Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Dünya Dinleri, Mitoloji & Antik Uygarlıklar > Mitoloji & Esoterisizm

 
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
  #20  
Alt 16-01-2019, 20:43
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

Bonservisi elinde olan tanrılar (III)

Anthesteria Bayramı Mart başında üç gün boyunca kutlanırdı. Bayram ilk olarak ölmüş Dionysos'un ve diğer ruhların yeryüzüne geri çağrılması ile başlar ardından taze şarapların ilk açılışı yapılır ve Dionysos dünyada kalsın ama diğer ruhlar yeraltına geri dönsün diye, yalnızca ölülerin beğenebileceği çirkinlikte lapalar yapılarak Hermes'e sunulurdu

Geçtiğimiz iki yazıda, kökleri Anadolu'da olan, Pantheon'a sonradan katılan iki tanrı ile tanıştırmıştım sizi. Bir inanç sisteminin diğer inançlardaki karakterleri kendi bünyesine alması hemen her dönemde görülür ve görülmeye devam edecektir. Ama hem yaşadığımız coğrafyayı hem de batı medeniyeti adını verdiğimiz kültürel dünyayı bu kadar etkileyen çok az transfer bulunmaktadır. Örneklemek gerekirse; Apollon ve Dionysos'un Yunan Mitolojisine katılması ve Ana Tanrıça-Artemis-Meryem Ana dönüşümü bugünün kültürel yaşamının ve inançların şekillenmesinin belki de en önemli geçişleri olabilir. Meryem Anamızı şimdilik daha sonraki bir yazıya bırakalım ve Zeus'un huzurunda bizi bekleyen iki hemşerimize tekrardan bir dönüş yapalım. Sevgili okuyucular kusura bakmazsa bu yazımızda söylencemize az biraz ara verelim ve bu keyifli öykülerin değiştirdiği yaşamı resmi bir dile dökelim.

Bugün batı medeniyeti iki ayak üzerinde yükselir ve bu ayaklar önceki yazılarımızdan anlayacağınız üzere Apollon ve Dionysos tarafından temsil edilir.

Apollon, önceden belirttiğim gibi, aydın, durgun, ölçülü gücü simgeler. Işıktır, doğayı görme, varlığı akılla algılama ve biçimlendirme gücü ve yeteneğidir. Apollon plastik sanattır, ama aynı zamanda öngörmedir, anlama ve kavramadır, ışığın doğayı aydınlatıp karanlıkta kalan sırlarını çözümlemesidir. Düzgün, alabildiğine kurallı, planlanmış yaşamı anlatır. Üst üste birikmiş, yanlışlarının büyük kısmını zaman içinde törpülemiş, doğrularını vazgeçilmez hale getirmiş, toplum yasası da diyebileceğimiz, batının profesyonel hayatına karşılık gelir ve dünya literatüründe "Culture" olarak adlandırılır.

Ortalama bir batılı, ortak yaşamı oluşturan kurallara kendiliğinden uyar; trafikte dikkatlidir, işin gerektirdiği kıyafetleri giyer, olması gereken takvime ve saate uyar, görevlerini eksiksiz yapar, bunları ve benzerlerini esnetmeyi düşünmez, kendine kolaylık sağlamak adına kurallardan ödün vermez, toplum düzenini zorunlu olmadıkça bozmaz. Bu zorlama ile değil yüzyıllar içinde yavaş yavaş oluşmuş, artık doğal hale gelmiş bir yaşam biçimidir.

Aynı kişi, iş özel hayatına gelince bambaşka bir şekle bürünür. Alabildiğine özgür, etrafındakilerle ne tür bir bağı olursa olsun önce kendisi için yaşayan, kendisini düşünen, alabildiğine bencil ancak bir o kadar yaratıcı yönünü ortaya çıkarmış, sanki vahşi doğasının farkında, hayattan zevk almayı bilen ve bunlar sayesinde doğayı ve yaşamı taklit etmekten öteye rahatlıkla geçmiş, doğayla bütün olmuş, onunla birlikte yaratabilen bir forma bürünmüştür.

