Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #31  
Alt 21-04-2024, 14:13
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.699

Onur Üyeliği 

Standart



Doku ile kastettiğimi resmetmeye çalıştım. Arka planda parazit gibi görülen noktacıklar, aslında en küçük parçacıklardır, her biri 1 parçadan oluşmaktadır, yani sadece parçacıktır ve eğer ortam dağılımında değişikliğe yol açan bir ilişki-etki olursa, ortamın da değişeceği ve etki yayılımı oluşturacağı da açıktır. Herhangi 2,3 parçacının birleşmesinden meydana gelmemişlerdir - bu bağlamda da, parça içermedikleri için parçalanamazlar, herhangi bir yüzeye sabitlenemez, hapsedilemez, önlerine form-yapılardan oluşan herhangi bir duvar örülemez.

Geçirgenlik konusu da yine etki-tepki, direnç yayılımıyla ilgilidir, böylece bir hat boyunca parçacık tetiklenmesiyle(en alt düzeydeki) oluşan etki, yine parçacıklar üzerinden yayıldığı, herhangi bir form-yapının da içerisinde yine bu parçacıkların mevcut olduğu, böylelikle aktının, katı diyeceğimiz daha büyük parçacıklara da nüfuz ederek yayılmaya devam ettiği, bu süreçte, iletilebilirliği veya absorbe edilebilirliği, saçımı(dışa atabilmesi) üzerinden de geçirgenliğin, direncin şiddeti, ölçüsü vb. anlam kazanır.

Yine bu direnç -tepki- üzerinden elde edilen etkiye verilen tepki, veri görevi görür, dolayısıyla bu veri yorumlanarak bir anlam, isme kavuşur(çeşitli kuvvet, ölçü, kıyas birimleri, isimlendirmeleri gibi). Resimde görülen büyük parçalar ise, form-yapılar, adacık halleri ise moleküler -yani daha üst form-yapı, ekrana yayılmış halde görülen ise, daha büyük form-yapıyı-cismin görünür- halini temsil eden yapılarıdır.

Farklı cisimler ve yapılar nasıl ortaya çıkar?
Farklı cisimler ve yapıları özünde birbirinden farklı kılan nicel(adet, sayıca) ve dizilimdir(biçim). Yani özünde tüm parçaların materyali aynı olsa da, materyalin oluşturduğu birliktelikler de görece birbirinden farklı parçacık sayısı ve dizilim farkları, cisimlerin görece birbirinden farklı olmasını sağlamakta, farklı dizilimler, çevresine farklı etki yaydığı, farklı alan kapladığı ve çevresinden aldığı etkilere de farklı tepki verdiği-yaydığı için, hem özellikleri, hem nitelikleri hem de etki-tepki bakımınca daha farklı olurlar, böylece farklı işlevler ve farklı isimler alırlar. Doğadaki tüm kuvvetler, etki-tepki'den anlam kazanır.

Saf madde parçacığı nasıl tespit edilebilir? Çıplak gözle tespiti mümkün görünmüyor, ancak tetiklenen bir etki üzerinden, çeşitli yüzeyler üzerinde oluşturdukları girişimlerle(iş, dolayısıyla enerji ifadesi, bağlanımda yakalanır, ifade edilebilirler, bu yanılgıya yol açmamalı) varlığından söz edilebilir.

İtme de, çekme de etki-tepki veya konumsal değişim esaslıdır, ancak büyük parçaların birebir, bir birine teması söz konusu değildir, parçacıkla dolu ortamda yoğunluk değişimleri de basınç farkı oluşturur. Temas eden form-yapılar değil, etkileşerek temas eden aradaki parçacıklardır. Etki aktı-yayılımını ise izah ederken her ne kadar lineer ifadeler kullanmak zorunda veya su'da meydana gelen dalga örneği kullanmak zorunda kalsak da, daha farklı, dairesel, spiral, etkilenen parçacıklarda meydana gelen titreşim, konumsal girinti-çıkıntılar, aralık-frekanslar, şiddet çerçevesinde çok yönlü düşünememiz gerekir.

Şu an uzayın herhangi bir yerinde, çeşitli etki değişim, yoğunlaşmalarıyla temel yapıtaşı maddeyle-saf parçacık- yeni bir galaksi oluşuyor veya kaybolarak temel yapı taşına dönüyor olabilir, ya da bu daha önce gerçekleşmiştir, temel yapı taşına dönüşmekten ziyade en yakın hale(plazma) dönüşüyor ve tekrar yoğunlaşma sonucu yeni bir galaksi, yıldız vb. oluşuyor olabilir. kelebek etkisi hissedilir olmasa bile, 1 form-yapıdan kopan 1 saf parçacık dahi uzayın serbest parçacık enflasyononuna dahil olacaktır.

Oluşumların temeline dair düşüncelerim, Big Bang gibi mi? hayır, burada bir rahipten edindiğimiz kurgumuz değişmektedir.

Kısaca, uzay madde yük-l-üdür, bu halde buradan anladığım, madde parçacıkları namına, ilişkiler, etki-tepkiler sonunda, verili koşulda madde parçacıkları namına bir enflasyon oluştuğu, bu enflasyonun da görece daha büyük yapılarla dengelendiğidir.

