Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 29-03-2010, 10:29
Engse Hohol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Engse Hohol Engse Hohol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Feb 2010
Mesajlar: 1.879
Standart Kebir, Ekber, Kübbar, Kübra

Kebir = Büyük. (كَبِيرُ)
Ekber = Dahabüyük. (أَكْبَرُ)
Kübbara = Büsbüyük, Çokbüyük, Büyükce. (كُبَّارًا).
Kübra = Enbüyük. (كُبْرَى)

Bugünkü arapça dişil olana enbüyük anlamında, kübra sözcüğünü yeğler, erkil olana enbüyük anlamında ekber sözcüğünü yeğler. Ançıp kur'an da, "büyük" anlamındaki "kebir" sözcüğünün çekimlerinde enbüyük savı, bugünkü gibin eril ilen dişil ayırdına oturtulmamıştı anlaşılan. Çünkü kur'anda ekber sözcüğü enbüyük anlamında değil, dahabüyük anlamında kullanılmıştır hep. Oysa bugün, ekber sözcüğü erkil olanın enbüyüğüne, kübra sözcüğü ise dişil olanın enbüyüğüne deniliyor. Allah için kullanıldığında ise hiçbirşey değişmiyor. Çünkü ölçülebilir olanların atfından ölçüt alıyor sonuçta.

Taha 71
Qale amentüm lehü, kable en âzene. Kebiru-küm. (كَبِيرُ)
Dedi inandınız ona, iznimden önce. (Musa) Büyüğ-ünüz/sizin.

alleme-küm el/es sihra.
öğretti-size bir büyü.

Firavun, "Demek, ben size izin vermeden önce ona (Musa'ya) inandınız ha! O size sihiri öğreten büyüğünüzdür. Şimdi andolsun, sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve sizi hurma dallarına asacağım"diyor bu ayette.

Arapça'da kebir sözcüğünün nesneler üzerine alınan ölçüler ilen ilerleyerek, büyüklük ölçeklerine göre, kebir'in ardından gelen nesnel ölçülere gövdelenen ulayu (ve) onlara göre eylemsel çekimli tümcelere, Kebir, Ekber, Kübbara, Kübra (Büyük, Dahabüyük, Çokbüyük, Enbüyük) biçimiyle nasıl konuşlandığını, ufak bir inceleme ile ortaya çıkartabiliriz. Bu inceleme için İbrahim iyibir elemandır.

Enam 76

fe lemmâ cenne aley-hi el leylü, raâ kevkeben.
böylelikle bürüdü üzerini-onun gece, gördü biryıldız.

kâle hâzâ Rabbi. fe lemmâ efele, kâle lâ uhibbu el âfilîne
dedi bu Rabbim. böylelikle battı, dedi sevmem batıp gidenleri.

Enam 77

fe lemmâ rae el kamere bâzigan. kâle hâzâ rabbi.
böylelikle gördü o ay'ı doğarken. dedi bu rabbim.

İbrahim, birbirinin ardınca, Yıldız (Kevkeb), Ay (Qamer), Güneş (Şems)'in nesnel görüntüsüne bakarak, bir öncekinin küçüklüğünü, bir sonrakinin büyüklüğüne göre elemektedir. İbrahim, sığınılacak ilah arayışını, büyüklüğüne ulayu sürekliliğine göre yapmaktadır. İbrahimin bu yaptığı eleme oğurunda kullandığı sözcüklerin benzerini Muhammed, kasten veya kasıtsız, Ellah sözkonusu olduğunda da kullanılmıştır ankebut 45'de. Sonuç olarak İbrahim, güneşin nesnel öğesinin ölçüsel büyüklüğünü, ay ulayu (ve) yıldız ilen ölçekliyor ulayu güneşin dahabüyük (ekber) olduğuna karar veriyor Enam 78'de.

fe lemmâ rae el/eş şemse bâzigaten. qale haza rabbi haza ekberu. (أَكْبَرُ)
böylelikle gördü o güneşi doğarken. dedi bu rabbim bu dahabüyük.

İbrahim, son olarak güneşi, yıldız ilen ay'a ölçütle daha büyük olduğunun savını (ifadesini) ortaya atıyor. Elbette göreceli yalın bakışla bu doğru bir savdır. Ancak kütle olarak enküçüğü ay olduğundan dolayı, İbrahim, yaptığı arayışın sonucunda vardığı edimde, nesnelerin kütle ölçekli yanlışlığına karşın, yani ay'dan önce yıldızı küçük görmesi, kendisine ait bakış açısının yetersizliğindendir yalnızca.

