; Bilgi tek başına yeterli değildir. Çünkü çeşitli bilgilerin karşılaştırmasından ortaya çıkan değerlendirmeler sonucu hayata ve fikirlere şekil verilir. Önemli olan bilginin değerlendirilişidir. Bu değerlendiriliş ise yorumlama ile tam tamına alakalıdır. Bilgiyi yorumlamak
ve yorumlarken bilginin özsel gerçekliğine sadık kalıp kalmamak insanın kendi algılama mekanizmalarıyla alakalıdır. Hermenötikçilerin bu konuyu oldukça yoğun ele aldıkları biliniyor ama konumuz o değil. Konumuz şu;
Turan Dursun bilmektedir ama bildiklerini yorumlayış ve değerlendiriş tarzı itibariyle bilginin yani bildiklerini özsel gerçekliklerine sadık kalmamıştır.

Necip Fazıl'ı bile bir tarikat şeyhi zanneden, Said Nursi'nin içki içip kumar oynadığını iddia edecek kadar iddialarında sınır ve usul tanımayan Turan Dursun Din sosyolojisini bilmez mesela. Dinlerin insanlar üzerindeki bıraktıkları etkileri sadece Doğu Anadolu'nun kör-sağır ortamında birkaç yamyamın hayatlarından yola çıkarak değerlendirir. Babası anasını döven birisidir ve babasından nefret eden Turan Dursun suçu Kuran'a atmaktan çekinmeyecektir. Bu basit bir örnek. Turan DursuN'un Din sosyolojisini değerlendirirken hangi ölçütlere göre hareket ettiğini ortaya koyması bakımından önemli. Turan Dursun bilginin özsel gerçekliğine ve bir konuda evrensel aklın ilkelerine değil kendi kişisel temayüllerinin yanıltıcılığına itibar etmektedir. Bu noktada da Turan Dursun'un tahsili, bilgi seviyesi hiçbir şey ifade etmez.

Turan Dursun'un feslefe-edebiyat gibi aklın ve ruhun iki büyük tasarrufunun ürünü olan dallardaki yetkinliği neredeyse sıfır. 12-13 yaşlarında Aristo'nun poetikasını ezberlediğini kabara kabara anlatıyor adam ancak 12-13 yaşında poetik bir ruha sahip olunamayacağı açık bir ikincisi felsefî tahsil olarak Aristo'nun poetikasından başka eline kitap aldığını da görmedik duymadık. Ayrıca Aristo'nun Poetikası salt felsefi bir kitap değil edebi söylemlerin sistematikleştirilmesine dair ilkel bir çabadır bu da 3.
Şimdi, felsefî yorumlama alanında kabiliyetsiz sayılabilecek bir Turan Dursun ile karşı karşıyayız. Dinlerin yerine aklı ikame etmeye çalıştığını iddia eden Turan Dursun'un hiçbir akli temele dayalı ilim tahsil etmediği de ortada.

İddiamız tam olarak şu; Turan Dursun İslam Dininin esaslarını felsefeye göre eleştirmemiştir, bilime göre de eleştirmemiştir çünkü Turan Dursun Felsefeden bihaberdir bilimsel bir yetkinliği olduğu ise zaten iddia edilemez. O halde Turan Dursun İslam Dininin esaslarını neye göre eleştirmektedir?
Elcevap; Kendine göre. Kendi aklına göre, kendi kişisel hayatının çarpık serüvenlerinin kendi ruhu üzerinde bıraktığı karmaşık etkilere göre. Böyle bir adamın öbjektif olması ise düşünülemez.
(Not: Turan Dursun'un bilimselliğine dair süpürge hikayesi hakkındaki kanatlerimiz mahfuz.)

SONUÇ: Turan Dursun'un İslami İlimlerdeki bilgi yetkinliği Hiçbirşey ifade etmez. Sırf biliyor diye bu adama itibar edilmez.
Aslında itibar edildiği de pek söylenemez. Batı'da kaç kişi tanıyor bu adamı? Ateizm dünya çapında ve tarihsel geçmişi olan bir felsefî akım. Turan Dursun'un ateizm düşüncesine katkıları neredeyse sıfır. Ciddiye alınacak bir ilim adamı olsaydı Batının müsteşrik şarlatanları Turan Hoca'yı alır baştacı yaparlardı. Borusu ancak bizim gibi 3. dünya ülkelerinde öter Turan Hoca ve emsalleri.
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 04-11-2005, 13:48
Aliminyum Aliminyum isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Jul 2005
Mesajlar: 661
Standart

Gelelim Said Nursi'nin hayat serüveni hakkında kendilerine Türk Ülkücüleri adını veren gariban rıkçı kardeşlerimizin SIKI addettikleri araştırmaya. (Mutezile abi sen bu tip konularda internet yayınlarına çok fazla itibar etmeye başladın, böyle gittiği sürece açıkların artacak acizane uyarayım. İnternet kaynaklarından başını biraz kaldırmanı öneririm. Cüeritimi bağışla ve gerçekten bunu bir düşün.)

