Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #2391  
Alt 24-03-2014, 17:07
Vefik Sami Vefik Sami isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Aug 2013
Mesajlar: 2.836
Standart

Felâsife´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

...Gerçek budur xxxxxx 'dir diye bir cevap gelmemiş, anlatmaya çalıştığım budur...
Gerçeğin bu şeklide - birkaç cümle ile basitçe - bir anlatımı var ise, zât-ı âlinizden ricâ edelim.
Alıntı ile Cevapla
  #2392  
Alt 24-03-2014, 19:06
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Muhterem,
Şahs-i âlinizin mevzuya olan kulub-u hassası, Tasavvur-u şahsîyemi meseleye sârf-ı nazardan men eylemektedir.
Ma'mafih sulh-u müşterek ihdas eylenmeden, fikr-i müşterekte nasıl feyz-i bereket hasıl olur diye fikreylemekteyim.

Muhabbetle.

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #2393  
Alt 24-03-2014, 20:29
Vefik Sami Vefik Sami isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Aug 2013
Mesajlar: 2.836
Standart

Felâsife´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Muhterem,
Şahs-i âlinizin mevzuya olan kulub-u hassası, Tasavvur-u şahsîyemi meseleye sârf-ı nazardan men eylemektedir.
Ma'mafih sulh-u müşterek ihdas eylenmeden, fikr-i müşterekte nasıl feyz-i bereket hasıl olur diye fikreylemekteyim.

Muhabbetle.
Valla muhterem;
Sizdeki bu nüktedanlık, bana çok önceden okuduğum bir fıkrayı hatırlattı.

Vatandaşın biri bir iş için bulunduğu şehirde hamama gider. Yıkanıp ak-pak olduktan sonra havlu-peşkir getirtir; kurulanır, giyinir. Tam hamamın parasını vermek için elini cebine attığında cüzdanının çalındığını fark eder. Yabancı memlekette olduğu için borç isteyecek kimsesi yoktur. Ellerini açıp dua etmeye başladığı bir esnâda deprem olur. Adam kendisini dışarı zor atar. Hamamın büyük bir kısmının yıkıldığını görünce oradan ayrılır.

Daha sonra vakit manazını edâ bâbında bir camiye girer. Namaz bitip iş dua faslına gelince yanındaki adamın borçlarını ödeyebilmesi için Allahtan yardım/para istediğini duyar. Hafifçe kulağına eğilip şöyle der.

"Boş yere dua etme. Şu sıralar hikmet-i Hüdânın eli dar. Ben üç kuruş hamam parası istedim de, koca hamamın duvarını yıktı"

Bu fakirin gerçeğe dâir sorduğu basit bir soru, Zât-ı âlilerinin Tasavvur-u şahânelerinden Tanzimat edebiyatçılarını hasedinden çatlatacak cümleler sâdır olmasına vesile olmuş.

Görünen o ki; "yer darlığı" var.

Konu Vefik Sami tarafından (24-03-2014 Saat 20:36 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2394  
Alt 25-03-2014, 00:01
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Öyle diyorum olmuyor, böyle diyorum olmuyor, Osmanlıcayı denedim anlaşılan gene olmamış, gene bir yakıştırma yapılmış, bundada vardır bir hayır. :\
Bu fakirin gerçeğe dâir sorduğu basit bir soru, Zât-ı âlilerinin Tasavvur-u şahânelerinden Tanzimat edebiyatçılarını hasedinden çatlatacak cümleler sâdır olmasına vesile olmuş.
Eyvallah, aslında Osmanlıcayı okuyup yazsam da pekte biliyor sayılmam ama kısa cümleler, çat pat kendimi ifade edebiliyorum galiba.

Basit soruya gelince, hatırlarsan ben önce sormuştum bu konuda bir detay var mıdır diye ama basitçe var/yok veya bilmiyorum veya şuraya bakabilirsiniz demek yerine, tuhaf bir noktaya geldi...keşke sormaz olaydım...ben cevaplar arayan biri değilim, arayan düşünsün..

