Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #11  
Alt 31-12-2005, 06:35
sargon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
sargon sargon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Onur Üyesi
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 01 Aug 2005
Bulunduğu yer: Isvicre
Mesajlar: 6.665

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart

alimlerin rivayetine göre, Zülkarneyn ünavnından da anlaşılacağı gibi, Yemen padişahlarından, Zülyezen gibi zü kelimesiyle başlayan isimleri bulunduğundan, bu Zülkarneyn, İskenderi Rumî değildir.yemen padişahlarından birisi olabilir, Hazret-i İbrahim'in zamanında bulunmuş ve Hazret-i Hızır'dan ders almış.
İskenderi Rumî ise, Milâttan 300 sene önce gelmiş ve Aristo'dan ders almış. (Arafat)

Tarihte dogudan batiya kadar tum dunyayi (o zamanin tum dunyasini) fethetmis Yemenli biri yok. Bu rivayet her seyi Arap gormeye calisanlarin rivayetleri olmasin. Ayrica Hz. Ibrahim'le birlikte adi geciyor Zulkarneynin ama ayni donemde mi yasadigi soyleniyor. Ben tam hatirlayamadim simdi. Oyle olsa bile Hz. Ibrahim ne zaman yasamistir? Bilen yok. Hizir'dan ders mi almis? Su sitede ise Hizir, halasinin oglu ´

http://www.sevde.de/islam_Ans/A/abi_hayat.htm

Kuran'da bahsedilen sekilde en batiya, Magrip'e kadar gidip. muhtemelen Okyanus'ta gunesin batisini, sonra da en doguya, muhtemelen Hindistan'a gidip gunesin dogusunu seyretmis olan kisi buyuk ihtimalle Iskender'dir. Baska biri yok tarihte.

Yecuc Mecuc ise araplar icin Iran platosunun otesindeki duzluklerde yasayan vahsi Turk ve Mogollardir. Yanilmiyorsam Herodot tarihinde de Yecuc Mecuc denilen bir kavim olup, yilan ve ciyanla beslendikleri yazili. Dr. Hikmet Kivilcimli'nin boyle bir aktarmasini hatirliyorum. Iste bunlar Turklerdir ve Iskender bunlara karsi bir set yapmistir. Bu settin Cin Seddi ile alakasi yoktut. Cin Seddini yapanlar tek kisi degil, bir seri Cin kralidir. Once kuleler yapmislar, sonra aralarini birlestirmisler. Bunlar da ayni kavme karsi ama cok cok uzak diyarlarda yapilmis. Arap ve Iran halklarinin zihnindeki set Iskender'in settidir. Seddi Iskender.

Bu set yikilmistir. Cin seddi ise ayaktadir. Kiyamete kadar ayakta kalacak olan set eger buysa, coktan yerle yeksan durumdadir.

Daglarin arasinin demir ve bakirla doldurulmasi olayi nedir peki. Yani daglarin arasini Zulkarneyn once demirle dolduruyor. Sonra korukleyip akkor hale getiriyor. Sonra da niyeyse bir de uzerine bakir getirip dokuyor. Zaten demirle doldurulunca sapasaglam olmasi gereken dagdan ve demirden bu sete niye bakir dokulur, bilmiyoruz.

Ne yazik ki, bu sekilde daglarin arasi demirle doldurulmus bir set de bugune kadar bilinmiyor. Ben bunun bir abarti, efsanelerde olan bir abarti oldugunu dusunuyorum. Nuh tufanindaki butun dunyayi sularin kaplamasi inancinda oldugu gibi bisey yani.
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 31-12-2005, 15:11
Arafat Arafat isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 16 Oct 2005
Mesajlar: 149
Standart

