Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 15-09-2013, 11:36
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart Besmelenin Kökeni

Önce ayetle başlayalım konuya. Tabii bundan önce de Besmeleyle:

Bismillahemenahuzza (Lah(t), Menah(t) ve Uzza'nın adıyla)!

Nisa 171: Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah'ın peygamberi, Meryem'e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allah'a ve peygamberlerine iman edin, "(Allah) üçtür" demeyin. Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah, ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi olmaktan uzaktır. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.

Gördüğünüz gibi, Besmeleyi orijinaldekine benzer farklı bir şekilde yazdığım zaman, Besmele'de ayettekinin tersine, bir "Üçleme (Teslis, Trinity)" olduğunu bugüne kadar farkında olmayanlar şok geçirebilir. Ama ben de dahil, bugüne kadar Besmele'yi sorgulamadan çok defa söylemişizdir ve anlamı üzerinde durmadığımız için şaşırabiliriz. Ancak Besmele'nin altını biraz kazıdığınız, yani araştırdığınız zaman şimdiye kadar farkında olmadığınız bir gerçekle karşılaşırsınız.

Farkına varmadığınız ya da varamadığımız biricik gerçek şu idi (ki Arapça'dan Latince'ye tercüme edildiğinde):

B-s-m-al-lah-al-rahman-al-rahim

Burada

1. Al İlah,
2. Al Rahman,
3. Al Rahim

adında bir üçlemeden söz ediliyor. Tıpkı şu ayetteki gibi:

Necm 19-20: "Lât ve Uzza’yı ve diğer üçüncüsü Menat’ı gördünüz mü?"

Not: Bu ayetle ilgili daha fazla bilgi için İhsan Eliaçık'ın "YAŞAYAN PUTLAR: LAT, UZZA, MENAT" makalesine ve şu videosuna da


bakılabilir. Ayrıca Salman Rüşdi'nin benzer bir çıkarımı da vardır ama, onunki başka bir ayetle ilgilidir.

Evet, Besmele'deki bu üçleme köken itibariyle nereden geliyor?

Bunlardan ilk şıktakini,

la ilahe derken sadece dişi ilahları reddetmek ( 1 2 3 ... Sonuncu Sayfa)
merakeden07

adlı tartışmamızda inceledik ve (özellikle son mesajlarımdaki arkeolojik bulgularla) çözdük.

Hemen bir özet çıkarmam gerekirse, "Al İlah" kelimesi zamanla bizim "Al Lat" olarak bildiğimiz Tanrıça'ya yani "Al Lah"a dönüşüyor ve oradan da İslamiyet'e "Allah" olarak geçiyor.

Peki ilkini bu şekilde çözdüğümüze göre, diğer ikisinin kökeni ne idi?

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 15-09-2013, 12:08
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart Gerçek Furkan'daki Besmele


Gerçek Furkan, ABD'nin Texas eyaletindeki Omega 2001 ve Wine Press yayınevleri tarafından yayınlanan ve içinde Tevrat, İncil, Kur'andan ayetler bulunan dini kitap.

Kitap Arapça ve İngilizce olarak yazılmış olup içeriğinde İbrahimî dinler vurgusu yapılmakta ve Kuran, İncil ve Tevrattan değiştirilmiş alıntılara yer vermektedir. Kitap 77 Sureden oluşmaktadır. Üslup olarak Kurana benzetilmeye çalışılmıştır. Salman Rüşdi'nin Şeytan Ayetleri isimli kitabından aktarımlar da bu kitapta yer alır.

Arapça ve İngilizce dilinde yayınlanan kitapta sûreler İslam'daki Besmele'yi andıran "Baba, Söz, Kutsal Ruh ve Bir ve Tek olan Tanrının adıyla" cümlesi ile başlar. İslamdaki Allah tanımıyla, Hristiyanlıktaki İslamiyet'te bulunmayan Allah tanımlarını bir araya getirir.
  • Besmele sûresi
Besmele (İngilizce: "Blessing", Arapça: "Al Basmalah") sûresinde tanrının hem tekliğinden bahseder ve aynı ayette onun üçlemesi (teslis) anlatılır.

Örneğin, Zina suresi şöyle başlar:

ZİNA: "Baba, Söz, Kutsal Ruh ve Bir ve Tek olan Tanrının adıyla, Gerçek inananın öyküsü, evini aşk, saflık ve doğruluk kayasının üzerine inşa eden adamın öyküsüne benzer. Bir fırtına geldiğinde tedbirli olur ve büyük bir zafer kazanır fırtınaya karşı. İnanmayanın öyküsü ise, evini cinayet, zina ve ahlaksızlıktan kurumuş bir nehir yatağına inşa eden adamın öyküsüne benzer. Fırtınaya tutulduğunda cehennem ateşine düşer"

Gördüğünüz gibi, bu kitapta da Besmele olarak bir Üçleme ama Hristiyanvari bir Üçleme geçer.