Bir de Nuh 22'de kübbara vardır ki bu sözcük allah için kullanılmamış. Çünkü bunun kullanım yeri eylemsel öğelerdedir, nesnel öğelerde kullanılmaz pek. Ben rastlamadım. Ancak ekber sözcüğünün nesnel öğelerde kullanıldığını enam 76- 78 arasındaki İbrahimin öyküsünden rahatlıkla anlayabiliriz.

Mekeru mekren kübbaran (كُبَّارًا).
Tuzak kurdular tuzak büsbüyük.

Taha 23'de arapça'nın dilbilgisinde şimdilerde dişil olana enbüyük anlamında kullanılan kübra sözcüğü ilen şöyle deniliyor: "Sana, Enbüyük ayetlerimizden bazılarını gösterelim".

li nuriye-ke min âyâti-nâ el Kübra (كُبْرَى)
göstermemiz için sana âyetlerimizden o Enbüyüğünü

Anlamların kopuk olmaması için önce ki ayetle bütün olarak bakarsak...
Taha 22:Bir de elini koltuğunun altına sok ki, bir başka mucize olmak üzere o, kusursuz ve lekesiz beyazlıkta çıksın.
Taha 23:Ta ki sana, enbüyük (kübra) ayetlerimizden bazılarını gösterelim.

Son olarak Ankebut 45nci ayetinden bahsedersek eğer, kimilerinin "Ellah ile Ekber sözcükleri, kur'an da asla yanyana gelmiyor" iddiasını çürüttüğünü görmekteyiz. anlam kayması olmaması için dilbilgisinde virgül kullanımı'nın, ne oranda işe yaradığını görmemezlik etmeyeceğim ançıp (ama) Ellahın, zikir sonucu daha büyük olmasının da, nesnel büyüklüğünü dışlamadığını belirtmek istiyorum. çünkü her büyüklük, küçültülebilir, azaltılabilir, büyüklüğünün tüketilebileceği konumu da göstermektedir aynı oğurda.

Zikru
allahi ekberu = Zikri allah(ın) dahabüyükdür.
Allahü ekberin anlamını yeniden düşünç ediverme oğurunu (zamanını) gösteriyor bütün bunlar.

Uğrola : Engse Hohol

islamın yıkıma uğraması karşısında müslümanların, el-lah'ı ayakta tutundurabilmek için yalanlar söylemeleri kaçınılmazdır. hohol : aesir

Konu Engse Hohol tarafından (29-03-2010 Saat 10:43 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 29-03-2010, 17:40
barudi barudi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 24 Jun 2009
Mesajlar: 1.459
Standart

Engse Hohol´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

Zikru
allahi ekberu = Zikri allah(ın) dahabüyükdür.
Allahü ekberin anlamını yeniden düşünç ediverme oğurunu (zamanını) gösteriyor bütün bunlar.

Uğrola : Engse Hohol
Kardesim oradaki Allah Lafzı "Muzafun İleyh" dir. "Ekberü" kelimesi "Allah"ın değil, "Zikru" kelimesine açıklamadır.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 30-03-2010, 10:24
Engse Hohol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Engse Hohol Engse Hohol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Feb 2010
Mesajlar: 1.879
Standart

İyide Barudi, ben onu demişim ya önen. Yukarısına bir bakıver o kısmın!
anlam kayması olmaması için dilbilgisinde virgül kullanımı'nın, ne oranda işe yaradığını görmemezlik etmeyeceğim ançıp (ama) Ellahın, zikir sonucu daha büyük olmasının da, nesnel büyüklüğünü dışlamadığını belirtmek istiyorum.
Günde beş vakit okunan ezanda, tamlayan (muzafun ileyh) hiçbir sözcük yokken "Allahü Ekber" deniliyor ulayu (ve) anlamını "Allah Enbüyüktür" diye çeviriyorlar. Oysa bu "enbüyük" anlamındaki çevirisi doğru olsa bile, allahın ölçülebilir olandan ölüçütlendiğini göstermesi bakımından pek de birşeyi değiştirmez. Ançıp (fakat) sözlükteki ekberin karşılığı dahabüyük demek olduğundan dolayı Türkçesinde tam çevirisi yeğlenmelidir.

Peki ya allah, neyden "daha büyüktür" azu (veya) neyden "en büyüktür"? Niçin islam dininin tarlasında bu sözcük bulunmaktadır? Hangi oğurdan beri? İşte bunların usluğa yatkın açıklaması şurada.

islamın yıkıma uğraması karşısında müslümanların, el-lah'ı ayakta tutundurabilmek için yalanlar söylemeleri kaçınılmazdır. hohol : aesir
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 30-03-2010, 12:31
cin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cin cin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 Jan 2010
Mesajlar: 460
Standart

Engse Hohol´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
İyide Barudi, ben onu demişim ya önen. Yukarısına bir bakıver o kısmın!