ben allahla pazarlık yapmadım. allah bana "benim dinimi sonuna kadar ne pahasına olursa olsun saçmalık gördüğün halde yinede savun seni mükafatlandırıcam" da demedi.
benim tek derdim 1400 senelik hatta binlerce senelik peygamberler tarihinden bu güne kadar gelen son ve değişmemiş bir kitap olan kuran ile ilgili ancak allahın sözü olabilecek, 1400 sene öncesinde bilinmesi zor olan bazı biyolojik gerçeklerin bu kitapta edebi bir uslupla anlatılmış olduğu ayetlere dikkat ettiğim için bu kitabı irdeliyorum. ilk okuduğumda banada biraz garip geldi.
güneşin batmasıyla ilgili ve bir şeyin denizde batması ile ilgili açıklamayı yaptım. geriye ise zülkarneynin nereye yol aldığı kalmıştır. kelime manalarından yararlanarak gerekli açıklamayı yapmıştım. eğer muahmmed dünyanın tepsi gibi olduğunu düşünseydi sahabe sorduğu zaman tepsi gibi derdi.

tekrar ele alalım.

"kara çamurlu göze" ifadesi Arapçası "aynin hamie"dir. Bu ifadedeki "ayn" kelimesi "göz, pınar, çeşme, kaynak" anlamlarına gelir. "Hamie" kelimesi ise "siyah çamur, balçık, bulanık, çamurlu" manalarındadır.
bu ayette zülkarneynin mevkisi anlatılmıştır. batının ve doğunun en uç noktalarına gittiği anlatılmıştır. bedüüzzaman ise afrika dolaylarında olabileceğinide söylemiştir. burdan bizim anlıyacağımız ise,edebi usluba göre güneşin batması değil, zülkarneynin nereye gittiğidir.
bedüzzaman'a göre;
Zülkarneyn'in mağrib (batı) tarafına seyahatı, şiddet-i hararet zamanında ve bataklık tarafına ve Güneş'in gurub avanına ve volkanlı bir dağın fışkırması vaktine tesadüf ettiğini beyan etmekle, Afrika'nın tamam istilâsı gibi çok ibretli mes'elelere işaret eder... Hem çeşme (ayn), teşbihtir. Uzaktan büyük bir deniz, küçük bir havuz gibi görünür. Hararetten çıkan sis ve buharlar ve bataklıklar arkasında görünen bir denizi, çamur içinde bir çeşmeye teşbihi ve Arabçada "çeşme, Güneş, göz" manasında olan "ayn" kelimesi, esrar-ı belâgatça gayet manidar ve münasibdir...

kuranın en önemli özelliklerindne biride ilginç uslubudur. arapçaya çok iyi hakim olmadığımız için bazı ayetlerin ne kastettiğini tam manası ile algılayamıyoruz. sadece bu ayet değil bunun gibi garip bir şekilde tercüme edilmiş çok ayet var. ilim sahibi olmadan fikir sahibi olan sizler ise hep bu yanılgılara düşüyorsunuz.
bu konu hakkında kimse bişey bilmiyor demiştim daha önce (sargon).

demişsinki;
"Tarihte dogudan batiya kadar tum dunyayi (o zamanin tum dunyasini) fethetmis Yemenli biri yok."

kuranda hep bilinmiyenler vardır. sen "zülkarneynin" uydurulmuş olduğunu düşündün.
uydurulduğu sanılılan bir kişi de "haman"dır.
Kuran-ı kerimde Firavun ile birlikte anılan kişilerden birisi "Haman"dır. Haman, Kuran'ın 6 ayettinde, firavunun en yakın adamlarından birisi olarak anlatılır.

(KASAS suresi 6. ayet)
Ve onlara arzda (yeryüzünde) hakimiyet verip Firavun, Haman ve ordularına korktukları şeyi, onların vasıtasıyla gösterelim.

(KASAS suresi 8. ayet)
Bunun üzerine Firavun hanedanı onu yitik olarak aldılar, çünkü o, ileride kendilerine bir düşman, bir tasa olacaktı. Doğrusu Firavun da Haman da askerleri de hep canilerdi.