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 15-09-2013, 17:22
Tumagü İskicap - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Tumagü İskicap Tumagü İskicap isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 Jan 2008
Mesajlar: 425
Standart

Araplarda "Al İlah" veya "El İlah" adında bir tanrı hiç olmadı.
"El Lat" ile "El Lah" vardı. şimdi El-Lah, Allah olarak devam ediyor.
İslam'dan önce Araplar, "bismi el-Lat ve el-Uzza" diyerek
işlerine bu tanrıların adıyla başladıkları biliniyor.
Hanifler ise "bismikellahümme" derlermiş.
Neml 30 ayetinden sonra besmele,
Rahman ve Rahim sıfatlarıyla birlikte Esma-ül hüsna içerisine katıldı.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 15-09-2013, 18:31
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart

erolgeç´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Araplarda "Al İlah" veya "El İlah" adında bir tanrı hiç olmadı.
"El Lat" ile "El Lah" vardı. şimdi El-Lah, Allah olarak devam ediyor.
İslam'dan önce Araplar, "bismi el-Lat ve el-Uzza" diyerek
işlerine bu tanrıların adıyla başladıkları biliniyor.
Hanifler ise "bismikellahümme" derlermiş.
Neml 30 ayetinden sonra besmele,
Rahman ve Rahim sıfatlarıyla birlikte Esma-ül hüsna içerisine katıldı.
Orada Tanrı ya da yaratıcı bir güç veyahut da putlara verilen genel ad olması hesabıyle "El İlah" dendi. Yoksa, bunun farkındayız. Hani herşeyin kökeninde ilki tespit etmeye çalışıyoruz ya, ondan dolayı bu kelimeyi aldım.

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 16-09-2013, 20:27
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart "Al Rahman" ve "Al Rahim" isimlerinin kökeni

erolgeç´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Araplarda "Al İlah" veya "El İlah" adında bir tanrı hiç olmadı.
"El Lat" ile "El Lah" vardı. şimdi El-Lah, Allah olarak devam ediyor.
İslam'dan önce Araplar, "bismi el-Lat ve el-Uzza" diyerek
işlerine bu tanrıların adıyla başladıkları biliniyor.
Hanifler ise "bismikellahümme" derlermiş.
Neml 30 ayetinden sonra besmele,
Rahman ve Rahim sıfatlarıyla birlikte Esma-ül hüsna içerisine katıldı.
Bu mesajına ikinci defa ama bu kez farklı bir yaklaşımla cevap veriyorum.

Doğrudur, "Al İlah" kelimesi kullanıldıysa bile, bu çok uzun bir zaman önce olmalı. Kuzey ve Güney Arabistan'da Hristiyanlaşan Araplar bu tür kelimeleri kendi dillerine hemen dönüştürüyorlar ve yeni anlamlar ekleyebiliyorlardı. Bu isim bunlardan yalnızca biridir. Kuzey Araplar bu ismi dönüştürmüşler ve uzun bir süredir "Al Lah" olarak kullanıyorlardı. Güney Arapları ise "Al Ramanan" ismini ya da bunun bir türevi olan "Al Raham"ı kullanıyorlardı. Bu isimler Allah'ı anmalarında birer formül idi.

Örneğin, "UNE SEULE RÉVÉLATION" başlığının altında şu bilgiler mevcuttur:

« Le Dieu » (Allah) auquel il s'adresse est le Dieu de Moïse. Le nom même d' " Allah " n'est pas un nom propre mais un nom commun : 'ilâh, transcription de l'araméen 'élâh, précédé de l'article défini 'al. Par contraction, 'al-'ilâh devient 'allâh : « le Dieu ». Quel Dieu ? La réponse vient de l'expression qui suit immédiatement : 'ar-rahmâni r-rahîmi, « le Miséricordieux plein de miséricorde », en apposition au « nom de Dieu » que l'on vient d'invoquer, comme dans le livre de l'Exode, rihamti ' èt-'ashèr 'arahèm : « Je fais miséricorde à qui je fais miséricorde », définit le « Nom de Yahweh » prononcé par Dieu devant Moïse (Ex 33, 19), et 'èl-rahûm, « le Miséricordieux » est le Nom de Dieu « crié » par Yahweh devant Moïse à deux reprises (Ex 34, 6).

'ar-rahmâni r-rahîmi, invoqué ensuite au début de chacune des sourates, désigne donc explicitement le Dieu de l'Horeb dans l'acte même de sa révélation à Moïse. Si nous en doutions encore, le nom biblique d'Élohîm, employé à deux reprises, suffirait à nous en persuader (III 26 ; V 114).
Burada "Le Coran" kitabını yazanlar, "Al Lah" kelimesinin kökeninin "Al İlah" olduğu ve Besmele'deki diğer iki "Al Rahman" ve "Al Rahim" isimlerinin kökenlerine ilişkin bulgular vermişlerdir. Ama bu son iki isim onların sandıklarından da çok daha eskiye gider tarihçesi, Güney Arabistan'da.

2. Al Rahman'ın Kökeni: Bunun kökenine ilişkin ilk bilgiyi "Abraha Yazıtı"nda görüyoruz. Çok ilginçtir; bu isim Kral Abraha (Ebrehe)"da bile mevcuttur. Peki nasıl?