İşte size Dionysos. Özgür, başına buyruk, yaratıcı, buyurgan, hem aklının hem bedenin arzularına cevap vermekten kaçınmayan, vahşi, bilinçaltına da hizmet eden bir yaşam. İşte bu yaşam, insanın ilkel benliğine bir gönderme yaparak dünya literatüründe "Nature" yani insan doğası olarak adlandırılır.

Huu sevgili okuyucu, şimdi şu resmiyeti bir an önce üzerimizden atalım. İki zıt ama bir o kadar da uyumlu tanrılarımızın günümüzü nasıl etkilediğini görmek için Dionysos ile birlikte antik çağda bir bayrama katılalım ha ne dersiniz?

Anthesteria Bayramı Mart başında üç gün boyunca kutlanırdı. Bayram ilk olarak ölmüş Dionysos'un ve diğer ruhların yeryüzüne geri çağrılması ile başlar ardından taze şarapların ilk açılışı yapılır ve Dionysos dünyada kalsın ama diğer ruhlar yeraltına geri dönsün diye, yalnızca ölülerin beğenebileceği çirkinlikte lapalar yapılarak Hermes'e sunulurdu. Hermes de bu lapaları ölülere göstererek onları nihayetinde yeraltına çekip götürürdü. Bu döngüde tekrarlanan bu bayrama, zaman içerisinde, Attika bölgesinde kutlanan ve Aiora adı verilen diğer bir bayram eklenerek yeni bir gelenek oluşturulmuştur.

Söylenceye göre; Dionysos Yunanistan'a geldiğinde, Atinalı İkarios'un evinde kalır ve bu esnada kızı Erigone ile birlikte olur. Konuksever ev sahibine asma kütüğü ve şarabı hediye eden tanrımız bunu diğer insanlara da tattırmasını istemiştir kendisinden. İkram edilen şarabı içen komşular, daha önce bilmedikleri bu sarhoşluk halini kötüye yormuşlar, İkarios'un onları zehirlediğini düşünüp, sarhoşluğun da verdiği bilinçsizlik ve öfke ile İkarios'u öldürmüşler. Erigone eve geldiğinde babasının ölüsünü görünce, bembeyaz elbiseleri ile o da kendisini bir ağaca asarak intihar etmiştir. Dionysos hem ev sahibinin hem de sevgilisinin cansız bedenlerini görünce, öfkeden kudurur ve cezalandırmak amacıyla tüm Atinalıların delirmesini sağlar. Atina çıldırmış insanlarıyla hızla bir kaosa sürüklenir. Erkekler birbirlerini öldürür ama özellikle genç kızlar delilik nöbetleri geçirip kendini asarlar. Aklı başında her nasılsa kalmış birkaç insan, Delphoi'deki Apollon bilicilik merkezine başvurup bu beladan kurtulmak için çare ararlar. Kahin; İkarios ve Erigone'nin ölümlerinden dolayı cezalandırıldıklarını ve bundan kurtulmak için onların onuruna bir anma, bir bayram düzenlemeleri gerektiğini söyler. Aiora ismi ile başlatılan, mistik içerikli bu bayramda genç kızlar beyaz elbiseler giyip salıncaklarda sallanarak hem Erigone'nin intiharını vurgular hem bir tür yas tutmuş olurlar. Roma kültürüne Lemuria adıyla geçen bu bayram, Amerika kıtasının keşfi sonrası, Amerikan yerlilerinin "Muerta" ölüler günü kutlamaları ile kaynaşarak günümüzde Halloween [Cadılar Bayramı] adıyla hala birçok ülkede kutlanmaya devam etmektedir.

Dionysos demişken bir daha ki yazıda size mevsimlerin oluşmasını anlatayım ki söylencemiz küresel ısınmaya rağmen sürsün.
Viya Böyle!
Selim Martin - Akademisyen - BirGün

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
 

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 17:25 .