Günde beş vakit okunan ezanda, tamlayan (muzafun ileyh) hiçbir sözcük yokken "Allahü Ekber" deniliyor ulayu (ve) anlamını "Allah Enbüyüktür" diye çeviriyorlar. Oysa bu "enbüyük" anlamındaki çevirisi doğru olsa bile, allahın ölçülebilir olandan ölüçütlendiğini göstermesi bakımından pek de birşeyi değiştirmez. Ançıp (fakat) sözlükteki ekberin karşılığı dahabüyük demek olduğundan dolayı Türkçesinde tam çevirisi yeğlenmelidir.

Peki ya allah, neyden "daha büyüktür" azu (veya) neyden "en büyüktür"? Niçin islam dininin tarlasında bu sözcük bulunmaktadır? Hangi oğurdan beri? İşte bunların usluğa yatkın açıklaması şurada.
Saygıdeğer Engse Hohol,

Neyden büyük olacak üstadım, Tabiki diğer putlardan daha büyüktür,

Hacerül Esved taşı'na and olsun ki en büyük o dur.

Saygılarımla

Cevabı Bilinmeyen oLanın Çözümü, Teoride Sonsuzdur,,
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 30-03-2010, 17:13
barudi barudi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 24 Jun 2009
Mesajlar: 1.459
Standart

Engse Hohol´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
İyide Barudi, ben onu demişim ya önen. Yukarısına bir bakıver o kısmın!


Günde beş vakit okunan ezanda, tamlayan (muzafun ileyh) hiçbir sözcük yokken "Allahü Ekber" deniliyor ulayu (ve) anlamını "Allah Enbüyüktür" diye çeviriyorlar. Oysa bu "enbüyük" anlamındaki çevirisi doğru olsa bile, allahın ölçülebilir olandan ölüçütlendiğini göstermesi bakımından pek de birşeyi değiştirmez. Ançıp (fakat) sözlükteki ekberin karşılığı dahabüyük demek olduğundan dolayı Türkçesinde tam çevirisi yeğlenmelidir.

Peki ya allah, neyden "daha büyüktür" azu (veya) neyden "en büyüktür"? Niçin islam dininin tarlasında bu sözcük bulunmaktadır? Hangi oğurdan beri? İşte bunların usluğa yatkın açıklaması şurada.
Sözlüğe bakalım o zaman

Ekber: http://www.osmanlicaturkce.com/?k=ekber&t=%40

Kübra: http://www.osmanlicaturkce.com/?k=k%FCbra&t=%40

Kebir: http://www.osmanlicaturkce.com/?k=kebir&t=%40
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 31-03-2010, 11:31
Engse Hohol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Engse Hohol Engse Hohol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Feb 2010
Mesajlar: 1.879
Standart

Nedir yani Barudi, ne anladınız verilen karşılıklardan!
Herikisini de demiş osmanlicaTürkce.

Ekber ; Daha büyük, en büyük.
Kübra ; (Ekber'in müennesi) Büyük, daha büyük, en büyük. İkinci kaziye (İkinci önerme). Yâni, hadd-i ekberin bulunduğu cümle (Bak: Hadd-i ekber).

Sonuç olarak ölçüte dayanılıyor hem "ekber" demekle, hem de "kübra" demekle! İşin acı yanı, bunu onlar da biliyorlar.

Cin Yazdı; Tabiki diğer putlardan daha büyüktür
Uğrola Cin anda; Allah, ilah familyasındaki diğer ilahlar ilen ölçütleniyor (kıyaslanıyor) bence, nesnel putlar ilen ölçütlenmiyor. (Tıkla; Sanem, Vesen, Cibt). Bakınız şimdi; Rad 8 ilen 9 ncu ayetler, yalnıklarca (nâs) yararlanılan doğal kaynakların, allah katından ölçülebilir etmenle anık(hazır)landığını belirtiyor.

Rad 8
Allahü ya'lemu... ve küllü şey'in inde-hü bi mıqdarin (مِقْدار).
Allah bilir... ve her şey onun katında ölçülüdür/miktarlıdır/ölçü ilendir.