İşte böyle: "Ab Raha".

Etimolojik olarak, "Rahman" Kur’anda geçen Arapça olmayan kelimeler arasında sayılır. "Rahman" ve "Rahim" kelimelerinin kaynağını aldığı "RHM" kökü Akadça gibi antik diller başta olmak üzere birçok Ortadoğu, İran ve Hint dillerinde ortak kullanımlara sahiptir. Kelimenin hangi dilden kaynaklandığı ve diğer dillere geçtiği konusunda dillerin gelişim evreleri, tarih ve kronoloji bilimlerinden faydalanılabilir. "Rahman", "Rahim" ve "İbrahim" gibi kelimelerin kökenleri konusunda ilahiyatçı yazar İhsan Eliaçık'ın açıklamaları şöyledir: "Bu kökten gelen kelimelerin eski dünya dillerinde meşhur ve yaygın olduğunu görüyoruz; Akadça'da dölyatağı, rahîm (remu), merhamet eden tanrı (remânu), Aramice rahîm, merhamet (rhm), İbranîce rahîm, merhamet (raham), Hindçe iyilik tanrısı (Brahma) hep aynı kökten… Sevginin ve merhametin babası anlamına gelen Eb-Raham’ın bütün Sami dillerinde ve hatta Hindçede bile kullanıldığını görüyoruz. Buralardan evrilerek Arapçaya İbrahim olarak geldiği anlaşılıyor." Bu yaklaşım diğer kaynaklarca da desteklenmektedir.

Bu konuda Abraha yazıtının ilk satırında şu bilgiler geçer:

(i)

1. Transliteration:

b kh ya l / r h m n n / w m s ya h ha /
m l k n / a b r ha / z ya b m n / m l k / s b a / w z r ya d n / w h dh r m d t

2. Transcription:

B'khail / ar-rahman / wmaseeha /
malikan / Abraha / Zaybm / malik /
sab'a / w zarydan / w hadarmaut

3. Translation:

With the power (help) of god, and the Jesus (=Christian) King Abraha Zeebman (King's title), the King of Saba'a, Zuridan and Hadrmaut.
Burada kırmızı renkle vurguladığım yerlere dikkat lütfen, çünkü "Al Rahman" ismi buradan gelir. Hristiyanlar, "r h m n n (ar-rahmanan)" ismini "Jesus"a atfederler. Çünkü bu yazıtın olduğu yerde Himyer Krallığı vardı ve bu Krallık da Hristiyan idi. Ama sonuçta ne olursa olsun, bu isimle Tanrı'nın anılmış olduğu açıktır.

Bunu yazıtın ilk ve aşağıda görüldüğü gibi son satırında görüyoruz:

(ix)

(b) n / (b) kh ya l / r h m n n / w r kh ha w /
z a'in l n / z l th n ya / w s th ya / w s

(bi)n / (b) akhayal / rahman / wa rakhaw / zalan / salthany / w sathya/ ws

Ban (halban) with the power of the god in the month of Zu A'allan in the year sixty-two
Görüldüğü gibi, bu son satırda "r h m n n (ar-rahmanan)" ismiyle "Tanrı (God)"nın anılmış olduğu hiçbir şüpheye yer bırakmaz.

Şu halde demek ki "r h m n n (ar-rahmanan (God))" ismi "Al Rahman"ın kökeniymiş. Bu bir.

3. Al Rahim: Bu kelimenin kökenini de "Musnad Al Janubi (South Arabia)" yazıtlarından ikincisinde şöyle görüyoruz. Ki bu benim özel bir keşfimdir.

Bu yazıtın okunuşu ve çevirisi şöyledir:

1. Transliteration:

n ya a'in th t / k ya l / w m q m / sh ya m ha m w
gh wa n ha m w / b n / a a'in r b n / w b z t
t a t b / r ya m m / s a'in d / w ha w f ya n
r ya m m / r dh w / w h sd ya / m r a ha m

2.Transcription:

Nai Asath/ Khail/ w maqam/ shai mahamo/
Ghawnham/bin/ A'araban/ w bazat/
Ta'atab/remom/sad/w hawfain
Remom/ Rado/ wa hasiya/ mraham

3. Translation:

With the power of Naiqthat and his high position
Ghawnaham from the Arabian tribe of
Dhat Ta'atab - Raimam Sa'ad
Fulfilled and pleased with the will
of their Lord and his presence.
Burada da yine kırmızı renkle vurguladığım yerlere bakınız, lütfen. Ne görüyorsunuz? "Al Rahim"in kökenini, değil mi?

Demek ki "m-r-a-ha-m (m-raham (Lord))" kelimesi "Al Rahim"in kökeniymiş. Ama bu sefer, "God" yerine "Lord" anlamı gelmiş.

Evet, bu iki yazıt İslamiyet öncesi Güney Arabistan'a ait olduğuna ve

1. "r h m n n (ar-rahmanan (God))" ===> "Al Rahman",
2. "m-r-a-ha-m (m-raham (Lord))" ===> "Al Rahim"

şeklinde zamanla değişerek dönüştüğüne göre, baştan beri size sorduğum soruların yanıtı olur.

