Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam > Önerdiğimiz Başlıklar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 16-04-2013, 16:13
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.494
Standart "sümer-sami akad-babil" putperestliği

Kısaca Babil dini diyeceğimiz, Sümer-Akad-Babil dinin kökleri, Nuh tufanı öncesine ve sonrasına dayanır. Sümer ve Sami dini, geleneksel bir karışım olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu Mezopotamya toplumları yerine, kısaca alışılmış "Babil" deyimini kullanacağız.

SÜMER DİNİ ÇOK TANRILI

Özellikle Babil dininin, temel dayanaklarından birisi olan Sümer dini, "çok tanrılı" bir dindir. Sümer toplumunun geçmişinde yer almış; ataları olan peygamberler-dini önderler, melekler, bir kısım cinler ve şeytanlar zamanla tanrılaştırılmıştır. Olağan veya olağanüstü tabiat olaylarına; yer, yeraltı, gök, yıldızlar, gezegenler, Güneş, Ay, hava, su, rüzgâr, yağmur vs. hepsine birer tanrı atfetmişler ve daha da ileri giderek şahsi tanrılar ihdas etmişlerdir.
Özellikle Akad döneminde, Sami putperestliğinin etkisiyle bazı dini-simgesel dönüşümler ortaya çıkmıştır. Bir taraftan, şahsi-ailevi putlar önem kazanırken, diğer yandan "Ay tanrısı" gibi bir kısım tanrı kültü daha da önem kazanmıştır.

TANRILAR "İNSAN GİBİ"

Babil tanrıları, insan görünümünde ve insan üstü güçleri olan sözde ölümsüz varlıklardır. İnsanlar gibi onların da çocukları, eşleri, aileleri vardır. İnsanlar gibi üzülür, sevinir, kıskanır ve kavga ederler. Bu tanrıların bazısını da "baş tanrıları" addetmişlerdir.

Sümerli öğretmen Ludingirra, tanrılarını, şöyle tanımlar:
"Öykülerimizin çoğu, tanrılarımızla ilgilidir. Bize göre tanrılarımız, insanlardan üstün ve ölümsüzdür. İstediklerini yapabilirler. Ancak yine de, insanlar gibi sever, sevilir, üzülür, acı çeker, yaralanır, hastalanır, kızar, öç alır hatta kendileri tarafından iyi sayılmayan suçları işlerler."

ŞEHİR TANRILARI

Sümerlerde, her şehrin bir koruyucu "şehir tanrısı" vardır. Hatta Sümerli Ludingirra'ya göre, ataları Mezopotamya'ya göç ederken bu tanrılar öncülük etmişler ve hazırladıkları şehirlere onları yerleştirmişlerdir.
Sümer tanrıları, ne isterlerse yaparlar. Adeta şöyle ifade edebiliriz: "Onlar tanrıdır, ne isterlerse yaparlar yeridir." Onlar ne istediklerini söylemez, ancak insanlar onlara ne arzu ettiklerini sorarak, öğrenirler.

TANRILARLA İLETİŞİM

Bu iletişimin birkaç yolu vardır. Tanrılık maskesi takmış varlıklar, ya elçileri olan rahiplere-medyumlara doğrudan fısıldayarak yahut rüya yoluyla istek ve emirlerini bildirirler. Yahut da, "fal ve büyü aracılığı" ile bu işi yaparlar.
Tanrılara kurban edilen hayvanların karaciğerleri bu iş için kullanılır. Bu tanrılarıyla iletişimi sağlayan bir araçtır. Karaciğerlerdeki bir takım "işaretler"in neyi anlattığını açıklayan katalog tabletler mevcuttur. Bunlar sadece "rahip-medyumların" anladığı şifreli bir konuşmadır. Bu varlıklar, ruhbanları-medyumları aracı olarak kullanarak istediklerini yaptırırlar.

