Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Felsefi Tartışmalar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #41  
Alt 26-07-2010, 00:29
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Saygideger paslicivi;

Yukaridaki mesaja ornegi sana futboldan vereyim.

Iki takim mac yapacak, biri, her yonuyle cok guclu ve favori, digeri aksine her yonuyle zayif ve kimsenin sans tanimadigi.

Sen simdi bu iki takimdan, zayif olanin antronoru olsan, takimini, kendini varolusa ve norokimyasal yapiya teslim ettigin gibi, maglubiyete mahkum mu edeceksin?, yani "Karsi takim o kadar gucluki, sahaya cikip agzinizla kus da tutsaniz, bu takimi yenme sansiniz yok, o yuzden hic ugrasmayin" mi, diyeceksin?

Yoksa, takimina her turlu moral motivasyonu verip onlarin bu oynanmadan gelecek olan maglubiyetlerini, onlara unutturmaya ve onlari bu maci almaya mi, hazirlayacaksin?

Ya da sahaya cikmayip, hukmen yenilgiyi mi kabul edeceksin?, cunku teslimiyetci dusunce soyle de dusunur "sahaya cikip, herkese rezil olmak ve karsi takima gol rekoru hakki tanimak yerine, sahaya bir bahane bulur cikmam, 3-0 hukmen yenik sayilirim, en azindan rezil olmaktan hem ben, hem takimim kurtulur" dusuncesini mi, savunacaksin?

Evet, bu konuda ne dusunuyorsun?

Kisaca oyuncularin "onunu mu keseceksin?", yoksa sahaya cikip, tum guclerini ortaya koymalarini mi onereceksin?"

Sonucta, bir insandisi degeri "bilinemez" kilmak, bu insandisi bilinemez kilinanin soyut/somut olup olmamasini degistirmez.

Bence, bilinemez kilmak, ile deizmin inanipta, oznel icerigi ile sekillendiremedigi insandisi gucunden dusunce olarak farki yoktur.

Cunku insandisi guc, tanrisal/inancsal zihniyet olarak, ya bir nesne ile (Kuran, evren, /norokimyasal/yapi), bir oznel icerigin ozdeslesmesi (Allah, tanri, varolus), ya da bir oznel icerik ile, bir nesnelin ozdeslesmesidir.

Bu temelde, ozdeslestirilenin, bilinen, bilinmiyen, belirli, belirsiz v.s. olup olmamasi farketmez.

Cunku panenteizmdeki teslimiyet rahatligi, iki henuz ne oldugu insanoglu tarafindan ortaya konamayan, nesnel (evren) ve oznel (tanri) ogenin, biribiriyle ozdeslesmesidir. Bu oyle guzel rahatliktir ki, ne nesnel ile, ne de oznel ile artik bir sorunu yoktur. Tanrisinin gizemini, evrene, evrenin gizemini tanrisina baglar. Hem bilimsel olarak, evreni islemeye devam eder, hem de evreni islerken, tatmin olmadiginda, tatmin olacak tanrisini bulur.

Bu yuzden panenteizm, gunumuz insanogluna en uygun gelebilecek olan, bir ideolojik, inancsal dogrudur. Hem materyalist, hem idealisttir. Hem gercekci, hem de dogrucudur, hem bilimsel, hem de inancsaldir. Hem bilgiye, hem ogretiye onem verir. Iste buda, senin duygu&dusuncebirlesikliginin, her ikisini de besler. Buna felsefe dilinde, eklektisizm denir. Hem dualisttir, hem de hangisi kendine uygun gelirse, monizm olarak (evren, ya da tanri), onu ortaya surer. Iste soyut/somut birlikteligini ve dualizmi en iyi izah eden, izmdir, panenteizm. Olgusuda (evren), kurgusuda (tanri) vardir. Bulgusu da, hem bilimsel, hem inancsaldir. Hem bilimi one cikarir, hem de bilim ustu merakini giderecek olan tanrisini. Bilimin bilmedigini, tanrinin bilirligine baglar, inanir; inancin tatmin etmedigini de bilime baglar, rahatlar. Tanrisal/inancsal zihniyetten arinamayanlar ve kurtulamayanlar icin; ilac niteligindeki bir ideolojik inancsal dogrudur, panenteizm. Hem evrimi algilar, hem de akilli tasarimciyi, hem evrileni, hem yaratilani, hem bugunu, hem dunu v.s. Yani, diyalektigin dialogdaki her iki ucununda "hakkini vererek" teke indirgemeye ugrasmaz. Oyuzden tanrisal/inancsal zihniyetten arinamayanlara (Buna, teizm, ateizm, antiteizm, nonteizminin nesneli oznellestiren, her turlu ideolojik inancsal doigrulari dahil), en uygun dusen ideolojik inancsal dogrudur, panenteizm. Cunku, HEM NESNEL(OLGU), HEM OZNEL(KURGU) TESLIM OLMUSTUR.BILIMSEL/INANCSAL BULGULARI DA(OGRETI/BILGI) DAGARCIGINA RAHATCA KATAR. CELISKIYI, ILISKIYE DONUSTURMUSTUR. Yani, KARSITLIGI, IKILEME. Digerleri bu ozelligi tasimaz.

