Osmanlı'da bir deli dumrul vergisi: 7 kat gökten yağan taşlardan vergi almak.
Gökten yağan taşlardan vergi istenmesi Bingöl'de ortalığı karıştırırken, bu tip vergi Cumhuriyet döneminde değil ama Osmanlı’nın vergi düzeninde vardı.
Osmanlı vergi düzeninde “bâd-ı hevâ” denen bu tip “havadan gelen” gelirlerden vergi alabilmek için “tayyarat” diye bir fasıl vardı. Eski dildi tayyar, “uçan, uçarak gelen” anlamı taşırdı. Önceden tahmini yapılamayan, öngörülemeyen, ama belli olayların gerçekleşmesi halinde geçerlilik kazanan olaylar bu “tayyarat” kalemine dayanarak vergilendirilirdi. Örneğin, yedi kat yukarıdaki göklerden yağan taşlardan vergi istemek, Cumhuriyet döneminin vergilendirme mantığına pek uygun değil ama Osmanlı sisteminde bir yere oturtulup vergi konusu sayılabilirdi. Kaynak: Göktaşına vergi Osmanlı’da varmış! |
İbn-i Zeyd, Zeccac, İbn-i Kesir, Fahreddin Razi, Ebussuud Efendi, Mukatil b. Süleyman, el-Firuzabadi, el-Taberani ve İbn Cerir Taberi Bu tefsirlerden bakılınca hepsi 20.yy'dan önce genişleme anlamında yazmış ne diyorsunuz?
|
Yanlış yazmışlar diyorum .
Hani ayşe konusunda onların(eski tefsir ve hadis kitaplarının) yazdıklarını meal hatası , lisanül araba hakim olmayanlar diyorsunuzda buna gelince meal doğru mu oluyor? Yoksa lahana turşu perhiz mi diyelim? Arapçaya hakim misiniz? O halde buyrun ilgili ayetleri koyun ve bize açıklayın genişlememi, genişletenler mi, genişçeyiz mi(güç kudret) ve neden. Dilin yapısı, cümle kuruluşu, bağlaçlar, herekesiz yazım vesaire üstünden anlatın ki anlayalım. Verdiğiniz kaynakların her yazdığını doğru kabul ediyor musunuz? bilelimde ona göre yazalım bizde değil mi? etmiyorsanız neden? Şimdilik saygımla gittim... |
Alıntı:
Örneğin Kurtubi, "El Camiul Ahkamul Kur'an" isimli ünlü tefsirinde ayeti şöyle tefsir eder: Alıntı:
Mucizecilerin mealindeki "onu" zamiri ayetin orijinalinde yani Arapçasında yoktur, mucizeciler ayeti evrenin genişlemesi bilgisine yamayabilmek için parantez içinde eklerler ama bu meali yapanlar parantez içine alma zahmetine bile girmemişler. Yani Kurtubi'nin aktardığı görüşler gibi bütün görüşleri elemek, "genişletmek" fiilini sadece göğe yönlendirmek için eklerler bu zamiri. Peki mucizecilere Allah'ın "genişletmek" fiilini göğe atfettiğini düşündüren nedir? Belki Allah başka bir şeyi genişletmekten bahsediyor? İnsanlar için faydalı şeyleri geniş geniş vermekten bahsediyor belki? Yiyecekleri, yağmurları, malları, mülkleri vb. insanlar için geniş geniş, bol bol dağıtırız demek istiyor belki? Kur'an'a göre insanlar için fayda ve zarar veren her şey Allah'ın katında yani gökte değil midir? İşte eski tefsircilerin de aktardıkları bütün görüşleri eleyip, kendi ürettikleri yanlış görüşleri ayete yamayabilmek için ekler mucizeciler "onu" zamirini, "Kur'an burada sadece gökten bahsediyor" demek isterler. Halbuki bunlar mucizecilerin kuruntularıdır. http://dinsizdeist.blogspot.de/2011/...nislemesi.html Ayrıca linki okursan göreceksin ki Kur'an gerçekten göğün genişlediğini söyleseydi kendiyle çelişmiş olurdu :) Linkte var gerçi ama ben şurada da incelemiştim, istersen buradan okuyabilirsin, daha kapsamlı; https://turandursun.com/forumlar/sho...70&postcount=3 |
Teşekkür ederim hocam,aydınlatıcı bir cevap olmuş.Güzel bir yazı olmuş,ellerinize sağlık...
|
Alıntı:
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 19:37 . |