Rad 9
âlimu el gaybi ve eş (الشَّهَادَةِ) şehadeti-l, (el) kebiru (الْكَبِيرُ) el muteâli.
bilir o gaybı ve o tanıklananı, o büyüktür, o üstündür.
Mıqdarin sözcüğünün kökeni, bildiğimiz qader kökündendir. Miqtarin (مِقْدَارٍ) sözcüğünün anlamı, ürün ile değerin "değişimi tutarı"dır. Qader (قَدَر) sözcüğü ise allahın galü belada yazdığı biz yalnıkların yaşantısına pineklenen kararlarıdır. Hani var dı ya bir öykü;

E lestü bi Rabbiküm = Değilmiyim Rabbiniz sizin?
Qalu Bela = Dediler Evet (Aynen öylesin).

İşte bu öykü öncesi allah, bizim hangi kullanım değerini, ne ile karşılayacağımızın tutarını belirlemiştir. Tutarını belirleyen, tutar ilen neyi aldığımızı havada karada bilir demek istiyorlar. Neyse biz konumuza dönelim; Rad 9 ncu ayette allah, kendisine, kendisini tanımlayan büyük olmanın paydasını çıkartmştır. Demekki payda çıkarabildiği bir pay varmış. Pay'dan daha nice paydalar çıkmış olmalıki, pay'ın büyük bir paydasını allah kapmış. Çünkü, pay'ın diğer paydaları arasında, onun paydası kadar büyük bir payda olmadığı anlaşılıyor bu 2 ayette.

islamın yıkıma uğraması karşısında müslümanların, el-lah'ı ayakta tutundurabilmek için yalanlar söylemeleri kaçınılmazdır. hohol : aesir

Konu Engse Hohol tarafından (31-03-2010 Saat 11:37 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 31-03-2010, 11:53
RENAULTFERRARİ RENAULTFERRARİ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 08 Feb 2010
Mesajlar: 1.325
Standart

Engse Hohol´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Kebir = Büyük. (كَبِيرُ)
Ekber = Dahabüyük. (أَكْبَرُ)
Kübbara = Büsbüyük, Çokbüyük, Büyükce. (كُبَّارًا).
Kübra = Enbüyük. (كُبْرَى)

Bugünkü arapça dişil olana enbüyük anlamında, kübra sözcüğünü yeğler, erkil olana enbüyük anlamında ekber sözcüğünü yeğler. Ançıp kur'an da, "büyük" anlamındaki "kebir" sözcüğünün çekimlerinde enbüyük savı, bugünkü gibin eril ilen dişil ayırdına oturtulmamıştı anlaşılan. Çünkü kur'anda ekber sözcüğü enbüyük anlamında değil, dahabüyük anlamında kullanılmıştır hep. Oysa bugün, ekber sözcüğü erkil olanın enbüyüğüne, kübra sözcüğü ise dişil olanın enbüyüğüne deniliyor. Allah için kullanıldığında ise hiçbirşey değişmiyor. Çünkü ölçülebilir olanların atfından ölçüt alıyor sonuçta.

Taha 71
Qale amentüm lehü, kable en âzene. Kebiru-küm. (كَبِيرُ)
Dedi inandınız ona, iznimden önce. (Musa) Büyüğ-ünüz/sizin.

alleme-küm el/es sihra.
öğretti-size bir büyü.

Firavun, "Demek, ben size izin vermeden önce ona (Musa'ya) inandınız ha! O size sihiri öğreten büyüğünüzdür. Şimdi andolsun, sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve sizi hurma dallarına asacağım"diyor bu ayette.

Arapça'da kebir sözcüğünün nesneler üzerine alınan ölçüler ilen ilerleyerek, büyüklük ölçeklerine göre, kebir'in ardından gelen nesnel ölçülere gövdelenen ulayu (ve) onlara göre eylemsel çekimli tümcelere, Kebir, Ekber, Kübbara, Kübra (Büyük, Dahabüyük, Çokbüyük, Enbüyük) biçimiyle nasıl konuşlandığını, ufak bir inceleme ile ortaya çıkartabiliriz. Bu inceleme için İbrahim iyibir elemandır.

Enam 76

fe lemmâ cenne aley-hi el leylü, raâ kevkeben.
böylelikle bürüdü üzerini-onun gece, gördü biryıldız.

kâle hâzâ Rabbi. fe lemmâ efele, kâle lâ uhibbu el âfilîne
dedi bu Rabbim. böylelikle battı, dedi sevmem batıp gidenleri.

Enam 77

fe lemmâ rae el kamere bâzigan. kâle hâzâ rabbi.
böylelikle gördü o ay'ı doğarken. dedi bu rabbim.