İşte bu sonuçlara göre, Besmelemizi,

B-s-m-al-lah-al-rahman-al-rahim

şeklinde Arapça'dan Latince'ye tercüme ederken ayırarak yazdığımızda, buradan,

1. Al İlah,
2. Al Rahman,
3. Al Rahim

şeklinde 3 farklı isimle bir üçlemeden söz ediliyormuş.

Fakat Kuran,

Nisa 171: Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah'ın peygamberi, Meryem'e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allah'a ve peygamberlerine iman edin, "(Allah) üçtür" demeyin. Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah, ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi olmaktan uzaktır. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.

ayetiyle bunu tamamen reddeder. Ama diğer taraftan, Besmelemizin kökenine baktığımızda, 3 farklı isimden söz edildiğini ve bunlarda bir "Üçleme" yapılmış olduğuna şahit oluyoruz. Peki, biz bu durumda neye inanacağız?

Burada Zakaria Butros'un aşağıdaki videodaki 25:20'deki, "Put mu, ne putu? Muhammed bütün putları kaldırdı! Peki öyleyse, bunlar ne?" sözleri hep dikkatimi çekmiş ve gerek Besmelemizin kökenini, gerekse diğer İslami bilgilerin kökenleri üzerinde araştırmaya itmiştir:


Buradaki çalışmadaki ortaya çıkan bulguları ve böylece Besmelemizin kökenin ne olduğunu öğrenmemizde ona borçlu olduğumuzu unutmayalım!

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 17-09-2013, 19:59
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart 2. Yahuda Vakası: ABRAHA (EBREHE) Vakası.

Yahuda (Judas) gerçekte kim idi?


"Arkadaşını ele veren odur. O'nun çarmıha gerilmesine neden olan odur. Ve sonsuza dek lanetlenen yine odur..."

Evet, National Geographic kanalının sunduğu "Yahuda İncili" adlı belgesel bu sözlerle başlıyordu. Fakat bu eski metin bize, İsa (Jesus) peygambere ihanet eden öğrencisi Yahuda'nın İnciller'de sunulduğu gibi olmadığını, ki bu zahiri görüntü olmalıdır, aslında İsa peygambere yardım eden ve bunun için de çok zorlu bir göreve soyunan bir kahraman olduğunu anlatır. Çünkü bu metne göre, göre Yahuda aslında bir kahramandı, İsa’yı en iyi anlayan elçiydi ve İsa’nın isteği üzerine onun idam edilmesini sağlamıştı.

Hristiyanlar, bu fedakarlığının nedenini "Kutsal Haç Doktrini" olarak tanımlar ve bu doktrinin gerçekleşmeden Hristiyanlığın kurulmasının mümkün olmadığını kabul ederler. Demek ki Yahuda, kendisini Hristiyanlık için feda eden bir kahramanmış. İsa, bu görev için 12 kişiden oluşan Havariler'in arasından yalnızca onu seçti.

Bu metin üzerinde çalışan belgeseldeki bilim adamları, "1700 yıl önceki birisi neden Yahuda'yı aklamak için bu yolu seçti?" sorusunu sorar ve bir yanıt bulamazlar. Ama diğer taraftan, bu soruyu sorarlarken, bu metni yazan kişinin Hristiyanlığın temel doktrinini hatırlatmaya çalışmış olmasını görmezler. Onların o metinde arayıp da bulamadığı tek gerçek bu idi!

Peki M.S. 300'lerde bir Keşiş, Yahuda İncili'ni neden yazmıştı?


M.S. 300'lerde muhtemelen bir Keşiş, ki bu kimse yukarıdaki resimde temsili olarak canlandırılmıştır, Yahuda'nın İsa peygamberle geçirdiği son 3 gününü anlatan bir metni Koptikçe dilinde kaleme aldı. Fakat Yahuda'nın da İsa'nın çarmıha gerilmeden önce kendisi bir ağaca asarak intihar ettiğini biliyoruz. Bu durumda Yahuda böyle bir İncil yazmış olsa bile, bu, İsa'nın çarmıha gerilmeden son 3 gün önceki olayları kaleme almış olabilir. Metin ise tastamam bu şekildedir. O zaman Yahuda intihar etmeden önce alelacele İsa ile geçirdiği son gününü kaleme almış ve bu metin de elden ele dolaşmış olmalıdır. Bilemiyoruz, ama Yahuda ister böyle bir metin yazmış olsun, isterse yazmamış olsun, onun hakkında bir İncil yazan kişinin esas amacı, Hristiyanlığın temel doktrinini hatırlatmaya çalışmış olmalıdır. Bu kişi, ayrıca Hristiyanlığın temel doktrinini hatırlatırken, bunu Yahuda'nın üzerinden yapması, onun bir Yahuda'ya bağlı olduğunu ya da onu çok seven bir Hristiyan olduğunu gösterir.

