Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 28-07-2010, 05:47
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart farkındalık-bir parça insanlaşma..

islam formunun sevgili teist(müslüman) ve nonteist(ateist ağırlıklı) müdavimleri..

sizi birbirinize düşüren..

birbirinizin insani değerlerinizi hiçe sayarak kalplerinizi kırmanıza sebep olan..

birbirinize karşılıklı hakaret, küfür ettiren..

ve temeli bir insanın(muhammed) bilim ötesi bir varlıktan vahiy almasına dayanan bir din olması nedeniyle..

bunu burda tartışmanın hiç bir anlamı olmadığı..

çünkü bilimsel olarak sınanamayacağını bilmenize rağmen..

felsefe adı altında burda birbirinizle olan kavganın dövüşün, tüm dünyadaki dinlerde yaşandığını..

ve bu kavga dövüüşün varoluşun size bir kaos dayatması olduğunu, yani bunun bir zorunluluk olduğunu..

artık algılamanızı ve bu anlamsız felsefi tartışmaların islam dinini ne doğrulayamayacağını ne de yanlışlayamayacağını..

burda yapılan tüm kavga gürültünün sadece siz zihinde/egoda yaşayan insanoğlunun..

bu zihinde bir bütünlük(mutlak 1) sağlayamasının sıkıntıları olduğunu..

asıl proplemin kendi zihninizdeki bu kaosu dışarıya taşıyarak diğer insanlarla kavga ederek..

sadece ve sadece kendi zihninizde/egonuzda bir bütünlük sağlamak mücadelesi olduğunu..

ve bunun hiç bir zaman mümkün olmadığını..

dile getirsem diyorum...

acaba bu insanlıkdışı tartışma, kavga, gürültü kaos sona erermi acaba?

yaptığınız bu kavga ve dövüşün sizin özkontrolünüzde/öziraenizde yani özbenliğinizde olmadığını, varoluşun buna sizi ego modülü aracılığıyla zorladığını ve dayattığını..

hepinize yaşam/varoluş denen bu gizemli matrixte birer rol verildiğini..

ve sizlerin sadece bu rolü paşa paşa oynadığınız söylesem..

bana hak verir misiniz, yoksa bana çok mu kızıp sinirlenirsiniz..

amacım; size bir parça farkındalık katıp bu anlamsız dövüşü sona erdirip yegane değerli olan yaşamınızı, birbirinize kızmadan, kırmadan, gönlünce yaşayıp ıskalamamanız..

çünkü zaman denen su akıp gidiyor, ömrünüzden her an bir parça daha gidiyor ve her geçen an ölüme biraz daha yaklaşıyorsunuz..

ölüm sadece bir sonraki nefesiniz kadar yakın size..

ve o nefesin gelmesi her canlı için sadece bilinmeyen bir an meselesi..

evet ne dersiniz bir parça farkındalık kazanıp gönlünce yaşamınızı ıskalamadan insanca yaşamak istemez misiniz?


Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 28-07-2010, 06:12
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

amacım sizin teizm ve nonteizm düzeyi inançlarınızı yanlışlamak değil, zaten bu bilimsel olarak an itibariyle mümkün değil..

ve hepiniz varolan inancınızı sizler seçmiyormusunuz, sadece beyin nörokimyasal donanımızın size sunduğu bilinaçıklık oranında bir tatminden başka birşey değil yaşadığınız bu gizemli matrix..

beyin nörokimyanızı değiştirmek de sizin elinizde olmadığı için hangi dine, hangi tanrı/tanrılara/tanrısızlığa, hangi nontezim inanca sahip olduğunuzun hiç bir önemi yok..

bunların hiç birinden siz insanoğlu olarak sorumlu değilsiniz.. bunların hiç bir mükafatı ve müeyyidesi yok..

insanoğlu nasıl bir bilgisayar ya da robot yapıp da bu makinenin davranışlarından onu sorumlu tutamazsa

sizler de varoluşun imalatı birer nörokimyasal robotusunuz sadece.. ama bunun farkında değilsiniz, o ayrı mesele..

amacım size bir parça olsun bu farkındalığı kazandırabilmek.. bu farkındalığı tam anlamıyla kazanamayacağınızın da farkındayım..çünkü beyin nörokimyasal yapısının henüz buna müsait değil..

ama dediğim gibi bir parça olsun farkındalık kazandırabilirsem; hiç omazsa birbirinizin gönlünüzü kırmayı bırakıp, herkesi kendi inancıyla olduğu gibi kabul edip, sahip olduğunuz yegane kutsal ve size sunulmuş yaşamınızı ıskalamamanızı sağlamak..


Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 28-07-2010, 06:47
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

ve bu konunun konuşulmaya başlanabilmesi ve size cehennem yaşatan o zihin/ego hapsinden bir parça olsun kurtarabilmek adına daha önce de sorduğum bir soruyu sormak istiyorum..

şu an varolan bir yaşınız var, hepiniz yetişkin insanlarsınız..

hepinizi alıp dünyadışı ayrı birer gezegende doğurup, şu an sahipolduğunuz yaşa kadar hiç bir teizm ve nonteizm çeşidi inanç vermeden/bahsetmeden yetiştirdiğimizi varsayalım..

daha sonra hepinizi günümüz dünyasına getirelim.. ve varolan insanlık tarihindeki ve günümüzdeki inanç çeşidinin zenginliğininden bahsedeyim.. size tanrısız budizmden, tek tanrılı islamiyetten, hristiyanlıktan, musevilikten çok tanrılı hinduizmden, , jainizmden, satanizmden vs, bunların yüzlerce binlerce alt fraksiyonundan(mezhep, tarikat), ateizmden, deizmden, panteizmden, agnostisizmden vs bahsedeyim..

ve tüm farklı fraksiyonda/inançta yaşayan insanların biribiriyle empati kuramayıp hepsinin kendi inancını doğrulayıp/sahiplenip/sabitleyerek kendi inancı dışındakileri yanlışladığını/dışladığını söyleyeyim.. buna aynı dinin, aynı mezhebin farklı tarikatlarının bile dahil olduğunu, bunların bile birbirini beğenmeyip kedi köpek gibi kavga ettiğini anlatayım..


ve daha sonra insanlık tarihinde gelmiş geçmiş ve günümüzde varolan bu yüzlerce binlerce teizm ve/veya nonteizm inançtan hangisini seçmek isterseniz diye sorarsam;

1.. hangisini seçerdiniz..?

2.. neden..?

3.. seçerken kriterleriniz ne olurdu?

4.. diğerlerini neden seçmezdiniz..?

5.. diğerlerini seçen insanların sizden akıl/zeka/bilinç olarak farklı olduğunumu düşünürdünüz..?

evet bu soru tüm teizm ve nonteizm düzeyi inancı olan arkadaşlarım için geçerlidir..

dediğim gibi amacım sizi ağır zincirlerle bir hapse sokan bu zihin/ego denen illetten bir parça olsun arındırabilmek ve ufkunuzu açıp, insan denen canlının yaşamının kıymetini farkettirebilmek..


Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 28-07-2010, 13:21
Prometeheus Prometeheus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 25 May 2010
Mesajlar: 160
Standart

paslıçivi´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

çünkü zaman denen su akıp gidiyor, ömrünüzden her an bir parça daha gidiyor ve her geçen an ölüme biraz daha yaklaşıyorsunuz..

ölüm sadece bir sonraki nefesiniz kadar yakın size..

ve o nefesin gelmesi her canlı için sadece bilinmeyen bir an meselesi..

evet ne dersiniz bir parça farkındalık kazanıp gönlünce yaşamınızı ıskalamadan insanca yaşamak istemez misiniz?
Sayın Paslıçivi,

Öncelikle böylesi hoş ve boş bir çaba gösterdiğiniz için size,kendi adıma teşekkür ederim...
Kendini Ateist ve Müslüman zannedenlerin adına elbette konuşamam...
Öyle bir damara basmışsınız ki, yukarıda ki cümlenizle
kimsenin cevap yazacak mecali kalmamış.Buzzz gibi bir esinti enselerde...
Fenada olmamış bu sıcak günlerde...
Ölümün adı bile yeter...Hemen kaçmak ister insanoğlu Konu değişsin ister...bir "Rahatsızlık" verir bu kelime Ateistlere ve Teistlere sebebini bildiği ama yüzleşmek istemediği-Bilmezden geldiği bir Rahatsızlık.