Herhangi bir lokal noktada meydana gelen bir etkinin yayılımı, görece çeşitli lokal düzeylerde değişime yol açmakta, içinde bulunduğumuz ada, tekilliğe indirgenmiş bir merkezde gerçekleşen bir patlama, şişme ve genişleme sayesinde etrafa saçılan maddenin meydana getirdiği oluşumlar olmaktan ziyade, verili koşulda zaten orada olan maddenin, çeşitli veya en yakın bir merkezden açığa çıkan etki aktısı-yayılımının(ki ışık hızında, arka plan etkisi de buradan kaynaklı olabilir) oluşturduğu tetiklenmeyle, lokal, simetrik olmayan, heterojen bir dağılımla, daha büyük parçaların -form-yapıların- oluşumunu sağlamakta, dönüşmketedir. Bu oluşumlar da, ayrıca serbest dolaşımlı bulunan saf madde açısından, form-yapıların da hacimlerini dolduracak ve içinden geçecek denli bir aktıya, akıma yol açmaktadır(uzay boşluk tanımaz, boşluklar doldurulur) ve bu akım ve elbette form-yapının bileşenleri olabildiğince tutmayı başardığı, denge korunduğu sürece de form-yapılar belirli bir süre varlığını sürdürebilmektedir ve aslında bu gözlemlediğimiz evrenin neden simetrik ve homojen olmadığı gibi, kütle çekimine dair de bir yanıt gibidir -ne kadar yoğunlaşma, çevrede o düzeyde aktı-çekim oluşumu, ne kadar yoğunlaşma çevreden edinilen etkilere karşı değişken tepki durumu, ya aktıyı kesmeli ve etrafından dolaştırmalı-bu da yoğunluğa bağlı olarak çevresinde dönüş hareketine yol açar- ya da yoğunluğa katmalı, bunun sonunda da, oluşan etki-basınç ortamının bünyede taşınamaz hale geldiği, absorbe edilemez duruma ulşatığında ise dışarıya saçmalıdır. Bu etkinin şiddetine de bağlıdır, dolayısyla gözlemlediğimiz evrendeki oluşumların şiddetli etkileşimler sergilemesinin sebebi, etki-tepkinin boyutuyla ilgilidir, biz insan olarak bunları ısı, sıcaklık vb. ifadelerle soyutlamaktayız.

Kısaca ifadelerimi daha net anlatmam gerekirse, Big Bang kurgusunda ifade edilen ve bir merkezden yayılan madde ve şişme ifadesinin yerine, etki yayılımının konması gerekir ve elbette lokal düzeylerde bu etki ve bağlı oluşan form-yapılar uzayda basınç değişimine, büzülme-bükülmeye yol açacağı, boşluk oluşturacağı ve anında kapanacağı için görece kaba hareketlenmeler de gözlemlenecektir ancak bu benim ifade ettiğim etkiyle aynı düzlemde, benzer değildir. uzay madde yüküdür ve herhangi bir enflasyon farkına yol açan etkileşimler olağan kabul edilemez ve bir biçimde dengelenirler(form-yapılar açığa çıkar), bir biçimde -dengenin korunamaması- dengeden çıkarlar(dağılma ve yeniden oluşumlar), bu görece, eş zamanlı gerçekleşmeyen, lokallikler açısından bir salınım gibidir

Kurgusal temellere dair düşüncemi ifade etderken, elimden geldiğince uzun yazmışsın demeyi içeriğe eleştiri getirmekmiş gibi sunanlar olduğundan dolayı da -ki 2 günde okursun o halde- paragrafları kısa tuttum, kısa tutmasaydım her bir ifademi çok daha ayrıntılı ve net biçöimde ortaya koyabilecektim, daha detaylı ve çok daha fazla soruya yanıt olduğunu düşündüğüm açıklamaları Big Bang başlığında -belki- yapabilirim.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #32  
Alt 22-04-2024, 16:29
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.699

Onur Üyeliği 

Standart

Uzaklaşmak, yakınlaşmak üzerine;

Nesnelerin uzaklaşıp, yakınlaşmasına dair ifadelerde, sadece ilgili nesnelerin hareketi üzerinden değil, mesafalerin açılıp-kapanmasıyla da ilgili düşünmemiz gerekir. Örneğin bir hamuru bastırdığımızda iki ucunda uzak noktalar birbirine yakınlaşır veya uzaklaşabilirler. Bu halde, bunu uzay anlamıyla düşünürsek 2 nokta arasında yoğunluk, basınç değişimi gerçekleşirse, 2 nokta da tam anlamıyla mevcut konumunu koruyamaz. Hatta noktalardan 1 tanesi mevcut konumunda kalsa dahi, aslında o da artık eski konumunda değildir-diyalektik. Meseleye her iki yönden de bakmak durumundayız diye düşünüyorum.

Doğada, itme ve çekme etkisinin temelinde yine bu durumun söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. hatta kendiliğinden diyebileceğimiz ve zayıf-güçlü olarak nitelendirebileceğimiz biçimde, her cisim, diğer cismler üzerinde hissedilir-hissedilmez- etki oluşturacak biçimde ortam yoğunluğu, basıncına etki eder, etkilenir -Örneğin bu etkilerin bazısı manyetik alan olarak ifade edilecektir... En küçük birime form yapılar, hareketsiz görünse dahi, titreşim sergileyecektir.