Şimdi gelelim, ikinci Yahuda vakasına...

Bu da bir öncekine benzer ama bu çok farklı bir örnektir.

Bilindiği üzere, geleneksel İslami kaynaklara göre Fil Vakası ya da Fil Olayı, İslam Peygamberi Muhammed'in doğum yılı veya öncesinde Kabe'yi yıkmak amacıyla Mekke üzerine yürüyen Ebrehe (Abraha) ordusunun Allah tarafından gönderilen Ebabil kuşları vasıtasıyla imha edilmesini anlatılan hikayelerin toplu adıdır. Bu Hikayeler Arabistan tarihi açısından sözlü tarih olarak nitelendirilen bir döneme aittir. Olayın oluş tarihi, şekli, yeri gibi konular açısından tarihsel bilgi değeri taşıyan belgeler bulunmamaktadır. Yazar Turan Dursun bu anlatının birçok imkansızlıkları içinde barındıran bir putperest efsanesi olduğundan bahseder.

Ayrıca, bu konuda forumumuzdaki araştırmacılardan Hasan AKÇAY, "Abraha Yazıtı"nda yaptığı incelemeler sonunda böyle bir olayın olmadığının imkansızlığını tespit etmiştir. Çünkü o, #24 no'lu mesajında bu yazıtın çevirisini,

Rahman’ın izni ile O’nun ulu Hristiyan kralı Ebrehe ki Sebe’nin, Zuridan’ın, Hadrmaut’un, Yemen’in ve sahillerle dağlardaki bütün aşiretlerin kralıdır, yazdı bu dizeleri Ma’ad aşiretiyle Nisan ayında yaptığı el-Rabiya savaşı konusunda. Ve bütün Beni A’amir aşiretleriyle savaşıp Kinda ve Al’a Ebi Cabar’ı; Sa’ad, Murad ve Hadrmaut’a da Bişar bin Hasan’ı yönetici atadı. Kinda’nın Beni Amir’ine karşı ordunun önünde. Ve Turban’a doğru Zu Markh vadisinde Al'a karşı ve Manha vadisinde Murad ve Sa’ad’a karşı. Ve Kralı yakaladı ve öldürdü ve bol bol ganimet ele geçirdi. Ve Halban’da Ma’ad’a yetişerek savaşıp ganimet ve tutsaklar ele geçirdi. Ve sonra Omro bin el-Munzir’i ele geçirdi; onun oğlunu yönetici atadı ve altıyüz altmışikinin Zu A’allan ayında Rahman’ın gücü ile Halban’dan döndü.
şeklinde yaptıktan sonra Fil olayının olmadığına şahit olmuştur.

Fakat Hasan AKÇAY'ın bu çeviriyi verdiği yerdeki tartışmada hiç kimse, bırakın böyle bir olayım olup olmadığını, olayın başrolündeki kişinin adına dikkat etmedi bile.

Bu kişinin adının ne anlama geldiğini bir önceki mesajımdaki "2. Al Rahman'ın Kökeni" bölümünden şöyle olduğunu öğrenmiş oluyoruz:

İhsan Eliaçık'ın açıklamalarına ek olarak şunları söyleyebiliriz: "Bu kökten gelen kelimelerin eski dünya dillerinde meşhur ve yaygın olduğunu görüyoruz; Akadça'da dölyatağı, rahîm (remu), merhamet eden tanrı (remânu), Aramice rahîm, merhamet (rhm), İbranîce rahîm, merhamet (raham), Hindçe iyilik tanrısı (Brahma) hep aynı kökten… Sevginin ve merhametin babası anlamına gelen "Eb-Raham (İbrahim)"ın bütün Sami dillerinde, Güney Arabisran'da "Ab-Raha (Ebrehe)" ve hatta Hindçe'de bile kullanıldığını görüyoruz. Buralardan evrilerek Güney Arapça'ya "Abraha (Ebrehe)" ve Kuzey Arapçaya İbrahim olarak geldiği anlaşılıyor." Bu yaklaşım diğer kaynaklarca da desteklenmektedir.

Peki, bu durumda "Merhametin Babası" anlamına sahip olan Abraha (Ebrehe) nasıl oluyor da fillerden bir ordu kurup Yemen'den Mekke'ye Kabe'yi yıkmak üzere yürümüş olabilir?

Bu sonuç, Fil Vakası'nın gerçekleşmiş olmasının mümkün olmadığını gösteren bir diğer kanıttır.

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.

Konu upuaut tarafından (17-09-2013 Saat 20:05 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 17-09-2013, 20:22
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart Düzeltme

Arkadaşlar, bir önceki mesajımda geçen "Kutsal Haç Doktrini" doğru değildir. Doğrusu, "Kefaret Doktrini" olacaktır.

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 16-11-2013, 22:52
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart Üçleme'nin İslamiyet'te kullanılışı

upuaut´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu mesajına ikinci defa ama bu kez farklı bir yaklaşımla cevap veriyorum.