Ayni, dusunce senin, varolus ile norokimyasal yapi ozdeslestirmesinde de vardir. Tek fark, her ikisinin de nesnel ve bilinemez olmasidir. Ama; senin acindan, insanoglunu degistirmeyecek bir guce, ozellige akila, tasarima, sahiptirler!?

Iste teslim olmk, yukaridaki mac ornegindeki gibi, HARCANACAK HER TURLU CABANIN, HARCANMADAN ONUNU KESMEK" dir. Iste secim de buradadir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #42  
Alt 16-08-2010, 23:59
Natan Natan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
Standart


Başlığı açan arkadaşıma ve görüşlerini paylaşanlara teşekkür ederim . Uzunca tartışılmış bir konuda ben de fikrimi belirtmek,paylaşmak isterim.

Materyalizmin uyku hali olduğunu idda edenler acaba biraz bu ifadeyi açabilirler mi?

Öncelikle başlıkta aradığım ne yazıkki bulamadığım gerekli bir giriş,gelişme eksik. "Materyalizm uyku halidir " önermesini tartışıyorsak bence öncelikle materyalizm nedir? Nasıl bir dünya anlayışıdır ? Ayırt edici çizgileri nelerdir? soruları sorulup cevaplandırılmalı daha sonra bunun uyku hali olup olmadığı ortaya koyulmalıdır. Benim pek zamanım olmadığından kısaca değineyim.

Materyalizm nedir?

Materyalizm ,dünyayı ,ona yabancı bir şey katmaksızın olduğu gibi ele almaktan başka bir şey değildir. Yine , materyalizim ,bir dünya anlayışını ifade eder ; belli ilkelerden hareket ederek doğa görüngelerini ve toplumsal yaşamın görüngülerini anlama ve yorumlama tarzıdır.


Nasıl bir Dünya Anlayışıdır ?

Materyalizm bilimsel bir dünya anlayışıdır. Bunu ileride ele alabiliriz ama bundan önce bir şeyi belirtmeliyiz .İnsanlar doğada görülen değişiklikleri merak ediyorlardı.evrenin işleyişiyle ilgili olarak doğa yasalarını bulmaya ,anlamaya çalışıyorlardı.Bazıları doğada olup bitenleri, anlatılagelen mistik,mitsel hikayelere başvurmadan açıklamak istediler.En önemlisi de ,doğal süreçleri doğanın kendisini gözlemleyerek anlamaya çalışmalarıydı.

Felsefe ,bir tanımıyla dünyayı ,insanı evreni anlamaya çalışmaktır .Bunu yaparken de tarihsel düzlemde verilen cevaplar çok çeşitlilik göstermiştir. Bilimlerin gelişmesiyle birlikle daha doğrusu bilgi birikimiyle gelen anlayış da gelişmiş, ortaya koyulmuştur.



Kimileri dünyayı açıklarken kaynağını doğa dışı yaratıklara; tanrılara,ruhlara,güçlere ve sihir büyüye dayandırarak metafizik grubu oluşturmuşlar. Diğerleri ise doğayı anlamakta doğal süreçleri izlemiş, yasaları bulmak için varlığın kendisini gözlemlemiş,varlıkla ilgili görüşler belirtmişlerdir. Bu şimşekleri, gök gürültüsünü,selleri, depremleri tanrıların yarattığını idda etmekten çok FARKLI bir şeydir.


Dediğimiz gibi materyalizm ; doğal süreçleri anlamakta ,varlığa,yada dünyaya hiçbir mistik,sihir,büyü karıştırmadan,olduğu gibi anlama ve yorumlamadır.