Hiç bir form-yapının hacmi boş değildir ve hiç bir parça arasında muazzam boşluk yoktur, olması da düşünülemez(tüm bu boşluk olarak tabir ettiğimiz alan esasen madde yüküyle doludur ve en nihayetinde kütle dediğimiz kavram da temelde bu duruma bağlıdır ve her bir form-yapı -mikron düzeyinde bile olsa- bu durumdan etkilenir.,

İlgili alan(boşluk sanılan alan), stabil değil dinamiktir ve süreğen çeşitli aktı, akıntılar, ilişkiler etkileşim halinde dinamik bir ALANDIR ve bu mikro ölçekte bile olsa, mikro form-yapıları, hem iç-hacim hem de dış ortam ölçeğiyle de hareketli kılar.

Temel parçacıkların dinanizmi -alıcılara iş-oluş-etki biçiminde yansır ve enerji kavramıyla anlamlandırılıp ölçülebilir, örneğin diyamanyetizma-, görece çok daha büyük parçacıklara kıyaslandıkça, etki bakımından düşük görünür olsa da, agresif hareket bakımından, akıl, mantık ölçeğinde de gayet net anlaşılabilir bir durum olarak, çok daha yüksek değerlere sahiptir, örneğin titreşim, frekans aralıkları gibi.

Burada, uzayın madde oluşu, bu bahisle her bir form-yapı hacminin yine madde ile dolu oluşu(boşluk yok sadece madde ve maddi alanlar var), burada hem aktı, akıntı gerçkleşiyor oluşu hem de formun iç-dış ortam farkı ve açığa çıkartacağı çok çeşitli fark, etki ve durumların, bu etkilerin ağ ölçeğiyle yayılışının dikkate değer bir biçimde ele alınması ve üzerinde düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum.

Diyamanyetizma, paramanyetizma, ferromanyetizma, antiferromanyetizma, ferrimanyetizma... vs.

Etki-tepki farkları, farklı duyumlar, tepkimeler gibi, farklı isim tanım, anlamlara yol açar. Daha önceki yazımda belirttiğim gibi, "elektron ve pozitron çiftleri foton etkileşimleriyle anlam kazanır" ve önceki yazılarım ve bu cevabımda dile getirdiğim gibi, uzay madde yüküdür ve bu görünen-görünemeyen -ama etkileri üzerinden soyutlanabilir alan- madde-alan yüküdür.

Günümüzde yapılan bazı tanımlarda absürt tanımlı parçacıklar, enerji(ki her insan bu kavramın neden, neye karşılık kullanıldığını bilmediği için absürt sonuçlar çıkartanları) gibi ortaçağ yaklaşımı idealist indirgemelere dayalı salt şuna özel sorumlu parçacık gibi, darlaştırma, isimlendirmelerin bir yana bırakılması gerektiğini düşünüyorum, zira en nihayetinde hem çeşitli etkileşimlerden sorumlu hem de tümünden de sorumlu, temel bir muhataba çıkacak.

Biz göremiyoruz diye madde neden karanlık olsun, neden göremediğimiz, ancak etkilerinden soyutlayabildiğimiz madde denmiyor da, tüm görme yetilerimizin temelinde yattığı halde karanlık deniyor? Özünde form yapılar, hareket, etkleşimler çelişki ve çelişki ürünüdürler, uyum içinde -etkisiz, işsiz, enerjisiz, hareketsiz- olmaları beklenemez. Saf maddenin, şu ya da bu formda farklı etki-tepkilerin açığa çıkmasına yol açması, her bir etki için özel bir parçacık aramanın saçma olduğunu düşünüyorum. örneğin manyetik alan ve ölçümlerimizi, algımızı sağlayan elektronları ele alalım, bu parçalar sadece bundan mı sorumludur? Bu sefer elektrona spin kazandıran parçacık-, spin kazandıran parçacığa, spin kazandırma parçacığı gibi absürt isilemlendirmelerle, düşünsel ufkumuz kararmaktadır, sınırlandırılmaktadır. Önceki yazılarımda boşluğun, hacmin dolu olması, iç-dış basınç, yük farkının vb. sonuçlarından bir tanesinin de dönüş vb. gibi etkileri açığa çıkartabilir olduğunu dile getirmiştim. Yukarıda ve önceki yazdıklarım ekseninde düşündüğümde, meselenin indgernmiş, kategorize edilerek çetrefilleştirilmiş bir temel içermediğini görüyorum ve biliyorum ki bu temeldeki yaklaşımım deneylerle ters düşmemiş, dışlamamış aksine elde edilen verilerle uyumluluk arzeden bir biçimde anlam kazanmıştır. Ve dediğim gibi, sisteme 1 parça girdisi, çıktısı veya etki değişimi enflasyonda(çelişkide) değişime yol açar ve bu da etki oluşturur, 1 elektronun spinini değiştirdiğinizde, tüm atmosferin durumunu değiştirmiş olursunuz, ister kabul edin, ister etmeyin...

Burada şu ya da bunun ne çalışması, ne sergiledikleri olağanüstü başarıyı tartışmıyorum, sadece, ama sadece hem yaklaşım ve hem de kavramların çarpıtılmadığı haliyle , hali hazır verilerimizle de çelişmeyen fakat daha farklı bir yorumla anlayış farkı ortaya koyuyorum.

