Diyalektik Tasavvuf
"Diyalektik Tasavvuf" , Turan Dursun sitesi dışında rastlamıyacağınız , literatürde yeri olmayan bir inanç tanımlamasıdır..
Tek başına Tasavvuf'un , ehlisünnet'in esareti altında ve dejenere edilmiş durumda olmasından , ve kurucularından bugüne olan değişim ve gelişimlerden dolayı ve diyalektik'siz bir tasavvuf'u ayrı düşünemediğimden tarafımdan bu ad uygun görülmüştür..
Önce diyalektiğin tanımından başlayalım..
Kavramlar arasındaki karşıtlık ilişkisinden yola çıkarak bunu doğruya varan süreçlerin açığa çıkarılmasında bir ilke olarak kullanan düşünme ve araştırma yoluna diyalektik denir.
Hegel’e göre, gerçekleri oluşturan kavramların her biri karşıtını kendi içinde taşır. Düşünce, bir kavramdan (tez) onun içindeki karşıtına(antitez) bundan da yeniden karşıtına (yani ilk kavrama) dönmekle, diyalektik hareket içinde, iki kavramın birliğini oluşturan üçüncü kavrama (sentez) ulaşır. Bu süreç, düşüncenin kendisini kavramasını sağlayan bilinç içeriğini artırır. Hegel’e göre diyalektik, varlığı belirleyen düşüncenin kendi süreci olduğu gibi dünya tarihinin de oluşum ilkesidir.
Tasavvuf ise ;
Kainattaki canlı-cansız tüm varlıkların birliğini savunan ve sevgiyi , hoşgörüyü , barışı , dostluğu ilke edinen güzel ahlak yoludur..
Tasavvuf denince akla Mevlana gelir..
Mevlana
Sararken alnımı yokluğun tacı
Silindi gönülden neşeyle acı
Kalbe muhabbette buldum ilacı
Ben de müridinim işte Mevlana.
Edebe set çeken zulmeti deldim
Aşkı içten duydum, arşa yükseldim
Kalpten temizlendim, huzura geldim
Ben de müridinim işte Mevlana.
Nazım Hikmet
|