Peki bu gercekten "uyku hali" midir?


saygılarımla


Ntn
Alıntı ile Cevapla
  #43  
Alt 17-08-2010, 06:49
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

Dediğimiz gibi materyalizm ; doğal süreçleri anlamakta ,varlığa,yada dünyaya hiçbir mistik,sihir,büyü karıştırmadan,olduğu gibi anlama ve yorumlamadır.


Peki bu gercekten "uyku hali" midir?
sevgili natan.. başlığa dikkat edersen sadece materyalizm değil idealizm de bir uyku halidir diyorum..

ve "bir uyku halidir" derken bu ifade bu insanları bir eleştiri anlamında değildir.. yazılarımı az çok takip ettiyseniz benim müslümanlıktan bugünkü duruma gelirken her keademeyi bizzat deneyimleyip yaşadığımı okumuşsunuzdur..

yani ben hayatıma müslüman olarak başladım, ateizmi de deizmi de paneteizmi de agnostisizmi de hepsini bizzat yaşadım ve bugün geldiğim seviyeye farkındalık/aydınlanma diyorum.. ve bu farkındalık/aydınlanma dediğim durumun en önemli özelliğinin bir insanoğlunu insanlaştırdığını ifade ediyorum..

çünkü bu bilinç seviyesine ulaşınca artık idealizm/materyalizm teizm/nonteizm her türlü insanlararası kavgadan, tartışmadan uzaklaşıyorsun..

uyku hali/mahmurluğu ifadesini biraz açmaya çalışayım.. insanız ve bir bilincimiz var.. tıbbi olarak bu bilincin değişik seviyelerde açıklığını ifade eden bir skalamız var.. glasgow..

bu glasgow skalasında; normal yaşayan, nefes alan, konuşan diğer insanlarla iletişime geçen bildiğimiz her insan için "bilinci açık" ifadesi kullanılır.. bir de bunun alt seviyeleri vardır ki beyin travması, trafik kazası veya bir takım hastalıklarda ortaya çıkar.. yani kişi artık normal bir insan gibi dış dünyayı algılayamaz, diğer insanlarla iletişime geçemez, yani kabaca uyku/baygınlık, şuurun kapalı olması hali diyelim..

bir hastanenin acil servisini düşünün.. trafik kazası geçirmiş bir hasta getirilimiş ve hastanın şuuru kapalı.. bunu gören bir hekim ilk önce hastanın spontan(kendiliğinden) solunum ve dolaşımı(kalb) varmı diye varmı bakar.. çünkü canlılığın devam etmesi için ilk şart kişinin kalbinin ve akciğerlerinin çalışması durumudur.. çünkü bu kalp ve akciğerin çalışması beyine kan/oksijen taşır.. beyine 4-5 dakikadan fazla uzun süre oksijen gitmediğinde beyin geriye dönüşümü mümkün olmayan hasarlara maruz kalır, gebedir..

hastanın dolaşım ve solunumu bir şekilde sağlandıktan sonra kişinin hayati tehlike yaratacak diğer büyük travma ve kanama olan yerlerine müdahele edilerek hastada bir stabilizasyon sağlanmaya çalışılır..

tüm bunlar yapıldıktan sonra baygın/şuuru kapalı olan hastanın şuur açıklık durumu tesbit edilmeye çalışlır.. kişi çok derin bir komada olabileceği gibi somnolans dediğimiz uykuya meyilli bir durumda da olabilir.. işte bu şuur durmunu belirlemede tıpta glaskow skalası kullanılır..

kişi akut müdahele sonrası diğer hasar görmüş/hastalanmış organları, sistemleri tedavi edilmeye çalışılır ve tedaviye verdiği cevap oranında kişinin şuur durumu hastalık/kaza öncesine döndürülmeye çalışılır.. ve nihayetinde başarılı olunursa kişi iyileşir ve kaza/hastalık öncesi hangi şuur durumunda ise o durumuna tekrar döner.. ve kişi iyileşti deriz, çünkü eskisi gibi dış dünyayı algılıyordur, insanlarla konuşuyordur, kendi kendine nefes alabilip kalbi diğer organları spontan çalışmaya başlamıştır.. işte bu duruma tıpta/glaskow skalasında normal şuuru/bilinci açık kişi denir..

ben bu normal bedensel sağlığı yerinde olan ve tıbbın "bilinci açık" dediği insanların varolan bilinçaçıklalıklarını sabitlemeyip tekrar yeni bir açılım/skala getiriyorum.. yani tıbbın bilinç açısından "sağlıklı" dediği insanları hala "sağlıklı ve bilinci tam açık" olarak görmüyorum..