"Genel görelilik teorisini tek cümlede özetlemek zorunda kaldığımızda: Zaman, uzay ve kütle çekiminin maddeden ayrı bir varlığı yoktur." Einstein

Bu alıntıyı genelde görmüyoruz değil mi? neden? Anlamak isteyen için sebebi bu ve diğer yazılarımda ve elbette mecburen kullanılan kavramların soysuzlaşmasında(kökeninden yalıtmak) saklı... Son olarak indirgenmiş parçacığın kendi başına bir anlamı, ismi, tanımı yoktur, o ancak faaliyetle -alan,iş, enerji- anlam kazanır ve anlam katar ve yükümüz salt parçacık değil, tüm ilişkiler, etkleşimlerle anlam kazanan alandır da ve uzayı, kütleyi, parçaları bu bütünlük anlamlı kılar. İsimlendirmeler, görece tanımlar değil, öncelikle meseleyi -bütünde- ve ilişki-etkileşimleriyle kavramak önemlidir.

Dolu bir alana öyle bir etki bırakın ki, bu durum kendinize doğru, alan ve çevresinde parçaları da yüzdüren bir akıntıya yol açsın...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #33  
Alt 23-04-2024, 05:55
Natürelist - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Natürelist Natürelist isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 19 Oct 2010
Bulunduğu yer: Stuttgart
Mesajlar: 1.289
Standart

Sevgili Yıldıztozu,

Karanlık enerji, evrenin genişlemesini hızlandıran ve gözlemsel astronomi ile teorik fizikte merkezi bir rol oynayan gizemli bir güç olarak kabul edilir. Ancak karanlık enerjinin doğası büyük ölçüde bilinmezliğini korumakta, bu da çeşitli eleştirel yaklaşımların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ben de bu konuda kuşkucu bir tutum sergiliyorum.

Karanlık enerjinin varlığına dair kanıtlar, uzak galaksilerin kırmızıya kayması ve kozmik mikrodalga arka plan ışınımının ölçümleri gibi gözlemlere dayanmakta; ancak bu fenomeni açıklayacak kesin bir teori henüz mevcut değil. Hubble sabiti üzerine yapılan farklı ölçümler arasındaki tutarsızlıklar ise, mevcut kozmolojik modellerimizin eksik olduğunu işaret ediyor.

Bilimin doğası gereği her zaman sorgulama ve yeniden değerlendirme içermeli. Karanlık enerji gibi tam anlaşılmamış fenomenler, bilim insanlarını yeni hipotezler geliştirmeye ve mevcut anlayışları test etmeye teşvik ediyor. Eleştirel düşünce, bilimsel ilerlemenin temel taşlarından biri olarak kabul edilir ve daha sağlam ve kapsamlı teorilerin geliştirilmesine katkı sağlar.

Çoklu evrenler teorisine olan ilginiz de dikkate değer; fiziksel gerçekliğimizin sınırlarını zorlayan ve hayal gücümüzü kamçılayan bir konsept. Eğer bu teori doğruysa ve evrenler arası etkileşimler gerçekten varsa, bu durum mevcut fiziksel yasalarımızın ötesinde yeni fenomenleri açıklamaya yardımcı olabilir. Ancak bu fikirler henüz hipotez aşamasında olup somut gözlemsel kanıtlarla desteklenmeyi beklemektedir.

Entropi ve zamanın oku ile ilgili düşünceleriniz termodinamiğin ikinci yasasının temel prensiplerini sorguluyor. Evrende entropinin sürekli artması ve zamanın tek yönlü akışı, fiziksel gerçekliklerimizin temelini oluştururken, farklı evrenler arasındaki enerji transferi gibi düşünceler bu prensipleri yeniden değerlendirmemizi gerektirebilir.

Maddenin doğasını anlama çabası ise bilimin en eski ve devamlı arayışlarından biridir. Her yeni keşif bize doğanın daha iyi anlaşılmasına bir adım daha yaklaştırırken, evrenin karmaşıklığı karşısında tam bir anlayışa ulaşmanın zor olduğunu kabul etmek mütevazılık gerektirir.

Bilim sürekli gelişen bir alan olup her yeni bulgu bizi doğanın daha iyi anlaşılmasına bir adım daha yaklaştırır. Düşüncelerimiz, bilimsel keşifler yanında felsefi ve metafiziksel soruları da beraberinde getiren konular üzerine düşünmemizi sağlıyor.

Saygılarımla...

İnsanlık onuru her şeyden üstündür
Alıntı ile Cevapla
  #34  
Alt 25-04-2024, 06:35
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart Foton nedir

Spartacus, sen, narsist ve kaba bir insansin. Site sahibisin ve kendi sitendeki uyelere kufur ediyorsun. Seninle tartismak ve zamanimi harcamak istemiyorum. Sen, kendi kendine yaz arkadasim. Kafandan seviye seviye uydur. Kafana gore yaz. Kaynaksiz-kitapsiz seni

Yok, etki-tepkiymis, yok efendim, yayilimmis dalgaymis. Biz bunlari inkar mi ettik, Yok mu dedik. Senin tanimlamadigini ben tanimladim burada. 5 kere anlatmis, mis. Yok asamaymis, yok kendi seviyesi 1. seviyedeymis, bilim de 2. seviyedeymis, ben de 3. seviyedeymisim. Hayatinda lab.a girmemis belki, dunya capinda gerceklesen bilimden daha iyi biliyor. Kendini bir yere, bilimi baska yere koyuyor. Narsist seni. Seninle vakit kaybetmeyecegim. Git baska baslikta ne yaziyorsan yaz.


