Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Sanat > Edebiyat

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 28-07-2008, 23:35
Cem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Cem Cem isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Onur Üyesi
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2004
Mesajlar: 2.478

Başarı Ödülü Başarı Ödülü Başarı Ödülü Onur Üyeliği 

Standart Ahmet Altan

Yaklaşık altı yıl evvel "İsyan Günlerinde Aşk" adlı romanını okuyarak tanımaya başladım Ahmet Altan'ı. O dönemlerde politik görüşlerini bile bilmiyordum. "İsyan Günlerinde Aşk" adlı romanı oldukça etkiledi beni. Bu romanındaki gerek tarihsel arka plan ve politik atmosferin tasvirini gerekse aşk, cinsellik ve kıskançlık temalarını işleyişini çok başarılı bulmuştum. Sonraki birkaç yıl içinde toplam yedi kitabını bitirdim Ahmet Altan'ın.

Aldatmak ve İsyan Günlerinde Aşk adlı kitapları Türkiye'de oldukça yüksek sayıda satış yaptı ve tartışıldı. Aşk ve kıskançlık teması hemen tüm kitaplarında baskın özellikler oluyor Ahmet Altan' ın.

Şimdi kısa bir biyografisini verelim. Wikipedia şu şekilde bahsediyor Ahmet Altan'dan:

Ahmet Altan (doğumu: 1950, Ankara), Türk yazar, gazeteci. Ünlü yazar ve eski milletvekili Çetin Altan'ın oğlu, İstanbul Üniversitesi İktisat Profesörü ve kendisi de yazar olan Mehmet Altan'ın ağabeyidir.

Hürriyet, Güneş, Milliyet ve Yeni Yüzyıl gazetelerinde uzun yıllar köşe yazarlığı yaptı. Bunun yanında, doksanlı yılların ortalarında Neşe Düzel ile birlikte Star TV'de Kırmızı Koltuk isimli tartışma programını hazırlamış ve sunmuştur.

2008 yılında yayın hayatına başlayan Taraf gazetesinin Alev Er ile birlikte genel yayın yönetmenliğini sürdürmektedir.Ayrıca genel yayın yönetmenliğini yaptığı Taraf Gazetesinde Kum Saati isimli köşesinde yazarlık yapmaktadır:

http://www.taraf.com.tr/

Eserleri:

* Sudaki İz <roman>
* Gece Yarısı Şarkıları <deneme>
* Dört Mevsim Sonbahar <roman>
* Yanlızlığın Özel Tarihi <roman>
* Aldatmak <roman>
* İçimizde Bir Yer <deneme>
* İsyan Günlerinde Aşk <roman>
* Karanlıkta Sabah Kuşları <deneme>
* Kılıç Yarası Gibi <roman>
* Kristal Denizaltı <deneme>
* En uzun gece <roman>
* Ve kırar göğsüne bastırırken <deneme>
* Tehlikeli masallar <roman>

1985'de yayınlanan Sudaki İz adlı romanı toplatıldı ve mahkeme kararı ile yakıldı. 1995 yılında birbuçuk yıl hapise mahkum edildi. Kılıç Yarası Gibi adlı romanı 1999 yılında Yunus Nadi Roman Ödülü'nü aldı. İsyan Günlerinde Aşk adlı kitabı 200.000'e yakın sayıda baskı yaptı.

Günümüzde aktif politikanın içinde keskin bir taraf olması ve belki de bu özelliğine uygun olarak seçilmiş bir ad olarak Taraf adlı gazetenin yöneticisi olması dolayısıyla sık sık muhaliflerinin sert eleştirilerine maruz kalan bir yazar ve aydın. Sadece bir yazar değil aydın dedim çünkü toplumsal sorunlara karşı duyarsız kalan yazarları aydın olarak tanımlamak doğru değil kanımca. Ahmet Altan darbelere ve darbecilere, şovenizme, militarizme, derin devlete karşı demokrasi ve özgürlükleri savunabilen, bu konuda günümüzde en dik durabilen ve en cüretkar isimlerden biri. Bunlardan dolayı özellikle ulusalcı şahinler tarafından üstüne çok yüklenilen bir isim. Aynı zamanda Marksist-Leninist bir proleterya diktatörlüğü yerine modern-çoğulcu parlamenter düzen yönündeki tercihi nedeniyle de Marksist sol tarafından pek beğenilmeyen bir isim.