1. teizm düzeyi bilinçaçıklığı: bu insanların tıbbın dediği gibi bilinci açık insanlardır.. normal yaşamlarını sürerler, yerler içerler, dış dünyayı algılayıp çevresindeki insanlarla iletişim halindedirler.. ama çevresindeki insanlarla olan iletişimi dünyaya geldiği zaman ve coğrafyaya göre çok değişikenlik gösterir.. kendi gibi olanlarla iletişimi "iyi/insanlaşmış" iken kendi gibi olmayanlarla iletişimi "kötü/insanlıkdışı"dır..

ülkemizden örnek verelim..

kişi zaman ve coğrafya gereği kürt ve alevidir.. ve "kendi gibi" olanlarla bu konuda iletişimi iyi iken kendi gibi olmayanlarla iletişimi "iyi/insancıl" değildir.. mesela yine zaman ve coğrafya gereği türk ve sünni olan biriyle insani/iyi ilişkiler kurmakta çok zorlanır ve nihayetinde onu dışlar.. şimdi burda milli/etnik kimliği bir yana bırakalım.. sadece "inanç" kavramını ele alalım.. çünkü bilincimizin açıklığını en iyi deklare den şey inanç düzeyimizdir..

bir sünni, bir alevi, bir ortodoks, bir protestani bir budist, bir hindu, bir musevi, vs hepsi "kendi gibi" olanlarla iyi iletişim içindeyken kendi gibi olmayanlarla iletişimi "iyi/insani" değildir..

burdaki iyi iletişimden kastım, sadece günlük yaşamda olan ilişkiler değil aynı zamanda o insanın inancına olan yaklaşımıdır.. bu saydığım insanların hiçbiri kendi inancı dışındaki diğer inançları kendi bilincinde onaylamaz ve dışlar.. hepsinin ortak noktası bir şablon gibi "benim inancım doğru/hakikat diğerleri batıl/yanlıştır" bilinç deklarasyonunda yaşamasıdır..

ve bu teizm düzeyi bilinaçıklığında yaşayan insanların %99,9 u dünyaya geldikleri zaman ve coğrafyanın inancını olduğu gibi kabullenmiş insanlardır.. çünkü bilinaçıkları daha üstünü algılamaya yetmez ve bu insanlar bu inançta ve bu bilinç deklarasyonunda yaşamak zorundadırlar.. nasıl trafik kazasında derin komada olan bir insan kendi özbilinciyle açık bilinç durumuna gelemezse bu teizm düzeyi bilinçaçıklığında olan insanlar da kendi özbilinciyle bu durumu değiştirip farklı bir bilinç düzeyine/açıklığına geçemezler..

yani bir insanın "herşeyi yolunda giderken" ya ben hristiyanlıktan sıkıldım, hristiyanlık yanlış olabilir, gidip kendime başka bir inanç bulayım/değiştireyim diyemez.. kişinin bu duruma gelebilmesi için öncelikle varolan bilinçaçıklık düzeyi yani beyin nörokimyası değişmesi lazım.. bilinçaçıklık düzeyi değişince kişi sahip olduğu bilinaçıklığı/inanç bütünlüğündeki uyumu bozulur çünkü bilinç daha fazlasını daha değişiğini istemektedir.. bilincin tatmin dengesi bozulmuştur çünkü.. ve kişi arayışa gireri günlük yaşamında ve internet ortamında kendi gibi olanlarla sohbet etmekten ve kendi gibi olmayanların inancını yanlışladığı oranda bilincindeki açık kalmış tatmini doldurmaya çalışır..

yatığı şey farkında olmadan çok insanlıkdışı bir şeydir.. çünkü yanlışamaya çalıştığı inançtaki insanın kendisinden bilinaçıklık seviyesi olarak hiçbir farkı yoktur.. kendi inancı eleştirilerken/yanlışlanırken nasıl gönlü/huzuru kırılıyorsa,bozuluyorsa aynı şeyi karşısındaki insana yapıyordur.. ama işte bunu yapan kişinin özbilinci/özbenliği değil onu uyutmak zorunda kalan sahtebenliği ve onun saldırı savunma mekanızmalarıdır.. yani kişi tüm bunları yapmak zorundadır, hem kendi inancını doğrulamaya çalışmak hem de diğer tüm inançları yanlışamak zorundadır.. çünkü bunu yaptığı oranda ego/sahte benlik varlığını sürdürür ve kişiyi uyutup, bilincini kapatıp bu gizemli yaşama bir anlam vermesini ve yaşanabilinir kılmasını sağlar..