Doğrudur, "Al İlah" kelimesi kullanıldıysa bile, bu çok uzun bir zaman önce olmalı. Kuzey ve Güney Arabistan'da Hristiyanlaşan Araplar bu tür kelimeleri kendi dillerine hemen dönüştürüyorlar ve yeni anlamlar ekleyebiliyorlardı. Bu isim bunlardan yalnızca biridir. Kuzey Araplar bu ismi dönüştürmüşler ve uzun bir süredir "Al Lah" olarak kullanıyorlardı. Güney Arapları ise "Al Ramanan" ismini ya da bunun bir türevi olan "Al Raham"ı kullanıyorlardı. Bu isimler Allah'ı anmalarında birer formül idi.

Örneğin, "UNE SEULE RÉVÉLATION" başlığının altında şu bilgiler mevcuttur:

Burada "Le Coran" kitabını yazanlar, "Al Lah" kelimesinin kökeninin "Al İlah" olduğu ve Besmele'deki diğer iki "Al Rahman" ve "Al Rahim" isimlerinin kökenlerine ilişkin bulgular vermişlerdir. Ama bu son iki isim onların sandıklarından da çok daha eskiye gider tarihçesi, Güney Arabistan'da.

2. Al Rahman'ın Kökeni: Bunun kökenine ilişkin ilk bilgiyi "Abraha Yazıtı"nda görüyoruz. Çok ilginçtir; bu isim Kral Abraha (Ebrehe)"da bile mevcuttur. Peki nasıl?

İşte böyle: "Ab Raha".

Etimolojik olarak, "Rahman" Kur’anda geçen Arapça olmayan kelimeler arasında sayılır. "Rahman" ve "Rahim" kelimelerinin kaynağını aldığı "RHM" kökü Akadça gibi antik diller başta olmak üzere birçok Ortadoğu, İran ve Hint dillerinde ortak kullanımlara sahiptir. Kelimenin hangi dilden kaynaklandığı ve diğer dillere geçtiği konusunda dillerin gelişim evreleri, tarih ve kronoloji bilimlerinden faydalanılabilir. "Rahman", "Rahim" ve "İbrahim" gibi kelimelerin kökenleri konusunda ilahiyatçı yazar İhsan Eliaçık'ın açıklamaları şöyledir: "Bu kökten gelen kelimelerin eski dünya dillerinde meşhur ve yaygın olduğunu görüyoruz; Akadça'da dölyatağı, rahîm (remu), merhamet eden tanrı (remânu), Aramice rahîm, merhamet (rhm), İbranîce rahîm, merhamet (raham), Hindçe iyilik tanrısı (Brahma) hep aynı kökten… Sevginin ve merhametin babası anlamına gelen Eb-Raham’ın bütün Sami dillerinde ve hatta Hindçede bile kullanıldığını görüyoruz. Buralardan evrilerek Arapçaya İbrahim olarak geldiği anlaşılıyor." Bu yaklaşım diğer kaynaklarca da desteklenmektedir.

Bu konuda Abraha yazıtının ilk satırında şu bilgiler geçer:

Burada kırmızı renkle vurguladığım yerlere dikkat lütfen, çünkü "Al Rahman" ismi buradan gelir. Hristiyanlar, "r h m n n (ar-rahmanan)" ismini "Jesus"a atfederler. Çünkü bu yazıtın olduğu yerde Himyer Krallığı vardı ve bu Krallık da Hristiyan idi. Ama sonuçta ne olursa olsun, bu isimle Tanrı'nın anılmış olduğu açıktır.

Bunu yazıtın ilk ve aşağıda görüldüğü gibi son satırında görüyoruz:

Görüldüğü gibi, bu son satırda "r h m n n (ar-rahmanan)" ismiyle "Tanrı (God)"nın anılmış olduğu hiçbir şüpheye yer bırakmaz.

Şu halde demek ki "r h m n n (ar-rahmanan (God))" ismi "Al Rahman"ın kökeniymiş. Bu bir.

3. Al Rahim: Bu kelimenin kökenini de "Musnad Al Janubi (South Arabia)" yazıtlarından ikincisinde şöyle görüyoruz. Ki bu benim özel bir keşfimdir.

Bu yazıtın okunuşu ve çevirisi şöyledir:

Burada da yine kırmızı renkle vurguladığım yerlere bakınız, lütfen. Ne görüyorsunuz? "Al Rahim"in kökenini, değil mi?

Demek ki "m-r-a-ha-m (m-raham (Lord))" kelimesi "Al Rahim"in kökeniymiş. Ama bu sefer, "God" yerine "Lord" anlamı gelmiş.

Evet, bu iki yazıt İslamiyet öncesi Güney Arabistan'a ait olduğuna ve

1. "r h m n n (ar-rahmanan (God))" ===> "Al Rahman",
2. "m-r-a-ha-m (m-raham (Lord))" ===> "Al Rahim"

şeklinde zamanla değişerek dönüştüğüne göre, baştan beri size sorduğum soruların yanıtı olur.