Haydi Materyalistleri anlıyorum bir nebze, Toprak olup yok olma korkusu...kolay değil
Peki müslümanlara ne demeli?
Yahu hani CENNETE gideğine İNANIYORDUN? neden korkarsın Ölümden? Bu korku ve Şüphe neyin nesi?
Demek ki hayat çok tatlı imiş? Demek ki Allaha inandığını söylüyorsun ama güvenmiyorsun?
Güvensen neden ölümden korkacaksın ki? Cennette huri kovalayıp Şarap içmeyecekmiydin?


Peki nedir Rahatsız eden? Çünkü,Maskeleri düşüren bir Sorudur bu...
İnsanoğlunun içinde ki "Maskeci" bundan rahatsız olur.
Hemen konuyu değiştirmek ister.Hemen bir hedef koyar Sırtına bindiği insanın önüne...Bir Havuç bir de Sopa...

Maskeci çok kurnazdır Sevgili Paslıçivi.
Sizin "Benlik modulü" dediğiniz şeyin içinde yaşar.Tabi bunlar Mecazi anlatımlarım
Gerçekte "bir modul" içinde yaşayan birşey yok...BEN içinde BENi göremeyenler anlamayacaklar.
Maskeci herkese ve her duruma göre farklı Maskeler yapar...
İş yerinize giderken başka bir maske takarsınız...Arkadaşlarınız arasında başka bir maske...Hatta Ailenize karşı dahi bir Maskeniz vardır.
Maskeci sizi o maskeyi takmanız için,şaşılacak Mantık yürütmelerle İKNA eder.Öyle ki AYNAYA bakarken dahi bir Maskeniz vardır.
Maskecinin nefret ettiği kelime ÖLÜMDÜR:Yasaklı kelimedir o...
Çünkü Maskeci Sizinle birlikte sonsuza kadar yaşamak ister ve size bunuda kabul ettirir.
Dinlerden farklı değildir yaptığı...İşte öleceğinizi BİLdiğiniz halde ölmeyecekmiş gibi yaşıyorsunuz.
Bir AN sonra ölmeyeceğimizin hiç bir garantisi yokken...On-Yirmi yıllık planlar yaparız.İhtiras ve Hırs ile Yarış atı gibi koşarız...Neden?
Çünkü Maskeci sırtımızda ve bir Elinde Sopası,diğer elinde tepemizden sallandırdığı o tatlı "havuç" varda ondan

Konu Prometeheus tarafından (28-07-2010 Saat 13:29 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 28-07-2010, 14:05
Prometeheus Prometeheus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 25 May 2010
Mesajlar: 160
Standart

Ben diyorum ki bir uyurgezeri bir anda uyandırmaya çalışmanın bir anlamı yok.
Ayrıca tehlikelidir.
Ancak uyurgezer her sabah neden bacakları ve dizleri morarmış diye düşünmüyorsa daha çok canı yanacaktır.
işte Uyurgezerin ihtiyacı olan uyku yani DİN...Sen onun Dininden çıkmaya ikna edemezsin.
Edersen bir anda iki boyut arasında sıkışır kalır...Bu asansörün iki kat arasında kalması gibi birşey...Yardım çığlıklarını kimse duymaz,birde üstüne kapalı alana korkusu varsa...işte o zaman hastayı kaybederiz.
Evet hasta gözüyle bakmak lazım.Belki ilerde bir aşısı bulunacak...ve Dinlerden özgürleştirme aşısı yapılacak...Ama o zamana kadar hasta uyurgezer olarak yaşamaya devam etmek zorunda.Dizlerde ki morluklarda cabası...
Bizde çok vurduk mobilyalara,duvarlara...Çok canımız yandı uyanış esnasında.
Elbette isteriz onlar canı yanmadan uyanabilsin ama Sistemin mantığına aykırı.
Bedel ödemeden hiçbirşey insana sunulmuyor.