ego/sahtebenlik ortadan kalkarsa tüm inançlar ortadan kalkıp kişi bilincine yansıyan varlığı/evreni bilmediğini ve bunun devasa bir gizem olduğunu farkeder ve insanoğlu şimdilik bu bilinç düzeyinde yaşamaya uygun evrimleşmemiştir.. çünkü dugu ve düşünce birlikteliğinde yaşayan bir canlı türüdür ve bunları dengeleyip "yaşamda kalıp soyunu devam ettirebilmesi" için şimdilik ya biraz ya da derin uyuşuk/uyku halinde olması gerekmektedir..

günümüz itibariyle dünya insanlığının neredeyse tamamına yakını bu teizm düzeyi bilinçaçıklığında yani çok derin koma/uyku halinde yaşamaktadır..


Alıntı ile Cevapla
  #44  
Alt 17-08-2010, 07:52
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

nonteizm bilinçaçıklığı: bu insanlarda diğer insanlar gibi yerler, içerler, dış dünyayı algılarlar, insanlarla iletişim halindedirler..yani tıbbi/glaskow olarak bilinci açık sağlıklı insanlarıdr ama bu insanlar ya doğuştan ya da sonradan beyin nörokimyaları ve dolayısyla bilinaçıklık düzeyleri teizmle doldurulmayacak, tatmin edilmeyecek düzeyde açık/yüksek insanlardır..

dünyada her insan teizm düzeyinde yaşayan bir topluluğun içinde dünyaya gelir.. işte bu nonteizm bilinçaçıklığında olan kişilere tezimi giydirmek ve tutmak çok zordur.. beynin gelişimi/olgunlşamsı döneminde bu insanlara teizmi giydirseniz bile kişinin beyni olgunlaştıktan sonra yani sahip nörokimyasal yapı oturduğu zaman kişi kendisien yüklenen teizle tatmin olmaz, uyumlu barışık yaşayamaz.. çünkü bilinç düzeyi teizm düzeyinden daha yüksektir/açıktır..

ve kişi olgunluk/bluğ/ergenlik yaşlarına doğru bu tatminsizliği, kaosu, uyumsuzluğu yaşamaya başlayıp arayışa ve sorgulamaya girer.. ve teizm düzeyi paketi(budizm, hristiyanlık, islam, hinduizm, musevilik vs) bilincinden uzaklaştırıp ilk aşamada materyalist/ateist dediğimiz seviyeyi yaşamaya başlar.. ve bilinaçıklığını "işte beş duyumuza yansıyan şey herşeydir daha ötesi yoktur" la bilinci tatmin olur..

ama hala ego/sahtebenliğin etkisinde olduğu için aynı teizm düzeyindekiler gibi " benimki doğru diğerleri yanlıştır" deklarayonunda yaşamak zorundadır.. kendi bilinç deklarasyonu dışındaki tüm teizm ve nonteizm düzeyi deklarasyonları bir tehdit olarak algılayarak onları yanlışlamaya ve kendi materyalizmini/ateizmini doğrulama çabasına girer..

ve burda yine bir teizm düzeyindeki insan nasıl kendi inançlarını yanlışlama çabasında ise materyalist/ateist dediğimiz insan da aynı tutum içine girer ve insanlıkdışı bir tutum sergilemeye başlar.. materyalizme gelen saldırılara şiddetle cevap verirken diğer taraftan yine kendi gibi duyguları olan insanların inançlarını yanlışlama çabası içindedir.. diğer insanlarla empati kurup onları algılayamaz..

bu bahsettiğim durum hala ego/sahtebenliğin etkisinde olan deizm, panteizm agnostisizm vs, insanlar için de geçerlidir.. onlar da kendi bilinç/inanç deklarasyonlarını savunmak ve diğerlerini yanlışlamak zorundadırlar.. çünkü diğer tüm bilinç/inanç deklarasyonları onun bilinci için yani uykusu için bir tehdittir.. diğer her türlü teizm ve nontezim düzeyi inançların varlığı, konuşulması, insanlar tarafından kabul görmesi o güzel uykusunu kaçırmaya hazırıdır.. ve o yüzden o da diğer tüm insanlar gibi bunları yanlışlama çabası yani insanlıkdışı bir tutum içine girmek zorundadırlar..