İbrahim, birbirinin ardınca, Yıldız (Kevkeb), Ay (Qamer), Güneş (Şems)'in nesnel görüntüsüne bakarak, bir öncekinin küçüklüğünü, bir sonrakinin büyüklüğüne göre elemektedir. İbrahim, sığınılacak ilah arayışını, büyüklüğüne ulayu sürekliliğine göre yapmaktadır. İbrahimin bu yaptığı eleme oğurunda kullandığı sözcüklerin benzerini Muhammed, kasten veya kasıtsız, Ellah sözkonusu olduğunda da kullanılmıştır ankebut 45'de. Sonuç olarak İbrahim, güneşin nesnel öğesinin ölçüsel büyüklüğünü, ay ulayu (ve) yıldız ilen ölçekliyor ulayu güneşin dahabüyük (ekber) olduğuna karar veriyor Enam 78'de.

fe lemmâ rae el/eş şemse bâzigaten. qale haza rabbi haza ekberu. (أَكْبَرُ)
böylelikle gördü o güneşi doğarken. dedi bu rabbim bu dahabüyük.

İbrahim, son olarak güneşi, yıldız ilen ay'a ölçütle daha büyük olduğunun savını (ifadesini) ortaya atıyor. Elbette göreceli yalın bakışla bu doğru bir savdır. Ancak kütle olarak enküçüğü ay olduğundan dolayı, İbrahim, yaptığı arayışın sonucunda vardığı edimde, nesnelerin kütle ölçekli yanlışlığına karşın, yani ay'dan önce yıldızı küçük görmesi, kendisine ait bakış açısının yetersizliğindendir yalnızca.

Bir de Nuh 22'de kübbara vardır ki bu sözcük allah için kullanılmamış. Çünkü bunun kullanım yeri eylemsel öğelerdedir, nesnel öğelerde kullanılmaz pek. Ben rastlamadım. Ancak ekber sözcüğünün nesnel öğelerde kullanıldığını enam 76- 78 arasındaki İbrahimin öyküsünden rahatlıkla anlayabiliriz.

Mekeru mekren kübbaran (كُبَّارًا).
Tuzak kurdular tuzak büsbüyük.

Taha 23'de arapça'nın dilbilgisinde şimdilerde dişil olana enbüyük anlamında kullanılan kübra sözcüğü ilen şöyle deniliyor: "Sana, Enbüyük ayetlerimizden bazılarını gösterelim".

li nuriye-ke min âyâti-nâ el Kübra (كُبْرَى)
göstermemiz için sana âyetlerimizden o Enbüyüğünü

Anlamların kopuk olmaması için önce ki ayetle bütün olarak bakarsak...
Taha 22:Bir de elini koltuğunun altına sok ki, bir başka mucize olmak üzere o, kusursuz ve lekesiz beyazlıkta çıksın.
Taha 23:Ta ki sana, enbüyük (kübra) ayetlerimizden bazılarını gösterelim.

Son olarak Ankebut 45nci ayetinden bahsedersek eğer, kimilerinin "Ellah ile Ekber sözcükleri, kur'an da asla yanyana gelmiyor" iddiasını çürüttüğünü görmekteyiz. anlam kayması olmaması için dilbilgisinde virgül kullanımı'nın, ne oranda işe yaradığını görmemezlik etmeyeceğim ançıp (ama) Ellahın, zikir sonucu daha büyük olmasının da, nesnel büyüklüğünü dışlamadığını belirtmek istiyorum. çünkü her büyüklük, küçültülebilir, azaltılabilir, büyüklüğünün tüketilebileceği konumu da göstermektedir aynı oğurda.

Zikru allahi ekberu = Zikri allah(ın) dahabüyükdür.
Allahü ekberin anlamını yeniden düşünç ediverme oğurunu (zamanını) gösteriyor bütün bunlar.

Uğrola : Engse Hohol

azamet= nesnel cismani büyüklük
kibriya = manevi büyüklük
yıldız cismani büyüklük bakımında güneşten çok daha büyüktür..
o yüzden ayette.. haza ekberu. geçer.. azim kelimesi geçmez
ayette kas edilen büyüklük senin dediğin gibi nesnel büyüklük olsayhdı..
Allah bu olayı anlatırken hata etmiş olurdu çünkü yıldız güneşten çoook daha büyüktür..
zaten ayette cismeni büyüklük kest edilmiyor ki yani azim kelimesi azamet kelimes ile büyüklükten bahsedilmiyor Kebir kibriya ekber. manevi büyüklük kast ediliyor
 