RAHİPLER-TANRILAR İLİŞKİSİ: "CİĞER-SU-YILDIZ FALI"

Gerçek vahiy aşamasından kayarak, "şirk-putperestlik periyodu"na dönüşmüş toplumlarda bilgi kaynağı, sayısız "tanrı maskeli varlıklara" dayanmaktadır. Bu konuda Sümerli Ludingirra, şunları aktarmaktadır:
"Bizde fala çok inanılır. Bu falların başında hayvan ciğerine bakıp onu yorumlamak gelir. Krallarımız, savaşa çıkacakları zaman, uygun olup olmadığını ciğer falıyla saptarlar. Ayrıca suya ve yıldızlara bakılarak gelecek hakkında bilgi alınır. Tapınaklarımızda falcılık görevi yapan rahiplerimiz vardır."

Dikkat edilecek olursa, "cin-şeytanlar", insanları yönlendirmek için benzer yöntem ve araçları bugünde yaygın bir şekilde kullanmaktadırlar. Bu konu üzerinde, yazının son bölümünde duracağız.
Anadolu'daki kavimler ve Hititler de geçmişten aldıkları bu putçu mirası, akla-hayale gelmez putperestlik ve büyücülük olarak devam ettirmişlerdir.

ŞAHSİ-AİLEVİ TANRILAR VE TANRI TİCARETİ

Böylece kendilerinin yaptıkları listelerde; 1000-1500'leri bulan tanrılar, Akad-Harran dininde, şahsi-ailevi tanrılarla, on binleri bulmaktadırlar. Öyle ki, put kırıcı İbrahim'in babası tanrı ustalığı yaparken; İbrahim bile çocukluğunda istemeyerek de olsa, bu tanrıların satıcılığını yapmıştır. Bu bize, Akad-Harran toplumundaki put ticaretinin boyutlarını göstermektedir. Cambridge Üniversitesinden Dr. Joan Oates, Babil dinini, şöyle özetliyor:

"Resmi Babil dininin merkezi unsuru, tanrı imgesiydi. Tanrının heykelde vücut bulduğuna inanılıyordu. Tanrı imgesinin bireysel tapınmada da önemli olduğu, ucuz kil kopyaların her yerde bulunmasından anlaşılmaktadır. Ayrıca oğula, babasının "tanrılarının" miras kalabileceği kayıtlarda vardır. Tapınaklardaki tanrı heykellerinin çoğu, değerli ahşap türlerinden yapılır, altın işlemeli kumaşlarla giydirilir, göğsü ve boynu takılarla bezenir ve başına taç giydirilirdi. Özel atölyelerde imal edilip onarılır, çok ayrıntılı ve çok gizli kutsama ayinleriyle yaşam kazandırılırdı."

İNSANLAR GİBİ YİYEN-İÇEN TANRILAR

Dr. Oates, tanrıların nasıl yedirilip-giydirildiğini şöyle anlatıyor:
"Mezopotamya'da dinsel etkinliklerin merkezinde, insanın tanrılara hizmet etmek amacıyla yaratıldığı inancı vardı. Harfiyen uygulanan bu görüşe göre, tıpkı maiyetinin krala hizmet etmesi gibi, tanrıya tapınak görevlileri tarafından bakılır, yemek verilir, giydirilirdi. Tanrı heykeli müzik eşliğinde törenle beslenir; tapınak arazilerinin ve sürülerinin ürünleri ve adak yiyecekleri sunulurdu. Tanrı 'yerken' insanların, hatta rahiplerin 'gözlerinden saklanır'; heykel ve masasının çevresi, keten perdelerle gizlenirdi. Yemek bittiğinde perdeler açılır, ama tanrının elini yıkaması için tekrar kapatılırdı."

"Tanrıyemeği yedikten sonra yemekler, krala gönderilirdi. Asıl tanrının eşinin, çocuklarının ve hizmetkâr tanrıların sofralarına gitmeyen yemeklerse, tapınak yöneticileri ve zanaatçılara dağıtılırdı. Söz konusu yemeklerin miktarı ise çok fazlaydı."

HİNT TANRILARINA NE KADAR DA BENZİYOR?