Şimdi soru bana mı döndü?

Kutsal kitabınızda cevabı açıklanmayan bir soruyu, benim gibi yalnız bir kovboyun açıklamaya çalışması, analiz etmesi uygun olur mu?
Kaldıki sonradan bilmediğinizide en mütevazi halinizle de söylediniz, eyvallah.
Ama bir önceki mesajlarda çölde geçen "denenme" adlı hikayede "tutarsız/çelişkili hususların Tanrı esini olmadığını düşünürüm." dediğiniz hikayenin, "hikaye sağlam hikaye" dediğimde bunda nasıl çelişki yok diye cevap isteseydiniz cevap verirdim elbet.

Neticede çelişki ile bilmemek farklı şeylerdir.

İman, bilmemeyi kaldırır ama çelişkiyi kaldırmaz.

Görünen o ki; "yer darlığı" var.
"yerde darlık" yokta, "gökte darlık" var, mevzular açık ve net açıklanmamış, sanırım tuzakçının maharetleri bunlar.

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #2395  
Alt 25-03-2014, 03:11
SeBaT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
SeBaT SeBaT isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Sep 2011
Bulunduğu yer: Suskunluğun kırılma noktası...
Mesajlar: 84
Standart

240 sayfa tartışılmış bir mesele. Sadece tarafgirlik ve sıkıştırma kastıyla tartışılmış olmasa zaten bu noktaya varamazdı.

Soru çok basit : "Kur'an'da "BEYİN" kelimesi neden geçmiyor? Araplar beyin denen organın varlığını ve işlevini bilmedikleri için düşünmeyi hep KALP ile izah etmişler. Bu da gösteriyor ki Kur'an bilimsel açıdan reddedilebilir bir kitaptır.

Cevap daha basit : Kur'an'ın "BEYİN" denen organdan hiç bahsetmemiş olması sadece cehaletten kaynaklanan peşin bir hükümdür. Zira "Enbiya Suresi'nin 18.Ayetinde Allah açıkça buyuruyor ki : "Hayır, biz hakkı batılın üzerine atarız da beynini parçalar. Bir de bakarsın yok olup gitmiş. Allah'a karşı yakıştırdığınız nitelemelerden ötürü yazıklar olsun size!"

Ayetin arapçasında geçen "yedmağu"(BEYNİNİ) sözcüğü sözlüklerde pekala mevcut. "DİMAĞ" Türkçeye bile Arapçadan geçmiş bir sözcük olup bir organ olarak "BEYİN" karşılığıdır.

dimağ
hlk. 1. Beyin. 2. Bilinç, zihin. (tdk. büyük sözlük)

Açıkça görüldüğü üzre Dimağ hem beyin olarak hem de bilinç merkezi, zihin olarak bilinmektedir.

Kur'an bilimsel bir kitap değil; bir inanç kitabı ve hayata nizam verme gayesi taşıyan bir rehberdir. Ekseriyetle "akletmek", "zikretmek", "tefekkür etmek", "tedebbürde bulunmak", "fıkhetmek" gibi düşünce formlarını ısrarla zikreder. Bu formların herbirini kullanırken ortaya koyduğu "akletme" tarzı materyal değil hissi-sezgiseldir. Çünkü görünenlerden yola çıkarak duyular ötesine bir kabul geliştirmeyi, iman etmeyi "AKLETMEK" olarak ele alır ki hissi kabulün, imanın mukim merkezi beyin değil Kalptir. Bilindik manada beyin-zihin sadece materyalleri toplar, kategorize eder. Fakat bu materyallerden yola çıkarak materyal olmayan bir karara varıp bunda karar kılmak kalbin işidir. Bu bilimsel olarak da isbatlanabilir bir durumdur. Zira çok yıkıcı bir haber alan kişi kafasını tutmaz kalbini tutar. Somut realitelerin sunduğu veriler duygusal bir baskı oluşturup kalp krizine yol açabilir. Ha keza aşk, nefret, sevgi vb duygular her ne kadAR somut verilerle akla sunulsa da bu konuda verilen kararlar büyük ölçüde hissi-sezgisel olup Kalbin kabuünü veya reddini celbeder. İşte İman gibi sonucunu kalbin belirleyeceği bir hissi sonucun merkezinin kalp olması bundandır.