yani ayetin manası şu : hazreti ibrahim gözünü kapadığı vakit karanlıkta kalmadı o karanlığı aydınlatan yıldızı gördü .. beni yapsa yapsa bu yapmıştır dedi.. o batınca ben batan şeyleri sevmem dedi.. cenabı Hak gözünü kapadığı vakit o aydınlığı ayın şığı ile aydınlattı
Hazreti ibrahim işte bu benmim rabbim dedi.. çünkü o karanlığı o aydınlatta
sonra güneşi gördü.. işte bu dedi benim rabbim..
oda batınca.. yoo dedi benim rabbim bütün bunları tedbir tanzim eden Haktır dedi..
yoksa.. hazreti ibrahim zevahirdeki yıldızdan aydan sonra güneş bu benim rabbimdir dedmedi..
öyle osla ilk başta güneş derdi..
 
sonra ayette azemet azim kelimesi geçmiyor ki yani bahsedilen büyüklük nesnel cismani büyüklük olsa azim kelimesi ile geçerdi..
ayete ekber yani manevi büyüklük kelimesi ile geçiyor
 
Musa ayetinden hazreti Musa cismani büyük değil ki
SEN ONU kebir- ekber ile yani güneş musadan büyüktür diyrek güneşle kıyaslıyorsun
güneşe göre bir insanın bedeni kum tanesi bile değildir ki
hazreti Musa için
Kebiru-küm denilmesi.. onun cismani büyüklüğü değildirf
ve küm kelimesi.. bütün insanlığı hitaptır.. bütün insanığa göre Hazreti Musa.. manevi büyüğümüzdür.. yoksa cismani büyüğümüz değil.
azamet cismani büyüklük
kibriya: manevi büyüklük
azametin mazharı bütün mevcudat galaksizler gezegenler günlerş yıldırlar olduğu halde..
Kibriyanın mazharı yalnız İnsandır..
demek ki: kibriya kainata sığmayan bir büyüklüktür..
yanlız insana ona mazhardır..
onun için İnsan bütün kainatı ilmen ve fikren ihata edebilecek Bir anda yaratılmıştır..
İnsanı eski isanlar ile şimdi ki İnsanlar diye ayırmak doğru değildir..
bu incelikleri kime anlatırsın kime söylersin
Allahu ekber demek: haddi zatında ekber olan Allahtır demektir..
sen ekber değilsin..
çünkü kendini kendin yapmadın..
sen vicdan sahibi değilsin (UYAR ! vicdan demişti onun için bunuda ekledim ve dinsiz ahlak olmaz UYAR !)
vicdan sahibi değilsin çünkü kendini kendin yapmadın..

dipnot: yazdıkları düzenlemeden artık yazıyorum.. biraz rahatsızım pc nin başında çok duramıyorum

Konu RENAULTFERRARİ tarafından (31-03-2010 Saat 12:01 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 02-04-2010, 16:10
Engse Hohol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Engse Hohol Engse Hohol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Feb 2010
Mesajlar: 1.879
Standart

Azim (عظم) sayıca çokluktur. Yani ölçütlenerek (kıyas) sonuca varılan büyüklük değildir. Sayılamanın sıklığı, sayıların çokluğudur. Mutlaka büyüklüktür denilecekse azim sözcüğünün anlamına, "sayıca büyüklük" denilebilir ançıp ölçeklenen evrelerdeki - aşamalardaki büyüklüğe denemez.

Örneğin; iki yalnık arasındaki yaş farkının büyüklüğü, arapçada kebir ilen, kaygı gibi duygusal durumların savı, azim ile savlanır. Ağırlık ölçüleri sözkonusu olduğunda yine kilogram değerlerinin büyüklüğü, azim sözcüğü ile savlanır.

Allahu ekber demek: haddi zatında ekber olan Allahtır demektir
Kardeş, bu dediklerini bir kanıta dayanarak sunsaydın keşke! Sen yapmadın ançıp ben kanıta dayanarak sana, o dediğinin olmadığını açıklamış olayım. Gerçi senin dediğin olsa bile, manevi büyüklüğün ilahlar arasındaki paydasının sayıca ulayu (ve) ağırlıkça pay orantısına göre çoğusunu, allahının olduğuna kanıt oluşturabilir.

Nisa 54'e bakınız;

Ateyna ale ibrahime el kitabe ve el hikmete
Verdik ibrahim sopuna bir betik ve bir hikmet

ve ateyna-hüm mülken azimen (عَظِيمًا).
verdik onlara birmülk büyük.

Mülk sözcüğünün genel anlamını ulayu bu ayetteki anlamını biliyorsun heralde. Arabın bu sözcüğü biz Türklere de ulaşmıştır ne yazık ki!