Ahmet Altan bir ateist. Bunu şu şekilde ifade ediyor:

Dindar olmadım, inançlı olmadım.

Hala da değilim.

Hiçbir zaman da olmayacağım herhalde.

Ama din fikrini, gerçek dindarları seviyorum.

Tanrı’yla ilişkim ise anlatılması çok zor çelişkilerle dolu.

Varlığına inanmıyorum ama o varmış gibi hissetmekten hoşlanıyorum, annemin mezarına gittiğimde dua etmiyorum ama annemi ‘ona’ emanet ediyorum.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...sp?yazarid=150


"Vatanı bir kiraz ağacı ve bir kadın memesine satarım" Sözünü Ahmet Altan Söyledi mi?


Ulusalcı şahinlerimiz internette pek çok yerde Ahmet Altan'ın bu sözleri söylediği iddia edilerek gözden düşürmeye çalışmaktadır. İddiaya temel olan Ahmet Altan makalesi "İçimizde Bir Yer" adlı kitapdadır. Orijinali şöyledir:

Tanrı, Kumandanlar ve Memeler

Ben bir tanrıya iman edeceksem, kiraz ağaçlarını ve kadın memelerini yarattığı için iman ederim.
Ben bir memleketi seveceksem, generalleriyle dalga geçilebildiği için severim.

Kendi yarattığı kadınları örtülere ve evlere hapseden tanrılarla, savaşları çok ciddiye alan memleketlerle pek ilgim yok benim.

"Bak çocuğum, şu benim yarattığım memelere, bacaklara, kalçalara bak, şu salıntılı yürüyüşlere bak evladım" diyen bir tanrıyla dostum.

Arada bir başımı okşamalı benim tanrım, "İşini elinden geldiğince iyi yap, sonra da hayatın alabildiğine tadını çıkar" demeli, dostça uyarmalı beni, "İyi yaşa, öbür tarafta neler olacağı hiç belli değil."

Böyle bir tanrı var.

Ben çalışırken başımı okşuyor.

Ben gezerken, önüme sahiller dolusu bronzlaşmış memeler, biçimli bacaklar, sıcak gülümsemeler çıkartıyor, "Bak" diyor, "bak neler yaratmaya kadirim." Tapıyorum ben o tanrıya.

Sonra memleketler var.
Generalleriyle dalga geçen memleketler.
Bir karikatür çiziyorlar, üç karelik bir karikatür.
Kahkahalarla güldürüyorlar beni.

Birinci karede, siperde yatmış askerler görülüyor, başlarında generalleriyle bekliyorlar. ikinci karede komutanları, elinde kılıcıyla siperden fırlayıp, "Hücum!" diye bağırıyor. Üçüncü karede, ileri fırlamış komutanlarını siperdeki yerlerinden bir milim bile kıpırdamayan askerler, "Bravo!" diye bağırarak alkışlıyorlar. Dördüncü karede ben gülüyorum.

Kiraz ağaçlarının ve kadın memelerinin arasında geziyor ve tanrıya tapıyorum. Generalleriyle dalga geçen memleketlerde dolaşıyor ve o memleketleri seviyorum.

Bir kiraz ağacıyla bir kadın memesine, onların değerini bilmeyen her memleketi satmaya hazırım.
Sat diyor zaten benim tanrım, "Kadın memelerine bakmayan ve generallerini çok ciddiye alan memleketleri sat gitsin, ilgilenme onlarla, ben sana yalnızca bir memleket değil, koca bir dünya verdim, onu sev, ben sana senin zevklerini, kahkahanı paylaşan yeryüzünün her yanına dağılmış kardeşler verdim, onlarla eğlen." iyi bir tanrı benim tanrım. Çok geniş bir memleket benim memleketim. Kiraz ağaçlan ve kadın memeleri bizim iman ettiğimiz mucizeler.
Generaller bizim güldüğümüz karikatürler. Ve Praksiteles, tanrımızın bize verdiği en muhteşem heykeltraş.
Onun yaptığı heykeli, Romalı Plinius, "dünyanın en güzel heykeli" ilan etmişti. Praksiteles, Atinalı bir hey-keltraştı.
Birgün ressam bir arkadaşıyla Datça yakınlarındaki Knidos'ta bir akşam vakti, sahilin kuytu bir yerinde içkisini içip sanattan konuşuyordu.