(KASAS suresi 38. ayet)
Firavun ise şöyle dedi: «Ben, sizin için benden başka bir tanrı bilmiyorum. Ey Haman, haydi benim için çamur üzerine bir ocak yak da bana bir kule yap; belki Musa'nın tanrısına çıkarım; ama ben kesinlikle onun yalan söyleyenlerden olduğunu sanıyorum.

(ANKEBÛT suresi 39. ayet)
Karun'a Firavun'a ve Haman'a da (gönderdik). Andolsun ki, Musa onlara apaçık delillerle geldi de onlar; o yerde kibirlenip kafa tuttular. Oysa, (azabın) önüne geçecek değillerdi.

(MÜ'MİN suresi 24. ayet)
Firavun'a, Haman'a ve Karün'a; onlar dediler ki: «Bu bir sihirbaz, bir yalancı.

(MÜ'MİN suresi 36. ayet)
Firavun da: Ey Haman, bana bir kule yap, belki ben erişirim o yollara.


"haman" kelimesi tevrat ve incildede geçmez. efendimizin incil ve tevrattan yararlandığı söyleyen gafiller yine yanılmışlardır. haman isminin sırrı Mısır hiyeroglifinin yaklaşık 200 yıl önce çözülüp, eski Mısır yazıtlarında "Haman" isminin bulunmasıyla ortaya çıktı.O zamana kadar Eski Mısır dilinde yazılmış yazılar okunamıyordu. Eski Mısır dili hiyeroglifti ve çağlar boyunca bu dil varlığını sürdürdü. ama milattan 2. ve 3. yüzyülda Hristiyanlığın yayılması ve kültürel etkisiyle Mısır, dinini ve dilini unuttu, yazılarda hiyeroglif kullanımı azaldı ve sona erdi. Hiyeroglif yazısının kullanıldığı bilinen en son tarih MS 394 yılına aittir.

bir gün zülkarneynin de sırrı çözülür. o zaman istediğiniz kadar yalanlamaya çalışın. gördüğün gibi kuran bilinmeyenleri hep açıklamıştır. hz muahmmed tam bir tarih kitabı yazmışta bunlardan haberimi yokmuş. antropologların ve evrimcilerin kitaplarını okuduğunuz kadar. hz muhammedin yazdığı tarih ve hidayet kitabını okuyun.

ilim sahibi olmadan da fikir sahibi olmayın. en büyük hatanız bu. peşin hükümlülü olmanızda hata yapmanıza sebep oluyor kardeşlerim.
Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 01-01-2006, 03:07
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart

Arafat Diyor ki
bu ayette zülkarneynin mevkisi anlatılmıştır. batının ve doğunun en uç noktalarına gittiği anlatılmıştır.
Ayetteki bilim dışılığı örtmek için eksik ifadede bulunmuşsun. Sadece batının ve doğunun en uçlarına gittiği değil aynı zamanda güneşin doğduğu ve battığı yerler de oraları olarak anlatılıyor. Yani tepsi şeklindeki dünya anlayışı.

Arafat Diyor ki
arapçaya çok iyi hakim olmadığımız için bazı ayetlerin ne kastettiğini tam manası ile algılayamıyoruz
Hadi biz arapçayı iyi bilmiyoruz da araplar manasını daha iyi mi biliyorlar? Geç bunları.

Arafat Diyor ki
bir gün zülkarneynin de sırrı çözülür
Hani bu Kuran apaçık bir kitaptı? Altı farklı yerinde apaçık olduğunu iddia eden kitap hakkında diyorsun ki "bir gün zülkarneynin sırrı çözülür". Demekki apaçık olmayan şeylerin varolduğunu sen de kabul ediyorsun.
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 01-01-2006, 03:31
Arafat Arafat isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 16 Oct 2005
Mesajlar: 149
Standart

sen yazdıklarımı iyi okumuyosun cen:
güneşin batmasındaki garebe(tağgrubu) ifadesi açıkladım. klasik reddetme piskolojisi işte.

tabiki araplar arapçayı iyi biliyorlar. orda kimse islamiyeti tartışmaz. çünkü adamların kendi dili. senden mi öğrencez arapların ne kadar arapça bildiğini.