Mülk, eşyadır, paradır, evdir, arabadır, seni doyuran çorbadır, işyerinde çalıştığın makinedir. Çünkü çıkar sağladığın şeyleri, iyesi (sahip) olduğun mülk ilen yapıyorsan, mülkünün artısı oranında bunları yapıyorsun demektir. Senden daha abartılı geçinen yalnıkların mülkü, seninkilerden çok ise, bu çokluğu azim ile savlayabilirsin ançıp ekber ilen savlayamazsın.

islamın yıkıma uğraması karşısında müslümanların, el-lah'ı ayakta tutundurabilmek için yalanlar söylemeleri kaçınılmazdır. hohol : aesir
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 02-04-2010, 21:31
RENAULTFERRARİ RENAULTFERRARİ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 08 Feb 2010
Mesajlar: 1.325
Standart

Engse Hohol´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Azim (عظم) sayıca çokluktur. Yani ölçütlenerek (kıyas) sonuca varılan büyüklük değildir. Sayılamanın sıklığı, sayıların çokluğudur. Mutlaka büyüklüktür denilecekse azim sözcüğünün anlamına, "sayıca büyüklük" denilebilir ançıp ölçeklenen evrelerdeki - aşamalardaki büyüklüğe denemez.

Örneğin; iki yalnık arasındaki yaş farkının büyüklüğü, arapçada kebir ilen, kaygı gibi duygusal durumların savı, azim ile savlanır. Ağırlık ölçüleri sözkonusu olduğunda yine kilogram değerlerinin büyüklüğü, azim sözcüğü ile savlanır.


Kardeş, bu dediklerini bir kanıta dayanarak sunsaydın keşke! Sen yapmadın ançıp ben kanıta dayanarak sana, o dediğinin olmadığını açıklamış olayım. Gerçi senin dediğin olsa bile, manevi büyüklüğün ilahlar arasındaki paydasının sayıca ulayu (ve) ağırlıkça pay orantısına göre çoğusunu, allahının olduğuna kanıt oluşturabilir.

Nisa 54'e bakınız;

Ateyna ale ibrahime el kitabe ve el hikmete
Verdik ibrahim sopuna bir betik ve bir hikmet

ve ateyna-hüm mülken azimen (عَظِيمًا).
verdik onlara birmülk büyük.

Mülk sözcüğünün genel anlamını ulayu bu ayetteki anlamını biliyorsun heralde. Arabın bu sözcüğü biz Türklere de ulaşmıştır ne yazık ki!

Mülk, eşyadır, paradır, evdir, arabadır, seni doyuran çorbadır, işyerinde çalıştığın makinedir. Çünkü çıkar sağladığın şeyleri, iyesi (sahip) olduğun mülk ilen yapıyorsan, mülkünün artısı oranında bunları yapıyorsun demektir. Senden daha abartılı geçinen yalnıkların mülkü, seninkilerden çok ise, bu çokluğu azim ile savlayabilirsin ançıp ekber ilen savlayamazsın.


Azim kelimesi: cismani büyüklük
Ekber kelimesi ise manevi büyüklük

ŞİMDİ ayette cismani büyüklükten mi bahsediyor
yoksa manevi büyüklükten bahsedilmiştir

VE oradaki yıldız ay güneş
hazreti İbrahimin felsefe-i Maneviyede görmüş olduğu yıldız ay güneştir.. yoksa herkesin gördüğün yıldız ay güneş değildir..

bakiniz enam : 75 Ve kezâlike nurî ibrâhîme melekûtes semâvâti vel ardı ve li yekûne minel mûkınîn(mûkınîne).

ekber kelimesi manevi büyüklüktür. manevi büyüklük ölçülmez

Basit basit misaller :

örneğin Kibrlisin.. ekbersin kebirsin git bir fizik labaorotuarını ölçtür bakalım ne kadar kibrin var ölçterebilirmisin ?
hayır o halde nasıl bu daha büyük o daha büyük o daha daha büyük diyebilirsin
kibr kibrdir.. büyüğü dahası küçüğü büyüğü yoktur... o senin o kimseye bakışına göredir..
bu adam kibrli dersin.. diğerine bakarsın bu daha kibrli dersin
sen öyle görüyorsun
kibr kibrdir
ne demişler
Olmaz ise sende kibr ile riya
Sen ol beyti kibriya
yani manası şu : kibir ve riyayı attım Allah geldi bende oturdu..
o yüzden bütün mevcudat beni kibrli görüyor
hayır ben de kibr ve riya yok... kibriya geldi bende oturdu.. Allahta gelip bende oturunca.. bütün mevcudatın gözü benim üzerimde