bir askeri kışladaki gece yatakhaneyi düşün.. herkes uyumak istemektedir ama herkes uykusunda bir şekilde ya horlamaktadır ya da sesli gaz üretmekte ya da bazıları hala fısıl fısıl konuşmaktadır.. hiç kimse "kendi halinin dışında" olanları beğenmez ve eleştiririr, dışlamaya çalışır.. çünkü herkes varolan pozisyonunu korumak ve kollamak istemektedir, diğer konuşan, horlayan, sesli/sessiz/kokulu/kokusuz gaz üretenleri istemez.. çünkü huzuru ve rahatı kaçmaktadır.. bu koğuştaki herkes diğer tüm askerlerin kendi pozisyonunda olmasını ister, varolan keyif aldığı huzur bulduğu durumun devamı için...

işte dünya insanlığı; bu koğuştaki insanların aynı koğuşta huzurlu ve keyifli birarada uyumaya yaşamaya çalıştığı bir arena gibidir..yaşanacak tek bir gezegen/dünya vardır ve tüm bu farklı uyku durumundaki insanlar aynı dünyada birarada yaşamak zorundadırlar.. ve hepsi kendi o güzel uykularının bozulmaması için diğer tüm insanların pozisyonlarını eleştirmek onları yoketmek bu koğuşta baskılamak ve ezmeye çalışmak zorundadır..

bu konuda şimdilik insanoğlunun yapacağı birşey yoktur.. çünkü bu düzeni insan değil varoluş bu şekilde kurgulamış ve insanoğluna dayatmıştır.. ve insanoğlu bu süreci bu evrimi seve seve yaşamak zorundadır..

ta ki her farklı bilinç/inanç düzeyindeki insanların biribirinden habersiz farklı galaksilerde yaşama/uyuma imkanı buluncaya kadar..

yani her askere tek başına uyuyabileceği bir oda verilmeyip bu koğuşta birlikte uyumaya zorlandıkları sürece bu kaos, bu insanlıkdışı yaşam devam etmek zorundadır, bu varoluşun varolmanın yegane şartı kaosun zorunluluğundan başka bir şey değildir..

varoluştaki tüm müstakil varlıklar biribiriyle bir kaos içinde olmak üzere kurgulanmıştır.. yani birbirimizi hem somut hem de soyut anlamda yemek zorundayız..

çünkü asıl emir "varol, yaşamda kal ve soyunu devam ettir" şeklindedir..

ve bu komut tüm müstakil varlıklara "ben yaşamda kalıp soyumu devam ettirmeliyim" olarak yansır ve kaos kaçınılmazdır..


bu komut geçerli olduğu sürece "varlık" olacaktır, bu komut ortadan kalktığında "yokluğu/hiçliğe" geçeriz..


Alıntı ile Cevapla
  #45  
Alt 17-08-2010, 15:26
diamat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
diamat diamat isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Aug 2010
Mesajlar: 742
Standart

ısrarla aynı komedi devam ettiriliyor.

tanrı alemi nasıl yarattı.
''OL'' diyerek.

kelimenin gücüne sığınmak idealistlerin eski palavrasıdır.

size defalarca şunu sordum.
hangi hakla ontolojik ve epistemolojik iki alan oluşturuyorsunuz.
sonra hangi hakla bu iki sanal alanı birbirinden bağımsızlaştırabiliyorsunuz.
ve hangi hakla gerçekliği bu alanlardan birine indir5geyebiliyorsunuz diye.
ucundan bile bu soruya cevap vermediniz.
bildiğinizi okuyorsunuz.

bana maddi olmayan ancak varoloşu olan bir tek şey gösterin.
özellikle varoloşu diyorum, çünkü bilgisi olabilmesi için bilgisinden önce varoluşu olması gerekir.
retorik üretmeyelim beyler.

madde bir olaslık değildir.
siz onu ister varlayın ister yoklayın bundan etkilenmez.
işte burdadır ve vardır.
zaten burda ve var olduğu için de biz onun varoluşunun yansmasına bilgi diyoruz.

ontoloji ve epistemoloji kopmaz bütündür.
materyalizm bu kopmazlığın altını çizmektir.

siz ise tanrının ol demesi gibi kelimeler dünyasında ürettiklerinizin kabuylunu istiyorsunuz.
yok öyle bir şey.

işte evren.
tamamen madde.
sonsuz form ve sonsuz nitelik.
bilinen en üst nitelik ise maddenin bizzat bilinç ve düşünce haline dönüşmesi.