Tepedeki manastırdan rahibelerin indiğini gördüler. Rahibeler sahile gelip elbiseleriyle denize girdiler, biraz serinlemek için. Aralarından yalnızca biri çırılçıplak soyundu. Genç kadının vücudunu gören Praksiteles hemen o anda o vücudun heykelini yapmadan yaşayamayacağını hissetti.

Ertesi gün manastıra gidip başrahibeden genç rahibenin heykelini yapmak için izin istedi. "Biz karışmayız" dedi başrahibe, "Kendisine bir sorun, kabul ederse heykelini yapabilirsiniz." Heyecanlı heykeltraş, genç rahibeyi çıplak heykeli için poz vermeye ikna etti. Heykeli yaparken kızın hikâyesini de öğrendi.
Genç kız, bir adamı öldürmüştü. Mahkeme genç kızı ölüme mahkûm etmişti.

Yargıçlar idam kararını okudukları sırada, genç kızın artık yapılacak hiçbir şey kalmadığını gören avukatı birden ortaya fırlamış, genç kızın yanına gidip, üstündeki elbiseleri yırtıp, kızın çıplak bedenini yargıçlara göstermişti.
"Bu memeleri yok etmeye razı olacak mısınız?"

Genç kızın memelerini gören yargıçlar yeniden toplantıya çekilmişler ve o güzel memelere kıyamadıkları için idam kararını değiştirip kızı bir manastırda yaşamaya mahkûm etmişlerdi.

Praksiteles, "hayat kurtaran" o vücudun heykelini yaptı. Adını, "Knidos Afroditi" koydu.

Heykeli daha sonra Bizanslılar istanbul'a getirip Beyazıt'ta kızlar sarayının önüne diktiler ama büyük bir yangında heykel parçalandı. Allahtan bu heykelin yüzlerce kopyası yapılmıştı ve tanrının yarattığı en güzel
memelerden birinin mermere düşen izi günümüze kadar geldi.

Eğer o heykeli görmediyseniz, tanrıyı ve onun neler yaratabileceğini çok ciddiye almıyorsunuz demektir ve benim tanrım kendisinin ve yarattıklarının ciddiye alınmamasından hoşlanmaz.

Bilir ki, kendisini ve yarattıklarını önemsemeyenler, generalleri çok ciddiye alırlar ve onun yarattığı memelere değil, generallerin sözlerine bakarlar. Ben onlardan değilim.

Ben, "Hücum!" diye bağıran generallerini yerlerinden kıpırdamadan alkışlayan askerlere güler, kiraz ağaçlarıyla kadın memelerini yaratan tanrıya tapar, Praksiteles'in heykelini uzun uzun seyrederim.
Eğlenirim ben, hayattan ve çalışmaktan zevk alırım. Sizin ciddiye aldıklarınıza güler, sizin sakladıklarınıza hiç doymayan bir açgözlülükle bakarım.

Bana ve benim gibi olanlara hoşgörülü davranan iyi bir tanrım, adına dünya dedikleri büyük bir memleketim, kahkahalarım ve eğlencelerim var.

Bizim memleketimizde Praksiteles'ler, Knidoslu Afro-dit'ler, güzel memeli kadınları affeden yargıçlar, "Hücum!" diye bağıran generalleri alkışlayan askerler yaşar. Kiraz ağaçlarını ve kadın memelerini yaratan tanrı, çalışırken bizim başımızı okşar.

Ve, biz ona iman edip, "Hücum!" diye bağıran kumandanlara güleriz.