Bir makale var onu paylasacagim fotonla ilgili.
"Foton, ışık veya diğer elektromanyetik radyasyon türlerini temsil eden bir parçacıktır (bir paketçik ya da "kuantum"dur). Etrafımızda gördüğümüz ışık, tamamen fotonlardan oluşur. Fotonlar, Standart Model dahilinde tanımlanan temel parçacıklardan biridir ve spesifik olarak, tıpkı Higgs Parçacığı gibi bir bozondurlar. Temel bir parçacık olmaları, daha alt parçaları olduğunun düşünülmediği anlamına gelir; yani fotonlar, daha küçük parçalara bölünemezler. Fotonların kütlesi yoktur; yani kütlesiz parçacıklardır ve bu nedenle vakum içerisinde her zaman ışık hızında (saniyede 299.792.458 metre hızla) ilerlerler.

Fotonların elektrik yükü yoktur; yani yüksüzdürler."
https://evrimagaci.org/foton-nedir-g...yolculugu-1432

Benim dedigimin aynisini yazmislar iste. Yok isik degildir, yok parcacik deildir, yok efendim, gorusler bilimle celisiyorsa kuramlar, teoriler check edilmeli felan. Hava civa bunlar.


Simdi yukaridaki metinden hareketle soyle ozetleyebiliriz. Yukarida altini cizdigim yerlerden hareketle:

  1. Fotonlar, isik veya diger elektromanyetik radyasyonlari temsil eden parcaciklardir (kuantum/paketcik).
  2. Gordugumuz isik tamamen fotonlardan olusur.
  3. Fotonlar, Standart Model'de tanimlanan temel parcaciklardan biridir ve Higgs parcacigi gibi bozonlardandir.
  4. Fotonlar temel parcaciklardir, yani daha kucuk parcalara bolunemezler.
  5. Fotonlarin kutlesi yoktur, kutlesiz parcaciklardir.
  6. Vakumda her zaman isik hizinda (299.792.458 m/s) ilerlerler.
  7. Fotonlarin elektrik yukleri yoktur, yuksuzdurler

Simdi evrimagaci da kim diyecekler. Amerikan Fizik Dernegi'nin yayinlarinda da benzer ifadeler var. Nasa'da da var. Tabii bunu "bilim 2. basamakta, ben 1. basamaktayim" diyerek aciklayacak. Bizim insanimiz niye boyle bagnaz arkadas. Kendi oznel yorumuna ve okumasina o kadar guveniyor ki, kendisini baska yere, bilimi baska yere koyuyor (daha assagisina). Kafaya bak.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #35  
Alt 25-04-2024, 06:47
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Alvin;
Yazılı kaynak odaklı düşünüyorsun. Fotonu anlamak için Nasa'nın sözlüğüne bakmak gerekir gibi bir şartlanman var.
Unutma ki sözlük tanımları insan tarafından yapılır ve zaman içerisinde değişebilir.
Önemli olan evrenin foton tanımını anlamak. Evren bize fotonu ne olarak tanıtıyor, ona kulak vermek lazım. Bunu yaparken gerekirse kendi tanımımızı kendimiz yaparız. Felsefenin yarısı tanım yapma işidir.

Sadece orada burada yazanlara göre değil, kendi fikir ve tanımlarımızı üreterek ilerlersek evreni daha iyi anlayabiliriz.
Yazılı kaynak odaklı düşünürsen insan kaynaklı düşünmüş olursun. Evrene dayalı kendi tanımlarını üretirsen evren kaynaklı düşünmüş olursun.

Yildiztozu, insanlar bilim yapiyor, ve yaptigini paylasiyor, baskalari da check ediyor. Bilimsel arastirmalar dunya insanligi ile paylasiliyor. Bilim, yaratiliscilarin tanrisi gibi "kusursuz" bir sey degildir. Bilim, ilerler, check eder, kontrol eder. Yanlislanir, dogrulanir. NASA, yada ne bileyim Amerikan Fizik Dernegi kalkiyor foton parcaciktir diyor, bizimki diyor ki, hayir efendim parcacik degildir, isik da degildir diyor. Kim diyor, TD uyesi bir zat. Bilimsel bir arastirma mi yapmis? Yok. Kendisini bile 1. asamaya koyuyor (o neyse artik) bilimi 2. asamaya koyuyor. Yani, dunya bilimi bile kendisinin gerisinden geliyor Sonra da saman adam diyor. Ne alakasi var. Biz, spartacus'a mi inanacaz arkadasim.

Araya da bilimsel ifadeler koyuyor-- ki anlattiklari da etki tepki-yayilma konusu mesela dogru, sanki biz de bunu reddediyormusuz gibi kafasindan uyduruyor--oradan hareketle havalara giriyor. saman adami doven kendisi. Artist artist yazan kendisi. Yazdiklarini kaynaklandir diyorsun, ben birinci basamaktayim, ne kaynagi vereyim diyor.

Bu basamagi da kendisi kendi kafasinda kuruyor. Kafasina gore kendisini bir yere koyuyor.