kibr kibrdir
örneğin hazreti İbrahimin en son vardığı neticeye dikket etmiyorsunuz ?
haddi zatında ekber olan Allahtır dedi bitti.
Ekber olan başka bir şey yok
ne güneş ne ay ne yıldız. bunların hepsi gözden kaybolup gitti
uful olan hadistir.. hadis olan ekber olmaz..
demek ki Allahu ekber.. haddi zattında ekber olan Allahtır
dedi en son neticeye vardı

yani hiçbir şey ne felsefe-i maneviyede gördüğü yıldız ne ay ne güneş ekber değilmiş
ekber olan Allahmış

kebir: Ar kabīr كبير [#kbr sf.] büyük → kibir
kübra : ~ Ar kubrāˀ كبراء [#kbr sf. f.] büyük (şey veya kadın) < Ar kabīr كبير [sf. ] büyük → kebir
Ekber : ~ Ar akbar أكبر [#kbr kıy.] çok büyük, en büyük → kibir
Azim : ~ Ar ˁaẓīm عظيم [#ˁẓm sf.] büyük, yüce → azamet
Azamet : ~ Ar ˁaẓāmat عظامة [#ˁẓm msd.] aşırı derecede büyük olma, muazzam olma, yücelik

azami : TDK 1945 azamī en çok, maksimum demek

http://www.nisanyansozluk.com/?k=azami
http://www.nisanyansozluk.com/?k=azamet
http://www.nisanyansozluk.com/?k=azim
http://www.nisanyansozluk.com/?k=ekber
http://www.nisanyansozluk.com/?k=kebir
http://www.nisanyansozluk.com/?k=kübra

Konu RENAULTFERRARİ tarafından (02-04-2010 Saat 21:37 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 04-04-2010, 10:45
Engse Hohol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Engse Hohol Engse Hohol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Feb 2010
Mesajlar: 1.879
Standart

İbrahimin felsefe-i Maneviyede görmüş olduğu yıldız ay güneştir.
yoksa herkesin gördüğün yıldız ay güneş değildir.
Bence abartıyorsunuz çünkü; yıldız, güneş ulayu (ve) ay, ne iseler, ibrahim onları görnüştür. Allahın kendisinden başka öznelere göre, kendi büyüklüğünü savladığını sizin anlayabilmeniz için size, ay ilen güneşin arapça tümce içinde ölçütlenmelerini yazdım, Arapçasını ulayu Türkçe okunuşunu da yazdım.

(الشَّمْسُ أَكْبَرُ مِنَ القَمَرِ)
Güneş, Ay'dan daha büyüktür.
Eşşemsü ekberu min el gamer.

(القَمَرُ أَصْغَرُ مِنَ الشَّمْسِ)
Ay, Güneşten daha küçüktür.
El gameru esğaru min eşşems.

Tıpkı buradaki 2 nesne/mef'ul gibin Allah, kendisinin dışında başka ilahları özne belirtmiştir, müslümanlara allahü ekber dedirterek; siz halen anlayamıyorsunuz!

örneğin Kibrlisin.. ekbersin kebirsin git bir fizik labaorotuarını ölçtür bakalım ne kadar kibrin var ölçterebilirmisin ? hayır o halde nasıl bu daha büyük o daha büyük o daha daha büyük diyebilirsin
Turgut is larger than Oktay. (تورغوت أكبر من أوكتاي) Turgut dahabüyük'tür Oktay dan.

Turgut is older than Oktay (تورغوت أقدم من أوكتاي) Turgut dahayaşlı'dır Oktay dan.

Lai ilahe illallah tümcesiyle kendisini ilah olarak tanıtan allah, allahü ekber ilen de kendisinin dışındaki öteki ilahların, kendisinden daha küçük olduklarını belirtiyor. Bu belirtiş sizin de dediğiniz gibin manevi bir büyüklük ulayu küçüklük de olabiliyor. Yalnıklar (nâs) arasındaki yaş farkı da manevidir önen. Ekber sözcüğünün manevi büyüklüğe göre kullanım sahası vardır. Değişik özne olarak yalnıklar arasındaki yaş farkı da bunu gösteriyor.

islamın yıkıma uğraması karşısında müslümanların, el-lah'ı ayakta tutundurabilmek için yalanlar söylemeleri kaçınılmazdır. hohol : aesir

Konu Engse Hohol tarafından (04-04-2010 Saat 10:51 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
allahü ekberin anlamı


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
allahu ekber en güzel bizim hamburger... dolfen Konu-dışı 10 28-07-2008 17:02

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 16:37 .