Kur'an bir çok yerde tabiat olaylarına, evrenin inceliklerine dikkati çekip düşünmeye sevkeder. Bu somut olaylara dair her örneklendirmeden sonra, bu somut verilerden yola çıkarak "akletmez misiniz?" şeklinde hitapta bulunur. Ve bu hitabın kastının sadece somut bilgiler üzere düşünmeye davet olmayıp; esasen görünen düzenden yola çıkarak görünmeyen bir gücün varlığına teslimiyeti, yani İMAN etmeyi, yani kalben teslim olmayı davet ettiğini biliriz. Bu manada Kur'an bu tabiat olaylarını sebepleriyle beraber görmesine rağmen sadece somut döngü üzerinde durup iman etmeyenleri "Akletmeyenler" olarak ele alır. İşte bu yüzden somut beyinsel fonksiyonlarla karşılığını bulan düşünmek, zihni çabalamada bulunmak vs İMAN ile ilişiklenmediği sürece Kur'an açısından asli mevzu değildir. Ve bu manada düşünceyi, beyni sadece materyal endeksli düşünce kaynağı olarak yukarda verdiğim Enbiya 18. ayetteki "DİMAĞ" (beyin) ile ifadelendirmiştir.

Evet beyin, içinde teslimiyet-iman bağını kuramadan düşündüğünde sadece "Batıl" fikir üretir. Yani ölmeye mahkum olanı üretir. Fakat beyin, muhattabı olduğu somut verilerin ötesine nüfuz edip onu kalbin teslim olacağı bir nedenle irtibatlandırabilirse "Hak" olana kapı olur. Ve ayetten de anlaşılacağı gibi Allah hakkı, batılın üstüne atar ve hak batılın BEYNİNİ DAĞITIR.

Oysa hak ve batıl soyut kavramlar olup tamamen zihinle elde edilebilen yargılardır. Yani düşünce ile. Hakkın batılı bertaraf etmesi pekala iman merkezli fikriyatın inkar merkezli taassubu ve onun düşünce merkezi olan BEYNi yerle bir etmesidir.

Demek ki neymiş?
Kur'an'da beyin sözcüğü apaçık şekilde geçiyormuş.
Üstelik batıl fikrin, düşünce sisteminin merkezi olarak ele alınıp, düşünce üreten bir fonksiyonu olduğu da biliniyormuş.
Ve en önemlisi, sadece beyin ile düşünüp düşünceyi kalp ile (iman ile) desteklemeyince bunun yok olmaya mahkum bir düşünce olduğunu da iddia ediyormuş.
Ve tüm bunları sadece bir cümlede izah edecek kadar veciz bir misal verebiliyormuş.
HALA AKLETMEYECEK MİSİNİZ?

Küçük bir çırpınışım; esmer bir soluk... Söylenmemiş sözleri uçuruyorum... (Gökhan Özcan)
Alıntı ile Cevapla
  #2396  
Alt 25-03-2014, 06:03
vartor - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
vartor vartor isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Mar 2006
Bulunduğu yer: Toronto
Mesajlar: 8.615

Onur Üyeliği 

Standart

ENBİYÂ Suresi

Ayet - 18 Cüz - 1




بَلْ نَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَى الْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٌ وَلَكُمُ الْوَيْلُ مِمَّا تَصِفُونَ

Bel nakzifu bil hakkı alel bâtıli fe yedmeguhu fe izâ huve zâhik(zâhikun), ve lekumul veylu mimmâ tasıfûn(tasıfûne).