"zülkarneynin de sırrı çözülür" dedim. yani zülkarneynin kim olduğu çözülür dedim. haman isminin sırrının çözüldüğü gibi zülkarneynde çözülür dedim. iyi okumuyosun sanırım.

kuran bilim ve din kitabıdır. bilim kitabı olduğunu sana her fırsatta ispatlarım. daha önce kuran mucizeleri başlığında açıklamıştım. hafızanı yoklarsa hatırlarsın. kuranda bilim dışı hiç bişey yoktur.
Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 01-01-2006, 04:40
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart

Sana resimli kelime mealini bile gösterdim: "Sonunda güneşin battığı yere" anlamına geldiğini kelimelerin her birinin altında arapça kelimesi ile gösteriyor. İşte belge, hem de İslami kaynaktan. Çoğu meal de aynı şekilde. Bunun itiraz edilecek bir yanını görmüyorum.

Zulkarneyn gidiyor gidiyor ve sonunda güneşin battığı yere varıyor, burası en batıdaki (!) nokta sözüm ona. Yazan kişinin coğrafi bilgisinin çok eksik olduğu burada da anlaşılıyor. Çünkü daha batıda başka yerler de var. Kanarya adaları, Bermuda adaları, Küba, Amerika, Meksika vs. pek çok yer var. Ama o zaman için oralar bilinmiyordu. Dolayısıyla Zulkarneynin en batıya (mağribe) vardığı söylenerek büyük bir gaf daha yapılıyor. Zulkarneyn gemiye binebilseydi çok değil kısa bir yolculuktan sonra o dönemde bile Kanarya adaları'na yani daha batıya varabilirdi.

Zulkarneynin doğuya yaptığı yolculuk ile ilgili ayetleri de bu ayetle birlikte düşünün. Aynı hatalı bilgiler doğuya yolculukla ilgili de yazılmıştır. Zulkarneyn uzun zaman gidiyor gidiyor ve bir de bakıyor ki güneşin doğduğu yere varmış! İfade, aylar süren bu yolculukta daha evvelden güneşin doğduğu yere ulaşamadığını çok açık belirtiyor. Bu şekilde aynı hatanın iki kez üst üste yapılması nedeniyle ayeti yazanın yanlış bilgilerle donandığına emin olabiliyoruz.

Arafat Diyor ki
tabiki araplar arapçayı iyi biliyorlar. orda kimse islamiyeti tartışmaz.
Bugünkü arapça ile Kuran dönemi arapçasının çok farklı olduğu biliniyor. Arapların çok iyi bildiğini sanma. "Orda kimse islamiyeti tartışmaz" değil doğrusu "tartışamaz" olacak. Hele biri tartışsın da bakalım başına neler geliyor orada.

Posted: Sun Jan 01, 2006 3:31 am Post subject:

--------------------------------------------------------------------------------

sen yazdıklarımı iyi okumuyosun cen:
güneşin batmasındaki garebe(tağgrubu) ifadesi açıkladım. klasik reddetme piskolojisi işte.

tabiki araplar arapçayı iyi biliyorlar. orda kimse islamiyeti tartışmaz. çünkü adamların kendi dili. senden mi öğrencez arapların ne kadar arapça bildiğini.