Şimdi gelelim ilginç sorunuza:

Öncelikle beni ıssız bir adada yetiştiren Kişinin vay haline
Sevgili Paslıçivi,
Bu varsayımda bazı teknik hatalar var;
Nedir bunlar?
Bir insan yavrusu,Kuş yavrusu gibi yumurtadan çıkıp kısa sürede kanatları ile özgürce uçamıyor maalesef.
Düşünün ki doğada tamammen Anağbabasından bağımsız yaşama tutunan canlılar var.
Ama insan yavrusu öyle mi?
Nereden baksanı 12-15 yaşına kadar bakıma muhtaçdır insan evladı.
Peki neden böyle?
Neden insan doğar doğmaz yaşama tutunamaz? Neden kendi ayakları üzerinde duramaz?
Bu Evrimin bir Hatası mı? Çünkü tüm diğer canlılardan ayrı olarak insanın Sosyal bir yapısı var.
Yani bir bebek gelişmiş bir toplumda ortada kalmaz.Sosyal Güvenlik ve Hizmetler gibi karmaşık sistemler oluşturmuştur insan Aklı.
Yetimhaneler v.s. kısacası Devlet.
Diğer zayıf yapılı sistemlerde ortada kalan çocuklar daha çok istismar edilir.

İşte insan yavrusu nerede ve hangi Sistemin elinde yetişeceğini kendisi seçemediği için
kendisine dayatılan Sanal Dünya anlayışını kabullenmek zorundadır.
Müslüman bir Ailede doğduysa Müslüman olması kaçınılmazdır.
Budist,Hristiyan v.s. bu liste uzar gider.
Ateist bir Ailede veya Komunist bir sistemde ise yine bir İNANÇ ile yetişir.
O da Tanrıyı Yoklayan bir İnançdır.

Soruda ki gözardı edilen nokta şudur;
İnsan yavrusu dünya dışında yetiştirilirken kafasında belirli bir yaştan sonra belirecek
? işaretlerine cevap arayacaktır.
İşte bu soru işaretlerine Anne ve Babası yerine Cevap verecek kişi yüksek oranda Beyninin Nörokimyasal yapısı üzerinde etkili olacaktır.
Soru sorma o kadar ileri seviyeye ulaşır ki cevap maakmı bunalabilir
Kaçamak cevaplar ise kabul görmeyecek daha çok Soru işareti oluşturacaktır.
Ben Nereden geldim?
Nereye gidiyorum? Var oluşumun amacı ve sebebi ne?
Ölecekmiyim? Öldükten sonra ne olacak? Hiçlik tatmin etmeyecek.
Bu soruları istisnasız Tüm insanların sorması,bize bir ön konfigurasyon fikrini vermektedir.
Bu sorular ancak BİLİNÇ sahibi bir varlığını sorularıdır.
O Bilinc bir Beyaz Perde gibi ve mutlaka yansıyan Işığın görüntü vermesine izin verecektir.
İşte burada Bilince yansıyanın ne olduğu sorusu gündeme geliyor.
Bilince birşey yansıyınca Benlik içinde bir kaos başlar ve bir mücadeleye girişir.
Bir taraf Onaylarken diğer taraf tutturur Epistemolojik gerçeklik diye
Maskeci bu durumda devreye girer ve inanılmaz mantık oyunları sergilenir.
Bu Beyaz Perdeye yansıyan ışık hüzmesi bize bir Film oynatır.
Bu filmi arkamızı yaslanır seyrederiz.Kimimiz kahkahayı basarız.
Kimileride Zaplar durur

Sevgiler....
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 28-07-2010, 15:55
hackercesur hackercesur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 14 Jul 2010
Mesajlar: 802
Standart

Degerli paslıçivi;

iyi niyetini sonuna kadar anlıyor ve destekliyorum. Fakat unuttuğun birşey var

Prometeheus arkadaşımızın güzel bir şekilde tanımını yaptığı "maskeci";

Bunu şuna benzetebilirsin. Fenerbahçe ve Galatasaray rekabetinde

Fenerbahçenin tarihte daha üstün olduğunu bile bile halen Galatasarayın üstün oldugunu

savunan taraftarların oldugu gibi. Ah bu "maskeci" yok mu ?