Insan ol, insan gibi konus.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #36  
Alt 25-04-2024, 15:07
bilgivehis bilgivehis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 30 Jul 2016
Mesajlar: 1.739
Standart

Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
NASA, yada ne bileyim Amerikan Fizik Dernegi kalkiyor foton parcaciktir diyor, bizimki diyor ki, hayir efendim parcacik degildir, isik da degildir diyor.
Peki bu iki zıt görüşe tepki vermek yerine araştırsan daha iyi bir sonuç çıkmaz mı?
Yani her iki görüşün birini baz almak yerine her ikisini de araştır.
Çünkü her görüşün kendine göre bir bakış açısı vardır ve hiç bir bilimsel sonuç mutlak değildir.
Bu yüzden en iyi şey kendince araştırmaktır.
Örneğin ben herkesin görüşüne yer veririm ama kendi araştırmamı yaparak görüşleri çatıştırırım.
Ayrıca bilimsel diye ortaya atılan herşeyin doğru olacağı dye birşey yok. Zira yaşadığımız dünya koşullarında herkes herşeyi kendi doğrusuyla özdeşleştiriyor. Yani bir çok koşulların dayatıldığı dünyada hiçbirşey yüzde yüz bağımsız değil.
Örneğin bir zaman bir bilimadamı suyun hafızası olduğunu iddia etmiş ve yaptğı bir deneyle bunu kanıtlamaya çalışmıştı. Sonra yapılan ciddi deneylerle görüldü ki, bu iddia fos olmaktan öteye gidemedi.
Daha da ötesi bugün ilahiyat fakültesi diye bilimle çelişen bir yapılanmayı bilim alanında diye yutturulan günümüzde doğruları bulmak hiç de kolay değildir.
Alıntı ile Cevapla
  #37  
Alt 25-04-2024, 17:04
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

bilgivehis´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Peki bu iki zıt görüşe tepki vermek yerine araştırsan daha iyi bir sonuç çıkmaz mı?
Yani her iki görüşün birini baz almak yerine her ikisini de araştır.
Karsimda soyle bir adam var. Etki-tepki-yayilim-dalga-yapi-form diyor--bunlara itiraz eden yok--bunu anlamadigimizi farz ediyor, kufur edeiyor, hakaret ediyor, sonra devam ediyor ve bilimsel acidan kabul gormeyen bir fikir soyluyor, sen de kalkip neye gore, kime gore diye soruyorsun, --bana gore--benim icinde bulundugum farkindalik (ne seviyesi, bu seviyeye nasil ulasmis, yoksa kendi kendisini mi o seviyeye koymus, bilinmiyor?) seviyesi diyor ve ekliyor, benim bulundugum noktayla ilgili bilimsel bir kaynak veremem cunku bilim bile benim bulundugum noktada degil diyor. Bilimin seviyesine inersek (1. basamaktan 2. basamaga) ancak o zaman kaynak veririm diyor. Biz, soylediklerini kabul edenme kadar tekrar tekrar tekrar yaziyor, sonra da sinirleniyor. Saniyor ki, biz onu sinirlendirince zevk aliyoruz. Bizim vaktimiz degerli degil, koydeki Ali Veli'yiz ve yapacak baska isimiz yok saniyor. Ben fizikci miyim? hayir. Normal yasantimda fizikle ilgileniyor muyum? Hayir. Bu isin bu denli buyutulmesi de sacma oldu. Daha fazla bu konuyu uzatmayacagim. Kim ne diyorsa, buyursun desin. Bana ne, baska isim mi yok.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #38  
Alt 25-04-2024, 18:07
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart

Natürelist´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Maddenin doğasını anlama çabası ise bilimin en eski ve devamlı arayışlarından biridir. Her yeni keşif bize doğanın daha iyi anlaşılmasına bir adım daha yaklaştırırken, evrenin karmaşıklığı karşısında tam bir anlayışa ulaşmanın zor olduğunu kabul etmek mütevazılık gerektirir.
İnsanlığın bilim merakı önemli keşifler sağladı fakat hala en temel konuları cevaplayabilmiş değil.

Zamanın doğası bilinmiyor, özgür irade bilinmiyor, evrenler bilinmiyor, bigbang bilinmiyor, karanlık enerji bilinmiyor, nötrino bilinmiyor, kuantum bilinmiyor.
Bilinen parçalar var, ama dünyanın şeklinin netleştirilmesi ölçüsünde net sonuçlara ulaşılmış değil.

Uzayın büküldüğü yerde zamanın da büküldüğünü söylesen insanlar asla inanmazdı, ama gerçek. Kuantum dünyasının olasılıksal olduğuna Einstein bile inanmamıştı, ama gerçek.
Demek ki insanı çok şaşırtacak şeyler evrende mevcut olabiliyor. O halde daha ne sürprizler vardır hayal etmesi zor.

İnsan bilmek istiyor. Bilemediği yerleri kendisi doldurmaya çalışıyor. Bazıları bu bilinmeyenleri tanrıyla dolduruyor, bazıları da tahmin ve fikirlerle dolduruyor. Bizim yaptığımızın da çoğu tahmin ve fikirler. Bu tahminlere kendimizi fazla kaptırıp gerçek olduğuna inanmaya başlayabiliyoruz. Bilmemeyi kabullenemiyoruz.

Bilmekle ilgili diğer bir sorun da dil. İnsan dil üzerinden düşünüyor ama evrenin dili yok. Evrende bizim tanımladığımız kelimeler geçerli değil. Bu yüzden kendi kelimelerimizle evreni anlamaya çalıştığımızda farklı sorunlar çıkıyor. Burada dil felsefesi önemli oluyor.
Alıntı ile Cevapla
  #39  
Alt 26-04-2024, 13:45
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.699

Onur Üyeliği 

Standart

Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Karsimda soyle bir adam var. Etki-tepki-yayilim-dalga-yapi-form diyor--bunlara itiraz eden yok--bunu anlamadigimizi farz ediyor, kufur edeiyor, hakaret ediyor, sonra devam ediyor ve bilimsel acidan kabul gormeyen bir fikir soyluyor,