Arafat Diyor ki
"zülkarneynin de sırrı çözülür" dedim. yani zülkarneynin kim olduğu çözülür dedim. haman isminin sırrının çözüldüğü gibi zülkarneynde çözülür dedim. iyi okumuyosun sanırım.
Bu yanıt benim yukarıdaki sorumun yanıtı olmuş mu sence? Ben dedim ki Kuran altı yerde "apaçık" olduğunu adeta ısrarla belirtiyor. Sen ise Zulkarneynin sırrı ileride çözülür diyordun. Demekki Kuran'ın en azından bu kısmının hala apaçık olmadığını düşünüyorsun. Buna yanıt vermemişsin veya verememişsin demek daha doğru. Ama nasıl bir yanıt vermişsin bi bak yukarı tekrar okuduğunda beğenecek misin yanıtını?

kuran bilim ve din kitabıdır.
Bilim kitabı değil din kitabıdır. Dünyayı düz kabul eden bir kitap bilim kitabı mı olur? "Semayı kandillerle süsledik" diyen (yıldızları anlatıyor)kitap astronomi bilim kitabı mı olur?
Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 01-01-2006, 17:42
Arafat Arafat isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 16 Oct 2005
Mesajlar: 149
Standart

sevgili cem. sen soruyorsun. bizde cevaplıyoruz. ikna olmak istersen olrusun istemezsen olmassın. yukarda kelimelerin manalarına hatta köklerine kadar değindim. eğer ben bu işi beceremiyorsam git arapça öğren. kendin idrak etmeye çalış. tekrar yazıyorum.

Araplar kuranı çok iyi biliyor. 1400 sene önceki kullnılan kelimeler şimdikinden farklı olablilir ama kökleri aynıdır. ki araplar o kelimelerin ne mana ifade ettiğini çok iyi biliyor. arapların ne bildiği konusunda bize ahkâm kesmek düşmez. şunu unutmayalım. bu kitap 1400 senelik değşikliğe uğramamış tek din kitabıdır. araplara gelmiş bir kitapdır. alemlere öğüt olmuştur. nasihat olmuşdur. bir çok mucizevi yönleri vardır. bunların bir kısmını daha önce açıklamıştım. kuran bazen dolaylı bazen de apaçık ifadelerle dolu bir kitaptır. bunları iyi bildiğini sanıyorum cem. bu ayette ise malesef diğer ayetlerde olduğu gibi baştan savma çeviriler yüzünden sizin hedefiniz olmuştur.

kuran bir bilim kitabıdır. sence öyle değilmi. "rüzgarların aşılayıcığından, dağların hareketinden, ana rahmindeki embriyonun moder tıppın ve Neotional Geographic kanalınında söylediği gibi (3 karanlık) evreden bir başka şekilden bir başka şekile dönüştürüleren yaratılıyor. kurandaki tarifte aynen böyledir. sütün oluşumundan atmosferin koruyucuğuluna, "Ve nefeslendiği dem o sabahaki" ayetinde görüldüğü gibi fotosentesin zamnına, ve bunun giib şu an aklıma gelmiyen bir çok bilimsel ve apaçık. bariz şekilde beyan edilmiş ayetlerin olduğu bir kitap elbetteki insna sözü olamaz. heleki 1400 sene önceki araplardan böyle bir sözün uydurulması mevzu bahis değildir. seni düşünmeye davet ediyorum. islamiyete değil sadece düşünmeye davet ediyorum.

kehf suresine gelince.

Kuran meali konusunda elmalılı hamdi yazırdan yararlanıyorum. en sağlam kaynak onu meali olarak kabul edilir.

kehf 86: "Tâ gün batıya vardığı vakit onu balçıkla bir gözde gurub ediyor buldu, bir de bunun yanında bir kavim buldu, dedik ki: ey Zülkarneyn! ya ta'zib edersin veya haklarında bir güzellik ittihaz eylersin"

kehf 86: "Hatta iza belağa mağribeş şemsi vecedeha tağrubü fi aynin hamietiv ve vecede indeha kavma kulna yazel karneyni imma en tüazzibe ve imma en tettehize fihim husna"


senin gösterdiğin resimde "güneşin battığı yere ulaştığında" demişsin. hayır kardeşim öyle değil.