Yukarıdaki sözleri makalenin bütününlüğü içinde değerlendirdiğimde, cımbızlama alıntıdan edindiğim fikirden farklı fikirler edindiğimi düşünüyorum. Zaten bu nedenledir ki Google'de bu sözleri arattırdığınızda Ahmet Altan'a yukarıdaki sözleri söylediği için saldıran yazarların hiçbirinin onun orijinal makalesini koymadığını görürsünüz. Bu ise bilimsel değil, dürüstçe değildir.

Konu Cem tarafından (31-07-2008 Saat 13:26 ) değiştirilmiştir. Sebep: Gazetenin web sayfası eklendi, imla düzeltmeleri yapıldı.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 29-07-2008, 01:50
sargon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
sargon sargon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Onur Üyesi
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 01 Aug 2005
Bulunduğu yer: Isvicre
Mesajlar: 6.665

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart

Ahmet Altan'in uc tane romanini okudum. Ilk okudugum romani Sudaki Iz idi. Sudaki Iz uzerine sol cenahtan cok sert elestiriler geldi. Solcularin cinselliklerini isliyordu, iskenceyi isliyordu, psikolojik sorunlari olan kisileri isliyordu, hayatlarini devrim icin adayan idealist tipleri isliyordu. Aslinda anlatilan tiplerin bircogu gercek hayatta da vardi ve Ahmet Altan da bunlara kendi bakis acisindan bakip bir roman yazmisti. Sanirim 1986 yili idi ve bana oyle fazlaca elestirilecek bir roman gbi de gelmemisti. En agir elestiriyi de Yalcin Kucuk yazdi, Kufur Romanlari adinda bir kitap cikardi. Bu kitapta 1980 sonrasinda romanlariyla gundeme gelen Ahmet Altan, Latife Tekin gibi yazarlari devrimcilige saldirmakla sucluyordu. Yalcin Kucuk o yillarda pek devrimciydi, once Dev-Sol'u kendine cekmeye calisti, epey ovgusunu yapti, Kemalizme muthis sekilde saldirirdi, sonra Kurt partisinden yana oldu, butun solculari HEP'e uye olmaya cagirdi, simdi ise liberalizme dusman, militan Kemalist bir tip oldu cikti. Yalcin Kucuk'un Ahmet Altan elestirileri daha sonra bicim degistirdi ve bu yazarlari Sabetayistler olarak suclamaya basladi. Bir tur irkciliga donusen ideolojisiyle soyadindan yola cikarak Sabetayistleri sip diye ortaya cikariyordu. Ama Sabetayist sayilan isimlerden bazilarini dusman bazilarini dost sayiyordu. Burdaki ayrim ise tamamen nevi sahsina munhasirdi. Ornegin Orhan Pamuk, Oral Calislar, Ahmet Altan dusman iken, sabetayist oldugunu kabul ettigi Mustafa Kemal, Nazim Hikmet, Behice Boran dost idi. Yalcin Kucuk'un bir Milli Guvenlik Belgesi vardi, kimlerin dusman oldugu ordan ogrenilebilir.

Yillar sonra Isyan Gunlerinde Ask ve Aldatmak romanlarini okudum. Isyan Gunlerinde ask cagdas Turk romanlari arasinda en sevdigim romanlardan biridir. (Gerci fazla roman okumadigim icin iyi bir secici degilimdir.) Romandaki politik iddiasi dogru da olabilir, yanlis da, ancak sadece bir tarih romani olarak degil, karakterlerin tahlillerinde ve islenisindeki incelik de benim hosuma gitti. Aldatmak romani ise ilk okudugum zamanlarda bir etki birakmisti ama sonra aklimda hemen hicbirsey kalmadi, demek ki yeterince derinligi yokmus.