İşte bu sonuçlara göre, Besmelemizi,

B-s-m-al-lah-al-rahman-al-rahim

şeklinde Arapça'dan Latince'ye tercüme ederken ayırarak yazdığımızda, buradan,

1. Al İlah,
2. Al Rahman,
3. Al Rahim

şeklinde 3 farklı isimle bir üçlemeden söz ediliyormuş.

Fakat Kuran,

Nisa 171: Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah'ın peygamberi, Meryem'e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allah'a ve peygamberlerine iman edin, "(Allah) üçtür" demeyin. Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah, ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi olmaktan uzaktır. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.

ayetiyle bunu tamamen reddeder. Ama diğer taraftan, Besmelemizin kökenine baktığımızda, 3 farklı isimden söz edildiğini ve bunlarda bir "Üçleme" yapılmış olduğuna şahit oluyoruz. Peki, biz bu durumda neye inanacağız?

Burada Zakaria Butros'un aşağıdaki videodaki 25:20'deki, "Put mu, ne putu? Muhammed bütün putları kaldırdı! Peki öyleyse, bunlar ne?" sözleri hep dikkatimi çekmiş ve gerek Besmelemizin kökenini, gerekse diğer İslami bilgilerin kökenleri üzerinde araştırmaya itmiştir:


Buradaki çalışmadaki ortaya çıkan bulguları ve böylece Besmelemizin kökenin ne olduğunu öğrenmemizde ona borçlu olduğumuzu unutmayalım!
Arkadaşlar, internette gezinirken İslamicity'de çocuklar için hazırlanmış "Books&Stories" bölümünde şu başlıkları gördüm:

Prophet Adam
Prophet Nuh
Prophet Hud
Allah ar Rahman ar Rahim
Bismillah

Siz, burada kırmızı renkle gösterdiğim "Üçleme (Trinity)"ye basarsanız, yukarıda kökenini anlattığım bu üçlemenin İslamiyet'te hangi anlamlarda kullanılmış olduğunu görebilirsiniz.

Fakat bunlar doğru değildir. Nasıl ki Kuran kendisini saf Arapça yazılmış sanıyorsa, bu Üçleme'de de anı şey geçerlidir.

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 17-11-2013, 01:13
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.496
Standart

İlginç bilgiler sn.upuaut..Teşekkürler
Bu arada o coğrafyada sürekli AT veya AH kelimeleri/heceleri kullanılıyor..
Tesadüf olamaz bu..Sanırım,Mısır Ay Tanrısı AH veya IAH ile bir bağlantısı var..
ALLAH-RAHMAN-RAHİM
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 19-11-2013, 19:26
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart UPUAUT açıklıyor: Besmele formülünün kökeni.

NOLAN´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
İlginç bilgiler sn.upuaut..Teşekkürler
Bu arada o coğrafyada sürekli AT veya AH kelimeleri/heceleri kullanılıyor..
Tesadüf olamaz bu..Sanırım,Mısır Ay Tanrısı AH veya IAH ile bir bağlantısı var..
ALLAH-RAHMAN-RAHİM
Bana teşekkür ederken biraz latifede bulunmuşsun. Ama neyse!

Şimdi NOLAN kardeşimizin bu mesajından hareketle tartışmaya noktayı koymanın zamanının geldiğini ve devam ettirildiği takdirde, artık gülünç durumların çıkacağı hale geldik!

Şimdi, biz Müslümanlar Besmele çekerken farkına varamadığınız biricik gerçek ne idi?

Eğer Besmeleyi çekerken Arapça'dan Latince'ye tercüme edersek, biraz dikkatli bir şekilde yazdığımız zaman şu biricik gerçekle karşılaşırız:

B-s-m-al-lah-al-rahman-al-rahim

Demek ki biz, Besmele çekerken,

1. Al (İ)lah,
2. Al Rahman,
3. Al Rahim

şeklinde bir Üçleme (Trinity)'yi söylüyormuşuz. Tıpkı Hristiyanlar'ın,

1. Baba,
2. Oğul,
3. Kutsal Ruh

demesindeki gibi.

"Al/El" takısının ne işe yaradığını bilmek gerekiyor!

Fakat Besmele'deki üçlemeyi çekerken bunların birer cins isim olduğu "Al/El" takısından anlıyoruz. Bunun ne demek olduğunu Mustafa İslamoğlu Hocamızın Adem'in de bizim gibi doğurulduğunu ve onu doğuran bir rahim (ki buradaki rahimi 3'teki isimle karıştırmayınız) olduğunu İnsan suresindeki 2. ayetinde kullanılan "Al/El" takısından çözdüğü #11 no'lu mesajımdan yakından görebilirsiniz.

Ancak bu konuda bu kadar bilgi vermemin yeterli olmadığı bilincinde olarak Mustafa İslamoğlu'nun İnsan suresinin 2. ayetinde ne demek istediğini yakından inceleyelim.


Onun sözüne ettiği ayet Kuran'da şu şekilde geçer:

اِنَّا خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ مِنْ نُطْفَةٍ اَمْشَاجٍ نَبْتَلٖيهِ فَجَعَلْنَاهُ سَمٖيعًا بَصٖيرًا

Kuranı Kerim Türkçe okunuş :
76.2 - İnnâ halagnel insâne min nutfetin emşâcin nebtelîhi fecealnâhu semîam basîrâ.