"Tâ gün batıya vardığı vakit"
Güneşin batması “Garebe” fiiliyle ifade edilir. bu kelimenin kökünden türeyen kelimelerin bazıları türkçedede kullanılır. Örneğin "garb", "mağrib" aynı kökten türemiş kelimelerdir.

mağrib: Batı taraf, batıda bir yer. araplarda gidilebilecek en batı kara parçası olarak kullanılır.

Bir şeyin suda batması ise "gareke" fiilidir. "Gareke" fiilide türkçeye geçmiştir.
örneğin: (Suya "gark" oldu) cümelsindede bu kelime kullanılmıştır. kuran-ı kerimde de birşeyin suda batması tarif edilrken bu kelime kullanılır. aşağıdaki ayette de göreceksiniz.

kehf/71: "Bunun üzerine ikisi bir gittiler, nihayet gemiye bindiklerinde tuttu gemiyi yaraladı, â, dedi: ehalisini gark etmek için mi yaralandın onu? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın"

güneşin batışı ile birşeyin suda batmasının arapçada farklı kelimeler olduğunu idrak ettiğini umuyorum.

nitekim bütün dünyanın hâla kullandığı bir tabir var. dünyayı doğu ve batı olarak ikiye ayırmak. peki neden dünyayı doğu ve batı olarak ikiye ayırıyoruz. bir şeyin mevkisini tarif ederken daha iyi anlaşılsın diye.
uzka doğu ülkeleri derken, bu ülkelerin doğunun en uzağında olduğunumu anlıyoruz. ama dünya düzmüş gibi , en doğu ve ve en batı varmış gibi konuşuyoruz.

Yüce yaratıcıda tıpkı bizim gibi konuşmuşdur. herşeyi bildiği halde 1400 sene önceki insanların idrak edebileceği bir şekilde anlatmıştır. ve bu anlatım zülkarneyn'nin görüş itibari iledir. allah bunları kendisi gördüğünü iddia etmiyor. kehf suresinde zulkarneny ile ilgili bütün ayetleri okuyunca anlatım tarzının nasıl olduğunu anlayabilrisiniz.

seninde dediğin gibi 1400 sene önceki ifadede böyle anlaşılmamışta olabilir. dil zamanla değişime uğrayınca böyel bir ifadede olmuş olabilir. bu ayette dünyanın düz olduğuna dair bir ifade olduğunada nasıl kanaat getirden anlamadım doğrusu. güneşin suya battığını anıyolar desen bi derece. ama her gün ayne yerden çıkan güneşin suyun içine dirip söneceğini düşünememişlermi. ben olsaydım bunu sorardım . eğer güneş suya giriyorsa neden sönmüyor. ve batıda giriyorsa doğudan nasıl çıkıyor. gibi bir çok soru olması gerkirdi. ama araplar bizim anladığımız gibi anlamadığı için senin dediğin düzlük ifadesini kimse tartışmaz.
kuranın meali konusunda mehmet akif bile kendinden emin olamamaış kuranı tam manası ile ifade edemiyeceğini düşünmüş ve ölümündne sorna mealinin yakılmasını istemiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 01-01-2006, 18:46
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart

Arafat Diyor ki
senin gösterdiğin resimde "güneşin battığı yere ulaştığında" demişsin. hayır kardeşim öyle değil.
"Tâ gün batıya vardığı vakit"
Arkadaşım, "güneşin battığı yere varmak" ile "gün batıya varmak" aynı anlama gelir. "Gün batı" nın anlamı güneşin battığı yer demektir. Türkçede yönlerden biri olan batı kelimesi "batmak" kelimesinden daha doğrusu güneşin batmasında köken alır, güneşin battığı yöndür. Doğu kelimesinin kökeni ise "doğmak", tabiki "güneşin doğması" anlamında, güneşin doğduğu yön anlamındadır.