birileri eskiden müslümanmış, sonra ateist hatta materyalist olmuş.
şimdi ise bilinçaçıklığındaymış.
ölçü sizin şu anda nerde olduğunuz mu.

siz kendinizden yola çıkarak mı bilinç açıklığının ne olduğuna karar vereceksiniz.

idealizm ve materyalizmi uyku mahmurluğu denen bir bağlamda eşitleyebilme hakkınız nerden geliyor.

idealizm hayal ürünüdür.
materyalizm ise bu hayalin reddidir.

sizin bilinçaçıklığınız ise kmarhane teorisi gibi olasılık hesapları yapmaktan başka bir şey ortaya koyamadı.
yapabildiği hesap ise 1/x de gerçekle yalanı eşitlemekten öte gidememek.

yukarıda sorduğum ancak hala cevabını alamadığım, ve zaten asla da cevap veremeyeceğiniz soruyla bu yazımı ve başlıktaki yazılarımı sonlandırıyorum.


bana maddi olmayan ancak varoloşu olan bir tek şey gösterin.
boşuna varoluşla bilgiyi sanki birbirinden izole edilebilirmiş gibi ele almaya kalkmayın.
bu ilkel bir demogojiden öteye gitmez.
ancak varolanın bilgisi olabilir.

maddeden başka ne var.
Alıntı ile Cevapla
  #46  
Alt 17-08-2010, 17:05
Natan Natan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
Standart

sevgili paslıcivi,

Yazınız ve ilgilendiğiniz için teşekkür ederim. Epey de uzun olmuş . Fakat benim beklediğim noktalara değinmemiş cevresinden dolanmış gibi algıladım.

Teizm ve materyalizm-nonteizm aynı kefeye koyulamaz. Birbirlerini yanlışlamaya gittiği için en azından bu yapılamaz diye düşünüyorum.

Evreni açıklamak için caba sarfeden pek çok kişi ve bi o kadar da felsefe yada görüş var. Fakat karşımıza çıkan iki yanıt çizgileri ve kullandığı yöntemle belirginleşiyor.

Sayın Diamat 'ın da daha öncelerden belirttiği gibi

1- Bilimsel yanıt

2- Bilimsel olmayan yanıt

Benim "materyalizmin uyku hali " olmadığını söylemem de burada yatıyor. Sırf birşeyleri YADSIDIĞI yada YANLIŞLAMAYA GİTTİĞİ gerekcesiyle "bilimsel yanıt"ı devre dışı bırakamayız.

Bilim de pek çok şeyi kabul etmez. Evrenin ruhların,görünmez yaratıkların denetiinde hareket ettiğini mesela.

Bilim ,maddenin/varlığın dışında havada uçan bir fikrin/ruhun/bilincin/aklın olduğuna inanmamıza izin vermez. Kesin çizgisini çizer.

Bilim materyalisttir.

"Maddenin dışında hiç bir şey yoktur" derken bir yanlışa da düşmeyelim. Fikir/ruh/akıl madde değildir fakat madde kadar gercektir. Materyalizm fikirleri YADSIMIYOR, aksine onların maddeye yani düşünme organı olan beyne bağlı olduğunu ortaya koyuyor.

Madde dışında boşlukta bir bilincin OLMADIĞINI söylüyor . Bu teizmin reddirdir bir yerde,biliyorsun , fakat teizmi " dışladığı " için teizmle aynı kefeye koyulamaz.


Benim düşüncem bu yönde. Bilimin de materyalizmi doğruladığını görüyorum.


saygılar /sevgiler

Ntn
Alıntı ile Cevapla
  #47  
Alt 17-08-2010, 22:55
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Saygideger diamat;

hangi hakla ontolojik ve epistemolojik iki alan oluşturuyorsunuz.-diamat-

Ontoloji, metafizik var kokenli, varlik, varolus ve yaratilis ideolojik inancsal dogrularini; Epistemoloji ise, bil kokenli, bilgi, bilim, bilimsellik icerikli ve evrensel onayli gercekleri ortaya koyar. Ustelik temel faktoru, metafizik ideolojik gorusleri de ortaya koyan, insan oglu turu ve biridir.