Bu tanrılaştırılan varlıklar, bugünkü Hint tanrı heykellerine ne kadar da çok benziyor! Onlara da sözde akşamdan süt döküyorlar, sabahleyin sütün içildiğini görerek, "bakınız tanrılarımız süt içmiş!" diyebiliyorlar.
Bunlar bütün eski putperest dinlerde benzeri oynanmış varlık(cin-şeytan) oyunlarından başkası değildir. Aynı zamanda, aracı ruhban sınıfı(rahipler, keşişler) bu din ticaretiyle; bir taraftan insanları uyuşturmakta, diğer yandan büyük nüfuz sağlayarak yönetimi elde tutmaktadır. Krallar da ya başrahiptir ya da rahiplerin oyuncağıdır.

TANRICILIK VE BÜYÜCÜLÜK OYUNU

Bu tanrılar, "iyi ruhlar"dır. İyinin karşısında, "kötü ruhlara-şeytanlara" ihtiyaç vardır. Böylece bu kötülük yapan varlıklara karşı bu tanrı varlıklardan yardım istenirdi. Bu nedenle de "muskalara-büyülere" ihtiyaç olacaktır. Dr. Oates, bu konuda da şu bilgiyi veriyor:

"Mezopotamya tanrıları, insan görüntüsünde tasarlanırlardı. Daha aşağı varlıkların kusur ve davranış bozukluklarından yoksun değillerdi. Her Babillinin dua ettiği ve adaklar sunduğu kendi kişisel tanrı veya tanrıçası vardı. Bu tanrının görevi, kişiyle diğer tanrıların arasını bulmak ve evrende bolca bulunduğuna inanılan iblislere ve kötü ruhlara karşı, kişiyi korumaktı. Koruyucu muskalar takılırdı. Görevleri, büyü sözlerini söylemek ve kötü güçleri savacak ayinler yapmak olan "rahipler"(aşipu, maşmaşu) vardı."

KÖTÜ RUHLAR-ŞEYTANLAR DA "TANRI ÇOCUKLARIDIR"

"(Kâhinlik- medyumluk), Babil yaşamının en temel öğelerinden biri olarak ele alınmalıdır. Bu işle uğraşanlar, toplumun en saygın en etkili kişileriydi. Hem bireyler, hem de devlet görevlileri, bütün önemli olaylarda, onlara başvururlardı. Orduya, daima bir bilici(kâhin) eşlik ederdi. Eski Babil döneminde bunların, aynı zaman da bir general oldukları anlaşılıyor."

"Birçok kötü ruhun, iki büyük tanrı Anu ve Enlil'in çocukları olduğuna inanılırdı. Kehanet temelde, tek tek ve toplum olarak bütün insanlığın kaderini belirleyen tanrılarla bir iletişim tekniğiydi."

Bu "kötü tanrılar-ruhlar" ise aslında aynı "cin-şeytan varlıkları"nın kötü rol üstlenmiş olanlarıydı. Bu insanlık tarihinin başından beri kurgulanan ve sahneye konan bir oyundu. Oyunun başkahramanı ve figüranları da belliydi.

Maalesef üzerine oyun sergilenenler, insanoğlu ve insan topluluklarıydı!

Dr. Halil Bayraktar
yaklasansaat.com


Kaynaklar:
1) Kur'an-ı Kerim
2) Joan Oates, Babil, çev. Fatma Çizmeli, Arkadaş Yy, Ankara,2004.
3) Egon Friedell, Mısır Ve Antik Yakın Doğunun Kültür Tarihi, Çev. Ersel Kayaoğlu, Dost Yy, Ankara, 2006.
4) Muazzez İlmiye Çığ, Sümerli Ludingra, Kaynak Yy, İstanbul, 1996.
5) Muazzez İlmiye Çığ, İbrahim Peygamber, Kaynak Yy, İstanbul, 1997.
6) Yahudi Ansiklopedisi, "Harran üzerine bir makale", C. 6, s. 231(Arap coğrafyacısı Yakut'tan alıntı yapmış.)
7) Barnabas İncili, İng.den çev. Mehmet Yıldız, Milenyum Yy, İstanbul, 2005.
http://www.yaklasansaat.com/eski_kav...m/ibrahim2.asp
Forumda mitoloji bölümü yok sanırım..Bende bu bölüme açıyorum bu konuyu..Makale içerisinde koyulaştırdığım yerler önemlidir..Lütfen dikkat edin ve İslam ile ilgili bağlantılarını düşünün
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 26-05-2013, 15:31
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.494
Standart

Konuyu güncelliyorum ki,bu konulara meraklı olanlar faydalansınlar..