Ahmet Altan'in ozellikle ulusalci kesim tarafindan elestirilirken sahtekarlik yapilmasi konusuna gelirsek. Bu yapilan sey acikca sahtekarliktir, ama bu kesimde bu, bir mucadele tarzi olarak kabul gormus durumdadir. Bir tur Makyavelizm de denebilir. Ayni sey Hrant Dink icin de yapilmis ve hatta Hrant Dink'in oldurulmesine neden olan sey ulusalcilarin yaptiklari bu sahtekarliklar olmustur. Ulusalci kesimin icinde durust oldugunu dusundugumuz insanlar bile bu tur seylere pek ses cikartmadiklari icin, bu tarz yaygin kabul gormustur. Internette dolasan yuzlerce sahte bilgi bu kesim tarafindan uretilip durmaktadir. Hatta ben birkac defa boyle uydurma haberler yazip saga sola dagitayim, sonra da bunun tamamen hayal urunu oldugunu aciklayayim diye dusundum. Ornegin AKP Anitkabir'i bir ABD tekeline satmis, bunun anlasmasi yapilmis vb. gibi seyler.

Bu kesim sahtekarligi politik bir arguman olarak kullandigi icin kaybedecek midir? Bence bizim ulkemizde bu pek onem tasiyan birsey olmadigi icin, camur at izi kalsin taktigi ise yariyor. Eger sistemli sekilde bir yalan mekanizmasi kullanmayi basarirsan bir sure sonra kimse isin aslini takip etmiyor. Buna dayanarak bir sure ise yarayan bir taktik bu. Ahmet Altan icin de ayni sey yapiliyor. Romanlarindan carpik curpuk alintilar yaparak elestirmek utanc olarak kabul edilmiyor.

Bir parca dusunme yetenegi olan insanlar icin ise bu tarzi bir defa bile gormek bunu yapan kisiler acisindan bir guvensizlik kaynagidir. Kendi adima bu tarzda kara propaganda yapan birisi eger bunun farkina varir ve hatasini kabul ederse o kisiye onem veririm, ama farkina varmasina karsin hakli oldugunu iddia ediyorsa gozumde artik bir degeri kalmaz. Sonraki yazilarini ya okumam, ya da sadece soyle bir ne yazmis diye okurum. Dogru olan, bu turden mesnetsiz karalama yapan kisileri ciddiye almamak ve gercek degerlerini ortaya koymaktir.

"Daha önce ben televizyona bakıyordum, şimdi televizyon bana bakıyor
Mısırlı bir gösterici
http://sargon.blogcu.com/
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 29-07-2008, 02:22
dilaver - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
dilaver dilaver isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Sep 2006
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 12.080

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart

Ahmet Altan'ın bir iki kitabını okudum. Özellikle de o bir milyon basan ve çok ufak bir paraya satılan romanınını bitiremedim. Bende pornografi yazarı intibaı uyandırdı. Belki çok iyi bir yazardır ve de ben anlamamış olabilirm.

saygılarımla

Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar
her mili bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var
Dostlar, ki bir kere bile selamlaşmadık
aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz...

Nazım Hikmet

www.dilaverkom.blogcu.com
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 29-07-2008, 02:47
kandahar
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart

Edebiyatla yakından ilgiliyim. Ahmet Altan'ın "İçimizde Bir Yer" adlı kitabından birkaç deneme okudum ortaokul seviyesinde kompozisyonlarla karşılaştığımı düşündüm, bütün denemeler tamamen aynı yapıdaydı, ne edebi bir tat aldım ne de esaslı bir fikirle karşılaştım. "Aldatmak" adlı kitabına da şöyle bir baktım. O da bir şeye benzemiyordu. Zaten edebiyatla yakından ilgili solcuların da sık sık alaya aldığını tecrübelerle biliyorum.

Dilaver Amca'ya katılıyorum pornografi konusunda. Babası Çetin Altan'ın da Viski adlı bir romanı vardır, nedense TRT Roman Ödülü falan da almıştır. Baştan aşağı diyaloglarla dolu, tasvirleri vasatın altında, pornografi ve sapkın bir cinselliğe bol bol bulaşan bir romandır. Belki de kalıtsaldır. Gerçi bir bakıma hak vermiyor da değilim kendilerine, kim o kadar tipsiz olsa karşı cinsin ilgisini çekebilmek için başka kulvarlarda yol arardı kendisine.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 29-07-2008, 03:09
aydoe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
aydoe aydoe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Oct 2007
Mesajlar: 3.982
Standart