Benim dedigimin aynisini yazmislar iste. Yok isik degildir, yok parcacik deildir, yok efendim, gorusler bilimle celisiyorsa kuramlar, teoriler check edilmeli felan. Hava civa bunlar.
Fotonun yapısını oradan, buradan kopyalayıp anlatıyor, ilk cevabımda demişim ki, cümlemde fotonun yapısını tartışmak gibi bir amaç yok, yapısına dair bir itiraz, açıklama da yok. bu SENİN trol yöntemiyle konuyu manipüle etmen, ÇARPITMAN, 10. kez bilerek yaptığın ortada olan yalan, dolana başvurmanı(trol yöntemini) kanıtlayayım.
1. Yalan: Ben foton parçacık değil demişim, yalan, ben konuya dahil olduğumda foton parçacık mı değil mi tartışması yapmadım, maddenin en küçük -saf- parçası olabilir dedim! BİR KONUDA FARKLI DÜŞÜNDÜĞÜMÜ dile getirdim, bir parçacığı salt etken olduğu bir olguya indirgemek doğru değildir, kaldı ki direk görülemeyen-dolaylı etkilerle,etkisi tespit edilen- herhangi bir parçacığa dair düşünürsek, ancak faaliyet-iş, etkileşim halinde farkedilebilirliğinin de önemine değindim.örnekler de verdim. O sebeple foton parçacıktır, ancak foton="sırf, salt ışık" olarak düşünmüyorum, ışığın madde olmasının esası fotondur dedim. Foton parçacık iken ışık etki bağlamında anlam kazanan İŞ(kapasitesi=>enerji)->ŞİDDET ölçülebilir, elektron pozitron oluşumunda fotonun önemine değindim, deprem=fay, ses telleri veya tireşim=ses midir, elekron=elektrik midir? yani yaklaştığım açı belli, burada İNDİRGEMEYE DAYALI şu, şudur denmesi doğru bulmuyorum diyorum, yaklaşım sergiliyorum. ifadelerimi çarpıtmanın da bir sınırı olmalı! eğer daha küçük bir parçacık yoksa-ki bilinene göre- maddenin saf hali denebilir demişim - bunca yaygarayı bu 1 kelimem üzerinden, envai türde trol yöntemiyle çarpıtarak çıkarttı!
2. Yalan: Bilimsel açıdan kabul görmeyen bir fikir söylemişim -benim fikrimi bilim incelemiş ve kabul görmemiş , alıntılasana nerede söylemişim, bilim ne zaman benim düşüncemi alıp kabul görmemiş
3. Yalan: Fotonu tanımlamışım? Hayır, sadece bir cümlede, maddenin saf parçası olabilir derken ismini andım!
4. Konuyu trollemek için dahil olduğu açık. başlığa görüşümü yazıyorum, yaptığım bu
5. Yalan: Kaynak getirmemişim yalan, getirdim, uzayın, kütlenin, ışığın da madde-n- olduğu kanıtlanmıştır. Bununla ilgili kaynak sunmuşum,söylşemişim de, git araştır, öğren dingil, ben kütüphanen miyim? konuda ARAŞTIRMA YAZISI SUNDUĞUMU MU İDDİA ETMİŞİM? Altı üstü başlığa "sohbet havasında(! hatırladın?)" düşüncemi paylaştım? Yine de sunmuşum;
spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
"Genel görelilik teorisini tek cümlede özetlemek zorunda kaldığımızda: Zaman, uzay ve kütle çekiminin maddeden ayrı bir varlığı yoktur." Einstein
spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bilim ve Teknik, Aralık 2015 Diyor ki
Einstein o zamana değin bir dalga olarak nitelenen ışığın yapılan bir 120 deneyle bükülmesi ile parçacık gibi davranması sonucu ışığın da bir madde olduğu kanıtlanmıştır
spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
örneğin elektron ve pozitron çiftleri foton etkileşimleriyle anlam kazanır(elbette bu durum için de olağanüstü koşullar vardır), foton önemli bir yer tutar, başından da ifade ettiğim gibi, maddenin saf hali kütlesiz olmak zorundadır ve eğer bu fotonsa, foton maddenin saf halidir denebilir, elbette denemeyebilir de, ancak şu an edindiğim veri fotondan daha alta inebilmeme müsade etmiyor, sonuç olarak bir biçimde form-yapıların oluşması gerekir.
Hala yalanlara, pişkinliğe, trol yöntemleriyle devam ediyor. Sadece 1 cümlemde 1 KELİMEYİ(!) kırpıp, bir dolu yalan, isnat, iftira uydurdu, şimdi de siteden gidiyorum vs. tipik inançlı-mağdurum kompleks davranışı. Bir yerde de "Spartacus'a mı inancaksınız", bilim insanları vs. İnanmaktan söz edecek denli bilime uzak. Sana inanmalarını mı istiyorsun, kendini ne sanıyorsan? Aksine eleştirilmek istiyorum, ama senin yaptığın gibi niyeti üzüm yemek olmayan çiğ trollemeler olmamalı, ki yine de dönüp, defalarca cevap ve izah vermişim. Kimse bana inanmasın, öyle düşünen zaten çiğdir.

Her cümlem, her paragrafım eleştiriye açıktır, isterim ki eleştirilsin, ama 1 kelime seçilip, üzerine alakasızca isnatlar, çarpıtmalar yönlendirilip, söylemediğim şeyleri söylemişim gibi trolleme olursa, yine de -ki sana ayrıcalık tanııdım 5 kez üzüm sundum- 3 kez izah ederim, 4. de hak ettiğini alır, üzüm yemek isteyen yiyebilir, ama amacı bağcı dövmek olan,,,, bağcının, sopasını kalın kafasında hissettiğinde de mağdurum edebiyatı yapmamalı...

