Muhammed'in vefat ettiği ay yaz mevsimin en sıcak dönemine denk gelen bir Haziran ayı idi. O dönemde bugünkü gibi sıcaklığa karşı tedbir de yoktu. İşte halifelik kavgaları yüzünden cenaze o yaz sıcaklığında 3 gün dışarıda kalır. Burada, cenazenin ne kadar bozulduğunu insan herhalde tahmin edebiliyor. Cenaze üç gün yerde kalmıştır; ama Ayşe kendi evindeydi, Ebubekir'le Ömer de o üç gün içinde halifelik peşindeydi.[1]
Ali-Fatima çiftinin babadan kalma Fedek hurmalığı Kufe kentinin bütün bağlarını içine alacak büyüklükteydi. Yıllık geliri dillere destandı. Ali eşi ve peygamber kızı Fatima’nın saçlarını tarayan, yemeklerini pişiren, el-ayak işlerini gören hizmetçileri vardı. Babasının kızmasına rağmen boynundan gerdanlık eksik olmaz, çocuklarının doğumunda saçlarının ağırlığınca altın dağıtıp, deve kurban ederdi. Ali 4000 altın dinar sadaka ödeyecek kadar zengindi.
Peygamber vefat ettiği sırada 60 ı aşkın kölesi, 20 kadar cariyesi vardı. Eşi Aişe her hata yaptığında kefaret babından 40 kişiyi azat edecek kadar çok köle sahibidir. Muhammed’in veda haccı sırasında kendisine ait 100 deveyi kurban edecek kadar malı mülkü vardır.
Masudi'nin ve Ibni Haldun'un anlatımlarından..
Faik Bulut, İslam Komüncüleri, sy. 31
Atatürk' ün cenaze namazı 19 Kasım 1938 sabahı saat sekizi on geçe Dolmabahçe Sarayı' nda kılındı. Cenaze her hangi bir camiye götürülmedi. İmamlığı o dönemin Diyanet İşleri Başkanı Prof. Şerefeddin Yaltkaya yaptı.
Namaz ‘‘Allahu ekber’’ yerine Türkçe ‘‘Tanrı uludur’’ sözleriyle başladı ve selâmlar ‘‘Esselâmu aleykum’’ yerine yine Türkçe olarak ‘‘Esenlik üzerinize olsun’’ şeklinde verildi.
Kuran'da Miras Paylaşımını düzenleyen ayetlerde bariz bir matematik hatası yapılmış, hata ilk olarak Halife Ömer döneminde anlaşılmış, pratikte mirası bölüştürebilmek için ayetlerdeki oranlardan sapan bir yöntem bulunmuş ve 1.400 yıldır hata yokmuş gibi davranılmıştır.
Kabe, beytullah adıyla da anılır. "Allahın Evi" anlamına gelen beytullah, çevresi dağlık olan bir bölgede, düşük seviyedeki bir yere inşa edilmiştir. Bu nedenle tarihte çok kez yukarıdaki tepelerden akıp gelen sel nedeniyle yıkılmış bazen ise su altında kalmıştır:
Zerdüştlük, İran' ın İslam öncesi dinidir. Zerdüşt aslında bu dinin peygamberinin adıdır. Yaşadığı tarih hakkında tarihçiler arasında mutabakat yoksa da yaklaşık M.Ö. 7. yy olduğu tahmin ediliyor. Bu dinin tanrısının adı ise "Ahura Mazda". Bu nedenle bu dine Mazdaizm adını verenler de vardır. Arapların, Ahura Mazda' ya verdiği ad ise "Hürmüz" dür. Kutsal kitabı Avesta olan Zerdüştlüğe göre insanlar öldükten sonra dirilirler ve öteki dünyada iki safa ayrılırlar. Tüm insanlar cennete girebilmek için şinvat köprüsünden geçmek zorundadırlar.
Müslümanlar, Mekke döneminde (1. Mekke Dönemi veya Mekki Dönem'de denir) Kabe'ye dönerek namaz kılarlardı. Medine döneminin başlarında kıble kuzeye (Kudüs'e) çevriliyor. Bilindiği gibi yahudilerin kutsal şehri Kudüs'tür. Yaklaşık 17 ay sonra kıble tekrar eski yerine yani Kabe'ye çevriliyor. Peki kıble neden bir o yana bir bu yana çevrilmiştir? Bu değişiklikleri anlayabilmek için o dönemin tarihsel kayıtlarını, Muhammed'i ve Kuran'ı incelemek gerekmektedir.
İSLAM ÖNCESİ ARABİSTANINDA AL-İLAH (ALLAH) İNANIŞI
Araplar İslamiyet öncesi dönemde Kabe'deki 360 tane put arasından en yükseği, en güçlüsü olarak ay tanrısını görüyor ve buna Al-ilah (en güçlü ilah) diyor, ellerini iki yana açarak ona dua ediyorlardı. İngilteredeki British Museumun Babil Bölümü B kısmında bulunan aşağıdaki heykeller arap paganlarının bu inancını gösteren önemli bulgulardandır:
İslamiyetten ayrılan iki Arap, benzeri yazılamaz denilen Kuran' ın bir benzerini yedi yıllık uğraş sonucunda yazmayı başardı. Böylece bindörtyüzyıllık "Kuran'ın bir Sure'sinin bile benzeri yazılamaz" mitosu çökmüş oldu. True Furqan, Türkçede Gerçek Furkan (doğruyu yanlıştan ayırt eden) anlamına geliyor. 366 sayfa olan True Furqan, Arap Dili ve Edebiyatı profesörlerinden de geçer not aldı.