Said Nursi'nin ilim tahsili hakkında bir iki tane site adresi vereyim, hem daha kolay olur hem de internet kaynaklarına çok itibar ediyorsunuz ya bunlar sayesinde de bilginiz genişleyebilir. Mesela; http://www.risaleinurenstitusu.com/i...tion=Biyografi

Bir de http://www.karakalem.net/?article=1395 var

http://www.saidnur.com/hayat2.htm

Varoğlu var yani. Bir sürü kaynak var, bir sürü kaynak varken Said Nursi hakkında "İlmi Kariyeri Yoktur" lafına kim inanır.

Ayrıca Nur Risalelerini kendisinin yazmayıp talebelerinin yazması Said Nursi'nin yazma bilmediğini mi gösterir? Ne biçim sonuç çıkarmalar bunlar? Bir adam yazı yazmıyorsa yazı yazmayı bilmediğine mi hükmedersiniz siz, aklınız böyle mi çalışır? Sensüalistler bile bu kadar yüzeysel değil. Biraz insaf.

Said Hoca'nın münazara isminde ufak bir kitapçığı var. Doğudaki Kürt aşiretleriyle yaptığı söyleşileri anlatıyor. Bu kitapçığa biraz vakit ayırıp okursanız Said Nursi'nin Kürtçülük hakkındaki fikirlerini ilk elden öğrenirsiniz. Kalkıp da kürtçülük yaptığı gibi safsatalarla artık daha fazla güldürmeyin kendinize. Bediüzzaman madem kürtçüydü isteseydi Şeyh Said isyanına katılır ve arkasından da yüzlerce aşireti beraberinde sürüklerdi. Geçin bu ayakları artık.

Nurcular içindeki gruplaşmaya bir diyeceğim yok. Bunlar her hareket içinde olur. Birbirlerine düşman değil bu adamlar. Ancak ihtilaf çoğu zaman rahmettir.

"Nurculuğun Laik Cumhuriyete ve Atatürk’e karşı bir hareket olduğunu" ben de kabul ederim. Nurcuların % 99'u bunu kabul etmese de evet, Nur hareketinin abileleştirmek istediği nesil resmi ideolojinin yetiştirmek istediği nesille aynı kökten gelmediği için farklı değerlere sahip olduklarından Nur hareketini laiklik karşıtı veya resmi ideoloji karşıtı olarak değerlendirmek mümkündür. Resmi ideoloji bu millete yıkımdan başka birşey getirmedi. Dolayısıyla Nur hareketi resmi ideolojinin millet üzerindeki pisliklerinin bir kısmını temizlese bile yeterlidir. Atatürk veya liaklik karşıtı olmak bir hareketi veya bir adamı haksız yapmaz. Bunu iddia ediyorsanız önce Atatürk'ün diktatör olmadığını, faşist olmadığını, soykırım yapmadığını, hırsız olmadığını falan ispat edin. Bu şahsi kanaattir. Bütün nurcuları bağlamaz ayrıca ben nurcu falan da değilim.

Güldüğüm birkaç yer var. Said Hoca'nın bir iki yazıyorsun sonra da arkasından "yani şunu demek istiyor" diyorsun. Geri zekalı değiliz anlıyoruz ne demek istediğini ama senin açmazın şurada Mutezile.
Şimdi Said Nursi bir Kuran ayetini tefsir ediyor sen de kalkıp bu tefsir için "yani Kurani kerimin manasinin yetersiz kaldigini kendi yazdiklarinin kurani itiraz götürmez kildigini söylüyor)" gibi akla ziyan bir laf ediyorsun. Yani sen de Said Nursi'nin sözünü tefsir ediyorsun. Senin, Kuran'ı tefsir etme hakkındaki kanaatin bu sözlerine göre şu; "Kuran tefsirleri kendi başına yetersizdir, Kuran tefsircileri Kuran'ın bu yetersizliğini kapatmak için kendi kafalarına göre Kuranı tefsir ederle." İyide güzel abim, sen niye bize bir sözün kendisinden başka ve ayrı bir açıklamasını yapıyorsun o zaman? Çelişkiyi anlatabilmişimdir umarım? Rezalet paçalardan akıyor artık. Tutunduğunuz bütün dallar elinizde kalıyor. Bu inat niye?
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 04:50 .