Bu bilgiler ışığı altında "gün batıya varmak", "güneşin battığı yere varmak" ile aynı anlamdadır. Elmalılı Hamdi'nin mealinde diğerlerininkinden fark yoktur.

Ayrıca dikkatini çekerim güneşin denizin içinde batıp batmaması ile ilgili benim söylediğim birşey yok baştan beri. O kısımı sargonla tartışıyordunuz sanırım. Bu nedenle garabe-garake ayrımı beni ilgilendirmiyor, o kısımla ilgili eleştirim yoktu. Benim baştan beri üzerinde durduğum nokta gün batıya ve gün doğuya varmak anlamında.

Ayrıca önceki yazımdaki Zulkarneynin en batıya varamamış olması gerektiğini çünkü atlas okyansu kıyılarından az bir mesafe ileride Kanarya adalarının olduğunu da belirtmiştim.

Ana karnındaki 3 karanlık evre teorisini araplar eski yunanlılardan almıştır. Eski yunanlılar tıpda da ileri idi çoğu konuda müslüman araplara kaynaklık etmiştir. Bu konuyu ayrı bir başlık altında ele alırız detayıyla.
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 01-01-2006, 19:02
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart

Bir ek daha yapayım:

Sitenin sol sütununda Kuran Meali kısmı var. Elamlılı Hamdi meali. Bir İslami siteden alındı bu modül. Kehf suresi 86. ayet Elamlılı meali:

18.86. Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu.

Elmalılı Hamdi'nin orijinal meali Osmanlıca olduğundan farklı Elmalılı mealler var. Elimde de bir Ayntabi Mehmet Efendi meali var. 17 yy. ünlü mealcisi. Orda ne yazıyor bakalım:

86. Nihayet, güneşin gurüb ettiği yere vardı. (Huzur Yayınevi, sf. 302)

Gördüğünüz gibi mealler bile sizi kurtaramıyor.
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 01-01-2006, 23:31
sargon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
sargon sargon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Onur Üyesi
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 01 Aug 2005
Bulunduğu yer: Isvicre
Mesajlar: 6.665

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart

Sevgili Arafat,

Oncelikle sana tesekkur etmek istiyorum. Beni Haman ile tanistirmis oldun. Daha dogrusu Haman hakkinda yapilan tartismalarla tanistirmis oldun. Senin yazdiklarin olmasaydi bu bilgilere bakmayi bile dusunmezdim. Yada aklima gelmezdi.

Demissin ki:

"haman" kelimesi tevrat ve incildede geçmez. efendimizin incil ve tevrattan yararlandığı söyleyen gafiller yine yanılmışlardır
Ne yazik ki yanilmissin. Aslinda bilgilerini Harun Yahya namli Adnan Hoca soytarisindan almanin zararlari bunlar. Cunku H.Y. basit bir dil oyunu ile konuyu herzamanki gibi carpitmis.

Once H.Y.nin nasil yazdigina bakalim.

http://www.harunyahya.org/imani/hy_k...cizeleri4.html

"Kuran'da Firavun'la birlikte adı geçen kişilerden birisi "Haman"dır. Haman, Kuran'ın 6 ayetinde, Firavun'un en yakın adamlarından biri olarak zikredilir.

Buna karşılık Tevrat'ta Hz. Musa'nın hayatını anlatan bölümde, Haman'ın adı hiç geçmez. Fakat Haman ismi Eski Ahit'in sonraki bölümlerinde, Hz. Musa'dan yaklaşık 1100 sene sonra yaşamış ve Yahudilere zulmetmiş bir Babil kralının yardımcısı olarak geçmektedir" (HY:den alinti)

Halbuki H.Y'den degil de surrdan okusaydin

http://www.mucizeler.com/bolumler/62...inin_sirri.htm

sorunun ne oldugunu daha dogru sekilde ogrenmis olacaktin.