Hayır, Biz, hakkı bâtılın üzerine atarız. Böylece onu mahveder. O zaman o (bâtıl), zail olmuştur. Vasfettiğiniz (Allah'a isnat ettiğiniz) şeylerden dolayı size yazıklar olsun.

Burada ne dimag, ne de beyinden bahsedilmis.

Ayrica ingilizce tercumelerde de "brain" gecmiyor, "kitabina uydurmak" buna denir iste.

Iman, ask gibidir,gozleri koreltir,beyni muhurler.

Konu vartor tarafından (25-03-2014 Saat 06:20 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2397  
Alt 25-03-2014, 06:05
Natürelist - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Natürelist Natürelist isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 19 Oct 2010
Bulunduğu yer: Stuttgart
Mesajlar: 1.289
Standart

SeBaT´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
...(.)...

Cevap daha basit : Kur'an'ın "BEYİN" denen organdan hiç bahsetmemiş olması sadece cehaletten kaynaklanan peşin bir hükümdür. Zira "Enbiya Suresi'nin 18.Ayetinde Allah açıkça buyuruyor ki : "Hayır, biz hakkı batılın üzerine atarız da beynini parçalar. Bir de bakarsın yok olup gitmiş. Allah'a karşı yakıştırdığınız nitelemelerden ötürü yazıklar olsun size!"

Ayetin arapçasında geçen "yedmağu"(BEYNİNİ) sözcüğü sözlüklerde pekala mevcut. "DİMAĞ" Türkçeye bile Arapçadan geçmiş bir sözcük olup bir organ olarak "BEYİN" karşılığıdır.

dimağ
hlk. 1. Beyin. 2. Bilinç, zihin. (tdk. büyük sözlük)

Açıkça görüldüğü üzre Dimağ hem beyin olarak hem de bilinç merkezi, zihin olarak bilinmektedir. ....(.)....
Öyle bahsettiginiz ayette "beyin" diye gecmez.


بَلْ نَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَى الْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٌ وَلَكُمُ الْوَيْلُ مِمَّا تَصِفُونَ
Bel nakzifu bil hakkı alel bâtıli fe yedmeguhu fe izâ huve zâhik(zâhikun), ve lekumul veylu mimmâ tasıfûn(tasıfûne).

Hayır, Biz, hakkı bâtılın üzerine atarız. Böylece onu mahveder. O zaman o (bâtıl), zail olmuştur. Vasfettiğiniz (Allah'a isnat ettiğiniz) şeylerden dolayı size yazıklar olsun. ENBİYÂ - 18 http://www.kurantefsiri.com/kuran_te...i.aspx?ayet=18

Bol keseden atmakla olmuyor iste

yedmeguhu ne zaman dan beri "DİMAĞ"(!) oluyormus?

Sizin dediginiz fe yedmegu-hu anlami "o zaman onu mahveder" demektir! öyle dimag mimag bilmem ne gecmez

Ayrica almanca üc farkli cevirisine de baktim, beyin diye yani " gehirn" gecmez!

http://www.koransuren.de/koran/suren...ch/sure21.html

Bu tamamen kur'ana iftiradir

Bunca zaman ortalikta yoktunuz? sanirim bu arada kitabinizi okumayi da ihmal etmemissinizdir? ancak görünen o ki dersinize iyi calismamissiniz? Neyse tekrar dan hosgeldiniz

Bu konuda tutunacaginiz baska bir ayet varsa hemen alalim buraya

Nedense bizim türkler kur'ana bir seyler yamamalari icin bayagi cirpindiklarini görüyorum, yahu Almanlar bunu bile yapmiyorlar

Ingilizce'sine baktim yine beyin yani "brain" diye cevirmemisler. http://www.nwahy.com/quran/translate-21-2.html