Bir yerden birşey bulup ona olan inançlarını sürdürür insanların...

Dinlerde böyledir... Tek bir sorunun cevabı bile kuranın tanrısının olmadıgını apaçık ortaya

sererken o maskeci bunu reddeder...

Yaratıcıların en merhametlisi olan allah; Vahşi doğayı neden yaratmıştır ki... Mesela bir aslan bir geyigi canlı canlı avlıyor ve çiğ çiğ yiyor. vs...

Bunun yerine daha insani birşey neden getirmedi... Herşeyin bir anlamı oldugunu savunan inananlara sormak isterim dünya üzerinde futbol topu büyüklüğündeki bir taş parçası olmasaydı dünyada yaşam olmazmıydı ? Madem o taşın bir anlamı var bir yaratılış nedeni var insan o taşı alıp uzaya atsa dünya dünyalıgından birşey kaybedermiydi ?

Ya da merhametli allah neden Vahşi doğayı yaratmıştır. Canlıların birbirini yiyerek yaşaması ona haz mı vermektedir...

Verhasıl kelam

Bu kavga bitmez dostum...

Saygılarla
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 28-07-2010, 17:04
Prometeheus Prometeheus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 25 May 2010
Mesajlar: 160
Standart

Doğanın Vahşi olduğu yalnızca biz insanların bakış açısı ve tanımlamasından ibaret.

Asıl insanoğlu vahşidir.Çünkü Doğası gereği yaşamayı BENLİĞİNE yedirememektedir.

Yani "Maskeci" Benliği burada devreye giriyor ve Hayvanların vahşi olduğunu kulağımıza üflüyor.
Bir Aslan örneğinizi ele alalım.Aslan besin Piramidinin üstlerinde,hemen insanın altında bir yerde.
Aslan Ceylanın yemek zorundadır.Görevini yerine getirir ve bir gölgeye çekilir.
Karnı doyan Aslan diğer Ceylanlar için tehlike olmaktan çıkar.
Aslanın "Yarın Kaygısı yoktur" buzdolabıda yoktur Yarın ne yiyeceğim diye bir dert edinmez kendine.Peki insanoğlu öylemidir?
İnsan karnı Tokkende avlanır.Vahşice "diğerleri" olarak gördüğü herşeyi çıkarı için kullanmak ister.
İnsan Aslanı Sirkte maymuna çevirir,Ateş çemberlerinden atlatır ve eğlenir.
Aslanın asli görevi bu değildir ama haddini bilmez insanoğlu Tanrıcılık oynamaya bayılır.

Dikkat ediniz cahil adamın Egosu bir dev gibidir.En alt gelir grubundan ve en eğitimsiz insanlarda Benlik tam bir Vahşidir.
Maskeci onu tam kontrolü altına almıştır.Hem hizmet etmekle sorumlu olduklarına karşı Gülen maskesini takar,hem de bulduğu ilk fırsatta onlardan intikam almak ister.
İnsani bir davranış karşısında Egoları kabarır.
Eline geçen ilk fırsatta başkalarını ezmeye meyillidir.
Eğitim düzeyiarttıkca,Maskecinin Maskeleri sorgulanmaya başlanır.
Bilinçde ki artış karşısında Maskeci daha karmaşık yalanlar bulmak zorundadır.
Farkındalık arttıkca Ego küçülür ancak tamamen yok olmaz
Maskecinin işleri bozulmaya başlamıştır.
Bilinci yükselen İNSAN artık MASKEYE ihtiyaç duymamaya başlamıştır.
İçi dışı birdir.
Kendisi ile yüzleşebilme erdemini gösterebilmektedir.
Maskeci iflas etmiştir.
Kişi artık Dinci-Dindar v.s ile uğraşmaz...Bilir ki derin uykudadır o insanlar.
Kişi artık Milliyetcilik,Irkcılıkla uğraşmaz.Bilir ki hepimiz insanız neticede.
Kişi artık bir Bİlinemezci olmuştur.
Bildiklerinin,bilmedikleri karşısında bir noktadan ibaret olduğunu FARK etmiştir artık.
Bu anlamda söylenmiş şu güzel söz aslında bugün mezhep diye kitlelerin peşine düştüğü insanlarında BİLİNEMEZCİ olduğunu gösteriyor;
"Eğer Bilmediklerimi ayaklarımın altına alabilseydim,Başım Göğe erişirdi"