Asıl derdin idealist yaklaşman ve ışığın da madde-maddi olduğu olgusunu sindirememen, enerjiyi maddeden ayrı, bağımsız heyula sanıyordun, bu yanlışını da düzelttiğim için bana karşı hayli kinlenmişsin. Amacın üzüm yemek olmayınca, sonuç bu oluyor ne yazık ki.
Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Temel bir parçacık olmaları, daha alt parçaları olduğunun düşünülmediği anlamına gelir;
Oysa daha ilk mesajlarımda ne demişim
spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ki dikkat edersen saf madde parçasının kütlesi yoktur diyorum, eğer foton kütlesiz ise diye ekliyorum ve bu halde o saf madde parçacığı foton olabilir diyorum, anladın mı?
spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
foton maddenin saf halidir denebilir, elbette denemeyebilir de, ancak şu an edindiğim veri fotondan daha alta inebilmeme müsade etmiyor, sonuç olarak bir biçimde form-yapıların oluşması gerekir.
10. kez izah etmişim BÜTÜN YAYGARAYI, AMACI FOTONU TARTIŞMAK OLMAYAN bir cümlemde geçen 1 kelime üzerinden, daha BİR CÜMLEYİ BİLE ANLAMA BECERİSİ gösteremeyip, 1 keliemden DOLAYI ÇIKARTTIN, İYİ Mİ?

Bir konuda evet farklı düşünüyorum ve hiç bir eleştiriye de itirazım olmaz, amacı üzüm yemek olan herkesle sohbet edebilirim.. Nedir, sonuçlara etki-tepki ve girişim bağlamında erişildiğinde, bunun parçacığın hızına dair fikir vermediğini, örnek olarak da elektronun hızının (metal telde) 0,024 cm olduğunu, ancak etki yayılımın ise-yani maddi, maddi parçacıklar-örn:eletronlar- üzerinden!-=>saniyede 290.000.000km hıza ulaştığı üzerinden örnekleyerek dile getiriyorum, bu halde alıcıya etki eden son elektronun hızının saniyede 290.000.000km olduğu düşünebilir, ama böyle olmadığı açık. Kaldı ki bu bazı paradokslara dönen deneyler için de bir çıkış noktası olabilir, dolanıklık vs. yani arada kopukluk-boşluk varmış gibi düşünülmemeli, bizzat madde var -ki yazılarımda "nasıl" sorusuna dair düşüncemi, enflasyon ifadesi, 1 temel parçacık ancak etki ettiğinde farkedilebilir, etmediğinde yok olduğu anlamına gelmez ve açıklık getirerek açıklamışımdır.

Şimdi bozuk niyetini tespit edip söylesem alınıyor. İLK cevabımda söyledim, AMACIN ÜZÜM YEMEK DEĞİL. Bunu her cevabında yalan söylediğin, tutumunla hak etmediğin halde saygı çerçevesinde direk söylememek için "çarpıtıyorsun" dediğim ve KANITLADIĞIM(işte yine yalan söylediğini kanıtladım!) halde, hala YALAN söyleyerek, başlık üzerinden siteyi tartışma konusu ederek, "gidiyorum" diyerek ispatlamış oldun. Bir forumda konu başlığındayız ve bu başlık sitenin resmi hesabı, yayını değil, bu başlığa üye olarak katılıyorum, bu hakkımı kullanıyorum, her ne kadar bunu engellmeye çalışsan da. Ve iki yüzlüsün de, konulara sohbet etmek için girdiğini söyleyip, her defasında muhatabanı itibarsızlaştırmaya çalışan, bir kelimesini cımbızlayıp, üzerine bitirme tezi isteyecek kadar(genel-geçer bilinen olgular namına, her cümleye kaynak getirilmez, bilmiyorsan istersin) cahil ve sorunlusun. Umarım bu kendini herkesin ve her şeyin ölçütü olarak gördüğün, cahil cesaretinden kaynaklı yükseklik kompleksi psikolojiden çıkarsın, emin ol, sen bazı şeyleri ilk defa duyuyorsun diye, kimse ilk defa duymuş olmuyor.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (26-04-2024 Saat 15:27 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #40  
Alt 26-04-2024, 17:55
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

Pekala, senin dilinden konusalim.

Bak gerizekali spartacus,

Ben madur felan degilim, madur olmadim. Madur oldugum icin de gitmiyorum, senin gibi terbisyesiz bir essek ile zamanimi harcamak istemiyorum cunku her gun bir kac saatimi aliyor. ( Yazdigim gunlerde)

Dolayisiyla, madur edebiyati felan yaptigim yok. Sen kimsin ki beni madur edeceksin, narsist.

Cevap hakki dogurdugun icin yaziyorum, yoksa yazmamaya karar verdim. Cevap hakki dogurma ki, seninle muhattap olmayayim. Arkamdan, yazip da cizme. Terbiyesiz. terbiyesizlik yaptigin icin, --sana saygi duyar ve severdim ben, pek cok yazindan faydalanirdim eskiden--sana saygimi da sevgimi de yitirdim ve seninle muhattap olmak istemiyorum. Bu kadar. Bu bir.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 22:27 .