Hatta merak edip Japonca'sina bile baktim, ne yazikki "beyin" diye bir ceviriye rastlamadim, yalnizca "basini ezdik demektedir"

Türkce sözlükte "başını ezmek" ise: 1. Bir daha kötülük edemeyecek duruma getirmek. demektir

Japonlar da zaten kur'an da ....."Biz, hakkı bâtılın üzerine atarız. Böylece onu mahveder".... ifadesini bu sekilde aciklamislar, yani ceviri de herhangi bir terslik yoktur

Kur'an'in bu ifadesindeki gayesi: yani ....."Biz, hakkı bâtılın üzerine atarız. Böylece onu mahveder".... denilmesi, Bir daha kötülük edemeyecek duruma getirmek. demektir!

Acik ve net dir. Zaten ayet egilip bükülüp cinsten de degil, ki bükelim

İnsanlık onuru her şeyden üstündür
Alıntı ile Cevapla
  #2398  
Alt 25-03-2014, 08:32
mrdragon mrdragon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 May 2013
Mesajlar: 899
Standart

Bayılıyorum memleketimin müslüman profiline hoşgeldiniz.

Gerçi öyle bir kelime geçmediğini açıklamışlar ama bir türlü anlayamadığınız ve bol bol kıvırdığınız kitabınız enbiya 18 ile ne anlatıyor değinmek istedim.

Biz hakkı batılın üzerine fırlatırız. O da onu parçalar, ezer, mahveder v.s.

fe yedmegu hu; dimağ değildir.

Atmak ve parçalamak fiilleriin belagat adına bir arada kullanılması da aklen(kalbi değil beyinsel) en uygun olanı.

Ezilen parçalanan batıldır. Batılın beyni değil ) Batılı üreten zihinlere atıfta yok doğrudan batıla gönderme yapılıyor.

Bunu algılamanız zor olmasa gerek; Batılı üreten zihine değil üretilen batıla gönderme var. Batılın beynini parçalamakta neyin nesi?

Ben bir bardak yaptım ve ona tapmaya başladım. Arkadaşım bir taş attı bardağa! ve bardağın beyni dağıldı.

Efendim tanrıyı kurtarmamız gerek derken temel dil bilgilerini dahi çöpe atıyorsunuz. Batılın düşüncesi de yoktur. Batıl kuran tabanında uydurulandır. Hak değildir, gerçekten uzaktır. Hakkın savaşı karşısında batıl yumuşak ve ezilmeye mahkumdur vurgusunu alınız, bir güzel değiştiriniz, boyayınız ve düşünen insanın önüne koymayı deneyiniz, hayırlı işler. Aslında kitabınızı daha düzgün okumayı deneseniz inancınız adına size daha hayırlı olacak.

Ayet size, batılın hak karşısındaki kırılganlığından bahsediyor. Hakkın, batılı parçalayacağı ezeceğini ve yok edeceğini bildiriyor.

Tabi, ortada tanrı yokken ayetin kelimelerini de içeriğini de değiştirmek sevgili müslümanlar adına sıkıntı oluşturmuyor. Ne de olsa hop orada dur evladım bak hatalı yoldasın yanacaksın diyen tanrı da yok. Tanrı adına diledikleri kadar konuşabilirler problem yok.
Alıntı ile Cevapla
  #2399  
Alt 25-03-2014, 11:15
Vefik Sami Vefik Sami isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Aug 2013
Mesajlar: 2.836
Standart

Felâsife´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Şimdi soru bana mı döndü?

Kutsal kitabınızda cevabı açıklanmayan bir soruyu, benim gibi yalnız bir kovboyun açıklamaya çalışması, analiz etmesi uygun olur mu?
Kaldıki sonradan bilmediğinizide en mütevazi halinizle de söylediniz, eyvallah.
Ben laf cambazlığını beceremem.
Daldaldan dala atlamayı da.