Diyanet Meali :
76.2 - Şüphesiz biz insanı, karışım hâlindeki az bir sudan (meniden) yarattık ve onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işitir ve görür kıldık.

Burada kırmızı renkle gösterdiğim yerler, Mustafa İslamoğlu'nun videoda üstüne basa basa vurguladığı yerdir ve bu, "El" takısıyla gösterilen "الْاِنْسَانَ: El insâne (insan)"dır.


Mustafa İslamoğlu, buradaki "El" takısıyla Adem'in de bizim gibi bir insan olduğu çıkarımında bulunur. Bu nedenle bu çıkarım araştırmacı arkadaşlarımızdan Hasan AKÇAY'ın da dikkatini çeker durumdadır.

Besmele'nin formülü nedir? Bu formüldeki isimlerin kökeni nedir? Bu formül bir bileşik formül müdür?

Şimdi "Al/El" takısı bu şekilde apaçık bir şekilde anlaşılır duruma geldiğine göre, Besmele çekerken, gelelim

1. Al (İ)lah,
2. Al Rahman,
3. Al Rahim

şeklindeki Üçleme (Trinity)'nin ne anlama geldiğine.

Eğer bu isimlere kimyasal bir formül gözüyle bakarsak, ilkinin yani "Al Lat" ya da "Al Lah"ın ne anlama geldiğini burada uzun uzun tartıştık ve arkeolojik bulgularımızla çözdük! Bu konuda bilgisi olmayanlar ya da yarım yamalak olanlar, bu tartışmadaki ilk mesajdan itibaren kendisini hızlıca bilgilendirebilirler.

İslamiyet öncesi arkeolojik bulgulardan "Al Lat" Kuranda da Necm 19-20'de adı geçen bir Tanrıçadır (Bkz. "BONUS" makalemin 23. sayfasında resim altına. Orada DANA'nın bu konudaki "Nosa'at Le Petra" adlı şarkısını dinleyerek İslamiyet Öncesi PETRA'ya gidebilir, ATALARINIZI anabilirsiniz. Zaten beni de bu paraçada kopartan tek şey bu!). Diğer iki isim için ise #5 no'lu mesajıma bakarak bilgi alabilirsiniz. Fakat burada ikinci isim olan "Al Rahman"ın Hasan AKÇAY'ın özel bir bulgusu olduğunu ve bizi bu konuda "Abraha Yazıtı" ile bilgilendirdiği belirtmeden geçemeyeceğim.

Şu halde bu üç ismi birleştirirseniz karşınıza "Besmele" çıkar ki, bu, kimyadaki gibi bir bileşik formül haline gelmiş olur. Fakat bu bileşik formülü okurken, gerçekte,

B-s-m-al-lah-al-rahman-al-rahim

şeklinde iken, Besmele çekerken, "al(/el)" takısı "ir" şeklinde çekimlenerek,

B-s-m-al-lah-ir-rahman-ir-rahim

şeklinde okunur. Tıpkı "Al Rahman" kelimesinin "Ab Raham (İbrahim)" ya da "Ab Raha (Ebrehe)" şeklinde okunmasındaki gibi. Her ikisi de "Merhametin Babası" anlamına gelir. Yoksa, Besmele'deki "ir" ekinin "al" takısı anlamına geldiğini göremeyen birisi, Besmele'deki "Üçleme (Trinity)"yi göremez, dolayısıyla bunların birer isim olduğunun farkında olmadan Besmele'yi çeker. Ben, burada yalnızca gerçeği anlatıyorum; ötesi sizin bileceğiniz iş!

Son olarak, Besmele'yi okuyan bir kimse, ister farkında olsun isterse farkında olmasın,

1. Al (İ)lah,
2. Al Rahman,
3. Al Rahim

isimleriyle tıpkı Hristiyanlar'ın "1. Baba, 2. Oğul, 3. Kutsal Ruh" demesi gibi bir Üçleme (Trinity)'de bulunur.

Burada şuna dikkat etmek gerekiyor: İslamiyet Öncesi yazıtlarda "Al Lat(/h)" ismi İslamiyet ile birlikte "Al İlah (Tanrı, Put)" şekline dönüşüyor ve Kuran'da da bu dönüşüm şekli kullanılıyor. Bu da, size bu araştırma sonucunun tatlısıdır!

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Nefret ve Kökeni Khaos Etik, Estetik, Sanat, Politika, Bilim & Eğitim 25 19-06-2023 09:50
Zazaca'nın Kökeni Olimpiyat Tarih 25 08-07-2017 02:00
Kuran'ın Kökeni .... saadetpink İlhan Arsel & Arif Tekin Makaleleri 6 29-04-2012 22:32
1 Mayıs'ın Kökeni. saroz Politika 0 27-04-2010 07:48
Yaşamın Kökeni Akhenaton Evrim 12 09-11-2009 14:16

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:13 .