Sorun Haman'in adinin gecmemesi degildir. Haman adi Tevrat'ta gecer, ancak firavunun yardimcisi olarak degil, Pers Krali Ahasveros'un yardimcisi olarak gecer. Eski Anlasmanin Ester adli kitabinda gecer ve oyku oldukca acik ve anlasilir bir oykudur. Kuran'da ise Musa'nin donemine donulur ve Haman, firavunun yanina yerlestirilir. Tabii bu durum muslumanlar icin bir sikinti konusu olmus. Haman hakkinda detayli bilgiyi Tevrat'tan veya su sitelerden bulabilirsin.

http://www.jewishencyclopedia.com/vi...d=156&letter=H

http://www.keyway.ca/htm2001/20010107.htm

H.Y. Haman adinin Tevrat'in Musa ile ilgili bolumunde "hic" gecmedigini soylemis ve seni yaniltmis. Evet orda gecmiyor, cunku Ester'de geciyor.

"haman" kelimesi tevrat ve incildede geçmez. efendimizin incil ve tevrattan yararlandığı söyleyen gafiller yine yanılmışlardır
Bir de soyle bir incin var.

ilim sahibi olmadan fikir sahibi olan sizler ise hep bu yanılgılara düşüyorsunuz.
Bak arkadasim, burda tartisiyoruz, bilmedigimiz yada aklimiza gelmeyen yerlerde gidip kitap, internet falan kurcaliyoruz. Simdi bizlere isnat ettigin seylere aynen sana geri gondereyim mi?
Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 01-01-2006, 23:49
sargon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
sargon sargon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Onur Üyesi
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 01 Aug 2005
Bulunduğu yer: Isvicre
Mesajlar: 6.665

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart

Burda Haman uzerine bir tartisma konuyu dagitacak. O yuzden tartismayi ayri bir baslik yapmak istiyorum. Orda bu konuda gorsulerini detayli yazmani isterim.

Zulkarneyn'le ilgili o kadar sey anlattim. Bunlara hic girmemissin. Yecuc Mecuc'e girmemissin. Sadece gunesin batmasina iliskin seyler yazmissin ki, onlar hakkinda Cem gerekli aciklamayi yapmis. (Acikcasi gunesin suya batip sonmesi dusuncesi hic aklima gelmemisti, harika bir dusunceymis, tabii ki sonen gunes sonraki gun nasil tekrar dogacak. Ama ne ben ne de Cem Muhammedin boyle dusundugu seklinde bir iddiada bulunmamisiz.)

Diyorsun ki:
bir gün zülkarneynin de sırrı çözülür. o zaman istediğiniz kadar yalanlamaya çalışın. gördüğün gibi kuran bilinmeyenleri hep açıklamıştır.
Anlasilan Hamanin sirrinin kesin olarak cozuludgu kanisina varmissin. Niye bu kadar acele ediyorsun ki, yalan yanlis olsa bile bir sekilde Kuran'i dogrulayan bisey olmasi senin icin yeterli mi oluyor.

hz muahmmed tam bir tarih kitabı yazmışta bunlardan haberimi yokmuş. antropologların ve evrimcilerin kitaplarını okuduğunuz kadar. hz muhammedin yazdığı tarih ve hidayet kitabını okuyun.
Bizim sorunumuz antropologlarin, evrimcilerin kitaplarinin okunmasi degil, okunmamasi. 600 sayfalik kitapta herseyi yazildigini iddia ediyorsunuz. Bu kitabin nerdeyse her satirini didik didik ediyoruz. Bisey ciktigi yok. Hala da bize Kuran okuyun diyorsun. Insaf yani.

ilim sahibi olmadan da fikir sahibi olmayın. en büyük hatanız bu. peşin hükümlülü olmanızda hata yapmanıza sebep oluyor kardeşlerim.
Peki kardesim, olmayiz bundan sonra.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:02 .