Ontoloji, kendi kendisini kendi adina ortaya koyamaz. Ontolojiyi ortaya koyan insanoglu faktoru, soyutlamasinin; soyut ve somutudur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #48  
Alt 17-08-2010, 23:12
Düşüngen Düşüngen isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2010
Mesajlar: 271
Standart

[QUOTE=paslıçivi;329945]
bir askeri kışladaki gece yatakhaneyi düşün.. herkes uyumak istemektedir ama herkes uykusunda bir şekilde ya horlamaktadır ya da sesli gaz üretmekte ya da bazıları hala fısıl fısıl konuşmaktadır.. hiç kimse "kendi halinin dışında" olanları beğenmez ve eleştiririr, dışlamaya çalışır.. çünkü herkes varolan pozisyonunu korumak ve kollamak istemektedir, diğer konuşan, horlayan, sesli/sessiz/kokulu/kokusuz gaz üretenleri istemez.. çünkü huzuru ve rahatı kaçmaktadır..
QUOTE]


Sevgili paslıçivi, Allah belanızı vermesin böyle şakacı lafları nerden bulursunuz bilmem.


Alıntı:--------------
varoluştaki tüm müstakil varlıklar biribiriyle bir kaos içinde olmak üzere kurgulanmıştır.. yani birbirimizi hem somut hem de soyut anlamda yemek zorundayız..
çünkü asıl emir "varol, yaşamda kal ve soyunu devam ettir" şeklindedir..
ve bu komut tüm müstakil varlıklara "ben yaşamda kalıp soyumu devam ettirmeliyim" olarak yansır ve kaos kaçınılmazdır.. Paslıçivi -----



Yukarıda ki görüşü cansız nesneler için de uyarlayabilir miyiz?
Organik ve inorganik maddelerin ikisinide birlikte bu görüşe dahil edebilirmiyiz. Yoksa siz sadece DNA açısından mı bakıyorsunuz olaya?
Sadece DNA ve doğal seçilim ilşkisinden mi bahsediyorsunuz?
Bu görüşü var olan bütün maddeler için geçerli olacak şekilde genelleştirebilir miyiz acaba?

Bence varlıkları canlı cansız diye ayırmamalıyız. Cansızlık tanımı var olan bir nesneye uygun değildir. Her maddenin kendine has iç dinamikleri var her şey kıpır kıpır canlı, biz görsekte görmesekte. Bilmiyorum ama; evrende cansız bir maddeye rastlanabilir mi? Bence var olan her şey canlıdır kuantum dünyası buna kanıttır.

Varlıkları şu şekilde ikiye aıysak nasıl olur; Biyolojik canlılar (hayvanlar- bitkiler alemi)ve fiziksel canlılar diğer tüm maddeler.

Sevgiler...
Alıntı ile Cevapla
  #49  
Alt 17-08-2010, 23:27
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Saygideger Dusungen;

Varlikta, degisimi saglayan harekettir. Bu hareketin bir ismi de, canliliktir. Bu temelde insanoglu kendi algisiyle, hareketini algilayamadigina, cansiz,algiladigina canli demistir. Senin bakis acin ile siniflarsak; cansizdaki haeketliligi saglayan atom yapisi, canlilarda ise hucre yapisidir.

Bugun bilim ilerlediginden, artik atom parcaciklarindan ve DNA'dan bahsedilmektedir. Iste bu temelde, DEGISIM, HAREKET DEMEKTIR. HAREKETI DE, YA DNA, YA DA ATOM PARCACIKLARI SAGLAR. Biri kendi bunyesinde (Atom), digeri bolunerek cogalmaktadir. Bu temelde cogalmayan, madde/nesne; cogalan hucre/metabolizmadir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #50  
Alt 17-08-2010, 23:30
Natan Natan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
Standart

sevgili düsüngen

fiziksel canlılardan ne anlıyorsunuz mesela? Sizi daha iyi anlıyabilmek için soruyorum . metafiziksel öğelerin dışında nesnel dünyada var olan nesnel gercekliğin bütünü mü yoksa bilince sahip tüm varlık mı ? İkisi de aynı katagoride mi yer almalıdır ?

Taş bir maddedir ,ama canlı mıdır ?

yada maddededki hareketten mi bahsediyorsunuz ?

saygılrımla

ntn
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Uyku sargon İslam 19 16-04-2013 21:26
Derin provakasyon Soda Politika 5 13-12-2009 03:03
Materyalizm ve Diyalektik Materyalizm nedir? Felsefeci 87 Felsefi Tartışmalar 16 10-06-2009 10:58
Güçlü Hafıza İçin, Yeterli Uyku Gerekiyor Ayejj Biyoloji 3 02-03-2009 17:06
İdealizm ve Materyalizm Üzerine Felsefi Tartışmalar 11 26-05-2008 02:41

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:50 .