Mesela;Mezopotamyadaki Tanrı'ların perde arkasında olması,insanlarla iletişime geçmek için elçilerini(rahip veya medyum) kullanması veya rüya yolu ile iletişime geçmesi gerçeği,alttaki ayet ile ne kadar örtüşüyor değil mi?

"Allah bir insana ancak vahiy yoluyla veya bir perde arkasından hitab eder, yahut ona Kendi izniyle dilediğini vahyedecek bir elçi gönderir. Çünkü O yüceler yücesidir, tam hüküm ve hikmet sahibidir." (Şura, 42/51)
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 26-05-2013, 16:30
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart

NOLAN´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Konuyu güncelliyorum ki,bu konulara meraklı olanlar faydalansınlar..

Mesela;Mezopotamyadaki Tanrı'ların perde arkasında olması,insanlarla iletişime geçmek için elçilerini(rahip veya medyum) kullanması veya rüya yolu ile iletişime geçmesi gerçeği,alttaki ayet ile ne kadar örtüşüyor değil mi?
NOLAN, Tanrının perde arkasından seslenmesi yalnızca Mezopotamya'ya özgü bir olay değildir; bu Eski Mısır'da da var!

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 26-05-2013, 16:39
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.494
Standart

upuaut´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
NOLAN, Tanrının perde arkasından seslenmesi yalnızca Mezopotamya'ya özgü bir olay değildir; bu Eski Mısır'da da var!
Peki hangi medeniyet daha eski sizce?
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 26-05-2013, 20:54
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

NOLAN´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Konuyu güncelliyorum ki,bu konulara meraklı olanlar faydalansınlar..

Mesela;Mezopotamyadaki Tanrı'ların perde arkasında olması,insanlarla iletişime geçmek için elçilerini(rahip veya medyum) kullanması veya rüya yolu ile iletişime geçmesi gerçeği,alttaki ayet ile ne kadar örtüşüyor değil mi?
Ortusuyor elbette, eski antik Mezapotamya'nin dinlerin kokenine iliskin onemli unsur olmasi kacinilmaz.

Din/inanc fabrikasi gibi islev yapmis bir bolge zira..

Yine ustteki yaziya gore, cogunlukla her sehrin bir hayvanla temsil edilmesi de (Sumer'deki her sehrin bir tanriyla temsil edilmesi gibi) bariz gorunen ve hala uygulanagelen bir unsur.

Kitapla karsilastirirsak, domuz'la, maymun'la, esek'le, karga ile vb. temsil edilen toplumlar gibi...

Fal kulturu bile baslibasina bir tarih iceriyor mesela, zaman akisi icinde baktigimizda.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 27-05-2013, 02:18
Kurmay - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kurmay Kurmay isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 10 Aug 2012
Mesajlar: 209
Standart


bu videoda eski dini ve felsefi görüşlerin nasıl günümüze geldiği farklı bir konuda kanıtıdır.

"Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır." Mustafa Kemal ATATÜRK
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kuran'in Arapcasinda "Araplar" yazdigi halde neden meallerinde "bedevi" olarak gecer? ALKA İslam 34 15-05-2017 07:18
"Barış", "Kardeşlik", "Karşılıklı Yardım" ve "Sevgi" Sadece Yahudiler İçin ALKA İlhan Arsel & Arif Tekin Makaleleri 0 19-11-2012 04:08
"allah korusun", "allah nazardan saklasın", "allah esirgesin", "allah belanı versin dolfen Konu-dışı 5 07-06-2012 00:06
"tanrı" varlığı/yokluğu" ve bunları "bilmek/inanmak" paslıçivi İslam 36 28-02-2011 08:41
RTE ile K.K. "Bahar Havasi'nda Bulusup", "Turban Sorunu'nu" "Cozeceklermis" evrensel-insan Politika 4 29-09-2010 17:09

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 23:49 .