Gerçeğe dair bir soru sordunuz.
Ben de nesnel ve soyut gerçeklikten bahsettim.
Nesnel gerçekliğin nispeten kolay algılanabileceğini, soyut/kavramsal gerçekliğin ise kişilerin bilgi düzey ve algı kapasiteleri ölçüsünde kavranabilceğini yazdıktan sonra; meydan Learusse ansiklopedisi gibi bir "gerçek" yazıp karşılığında "inci"ler döktürmenin mümkün olmadığını yeteri ölçüde anlatmış, gerçekle alâkalı beklentinizi İncil'in bütününden çıkarabileceğiniz söylemiştim.

Ama bütün bunları elinizin tersiyle bir kenara itip "Ben cevabımı aldım" demenizin arkasında; "Bu kadar laf etmişsin ama, anlaşılan sen de bilemiyorsun" düşüncenizi sezdim; aptal değilim. Fakat o zaman bunu ben dillendirsem, gene "Kulûb-u hassasiyem" den dem vuracaktınız. Bekledim ki kendiniz ifşâ edin.

Gerçeğin en önemli ayaklarından birisi de sabırdır.

"Aslında ben ne olduğunu biliyorum da, şu muhatabı biraz ölçüp-tartalım." kıvâmında yaklaşımlar kimseye bir şey kazandırmaz. Ha, bu yola bir ego tatmini içinde girenler olursa, ellerine fazla malzeme vermeme adına, detaya girmem.

"Kutsal kitabınızda açıklanamayan" hükmü size âittir. Ben böyle bir şey yazmadım. Gerçek hazırlop elde edilemeyecek kadar önemli ve değerlidir. İncir ağacı hikâyesi tarafınızdan "sağlam" bulunmuş olabilir. Neden sormadığımı merak etmiş, "Sorsaydın açıklardım" demişsiniz.

Ben de okuduklarımın arka plânını/satır aralarını sezerim.
Ama muhatabımda "açık" arama modunda onun üstüne üstüne gitmem.
Konuya sert/muhataba tevâzu ile yaklaşmak prensibimdir.
Ama, bu fakiri "enâyi" görüp" ufaktan geyik yapmaya çabalayanlara da anladığı dilden karşılık vermeye muktedir olduğumun bilinmesinde fayda var.

Saygıyla

Konu Vefik Sami tarafından (25-03-2014 Saat 11:30 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2400  
Alt 25-03-2014, 11:15
knowledgetowisdom - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
knowledgetowisdom knowledgetowisdom isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Feb 2014
Mesajlar: 649
Standart

kuranda "dal mim ğayn" köküyle bir kelime geçmez. yani dimağ da geçmez. yani beyin kelimesi de geçmez.

enbiya 18 deki kelime يَدْمَغُهُ yedmeğu = beyin diye çevirenler gerekçelerini belirtmelilerdir.

kaldı ki bu ayette neden beyinden bahsedilsin? beyinden bahsediliyorsa beynin hangi fonksiyonundan?

ancak atladığınız ve benim ısrarla vurguladığım bir nokta var: kuranda kalp de geçmez.

"kalplerin üzerinin mühürlenmesi" "kulakların üzerinin mühürlenmesi" gözlerinin üzerinin mühürlenmesi"... neden üzerinin?

size bir soru...

hayvanda da kalp var ve beyin var...

insanda da...

aradaki fark ne?

insan neden insan?
---------

hala söylüyorum Fringe son sezon nina-observers diyaloğunu izleyin.. muhteşem....

"Âdemoğlunun bildiği her şeyin bilmek istediğinden ibaret oluşu yüzünden biz insanlar birbirimize yardım edemiyoruz."
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kur-an'da sevgiye yer yoktur! YasasinBilim İslam 136 05-04-2015 00:56
ayetlerde neden kalpten bahsedilir? hak geldi İslam 47 27-07-2010 21:18

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:49 .