Oldum olası sevmemişimdir Ahmet Altanı ve Neşe Düzeli,onları kımızı koltuk programında dinlerdim.
Ahmet Altan'ın koltukta yayılmış oturuşu,ukala ukala konuşmaları,aydın elit herşeyi çok biliyormuş havasında ki saçma sapan söylemleri hiç hoşuma gitmezdi,hatta sinir olurdum.
Cinsellik çok önemli herhalde yaşamında ki Tanrıyı bile kalçaları bacakları ve memeleri yarattığı için seviyor .
Anal oral dönem fiksasyonunda herhalde ,yazarımız.
Sevmediğimden ve saygı duymadığımdan da hiçbir kitabını okunmaya değer görmedim.
Çünkü o zaten insana saygı duymayan küçük dağları ben yarattım havasında yaşayan bir zati muhteremdi.
Burjuva entellüektelidir,sonradan emperyalizmin basın sözcülüğüne soyunmuştur,bu işten yaşamını sürdürür ve yolunu bulur.
Aykırı ve çok bilmiş duruşu ile kendini tatmin eder ve de nemalanır.
Pkk kamplarına gider onları savunur,Ermenileri savunur,TC aleyhinde çalışmanın daha fazla getirdiğini ve desteklendiğini görmüş ve safını seçmiştir.
Küresel sermayenin emrinde bir kalemşördür.
Eğlenirim ben, hayattan ve çalışmaktan zevk alırım. Sizin ciddiye aldıklarınıza güler, sizin sakladıklarınıza hiç doymayan bir açgözlülükle bakarım.
Bana ve benim gibi olanlara hoşgörülü davranan iyi bir tanrım, adına dünya dedikleri büyük bir memleketim, kahkahalarım ve eğlencelerim var.

Eğlenir bizlerle ve sizlerle ,aç gözlüdür,gözü kalça ve bacaklarda ve memelerdedir,yaşamaktır gayesi dünya onundur,Türkiye'nin insanımızın fakir fukaranın emekçinin anlamı yoktur.
Bukelemun gibidir,uyar dünyaya kahkaha ve eğlence içinde yaşar,bakmaz kimsenin göz yaşına.
Allah sevenlerine bağışlasın

''asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek,aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur''
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 29-07-2008, 03:33
kandahar
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart

Aydoe amca böyle kazık kadar sakalı bitli adamların kafayı cinselliğe takmış olmasının tıbbi açıklaması nedir acaba? Ben düşünüyorum bir türlü cevap bulamıyorum, gelmiş dünyaya onca sene yaşamışlar hayatta kendileri için önemli şeylere bakıyorsun en ilkel memeli türlerinden farksız, bir türlü idrak edemiyorum...
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 29-07-2008, 10:18
oncugenc - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
oncugenc oncugenc isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Jul 2008
Mesajlar: 76
Standart

Aydoe amca böyle kazık kadar sakalı bitli adamların kafayı cinselliğe takmış olmasının tıbbi açıklaması nedir acaba? Ben düşünüyorum bir türlü cevap bulamıyorum, gelmiş dünyaya onca sene yaşamışlar hayatta kendileri için önemli şeylere bakıyorsun en ilkel memeli türlerinden farksız, bir türlü idrak edemiyorum... kandahar

insanlar genelde hayalini kurduğu ama bir türlü yapamadığı, gerçekleştiremediği ''şeylerin'' edebiyatını yaparlar yazılarında...

O DUVAR; DUVARINIZ...VIZ GELİR BİZE VIZ..!!!
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 29-07-2008, 14:42
Cem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Cem Cem isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Onur Üyesi
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2004
Mesajlar: 2.478

Başarı Ödülü Başarı Ödülü Başarı Ödülü Onur Üyeliği 

Standart

İlköğretimde ve lisede hatta üniversitelerde bile insan cinselliğinin eğitim sistemi içinde ele alınmadığı, cinselliğin toplumun genelinde bir tabu olarak kabul edildiği ortamda cinselliği cesurca işlemek elbette kolay değil.