Sevgi ile...
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 28-07-2010, 17:35
hackercesur hackercesur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 14 Jul 2010
Mesajlar: 802
Standart

Yazdıkların mantığımla bire bir uyuşmakla birlikte çok dogru geliyor Prometeheus...

Biraz daha düşününce o vahşiligin ve "benliğin" insanda oldugunu anlamamız zor degil...

İnsanın yarattıgı tanrı bile insan gibi çıkarcı olmuş...

Bana ibadet et diyor...

Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmişsin önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?


Isyan edip karsinda duracagim, neredesin?
karanligi, isiğa yoracagim, neredesin?
İbadete karşılık cenneti alacaksam
'bagis mi ticaret mi' diye soracagim, neredesin?
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 28-07-2010, 18:09
YasasinBilim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
YasasinBilim YasasinBilim isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jul 2009
Bulunduğu yer: şemsipajapaşası
Mesajlar: 1.217
Standart

Sevgili Prometeheus ve Hackercesur;

Birer insan olarak Tanrıyla empati kurup bir yanılgıya düşme ihtimaliniz de var.

Tanrı sadist, zalim bir varlık olamaz mı?

Aylar öncesinda yazdığım bir başlıkta ( http://www.turandursun.com/forumlar/...olu+de%F0ildir ) buna değinmiştim.

Şu insanları yaratayım, biribirine düşüreyim, bazılarını ikinci sınıf adledeyim, akla-mantığa uymayan kitaplar ve peygamberler göndereyim, buna rağmen inananları yanıma alırım inanmayanları cehennemde yakarım diye düşünmüş te olabilir.

Bu nedenle, islamiyeti veya diğer dinleri eleştirirken tanrıyla empati yapma yerine bir cinayetin sırrını çözmeye çalışan dedektif gibi hareket ederek delillerden yola çıkılmalıdır.

En önemli deliller ise sözde kutsal kitaplar ve metinlerdir.

Çünkü bilimsel açıdan belge niteliği taşırlar.

Bu kitaplardaki çelişki ve mantık hatalarını dikkate alarak çok da zeki olmayan bir varlık tarafından üretildiklerine ikna olabiliriz. Evreni yaratan bir gücün bu tür hatalar yapmayacağına inandığımızdan, dinlerin uydurma olduğuna kanaat getirebiliriz.

Eğer tanrı kasten, böyle hatalar yaptıysa ve biz ikna olmadıysak ve de cehennemi boylayacaksak boylayalım. Bu tanrının sorunudur. Zaten bizi yakmayı kafasına koymuştur, ağzımızla kuş tutsak cehenneme gideceğiz demektir.

Sonuç olarak, tanrının (var ise) nasıl bir varlık olduğunu bilmiyor sadece tahmin ediyoruz ve bu tahminimizde yanılabiliriz.


saygılarımla...
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 28-07-2010, 18:21
hackercesur hackercesur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 14 Jul 2010
Mesajlar: 802
Standart

Sevgili Yaşasınbilim;
Tabiki söylediklerinin bir kısmı bana da mantıklı geliyor. Ama bu kadar mükemmel ve merhametli, bağışlayıcı tanrı neden böyle birşey tasarlasın ki...

Bu onun mükemmellik sıfatını yerle bir eder...
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Hayatınızdaki Önemli Farkındalık Anları Neler? Cem Etik, Estetik, Sanat, Politika, Bilim & Eğitim 2 26-06-2018 16:50
Farkındalık paslıçivi Etik, Estetik, Sanat, Politika, Bilim & Eğitim 162 18-03-2015 18:08
farkındalık ve merkezlenmek (osho) s_h Etik, Estetik, Sanat, Politika, Bilim & Eğitim 5 01-01-1970 23:39

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:13 .