En eğitimli, en liberal veya sol kesimden ana-babaların bile yüzde kaçı çocuklarını cinsel konularda yeterince eğitebiliyor acaba? Bu kesimlerde bile yüksek oranda olduğunu sanmıyorum.

Toplumumuzda din bir tabu olduğu gibi cinsellik de bir tabudur. En katı siyasal ve dinsel tabuların üstüne yürüyenlerin iş cinsel tabulara geldiğinde yürüyemedikleri sık gözlenen bir gerçek sanırım.

78 kuşağından pek çok kişiden benzeri sözler duyardum: "Bizim zamanımızda aşk yaşamak, el ele dolaşmak, solcular arasında bile tabuydu".

Cinsellik tabusundan kurtulamadığımız için sanırım cinsellikten doğal ve verimli bir şekilde konuşamıyoruz. Mevzu açıldığında ya kapatmaya çalışıyoruz ya da konuyu cıvıtıyoruz, düzeyi düşürüyoruz. 6700 den fazla başlığın açıldığı bir din tabusunu kırma sitesinde kaç tane cinsel tabuyu kırma başlığı var? Sanırım sıfır. Din tabusunu yıkan bizlerin bu tabuda başarılı olduğu söylenemez.

-Reich'in cinsel devrimi neydi?
-Batıda başarılı oldu mu?
-İnsanoğlunun doğasında tekeşlilik mi vardır?
-Seksde sınır olmalı mı? Grup sex sapkınlık mıdır, sapkınlıksa neden?
-Amerikada bir miyondan fazla kişinin üye olduğu eş değiştirme kulüplerinin olduğu söyleniyor, bu ihtiyaç neden doğmuştur?
-Türk kadınlarında orgazm oranının düşük olduğu fikrine katılıyor musunuz? katılıyorsanız bunun nedeni ve çözümü nedir?

Acaba sorun Ahmet Altan gibilerde mi? Bizlerde mi?
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 29-07-2008, 15:25
oncugenc - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
oncugenc oncugenc isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Jul 2008
Mesajlar: 76
Standart

Bu tabuyu yıkmak insanı iyi bir yazar iyi bir gazeteci yapmaz... yapamaz... eğer öyle olsa idi pornografik filmlerin senaristleri en iyi senarist olurdu...

elbette toplumdaki 'cinsel tabu'ya karşıyız.

ama bu tabuyu yıkmak için ya da hangi amacı yaşıdığını bilemiyorum ama

"Vatanı bir kiraz ağacı ve bir kadın memesine satarım" gibi safsata cümlelerle bu tabu yıkılmaz... kendi kafasında yıkabilir. ama Aydın nedir sorusuna bu adamı örnek gösterecek varsa ......

SATILIK AYDIN, DİNGİLİ KIRIK DÖNEK AYDIN....(madem bu kadar özgürlükçüyüz...)

O DUVAR; DUVARINIZ...VIZ GELİR BİZE VIZ..!!!
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 29-07-2008, 15:49
kandahar
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart

Elbette sırf topluma muhalefet olsun diye tabulara saldırmak kimseyi iyi yazar yapmaz. Fakat maalesef ülkemizde ruhunda asiliğin zerresi olmadığı halde sırf toplumun her şeyine muhalefet ederek adam sırasına yazılanlar pek çok.

-Atatürk'ü kötüle,
-Halkı aşağıla,
-Ermeni soykırımı var de, Pontus soykırımı var de, PKK'ya hak ver,
-Manevi değerlere saldır...

Bunun birini veya birkaçını yapmakla aydın imajı yaratılıyorsa, daha da kötüsü bu imaja iyi kötü okumuş insanlar da inanıyorsa o ülkede eğitim gerçekten ayaklar altındadır. Nitekim öyle de.

Ayrıca bazı sınırların abartılması yanlıştır fakat, "tabu" diye bir kalıp oluşturup her türlü cinsel sapkınlığın bu tabu kapsamına sokulması ve nihayetinde tabuyu yıkma adı altında cinsel sapkınlıkların önünün açılması daha büyük bir yanlıştır.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
ahmet altan

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:55 .